HİNDİSTAN – Jaipur Bölüm 1

Yıllarca gitmeyi hep ötelediğimiz bir ülkeydi Hindistan. Hijyen sorundu. Ama mistik ortamı olduğu, Ganj efsanesi(ölülerin yakılması, aynı yerde yıkanılması) vs de gitmemizi cazip kılmaya başlamıştı. Delhi, Jaipur, Agra, Varanasi gezildikten sonra Nepal’de (Katmandu) programda olunca  gitmeye karar verdik. Hindistan’ın bahar bayramı Holly Fest’de turun katma değeri oldu. 🙂 Hindistan vizesi internetten randevu alınarak yapılıyor. Biraz huysuzlar ama fazla zorlanmadık. :))))

Hindistan muson iklimine sahip olduğundan gitmek için ideal zamanlar Aralık – Mart aylarıymış. Gitmeden önce bir sürü şey anlatıldı. Aşı olun, yanınıza sinek kovucu alın, su götürün, alerji ilacı, antibiyotik, galoş, maske eldiven aklınıza başka ne gelirse alın dediler. Aşı olmadık ama diğerlerinin aynısını uyguladık :)))  Oysa hiç birine gerek yokmuş suyu günde 2 defa otobüste, galoşları tapınak girişlerinde, maskeyi(biz hiç kullanmadık ) yerel tur şirketi verdi, sorun yoktu yani. Neyse bazı şeyler yaşanmadan anlaşılmıyor. Gezilerime hep ses cihazı ile gittim 🙂 tavsiye ederim. Rehber anlattıkça ben kaydettim. Hem fotoğraf çek hem yazı yaz zaten olmuyor.

10 gün sürecek gezimiz 4 Mart’ta Atatürk Hava Limanı’ndan THY ile uçmamızla başladı. İstanbul’da tesadüfen hava güzeldi. 6.5 saatlik uçuş sonrası İndra Gandi Havaalanına indik. Bagaj vs derken bizi bekleyen yerel tur rehberinin boynumuza taktığı çiçek kolyelerle  otobüse bindik. 5 saatlik bir yolculukla istikamet Jaipur. Delhi’yi başka bir gün gezecekmişiz ( Yani Agradan dönüşte). Hafif bir sis var. İlk gördüğümüz bir sürü motorsiklet, bozuk yollar, yollarda ve etrafı çöp dolu yerde yatan insanlar ve inanılmaz derecede yüksek korna sesi. 🙂 İnanamadım, oysa bir çok belgeselde izlemiştim ama yaşamak ayrı bir şeymiş. Müthiş bir deneyim. Çok heyecanlandım ve Allahım şükürler olsun desem de iyi yaşantımdan da utandım. 😦  Neyse…  🙂 Kısmette Volga-beyaz gecelerde beraber gezdiğimiz rehberimiz Murat Şarlak ile Hindistan’ı da gezmek varmış. Mutlu olduk elbette. Rehberimiz gerekli bilgileri vermeye başladı.

Para birimi rupi. 57 rupi 1 dolar ,64 rupi 1 avrò o yüzden havalimanında para bozdurmadık.

Yüzölçümü nedeniyle dünyanın 7. , nüfus nedeniyle de 2.büyük ülkesi olan Hindistan 28 eyaletten oluşuyor. Ağırlıklı olarak Hinduizm inancının varlık gösterdiği ülkede İslam, Budizm, Sikh dini, Jainizm ve Bahailik gibi bir çok farklı dini inanç vardır. Tabii ki bunlara ait tapınaklar, gelenekler, ritüeller ve festivaller de. Ve  dünyanın en eski dinlerinden biri olan Zerdüştlük ayrıca Yahudilik, Hıristiyanlık’da  yaşanıyor. Hinduizm ve Budizm gibi iki büyük dinin ve Yoga felsefesi gibi önemli bir felsefi akımın da doğum yeridir.

Trafik soldan işliyor, otobüsün direksiyonu sağda yanında mutlaka bir muavin var. Bisikletli ve motorsikletlere  ayrıca insan kalabalığında kazalara sebebiyet vermemek için uyarma görevi var. (Otobüs durdu muavin koşturdu. Meğer yol vergisi ödüyormuş). Eskiden beri hiçbir yabancı tırın geçmesine müsaade etmiyor, gördüğünüz eski kamyonlarla tüm taşımacılığı kendileri yapıyor. Gerçi son zamanlarlarda müsaade ediyorlarmış ama yollarda hiç görmedik dedi.(Bence zaten yol diye birşey yok bir de acayip kalabalık).  🙂

Dinlerine aşırı bağlılar sabah işe giderken dini görevlerini yapmadan adım bile atmıyorlar, her yerde bir tapınak ya da tapınacak bir heykel var. Halk çok fakir  bir de civar köylerden (onlar şehir diyor) gelen insanlar var genelde dışarda yatanlar onlar. Bir şekilde çiçek diziyor, motorsiklet kaskı satıyor(adım başı vallahi) lastik tamir ediyor veya turizmden para kazanıyorlar. Bu arada bütün arabalar TATA idi. 🙂  Jaipur’a vasıl olduk 🙂 Otele yerleştik gezi başladı Buyrun. 🙂

Jaipur

Hindistan’ın en büyük eyaleti Rajastan’ın başkenti olan Jaipur, Pembe şehir olarak da anılırmış. Nüfusu 3.1 milyonmuş ve ülkenin ticaret merkezi sayılırmış. Jaipur’un ismi, kurucusu Mihrace II. Jai Singh’ten gelmekte. Mihrace, devlet işlerinin yanında astronomi ile de ilgilenmiş ve bu alanda eserler yaratmış. Pembe renk geleneksel hoşgeldin anlamında kullanılırmış, 1853 yılında Prens Albert’in ziyaret onuruna istinaden şehir Pembe renge boyanmış halende  şehirde  hoşgeldin kutlamaları için bu renk kullanılıyormuş. Daha doğrusu tuğlaları pembe renkli olarak üretiyorlar. Yolda gelirken yüksek bacalı bir sürü tuğla ocağı gördük. Ve çoğu eski yapılar  genelde bu nedenle pembe renkli. Yeni çok katlı binalar yapmışlar evet onlar pembe değil. 🙂

Etraf çöp dolu, insanlar yerlerde, çöplerin içinde, yollarda her yerde, kutsal inekler, manzara diz boyu yoksulluk. İneklerin bir çoğunun da sahipleri sabah bırakıp akşam alıyormuş. Yani buradaki otlak çöpler oluyor maalesef. İnsanlar burada yaşıyorlar ama işleri yokmuş bulmak için çoğu zaman en az 100 km çevredeki yerleşim yerlerine gidip iş bulup geri dönüyor ve kazandıkları azıcık parayla da geçimlerini sürdürmeye çalışıyorlarmış.

Bir mola yeri ile fotoğraflara başlayayım, renkli taşlar vs pek güzeldi ve tabii Budha baş köşede..

1_MG_9901

Yollarda bolca da su kuleleri gördük. Su sıkıntısı had safhadaymış. Etrafta tezgahlarda üzüm, elma  yanında da şekil verilmiş yığınlar görüyoruz. Nedir? diye sorduğumuzda tezek olduğunu öğreniyoruz. Eh ineklerin bol olduğu yerde normal tabii ama tezgahta avuç içi kadar şekillendirilmiş görünce şaşırmamız da normal. 🙂 Meğer çıra niyetine kullanılıyormuş. Etrafta holly festivali için yakılmaya hazır odun yığınları görüyoruz insanlar sürekli boya satın alıyorlar. 🙂 Ayy maymunlar görülmeye başladı bile.. Derken gözlem evine geldik.

Jantar mantar gözlem evi:

1728 yılında kurulmuş. Saat ve burçlar hakkında her türlü bilgiyi en doğru şekilde hesaplayabiliyorlarmış. Yerel rehberimiz herbirinin özelliğini güneş tepemizde bizi kavururken üşenmeden anlattı. Ve isminin aslında aletler, formüller anlamına gelen ‘’yantra-mantra’’ sözcüklerinin yanlış telaffuzla zaman içersinde jantar-Mantar’a dönüştüğünü söyledi.

İçerisindeki yapıların her birinin farklı bir işlevi vardır. Bunlardan birkaçı; enlem ve boylam belirlemek, her burç için özel gözlem yapmak, güneşin pozisyonunu belirlemek, gök cisimlerinin uzaklığını ölçmek, burçları belirlemektir dedi… Bence de aralarındaki en etkileyici yapılar kesinlikle güneş saatleri. Bunlardan bir tanesi olan 30 metre yüksekliğindeki dev saat Jaipur yerel saatini 2 saniye hassaslığında ölçümleyebiliyormuş ki bu müthiş birşey. Bu gözlem evi benzerlerine göre en iyi korunanıymış. Bazı yerlerde demirlere destek yapılmış; mesela yuvarlak halkalı olanın dönmesi gerekirken sabitlenmişti… Yani restorasyon mevcut.

2_MG_99183_MG_99384_MG_99155_MG_99086_MG_99127_MG_99078_MG_99339_MG_991710_MG_9923

11_MG_991412_MG_9934

Gözlem evinden çıktık otobüsle Şehir Sarayına gideceğiz. Yolda karşılaştıklarımız.

13_MG_994114_MG_9948

Yılan oynatıcıları 🙂 Para vermeden oynatmıyorlar haliyle fotoğraf da çektirmiyorlar. Rehberimiz Murat Şarlak ile…

15_MG_9958

Şehir Sarayı:

Eski Jaipur’un tam ortasında ilk girdiğimiz yerde geniş bir avlu vardı. Sola doğru gidince tekrar bir kapıdan geçtik. Harika bir yapıydı.

16_MG_9961

17_MG_9967Burası şimdilerde sanat galerisi olarak kullanılan Mübarek Mahal. İçinde eski giysilerin sergilendiği (özellikle gelin, damat giysileri çok güzeldi) bir müze var… Önünde karşılama merasimi vardı. Ritmleri çok güzel yaa oynamamak mümkün değil. 🙂

18_MG_0003Yine yarın ki festival için hazırlık. Bir baba oğlunu boyuyor. 🙂 Oğlan da sonra kardeşini boyadı…

19_MG_9972

20_MG_9973

Sağ tarafta bir saat kulesi var. Sarayın iki yanında mermerden yapılmış filler olan görkemli kapısından geçiyoruz.

21_MG_996122-_MG_998523_MG_0007

Karşımıza çıkan  bu yapı Divan-ı Khas(moğol saraylarında olduğu gibiymiş).Yine her yer pembe boyalı. 🙂

24_MG_000825_MG_001326_MG_001227_MG_0011

Tam karşımızda sağlı-sollu devasa boyutta parlak renkli güğümler(Gangajali). Gümüşten yapılmış, her biri 345 kğ ağırlığında olan bu küpleri Mihrace Savai Sing II, İngiltere kralı Edvard VII’nin taç giyme törenine giderken Ganj’ın suyunu da yanında götürebilmek için yaptırmış. 4091 litre su alma hacmi varmış.

28_MG_001629_MG_001830_MG_0022

31_MG_0017

İki taraf duvarda da bu silahlar sergileniyordu.

32_MG_0026

Güzel bir kapıdan geçtik  kraliyet ailesinin yaşadığı yapının avlusuna çıktık. Bu 7 katlı yapı 1700’lü yıllarda yapılmış. Dış duvarları bizzat Mihrace jai Sing kendisi yapmış. Bugünün Mihracesi Bahavani Signh  sarayın ortasındaki bölümde yaşamakta. Kapıda askerleri oturuyordu. Zaten giriş katın haricinde diğer katlar ziyaretçilere kapalıymış. Giriş katı gezdik Miharace’nin resimleri var, bez üzerine işlenmiş olan tanrı Krisha’nın motifi var. Salonun tam ortasındaki avize Hindistan’ın 6. büyük avizesiymiş, 1830 yılında Çekoslovakya’dan getirtilmiş. Bir de ortadaki halı 350 yıllıkmış. Güzeldi yani…

33_MG_0037

Avluda  birbiri ile karşılıklı 4 kapı vardı. Rehber anlatıyor; Göz alıcı işçiliğe sahip tavuskuşu kapısı sonbaharı temsil ettiği gibi aynı zamanda Tanrı Vişhu’ya ithaf edilmiş. Fotoğraf mı çekeyim rehberin sesini mi alayım. Off şaşırdım vallahi.  😦

34_MG_0038Lotus kapısı yaz mevsimini temsil etmekte olup tanrı Shiva ve eşi Partvatiye ithafen yapılmış.35_MG_0031

36_MG_0040

37_MG_0033

Dalga motifleri olan yeşil renkli Leheriya kapı ilkbaharı temsil edip tanrı Ganesha’ya ithafen yapılmış(çekmemişim tüh :)))  Bu arada beni de çeksene diyenler sebep olmalı. Gül kapısı da kış mevsimi temsil edip tanrıça Devi’ye ithafen yapılmıştır.

38_MG_003539_MG_005440_MG_0057

Burası da bitti. Sırada Rüzgar sarayı var ama gezemeyeceğiz. 😦

Hava Mahal(Rüzgar Sarayı);

Saray hanımlarının şehri izlemesi için 1799 yılında yapılmış. Ön yüzünde beş katlı gözükmekle birlikte arkada sadece iki kat var ve tabii ki pembe renkli. 360 tane penceresi, 1000 kadar da pencerelerin yanında delikler varmış. Bu sayede rüzgar her kata ulaşır klima özelliği gösterirmiş. En üst kata çıkılırsa Jaipur manzarası muhteşemmiş. Göremedik çok yazık sadece karşı kaldırıma geçip fotoğrafını çekebildik.  :(41-IMG_070942-IMG_070243-IMG_0701

Yine şehir turu yapıyor parlamento binası vs görüp otele dönüyoruz. Öğleden sonra Birla Mandır tapınağını geziyoruz.

Birla Mandir Tapınağı:

Visnu ve Laxmi’ye adanmış Birla ailesi tarafından 1985’te  yaptırılmış modern bir tapınak. Bembeyaz mermerden yapılmış. İlk girişte en büyük Tanrıları Vişnu heykeli var gelenler önce ona tapınıp sonra esas tapınağa gidiyorlar.

Hindistan’da tapınaklara hiçbir zaman ayakkabı ile girilmiyor ,ya poşet galoş giyeceksiniz ya da çıplak ayak, çorapla giren de oldu. Ayakkabılar ne mi oldu? 🙂 merak etmeyin yerel tur rehberi bekliyor. :)))44_MG_0062 kopya45_MG_006746_MG_0111AK47-IMG_009248-IMG_0099

Tapınağa girdik foto yasak dediler ben yine de gizlice 1-2 poz çektim görevli başıma dikildi. 😦  Küçük camlardaki vitraylar da çok güzeldi. Vishnu ve Tanrıça Lakshmi’nin heykelleri.

49-IMG_0075

Tapınağın dış duvarlarında; dini motifler, Sokrates, Buda, Zerdüşt ve Konfüçyüs gibi birçok dini azizlerin kabartmaları var. Gün batmak üzereydi otele döndük. Akşam yemek salonunda karşılama vardı yine. Bu sevimli adam müzik eşliğinde at olmuş koşturuyordu 🙂50-_MG_0118

Yeri gelmişken yazayım; Hindistan’da dışardan hiçbir şey yiyip içmedik. Sabah ve akşam otelde açık büfe vardı. Öğlenleri yanımızda kırık kırak, bisküvi, meyve ne varsa yedik. Açık büfe(akşam)tavuk vardı(Çin de yemekten gına geldiğinden) ben patates yemeği, Mercimek çorba bir de çok güzel sebze köfteleri vardı bol acılı onları yedim. Ama oteller süperdi doğrusu. Ve evet benim yazılarımda yemek konusu genelde geçmez. Hem yerel tatlara açık olmadığımızdan hem de zaten tur ile gidince 4-5 yıldızlı otellerde kalınıyor haliyle açık büfe ne istersen seç ye. :)))

Yorgunuz yarın Holly fest var. Aaa siz de yorulmuşsunuz belli… Yine de buraya kadar gelebildiğinize göre gezi ve  yazılarımdan keyif aldığınızı umuyorum. Benden ayrılmayın.

Gezimin devamı olan Bölüm 2 Holy fest’i buradan okuyabilirsiniz. 🙂

Esenkalın.

HİNDİSTAN – Jaipur Bölüm 1’ için 16 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s