Merhaba nerede kalmıştık? Ah evet Kolombo’da geziyorduk. Tarih aynı 14 Ocak 2020 ama saat 11:40 olmuş bile sanırım sabah 08:00 de gezmeye başlamıştık. (Türkiye’m ile buradaki saat farkımız + 2:30) Otobüsten Colombo City Center’ın hemen yanındaki bir park yerinde indikten sonra sola dönüp biraz yürüdük ve bayraklarla süslü renkli bir binaya geldik. Sri Lanka ile bütünleşmiş, hatta simgesi olmuş Budist bir tapınak; Gangarama Temple’deyiz.

Tapınağı gezmeden önce kısa bir ön bilgi vermek gerekirse: Budizm Din sayılsa da aslında bir öğretidir. Budizm öğretilerinin temelini; Meditasyon-içe bakış, reenkarnasyon-ölümden sonra ikinci yaşam ve karma- sebep sonuç kavramları oluşturur. Sanskritçe dilinde aydınlanmış anlamına gelen Buddha kelimesinden türemiştir. Kurucusu Buda, hikayesi de burada. Çektiği ıstıraplı hakikati arama yolculuğunda manevi anlayışa ulaşmış, aydınlaşmış dolayısıyla da Buda olmuştur. Buda’nın öğretileri Dharma olarak adlandırılır. Budizm beş yüz sene boyunca Uzakdoğu ve Asya’nın güneyinde yaygınken günümüzde tüm dünya ülkelerinde inananları vardır. Bu din ya da öğretiye inananlara Budist denir. Der ve Gangarama Temple kapısında neler var bakalım derim. 😊
Dış kapısında dev boyutta iki tane Budha heykeli iç kapısında ise iki tane aslan heykeli var. Parlak sarıya boyanmış tapınağın bu kısmına Vihara deniyor. Gemiden gelenlerle çok kalabalıktık. İngilizi, Çinlisi Hindistanlı bile çoktu. Sanırım gemi seyahati bizim herşey dahil oteller gibi ucuz olunca Mumbai’den binip geliyorlar. 😁 Hayli kalabalık bir gruptuk yani fotoğraf açısından pek elverişli olmayacaktı. Önce içeri nasıl girmemiz gerektiğini öğrendik. Ayakkabılar çıkacak, başörtüsü varsa çıkacak giysiler çok açık olmayacak vs.
Dış kapıda biraz daha bekledik biletler alındı bu arada karşıda harika kabarmalı bir kapı vardı hemen çektim tabii ama teller vs. görüntüyü biraz etkiledi. Tapınak 3 bölüm halinde geziliyor. Birinci kısım Vihara, Budha’yı anlatıyor, ikinci bölüm Chethiya – Pagoda ve üçüncü bölüm Bodhi ağacı ve en son müze. Kompleksin diğer bölümü Beira gölünde kurulmuş keşişler için toplantı salonudur. Orayı da gezeceğiz.
Sonra da fotoğrafta görünen çok kollu heykelin altında ayakkabılar çıktı. Tatlı bir yerel rehberimiz vardı hiç korkmayın ayakkabılarınıza bir şey olmaz dedi. Ama biz torbaya koyup yanımıza almıştık bile. 😁
Gangarama Temple; 19.yüzyılda yapılmış Kolombo’nun kalbinde yer edinmiş görkemli bir Budha tapınağı. Zamanın en zengin gemi sahibi, baharat tüccarı olan Don Bastian de Silva ve yine zamanın ünlü bilgin keşişi Sri Dharmarama thero için bir manastır inşa etmek ister ve bu tapınağın yeri ile çevresindeki bataklık araziyi satın alır. Çok geniş bir arazidir, tapınağı yaptırır ve Tapınağa da Gangarama Viharaya adı verilir. Tapınak bir ibadethane, keşiş yetiştiren bir öğrenim yuvası ve sanatsal faaliyetlerin yapıldığı bir kültür merkezidir.
İlk girdiğimiz yer göz alıcı renklerle bezenmiş Buda’nın hayatını ve öğretilerini ikonlar, rengarenk heykeller ve tablolar aracılığı ile anlatıldığı tapınak kısmı. Girer girmez neresini nasıl çekeceğim diye şaşırdım doğrusu bakınız. Ben bakınana kadar Önder çekmiş bile. Haydi gezelim.

Buraya Vihara deniyor.

Renklerin ve kullanılan malzemenin parlaklığından gözüm kamaştı. Bir çok Budist tapınak gezmiş biri olarak ortam bana çok süslü geldi. 🤷♀️ En haşmetli Mudraları (duruş) ile temsil edilmiş Buda heykelleri.
Mudra nedir? derseniz; Sanskritçe duruş anlamına geliyor. Budizm ve Hinduizm’de de heykel ve resimlerde kullanıldığını biliyoruz. Ruh ve bilinç halini etkileyen, farkındalığı ve odaklanmayı derinleştiren ve bilinen 4 elemente (hava-su-ateş ve toprak) etki ederek vücudumuzun enerjisini de yükselttiğine inanılan ve parmakların pozisyonuyla isim alan el hareketleridir.
Burada Bodi ağacını temsil etmişler ki, Buda’nın altında aydınlanmaya ulaştığı ağaç kabul edilir.

Yine bir slayt hazırladım keyifle izleyiniz.
Tavanda ve duvarlarda Budanın hayatını yaptıklarını anlatan resimlerle dolu. Burada çok kalabalık olduğumuz halde ortam sessizce dua edenlere engel olmuyordu, gerçi hiç ses yapılmaması tembihlenmişti. Dualar burada ediliyor, Nilüfer çiçeği sunuluyor ve inananlar tütsü ve mum yakmak için dışarıya çıkıyorlar. Biz de yan kapıdan avluya çıktık. Bu kez mermer bir yapı ile çevrilmiş bembeyaz Buda heykeli ile karşılaştık ki, Buda’nın yeşimden yontulmuş heykeliydi. Myanmar’lı bir mermer yontu ustası tarafından tasarlanıp yapılmış.

Yanındaki fil dişleri de gerçekti. Hemen arkasında Chethiya – Pagoda var. Ama önce hediyelik eşya dolu bölüme çıkacağız. Budha zamanından beri gelen çeşitli heykeller, süs eşyaları, ‘Ven’ dedikleri budist keşişlerin seyahatlerinde verilen hediyeler. Aklınıza ne gelirse her şey varmış. Ve de çok doğru en başta Portekiz’lilerden kalma bir adet top kimden kalma bilmem ama gerçek bir fil’in doldurulmuş başı… Bakalım daha neler varmış…

Ne kadar enteresan inanılmaz. Bakınız sağlı sollu iki şeytan sanki. Elbette Budizm’in doğa üstü varlıkları.
Karşımıza Tanrı Şiva’nın heykeli çıktı. Görünüşe göre Gangarama Budist bir tapınak olsa da Hinduizm’le ilgili materyallere de ev sahipliği yapıyor. O zaman Hinduizm’in en sevilen tanrısını hatırlatayım; Şiva; Hinduizm’in üç tanrısından, yeryüzüne insan olarak indirildiği kabul edilen tanrıdır. Evrenin yıkımını yok oluşunu ifade etse de ardından mutlaka yeniden doğuş gelecektir, dolayısıyla dönüşümü de temsil etmektedir. Zaten adı Sanskritçe siva (iyilik sever) anlamındadır. Kutsal metinler- Veda’ların koruyucusudur. Şiva aynı zamanda hem erkek hem de kadın olarak temsil edilmiştir. Fotoğrafta göreceğiniz gibi 💃💃💃 dansın da (Shiva Nataraja) kralı, piridir. Ateş çemberi içinde sonsuz yaşamı anlatan Tandava dansını yapmaktadır. Sol ayağı dönüşümü, yeniden doğuşu simgelerken sağ ayağı ile de insanları gerçeklikten uzak hayallere sürükleyen cüce Apasmara Purusha’nın üzerine basar. Dört kolludur kısaca bu heykelcikte temsil edilen herşeyin de bir anlamı vardır.

Koridor boyunca bakınarak yürüyoruz, her yer eşya dolu. Süre gelen zamanlar içinde hediye edilen maun masa, sandalyeler bile çift çift. 😊 Elinde kılıç tutan kadın heykeli de sanki Hinduizm’de bir tanrının eşi olabilir sanırım Sati olmalı.
Geldiğimiz avlunun yukardan görünümünü paylaşmalıyım.

İleri doğru yürüdüm manzara harikaydı. Bodhi ağacı ve bize aldırmadan huşu içinde dua edip kutsal metinleri okuyan insanlar. Rehberimiz dininiz ne olursa olsun bu sessizlikte bir süre durun, nefes alın dedi. Huzur yanınızda olur.. 💞
Önce bu katı bitirelim sonra aşağı ineceğiz, zaten saat yönünde gidersek hiçbir şeyi atlamadan görmüş oluruz diyen rehberimizin peşindeyiz. 😊 Yol üstü hayli karmaşık ne buldularsa sıralamışlar. 😁
Önden gidenler Buda’nın ayak izini göreceksiniz dediler. Her dinde olduğu gibi Budizm’de kutsal emanetler vardır hoş ayak izi emanet değil elbette. Ama bakın böyle kocaman ayak izi olur mu? 🤔

Sağdan devam ediyoruz bakalım yine neler var. Bir yarım kat indik ve Bodhi ağacı tüm ihtişamı ile karşımızda.

Gautama Buddha’nın aydınlanmaya ulaştığı ağacın adı bilgelik ağacı anlamına gelen Bodhi’dir. Bodhi’de bir çeşit Hint inciri türünde bir ağaçtır. Kral Ashoka’nın MÖ 3. yüzyılda Sri Lanka’da bulduğu orijinal Bodhi ağacının güney dalı tanınmış Budist rahibe Theree Sanghamitta tarafından Sri Lanka’ya getirilir ve Kral Devanampiyatissa tarafından Kolombo’ya yakın bir yer olan Anuradhapura’daki kraliyet bahçesine dikilir. Oradan alınan bir fidan da işte buraya dikilir. Bu güzelim köklü ağaç Jaya Sri Maha Bodhi adıyla kutsal bir ağaç olarak çok değerlidir. Bodhi ağacı tanrıların tapınağı olarak kabul edilir, yağmur yağdırdığına inanıldığı için ruhsal güçlere de sahiptir. Burada yapılan duaların ve adakların kabul olduğuna inanılır.
Hemen arkamda da güzel bir Buda heykeli var. Sonra saat yönünden devamla karşıma çıkanları yine slayt yaptım.

Güzel bir pano var slayt içinde onu yazayım; **Öfkeyi sevgiyle, kötülüğü iyilikle, açgözlülüğü sadaka ile ve yalanı hakikatle yen**👌 Bodi ağacı çevresindeki kalabalık grup, Buda heykelleri ile dolu koridor, aşağı doğru inerken gördüğümüz her türlü eşya işle dolu camlı dolap; zamanın daktilosu hemen solda görülüyor ve yine çıkarken dikkatimi çeken manuel-elle çekilen asansör.
Dışarıda bizi bekleyen çan şeklinde bir yapı var. Budizm’de genelde yuvarlak kubbeli olan Dagoba ve çan şeklinde katlı gibi yapılan Pagoda’lar hep Stupanın bir çeşitidir, burada Pagoda diye yazıyordu… Budizm için kutsal olan bu yapılar, Buda’yı yüceltmek ona tapınmak için yapıldığı gibi dini malzemelerin korunağı olarak da kullanılırlar. Buradaki Stupada bembeyaz ve çok güzel.
Bu Pagoda görüldüğü gibi etrafı kutsal öğelerle dolmuş sembol bir yapı.
Avlunun hemen yanında kutsal kalıntı -emanetler bölümüne geçerken gördüklerim. Sağdaki fotoğrafta kabin şeklindeki dua yerlerinde Lord Vişnu’nun kadın heykeli ile altta fil başlı tanrı Ganeşa’yı gördüm, hindulara ait dua yeri olmalı. Bu tapınağın özelliği de o zaten din farklılığı önemli değil herkes istediği ibadeti yapar diyor.
Bir hareketlenme oldu burası aynı zamanda bir öğreti merkezi konumunda olduğundan etraftaki turuncu giysili Budist rahipler hazır ola geçtiler. Gelen Ven dedikleri Budist Rahiplerinden ve Gangarama Temple’nin baş görevlinin yardımcısı Ven.Dr. Kirinde Assaji Thera. Sosyal sorumluluk projesini yürütüyor ve aynı zamanda Sri Sumangala Dhamma Okulu’nun müdürüdür. Hemen fotoğrafladım tabii Önder’le birlikte. Kısa bir konuşma yaptı. Gençleri dini inançlarını sorgulamadan becerilerini geliştirmelerini öğretiyoruz dedi. Hayli esmer ve iri yarı biri. Ama güleç yüzlü. Ve biraz araştırdım Sri Lanka’da sözü geçen ikinci dini lider.

Bu güzel durumdan sonra gezmeye devam ettik ve demir parmaklıkla korumaya alınmış açık bir alana geçtik. Ne kadar çok heykel var.

Bakır kabartmalar inanılmaz güzel. Kafamı kaldırınca gördüğüm manzaraya inanamadım. Bir sürü Buda heykeli sıralanmış arkada görülen uzaydan gelmiş gibi 😲 bir bina görüntüsü ve yanında başka bir binaya asılmış tapınak panosu. 🤔 Öğrendik elbette. Fotoğrafta görülen Budha’ların aynısı sağda da var. Yer dar olunca tamamını alamadık maalesef.
Önce gördüklerimi saydım arkaya doğru 6 sıra ve yan yana dizilmiş onlar da 6 sıra gibi tam ortada da var 7 oldu. Bence arkaya doğru da var gibi neyse 50 kadar Buda ile yanında da bir sürü küçük pagoda figürleri ile görüntü hayli etkileyici. Dünyanın en büyük Budist tapınağı Borobudur’un birebir değil ama ondan esinlenerek yapılmış hatta biz aslını görmedik ama herkes replikası diyor.. Aslı Endonezya- Java’da olan Borobudur’da ise tam 500 tane Buda heykeli varmış. 🤔

Evet arkada görünen manzarayı açıklarsam; Hindistan’da ki Unesco dünya listesine girmiş olan Mahabodhi Temple-Budist tapınağın panosu, sağdaki de maketi imiş ben rehberimizin yalancısıyım, aynısını yapacaklar şeklinde söyledi doğrusunu bilen söylesin, çok enteresan değil mi? Tapınak belirli dönemlerde arka görüntüyü farklı etkinlikler sebebi ile değiştirirmiş. Tapınağın hemen altında da yine değerli hediyelerin olduğu kutsal emanetler odası vardı.
Tapınağın altında ki bu odada aslı Tayland’da olan Zümrüt Buda’nın küçük bir kopyası ve yeşim taşından yapılmış değerli diğer hediyeler var.

Tapınağın hemen önünde içeri doğru yine göz kamaştırıcı devasa bir camekan. Herşey altın görünümünde, içinde yer alan emanetleri gösteren panoyu da ekledim ilk fotoğrafta görülüyor. Japon İmparatoru Hirohito’nun hediyesi hindistan cevizi çiçeği, Hindu tanrısı Lord Vişnu’nun mavi taşlarla süslü heykelciği, gülen Budanın Yakut heykelciği gibi… Hemen Buda heykelinin önündeki başka bir fanusun içinde de Buda’ya ait olduğu söylenen bir tutam saç vardı. Sağdaki fotoğraf.
Saat yönünde dönüyoruz. 😁 Hemen sağda doldurulmuş gerçek bir fil, Budizm’in kutsal kuşu Turna’ya binmiş Buda heykeli…
Artık dışarıya çıkmak üzereyiz son görüntüleri paylaşayım. Önce çekiminde çok zorlandığım mikroskobik Buda heykeli… Büyüteç değil benim lens işe yaramış. 😁
Kolombo Gangarama Temple-Mikroskopik Buda
Sonra çıkışa doğru son camekan ve müze bölümü…
Tapınağın keşişlere ait toplantı salonu olan Seema Malakaya geçeceğiz çok uzak değil ama yine de otobüsle gidiyoruz.
Sri Lankanın merkezinde yer alan Beira Gölünün hemen yanında otobüsten iniyoruz. Manzara muhteşem. Beira gölünde sömürge döneminde ve çok daha öncesinde de şehiriçi taşımacılık yapılmış. Kolaylık olsun diye de bir çok kanal açmışlar. Galle Face diye adlandırdıkları sahilden de Hint Okyanusu ile bağlanıyor. Hala sömürge dönemindeki Portekizce olan Beira adını kullanıyorlar, ortalama uzunluğu bir mil civarı.

Seema Malaka Temple; daha önce bahsetmiştim yüzyıl kadar önce Beira gölünün bataklık kısmını zengin bir tüccar satın almış, bataklık kurutulmuş sahip olunan yere inşa edilmişti. Yetmişli yıllara gelindiğinde bataklık çökmeye bina suyun içine doğru göçmeye başlamış. Yetmişli yılların sonuna doğru yeniden inşasına karar verilir. Sri Lankalı Müslüman karı- koca S. H. Moojavee’ler oğulları Ameer anısını yaşatmak için finanse edince ülkenin tanınmış mimarı Geoffrey Bawa tarafından tasarımı yapılarak yeniden inşa edilmiş tarih 10 Şubat 1976. Tapınak 3 parça halinde ve birbirlerine dubalar üzerinde ahşap köprülerle bağlanmışlar.
Burada yine birçok Buda heykeli var keşişlere ait olduğu belirtilen yapıya doğru yürüyoruz kutsal bir alana girildiği için ayakkabılar çıkıyor. Önümde Buda’nın dört taraflı altın heykeli olan platformu var. Diğer tarafa geçip merdivenden birkaç basamak çıktım fotoğrafladım. Buda’nın bana bakan yüzünde kucağında bir bebek vardı.
Burası ibadet yeri değil daha çok meditasyon yapılsa da ilerde Bodi ağacına ve önünde yer alan Buda heykeline budistler kadar hindular da saygılarını sunmak için geliyor adaklarını adıyorlarmış. Hemen ilerliyoruz ve dört bir tarafı farklı Mudra’lar ( duruş) sergileyen altın buda heykelleri ile çevrili ahşap bir yapı görüyoruz. Manzara Beira gölüne karşı harika ve meditasyon yapmak için çok uygun ama Keşişlerin toplantı salonu işte burası.

İçi boş değil yine Buda heykelleri konmuş dua yeri var elbette. Işık için karanlık sayılırdı fotoğraflarım net çıkmamış bir tane anca ekliyorum.😁

Toplantı salonun dışındaki buda heykellerinden başka hemen kenar duvarlarının üstü de heykellerle doluydu.

Toplantı salonunun çok güzel mavi bir çatısı var. Biraz yüksekten çektim harika. Son krallık olan Kandian dönemi mimarisiymiş. Arkadaki henüz bitmeyen gökdelen Kolombo’nun en yüksek binası ve adı Altair. Bittiğinde hem ticaret merkezi hem de rezidans olacakmış. 240 metre yüksekliği var, dikey kule 68 kat, eğik kule 63 kat olmuş. Görüntü geçmişin ve bugünün tarihini çok güzel anlatıyor.

Bu da Beira gölünden Kolombo manzarası. Bence şimdilik hayli güzel de bu sakinlik ve huzur çok sürmez. Zira gölün çevresi ticaret merkezleri ile dolmaya başlamış bile eski sakinliği kalmaz. Bakınız.

Tapınak olurda Pagodası olmaz mı? Buldum işte… Hemen yanındaki Sandaka Pahan taşı üstünde duran yüzü şehre dönük Buda heykeli var. Sandaka Pahan; Sri Lanka’nın Sinhalese mimarisinde ay taşı olarak bilinen çok özenli bir işçilikle yapılan dairesel taş. Genelde merdiven başlangıcına konurmuş.

Budist tapınağı dedik, her dine saygılı dedik ve evet Pagoda’nın az ilerisinde Hindu tanrılarından Shiva ve Vişnu’nun adak yerleri vardı.
Haydi alış- veriş zamanı gidiyoruz daha çay- kahve ile hanımlara ay taşı alacağız diyen rehberimize ayak uyduruyoruz. Seema’ya son bakış…

Meşhur Seylan çayı almak için gittiğimiz yer Kolombo’nun güzel bir banliyösü. Adını hiç unutmadım çok hoşuma gitmişti Bambalapitiya. Hint Okyanusu kıyısında üstelik denize sıfır. 😁 İngilizlerin yaptığı tren yolu. Ah bir de tren geçse ne güzel olurdu! dedim. Geçti geçmesine ama en son vagonundan ancak yakaladım. 😁😁
Çaylarımızı aldık otobüsümüze binip fort bölgesine geldik. Adı Duch Hospital- Hollandalı hastanesi olan bir yerdeyiz. Vaktiyle Hollanda’lıların yaptığı küçük bir hastaneymiş şimdilerde ise fast-food restoranların olduğu bir yer. Zaten saat 13.00 olmuş yanımıza verilen kumanyaları yedik.
Serbest zaman henüz bitmedi, magnetsiz gitmem dedim rehbere sorduk nerede satılır diye bilemedi. Biz eşimle hediyelik eşya satan yer varsa bakalım diye binanın arkasına çıktık. Sağa sola bakınırken yerli bir adam ne arıyorsunuz gibilerden işaretle yanımıza geldi biz de magnet dedik. Meğer adam köşedeki rikşa durağının patronuymuş.. Bir adamını çağırdı bu sizi götürecek dedi. Saati 1 dolar dedi şaşırdık ( çok ucuz yani) tamam dedik ve macera da başladı.

Macera dolu Kolombo seyahatinde görüp de fotoğrafını çekemediğim bir kaç yeri yakaladım mesela. Eski Parlamento binası. 1930 yılında yapılmış 1983 yılına kadar 53 sene hizmet vermiş. Bahçede Sri Lanka’nın önemli şahsiyetlerinin heykelleri vardı. Soldaki ikinci Başbakanları Dudley Senanayake, yanındaki üçüncü Başbakan General Sir John Kotalawela gibi.

Önce ünlü bir otelin önünden geçtik. The Kinsbury Hotel sonra önünde polis gördüğümüz güzel bir yapı, resmi daire ya da bakanlık gibi ama o da Galle Face Otelmiş 😁 yani çok ünlülerden biri daha.. Ve ikiz kuleleri ile Ceylon bank.
Rikşanın şöförüne habire hani çarşı nerede dedikçe adam bizi bir caddeden diğerine döndürüp durdu. 😅 O kadar çok yol gittik ki; Önder’e adam bizi kaçırıyor galiba dedim gülüştük. Hayır yani derdimiz bir magnet uğruna gemiye geç kalmayalım mazallah bırakıp giderler. Biz gülünce adam anlamış gibi bir yere girdi durdu. Biz uyduruk bir yer beklerken ahşap masklar satan güzel bir dükkana getirdi. Neyse magnet varmış aldık, yanında çocuklara ve kendimize de duvar süsü ünlü masklardan aldık. Tamam artık gidiyoruz derken de bizi bir başka yere götürdü. Lütfen almasanız da bir bakın dediği kıymetli taş satan bir nevi kuyumcuydu, hatır için girdik. Az buçuk ingilizcemizle almayız dediğimiz yerden kızlarıma ay taşından birer küpe alarak çıktık. 🤣 Şöföre de komisyon verin bari dedik. Vereceğiz dediler ve vermiş olmalılar ki ağzı kulaklarındaydı.
Güzel bir sahilden geçtik. Kolombo’nun Galle Face’i; Güzel kumlu plajı ile popüler sahil şeridi. İlk zamanlar Hollandalılar Portekizlerden korunmak için toplarını buraya sıralamış. Sonraları; at yarışı ve golf sahası olarak kullanılmış. Hatta kriket, polo velhasılı sömürgeci devletlerin sporları için kullanılmış. İlk gezinti yeri olmasını zamanın İngiliz Valisi Sir Henry George Ward uygun görmüş yıl 1859. Bugünlere gelindiğinde de halkın en popüler mekanı olmuş…

Tamam dönüyoruz derken yine hayli yol gittik. Ama yol tanıdık gelince stop dedik adama nereye? Aaa limana gelmişiz. Gemiye gitmiyoruz buluşma yerine, bizi aldığın Duch Hospital’a dedik. Tekrar döndü ve buluşma yerine yine de vaktinde yetiştirdi. Maceramız da burada bitti. 😊 Victoria bizi bekliyordu, günbatımının güzelliği ile Sri Lanka’ya elveda dedik.
4. günümüz böyle geçti. 5. gün denizde geçecek. Biz Sri Lanka’yı sevdik. Bol fotoğraftan sıkılmadığınızı umuyor ve Mormugoa/ Goa- Hindistan’da görüşünceye kadar sevgiyle kalın diyorum.
Çok harika, her zamanki gibi hem görseller hemde anlatılar mükemmel.
BeğenBeğen
Değerli yorumuna çok teşekkür ederim. 🤩
BeğenBeğen
Hislerimi yazarken kendimi tekrar etmiş gibi hissediyorum ama Alev abla elimde değil gerçekten çok güzel anlatım çok güzel tanıtım ve gezi yazısı olmuş. Elinize emeğinize sağlık🌹Fotoğraflar harika albüme bakar gibi tekrar baktım ayrıca detayları anlatıp göstermenize bayıldım. Kendim görmüş gibi oldum çoook teşekkür ederim çalışmalarınızda başarılar diliyorum sevgiler🥰💕🍀🦋
BeğenLiked by 1 kişi
A olur mu hiç, ben çook mutlu oluyorum Fundanur, yorumların eksik olmasın. 🤩 Sevgiler…
BeğenBeğen
Bu güzel yorum için çok teşekkürler Alev Abla çok sağolun sevgi ile kalın🤗💕
BeğenLiked by 1 kişi
Alev Hanım, elinize sağlık, inanılmaz güzel ve ayrıntılı bir çalışma. Büyük emek vermişsiniz, fotoğraflar da harika, renkler süper çıkmış. Budizmi nedense hep sadelik diye aklıma yazmışım ama Gangarama Tapınağını görünce ne kadar yanıldığımı anladım. Önder Bey Ven Kirinde Assaji Thera ile kutsal yöne doğru adım attı galiba, şaka bir yana tekrar emeğinize sağlık. Selam ve sevgilerimle.
BeğenBeğen
Gürcan Bey, değerli yorumunuz ziyadesiyle mutlu etti teşekkür ederim. Evet Budizm en fakir yerlerde bile altın kaplama Buda’ları ile göz kamaştırıyor. İlerlerde Hindistan’da bir tapınak paylaşacağım inanılmazdı. Gözlerimiz resmen kamaştı. Önder ile Ven Assaji 😁Selam ve sevgiler bizden.
BeğenBeğen