CRUİSE ile MALDİVLER*SRİ LANKA*HİNDİSTAN-7

Mumbai1 gün devam

                Güzel bir kahve molasındaydık sanırım. Mumbai’de henüz birinci günde ve otobüsteyiz. Hatırlatma yapacak olursam 17 Ocak 2020 saat 11:20. 😉  Size rengarenk bir yerde bekliyorum demiştim. O rengarenk yer sadece Mumbai ile değil Hindistan’la bütünleşmiş Dünya’nın da en büyük açık hava çamaşırhanesi; Mahalaxmi Dhobi ghat. Mahalaxmi tren istasyonun hemen yakınında yer alıyor. Görüntü rengarenk ama bir o kadar da karışık, insan nereye bakacağını bilemiyor. Dhobi Hintçe çamaşır, ghat da açık yer mevki anlamında. Kısaca açık çamaşırhane. 😊

     Dhobi Ghat

      Aslında sabah daha erken saatte gelinirse nasıl yıkadıklarını da görebilirmişiz. O nedenle yıkama yeri aşağı bölüme girilmedi. Zaten rehber eşliğinde bireysel gitmek daha doğru olurmuş. Grup turistler için şöyle bir seyir terası yapmışlar. Seyreyleyin gari…😁

Mumbai- Dhobi Ghat
Mumbai- Dhobi Ghat

      İlk kuruluşu 1890 İngilizler döneminde olan çamaşırhane 130 yıldır aynı yerde çalışıyor… Günümüzde *The Dhobi Kalyan & Audhyogik Vikas Cooperative * çamaşırcılar kooperatifi tarafından işletiliyor. Bir çok Hintliye tahmini 7 bin civarı aileye yuva, babadan oğula geçen ata mesleği olmuş. İşçiler günlük 500-600 Rupi (35-60 TL gibi) kazanıyorlarmış. Günlük çamaşır kapasitesi 100 binin üstünde olan çamaşırhanenin geliri de hayli yüksekmiş. Mumbai’nin işyerleri, otelleri, hastanelerini, zenginlerinin çamaşırı haricinde kot pantolon beyazlatma, kumaş boyama da buralarda yapılıyormuş. Üstelik ikinci el giysileri toplayan konfeksiyoncular onları burada yıkatıp yeni gibi satıyorlarmış. Çamaşır yıkama bitmiş bile. 😳 Geç kaldık. Ama ileriki günlerde size daha yakından Cochin’e gidince gösterebilirim.

Mumbai- Dhobi Ghat
Mumbai- Dhobi Ghat

      Çamaşırları bu havuzlarda taşlara vura, vura yıkıyorlar. Ama yine de bu kirli ortamda nasıl bu kadar beyaz olabilir ki? Hindistan kimya sektöründe de söz sahibi bir ülke. E böyle olunca çamaşırların beyazı bu ortamda bile sakız gibi olur dedi rehberimiz. 😁 Bu elle yıkama daha ne kadar sürer dedim. Zamanla kazancını artıranlar çamaşır makinesi almaya başlamışlar bile… Fotoğrafın solunda görülüyor. Çamaşırları fotoğrafta görüldüğü gibi mandala gerek kalmadan birbirine dolanmış iplerin arasına sıkıştırırarak asıyorlar. Ütü mü? O da burada bir yerde yapılıyor sonra burada düzgünce katlanıp yollanıyormuş. Hangi çamaşırlar kimin nasıl biliyorlar? derseniz uçlarından işaretleniyormuş.

     Bu ilk karede evlerini görüyoruz ve yine çamaşır makinesi var, ikincide de kot ağartma bölümü var. Fotoğraflara tıklayıp büyütünce daha iyi görebilirsiniz. 😉

     Bu kadar kalabalık bir çamaşırhane bizim meşhur Guinnes rekorlar kitabına girmemiş mi?  Kaçar mı! Kooperatif başvurmuş 2011’de listeye dahil olmuşlar. Ben ve eşim Hint filmlerini çok severiz gelmeden önce Dhobi Ghat ile ilgili ama değişik hayatları anlatan Amir Khan’ın *Dhobi Ghat-Mumbai Günlükleri* filmini izlemiştik. Çok güzeldi. 👌 Bir slayt ekleyip bu kez şıkır şıkır, rengarenk ortamıyla Sri Sri Radha Gopinath Temple’e gidelim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

     Tapınağa gitmek için biraz yürümemiz gerekti. Her zaman yazmışımdır; Sokaklar dikkatli bakarsanız o ülkenin kültürü hakkında çok şey anlatır. Tıpkı şu fotoğrafımdaki gibi… 

Mumbai- Pan Shop
Mumbai- Pan Shop

        2,5 metre kareden fazla değildir. Adı üstünde Pan Shop. Tur rehberleri Hindistan’ı gezerken hep ikaz ederler, *yerdekiler kan değil pan* diye. Anlatayım: Pan, Hindistan ve Güneydoğu Asya’da çokça kullanılan bir çeşit yiyecek diyeyim. Çiğnenen ya da yenen kısmı Palmiyeye benzer bir yapısı olan ağacın*betel* yaprağıdır. Çokca sakız gibi çiğnenip genelde tükürülen bazen de yutulan hazırlaması özen isteyen bir çeşit yiyecek. İşte bu gördüğünüz küçücük yer bir pan satış yeri.

        Pan, Babür İmparatorluğu döneminde sultanlara sunulurmuş. Bizim saray mutfakları gibi bir kültür olarak gelişmiş zamanımıza kadar gelmiş. Hatta Pan yapımı zenginlerin sofrasında bir saygı unsuru olarak kabul görürmüş. Varanasi de sadece betel denen bir yaprak olarak içine bir çeşit afyon konup çiğnendiğini öğrenmiştik. Burada içine çok farklı baharatlar konduğunu ve tatlısının bile yapıldığını da öğrenmiş olduk.

Mumbai
Mumbai

      Üstteki fotoğraf bana göre yine özel. Baksanıza  meyve tezgahının yanda kapalı ama Hare Krishna meyve suyu merkezi yazıyor. Neyse tapınağa geldik. Ahşap yapı göz kamaştırıcı içerisi kim bilir nasıl güzeldir. Rehberimiz cıvıl cıvıl sizi dansa götürüyorum demişti. 💃 💃 💃

     Sri Sri Radha Gopinath Temple:

      1988 yılında Srila Prabhupada’nın isteği ile küçük bir tapınak olarak kurulmuş ve Hindu Tanrısı Krishna’ya adanmış. Tapınağın ana tanrısı, Lord Vishnu’dur. Krishna Vishnu’nun 8. enkarnasyonu ve Hint tanrılarının en saygı duyulanıdır. Tapınak bugün son derece büyük bir kompleks. Yetim çocuklara, öğrencilere ve yardım gerekenlere 150 ye yakın keşiş ile gittikçe büyüyen bir topluluğa sahip çıkan bir tapınak.

      Ahşap işçiliğinin güzelliğine bakın inanılmaz. Tüm kaplamalar tik ağacından yapılmış. El oymaları, mermer kaplamalar Hint kültürünü ve sanatını gözler önüne seriyor. Kapının üstünde de fil başlı tanrı Ganeşa var. Ganeşa her şeyin başıdır, şans getirendir. Hindu’lar bir işe başlarken Ganeşa’nın adıyla anlamında *Ganeşa nama* derlermiş. Biz de bu harika kapıdan içeri Ganeşa nama diyerek geçiyoruz.

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

      Hemen solumuzda tapınağın yapılmasını ön gören Hintli din adamı Srila Prabhupada‘nın heykeli var. İki yanı yazdığı kitaplarla dolu kütüphanesi görülüyor. Dini liderliğinden başka iyi bir yazarmış. Bhagavad Gita ve Srimad Bhagavatam gibi 60 ciltlik kutsal metinleri ingilizceye tercüme etmiş. 

      Srila Prabhupada 1896 yılında Calcutta’da dindar bir ailede, Lord Sri Krishna’nın uğurlu saydığı bir gün olan 1 Eylül’de doğdu. Ailesi ona Krishna’nın Nilüfer ayaklarına sığınmış, korkusuz anlamına gelen Abhay Charan adını verdi. Çok küçük yaştan beri Lord Krishna’ya derin bir bağlılık duymuştur. Krishna tam 500 yıl önce Batı Bengalde ortaya çıktığında bir öngörü- kehanette bulunur. Sankirtana hareketi ve Yuga Dharma’yı Hindistan’dan başka tüm Dünya Ülkelerinde yayacak kişi gelecektir der. Hatta öyle ki, bir Astrolog’da bebek için yıldız falına bakar. Bu çocuk 70 yaşına geldiğinde tanınmış dini bir lider olacak, okyanusu aşıp Dünya’da 100 Krishna Tapınağı kuracak der. Görünen odur ki, bu kişi Abhay Charan ya da en bilinen adıyla Srila Prabhupada’dır.

Mumbai- Radha Gopinath Temple
Mumbai-Radha Gopinath Temple – Srila Prabhupada

      Hemen önünde ayaklarının kalıbı ile bir müridinin hediyesi ziller var.

      Srila Prabhupada İskoç Kilisesi kolejinde ingilizce,felsefe ve ekonomi okuyup mezun olmuş. Bir zaman sonra Vedik enstitüleri kurucusu önder bir din bilgini olan Srila Bhaktisiddhanta Sarasvati ile tanışır ve kadim öğrencisi olur. Onun önerisi ile bu Krishna Bilincini, Vedik bilgileri ingilizce olarak batıya yaymak için çalışmaya başlar. Prabhupada tam 69 yaşında (1965 yılı) sessizce Amerika’ya gider. O sırada Amerika-Vietnam savaşı vardı ve gençler savaşmak istemiyordu. Savaşma- seviş sloganıyla Hippi kültürü popülerdi. Gençler bir arayış içindeydi ve Krishna hareketi ile Srila Prabhupada onlara aradıkları bu fırsatı verdi.

     Amerikalı gençlerden yani hippilerden kabul görünce küçük bir yer kiralayarak ilk Krishna Hareketi Bilinci derneğini kurar. 550’ye yakın gelişen derneklerle New York’ta büyür ve Hare Krishna hareketi olarak da bilinen Uluslararası Krishna Bilinci Derneği ISKCON’u kurar. Krishna Hareketi Amerikada tutunca 1970’li yıllarını 6 Kıta’yı tam 14 kez dolaşarak Lord Krishna’nın öğretilerini yaymakla geçirir. Ve Dünyanın en büyük vejetaryen gıda yardım programını da başlatmıştır. 

     O’na göre Krishna Hareketi felsefi bir din değil, bir yaşam biçimidir.

     Londra’ya gittiğinde Oxford Caddesinde *Hare Krishna, Hare Krishna, Krishna Krishna, Hare Hare, Hare Rama, Hare Rama,Rama Rama, Hare Hare* mantrasını söyleyerek dolaşır. Gençler tarafından sevilir. Ve Mantrasını çok beğenen Beatles grubunun üyesi George Harrison yardım ederek Mantranın kaydını yaparlar ve müzik listelerinde ilk sırada yer alır. Bu mantrayı bakalım beğenecek misiniz? Aslı’nda ben çok sevdim. 😉

     Ziyaret ettiğimiz bu Sri Sri Radha Gopinath Tapınağı’da ISKCON’un Mumbai’deki merkezidir. İçeri bir göz atalım, ikinci kata çıkıyoruz. Yine ayakkabılar çıkıyor. Yerde 3 tane renkli bir mandala olabilir dairesel şekiller var. İnsanlar önce onun üzerine uzanıp yüz sürüyor sonra oturup dua ediyorlar.

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

     Salonun genel görüntüsünde mandala daha iyi görünüyor.

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

     Şimdi dini bir ritüel başlayacak dendi. Biz dahil inananlar beklemeye geçtik. Üstteki fotoğrafta görülen yaldızlı duvar açıldı. İnanılmaz bir renklilik ve kompozisyon ile  bir sahne ortaya çıktı.

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

     Ardından ritüelin çalgıcıları da geldi. Öndeki ritm aleti küçük zillerden yapılmış. Piano görünümlü müzik aletinin adı Harmonium. Arkasındaki köpüğün havası ile ses veriyor. En güzel yanı akor gerektirmiyor. Ben aa bu akordeon’nun sandık içinde olanı dedim. 😁  Uzun davulun adı da; Miridangam. Ağaç aksamın kalınlığı nedeniyle hayli ağır olduğundan böyle yerde veya kucakta çalınıyormuş. 

     Duvar panolarında Lord Krishna’nın hayatından kesitler sunulmuş. Krishna başında Tavuskuşu tüyü elinde flüt ile son derece yakışıklı koyu renkli (mavi)bir ten ile resmedilmiştir. Zaten Krishna esmer ya da siyah renkli demekmiş ama Krishna hep mavi tenlidir. Elinde Flüt çalarak dans etmeyi çok sevdiğini bilen genç kızlar Krishna’yı karşılarında hayal ederek dans ederlermiş. Sahneye açılan bir kapıdan elinde tüylü sopasıyla bir keşiş geldi ve müzik başladı.

     Sahneye gelen keşiş müzikle birlikte orada temsil edilen Krishna bebekleri kutsar gibi tüylü sopasıyla ritmik hareketler yaparken bir takım sözler de söylemeye başladı. Ritm harikaydı herkes *Kirta* ya katıldı. Yani biz anlamadığımız için olduğumuz yerde ritme uyarak hoplayıp, zıplayarak dans ettik. Kirta dini ritüelde müzik eşliğinde dans ederek ilahiler söylemeye deniyormuş.. Ritm o kadar güzeldi ki, sakin durmak zaten mümkün değildi. Dans, dans… 💃💃💃  Ben malum fotoğraf peşindeydim ama kirta da yaptım yani… 😉 Sonra müzik bitince keşiş geldiği gibi diğer kapıdan çıktı gitti.

     Her şey güzeldi. Birazda etrafı dolaşalım. Giriş kapısı da çok güzeldi yukarıdan çektim. Bahçedeki vitrinlerde yine Krishna’nın hayatını kuklaları eşliğinde sergilemişler.  

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

     Yemek saati geldi isteyen herkese yemek veriyorlar, yemeğini alan bir köşeye çekiliyor. Herkese yemek vermek dışında; Tapınak ayrıca Bhaktivedanta Hastanesi ve Bhaktivedanta Darülacezesi açmış. Yine kadınlar için kurslar, bekar erkeklere Bhaktivedanta Kültür ve Eğitim Akademisi adlı eğitim ve iş verdiği konut evleri açmak gibi hayli güzel işler de yapmışlar. 

     Tapınakta görevli bu adam gibi müritlerin hepsinin alnından burnuna kadar uzanan boya vardı. Eşim Önder bir keşişle vedalaşıyor ve ayrılıyoruz.

      Bu kez güzel ağaçlıklı oldukça sakin bir sokaktayız. Üç katlı şirin bir ev. Mani Bhavan Gandhi Sangrahalaya- Gandhi müze evindeyiz. Mahatma Gandhi’nin 1917-1934 yılları arasında Bombay’da kaldığı dönemdeki siyasi ve sosyal yaşamı çeşitli fotoğraf, yazı ve görsel kompozisyonlarla sergilenmiş. 

       Mani Bhavan Gandhi’nin ateşli savunucusu, zengin elmas tüccarı Shri Revashankar Jagjeevan Jhaveri’nin eviydi. Ondan önce de Mani ailesine aitmiş. 1955 yılında bina Gandhi adına bağışlanmış. Bugün Mahatma Gandhi’nin anıları ile dolu, siyasi mücadelesini burada başlattığı için de anıtsal öneme sahip bir ev-müzedir. Birlikte gezmeye başlayalım.

        Ev 3 katlı ama zemin-1-2 diye sayılıyor. Zemin katta bizi Gandhi’nin heykeli karşıladı. Duvarlarda Gandhi’nin çeşitli dönemlerde çekilmiş fotoğrafları, birçok ülkenin bastırdığı gandhi resimli posta pulları, hemen yanda hediyelik eşya bölümü var. Mekan küçük, grup kalabalık fotoğraflar mecburen telefonla çekildi. 

   Aynı kat içinde Gandhi’nin yazdığı kitaplar dahil 40 bin kitap barındıran güzel bir kütüphanesi var.

Mumbai- Mani Bhavan
Mumbai- Mani Bhavan

      1869 yılında Hindistan’da soylu, aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğan Gandhi’nin adı *güzel, mis gibi kokan* anlamındadır. Aile okuması için Gandhi’yi özel okullarda okutmuş sonra da Avukat olsun diye Londra’ya yollamıştır. Londra’da hukuk okumuş Bombay’da iki yıl Avukatlık yaptıktan sonra 1914 yılına kadar da Güney Afrika’da çalışarak göçmen Hintli işçilerin Avukatlığını yapmıştır. Afrika’dan Hindistan’a dönünce (1915) Hindistan Ulusal Kongresinin Lideri olmuş ülkesinin refahı, kast sisteminin son bulması, yabancı milletlerin istilasından kurtulmak gibi hayli önemli konularda kampanyalar yürütmüş. Kendisine destek çıkanlarla birlikte *aşram* komün kurmuş ve ihtiyaç sahibi köylere destek çıkmış, hastane ve okullar kurulmasına yardımcı olmuştur. İşte bu olağanüstü çabası nedeniyle Gandhi halkın *Bapu* babası, *Mahatma*sı yüce ruhlusu olmuştur.

      Tuz yürüşü denince akıllara hemen Mahatma Gandhi gelir. *The salt satyagraha*  nedir?

      Bildiğimiz tuz, İngilizlerin tekelindedir ve sömürge dönemi başlangıcından beri halktan tuz vergisi almaktadır. Gandhi halka ağır gelen bu yükü kaldırmak ve İngilizlerin elindeki tuz tekelini kırmak için bir hareket *Satyagraha* başlatır.

      Bu arada açıklamak gerekir. Satyagraha; satya- gerçek doğru, graha-ev,merkez kısaca  doğruluğun hakikatin yeri gücü gibi bir anlam çıkıyor ama Gandhi bunu sivil itaatsizlik olarak tanımlamıştır. Sonra da Gandhi’nin geliştirdiği felsefik bir akım olarak tanınmıştır. Daha da açarsak Satyagraha; Aynı zamanda Hinduların Ahimsa’ sı sayılan, hakikati barış yoluyla, şiddet içermeksizin sevgiyle arayan kişi zihnini de şiddetten arındırırsa olumsuz durumun gerçek yapısını kavrayacak doğru sezgiye de ulaşacaktır demektir.

      Evet tuz yürüyüşü için 1930 yılı Mart ayında Ahmedabad’tan yola çıkan Gandhi 61 yaşında tam 400 km yürüyerek Dandi’de Okyanus kıyısına kadar peşinde binlerce köylü ile tam 24 günde (6 Nisan) gelmiştir. Öncesinde İngilizlerin Genel Valisine mektup yazıp vergi yasasını kaldırmalarını aksi takdirde şiddet içermeyen direniş yapacaklarını bildirmiş. Ama İngilizler kabul etmemiştir. Köylülerden de yürüyüşe korkmadan katılmalarını ister. Bu şiddetsiz direniş İngilizleri rahatsız eden en büyük harekettir.

Müze evde bir oda tüm olayları kronolojik olarak temsil edilen televizyon görünümlü kutular içindeki minyatürlerde *tuz yürüşü*…

Mumbai- Mani Bhavan-Gandhi- Tuz Yürüyüşü
Mani Bhavan-Gandhi- Tuz Yürüyüşü The salt satyagraha

      Yürüyüşün sonunda denize ulaşan Gandhi yerden aldığı bir avuç tuzu deniz suyunda yıkadı. Yıkarken bir yandan da; * Büyük Britanya İmparatorluğu’nu gerçeği görmesi için temelinden sarsıyorum * demiştir. Yani; yasada yazılı olan bir Hintli asla tuz üretemez maddesini yok sayarak yasal olmayan bir yolla tuz üretmiş olur. Ardından köylüleri de kendi tuzlarını üretmeleri için teşvik etmiş. Çağrıya uyan binlerce insan okyanus kıyılarına akın, akın gelerek tuz çıkarmaya başlamıştır. Bu yürüyüş sonunda işlemez hale gelen yasa nedeniyle rahatsız olan İngilizler Gandhi dahil (4 Mayıs) 60 bin kişiyi tutuklamışlar. Sonuç; Yürüyüş bağımsızlık yolunda siyasal olarak hedeflere ulaşabilmek için yapılan sürekli bir mücadeleye dönüşmüş, Gandhi’nin felsefesi de sadece teorikte değil pratikte de kanıtlanmıştır. 

Bir üst 2. katta Gandhi’nin odası aslına yakın korunmuş.

Mumbai- Mani Bhavan- Gandhi'nin Odası
Mumbai- Mani Bhavan- Gandhi’nin Odası

Fotoğrafta görülen çıkrıklar Gandhi’ye aittir.  O dönemde ip eğirerek kumaş dokumuş. Dokuduğu kumaşı da kullanmıştır. Çok güzel yemek yapar, sandalet üretirmiş. Ben herşeye yeterim diyen sağlam bir adammış yani…

Hayatının kronolojik anlatımını slayt yaptım izlemesi güzel olur. Buyrunuz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yeni Delhi’de Birla Bhavan’ın bahçesinde rutin gece yürüyüşünü yaptığı sırada görüşmek ister gibi yanına gelip aniden tabancasını ateşleyen Nathuram Godse adındaki radikal Hindu tarafından vurulur. 30 Ocak 1948’de 79 yaşındayken bir suikaste kurban giderek hayatını kaybeder. Hindu inancı nedeniyle cenazesi yakılmıştır.

Ruhuna Fatiha okuyup ayrılıyoruz.

Mumbai- Mani Bhavan- Mahatma Gandhi portresi
Mumbai- Mani Bhavan- Mahatma Gandhi portresi

       Mumbai’deki trafik ve kalabalığından kurtulup biraz nefes almak için zenginlerin, sanatçıların kısaca elit kişilerin yaşadığı Malabar tepesine doğru gidiyoruz.. Oradaki güzel bir bahçeye ve parka, *Mehta Garden* e…  🌲🎋🌸

      Pherozeshah Mehta Garden,

      Pherozeshah Mehta olarak da bilinen asma bahçesi ilk kez 1881 yılında yapılmış. Çok geniş bir alanı kapsıyor. Hemen karşısında Hindistan’ın ilk Başbakanı Jawaharlal Nehru’nun eşinin adını almış Kamala Nehru çocuk parkı var. 🧸🇮🇳👧👦

      Mehta Garden; Mumbai’nin su deposunun üstünü kapatarak oluşturulan asma bahçeler, su deposunun yakınındaki sessizlik kulelerinin şehir suyunu kirletmesinden korumak için yapılmış. Aynı adı taşıyan 4 dönem Mumbai belediye başkanlığı yapmış aynı zamanda Avukat ve siyasi lider olan Pherozeshah Mehta’ya adanmış. Kavurucu sıcak vardı fazla kalamadık. Ama parktaki bankta görüntü harikaydı. 🥰

      Arada sessizlik kulelerinden korumak dedim. Nedir bu kuleler? Tamam anlatıyorum. Dakhma da denilen sessizlik kuleleri; Bir çeşit mezarlık. Ama burada gömülme yok doğaya bırakılma var. Hindistan’a 13. yüzyılda gelip yerleşmiş pers kökenli, inançları Zerdüşt’lük olan halk için yani Parsiler için 4 element; Ateş, Hava, Su ve Toprak kutsaldır kirletilmemelidir. Ateşte yaksalar havayı, nehire atsalar suyu, toprağa gömseler yeraltı sularını kirletecek. Hem zaten toprak alanlar yetersiz.

      O zaman ne yapmak gerek diye düşünen Parsiler geliştirdikleri yüksekçe kulelere ölülerini koyup leş yiyici hayvanlara yani Akbabalara terk ederler. Zaten leş ile beslenen aç hayvanlar da çok kısa sürede cenazeyi kemik haline getirirler. Sonra da kemikler kulenin ortasında ki kuyuya atılır. Zamanla Akbabalar insanların içtiği ilaçlardan, kimyasallardan etkilenip ölmeye başlar. Sayıları azalınca da cesetler kokmaya başlar. Sonuçta Parsiler artık ölülerini yakma veya gömme yoluna gitmiş. Mumbai’nin su deposu da yakınlarda olunca korumak için üstünü toprakla örtüp bahçeye dönüştürmüşler.

     Hemen altta daha gölge olan bahçeye indik. İnerken çok tatlı bir sürü küçük, büyük öğrencilere rastladık. Kamala Nehru çocuk parkındayız.

Kamala Hindistan’ın ilk başbakanı Jawaharlal Nehru’nun eşidir. Nehru çocukları çok sevdiği için 4 dönümlük bu parkı yaptırmış eşine adamış. Şu çocukların rengarenk görüntüsüne bakın. 🌸 🌸 🌸 Çocuklar çiçektir. 🌸 🌸 🌸

Parkta bir de masaldan fırlamışcasına harika bir çizme ev vardı. 🛼 ⛸ 🛼 Kendimi Yedi Cüceler masalında zannettim. Ay inanılmaz. Çocuklar içine girip balkondan bakıyorlar. Tasarımcı da zaten bir masaldan ilham almış. ‘There was an old woman who lived in a shoe’ Ayakkabıda yaşayan yaşlı bir kadın vardı. 

Mumbai- Kamala Nehru Park
Mumbai- Kamala Nehru Park

Anne ve babalar da gelmiş. Mumbai’nin yerel yemeklerini satan satıcılar var onlardan alıp yemek yiyenler, nevalesini yanında getiren çocuklar ve serinleyenler. Bir de teyze var elinde tabletle. 💃 Manzara çok güzel.

Bir seyir terası var Marine Drive bölgesini, Queen’s Necklace Kraliçenin gerdanlığı dedikleri Mumbai’nin eşsiz sahil manzarasını izliyorsunuz. Sanırım gece izlense ışıl ışıl çok güzeldir. Ben sıcak hava nedeniyle sis gibi dumanlı görünüm yüzünden güzel net bir görüntü alamadım. Mumbai’deki ilk günümüz sona erdi ve gemiye dönüyoruz. Yolumuz ünlü caddesi Colaba Causeway’den geçiyor. 

İkinci günümüzde Mumbai’ye  1 saat mesafede bir adaya gideceğiz. Orada görüşünceye dek sizi bu güzel, tipik Hintli kızlarımızla baş başa bırakıyorum.

Mumbai- Kamala Nehru Park
Mumbai- Kamala Nehru Park
 

Görüşünceye kadar sağlıkla ve sevgiyle kalınız. 💞💞💞

NEPAL-Katmandu-Bölüm 2

Evet yeni bir yazıyla güne merhaba dedik… Aaa elbette esas sizlere merhaba… ☺️

Bugün tek şehir ama hayli dolu anlatım ve fotoğraf olacak sıkılacağınızı sanmıyorum zira hikayeler de fotoğraflar da çok güzel. Benden söylemesi. E hadin gari. ☺️

Katmandu Durbar Square; Bugün Katmandu’daki Durbar Square ( Durbar meydanı) diğer adıyla Basantapur Durbar Meydanını gezeceğiz. Birinci bölümde bahsetmiştim yineleyeyim; Durbar –kral demektir Square de meydan, yani Kral Meydanı. Katmandu Vadisi’nin 3 eski şehrinde de (Katmandu, Patan, Bhaktapur) birer “durbar meydanı” bulunmaktadır. Katmandu Durbar Meydanı, hepsi UNESCO Dünya Mirası Listesi olan Katmandu Vadisi’ndeki Nepal’deki üç Durbar Meydanından biri ve en ünlüsüdür. Meydan 1975 yılında Kral Birendra Bir Bikram Şah’ın ve 2001’de Kral Gyanendra Bir Bikram Şah’ın taç giyme gibi hala önemli kraliyet olaylarının merkezidir.  Kısaca; Katmandu vadisini Yaksya Malla üç oğlu arasında bölüştürmüş,onlar da birbirleriyle rekabet ederek bu yapıları ortaya çıkarmışlar.

Nepal’in geleneksel mimarisini izleyebileceğimiz çok güzel yapılar ve tapınaklar göreceğiz, adı tapınak ama içlerine girilmeyen tapınaklar. 😀Ben son derece heyecanlıyım, nasıl olmayayım ki; lise çağlarımın çiçek çocukları- Hippilerin yaşadığı yerleri göreceğim. Fotoğraflarını izlediğim yaşayan tanrıçayı göreceğim. Haydi o zaman (bizim hadi gari lafımıza alıştınız tabii ☺️) sizi mi kıracağım; Hadi gari gidive Alev 😂

Otobüsten indik, bir müddet yürümemiz gerekecekmiş yokuş yukarı çıkıyoruz, çarşı içindeyiz, etraf yine çer-çöp dolu, bir okulun önünden geçiyoruz, kolej gibi zira öğrenci kıyafetleri fazlasıyla düzgün.

1-IMG_2475
Katmandu

2-IMG_2473
Katmandu’da bir okul.

Pazar yeri gibi bir yerlerden geçiyoruz etrafın çöpüne alıştık artık, arkada üst, üste görülen sepetlerin içinde tavuklar vardı. 🙄 İnsanları ekonomik olarak çok zor durumda olsa dahi turistlere kötü bir yaklaşım yok rahatça geçiyoruz.

3-IMG_2474
Katmandu’da pazar yeri.

4-IMG_2476
Katmandu Durbar meydan’a gidiş yolu

Süslü tapınaklar görülmeye başlandı. Bizim gruptan biri fotoğraf çekiyor. 😉

5-IMG_2478
Katmandu Durbar meydan’a gidiş yolu

6-IMG_2479
Katmandu

Satıcılardan kaçalım derken hep beraber bir tapınağın içine girdik. Buranın adı Kasthamandap’mış. Çarpılma ihtimali çok yüksek olan bu yere gelene kadar doğru düzgün fotoğraf çekemeyince ve bu tapınağın da nasıl bir yer olduğunu anlatabilme adına Önder’in İphone-ile çektiği videodan bir kare ekliyorum. 😉

6A
KatmanduGüney batı giriş-Kasthamandap

Durbar meydana buradan bilet alarak giriliyormuş-yerli halka yok yani bizdekinin tersi-, yerel rehber bu işle uğraşırken ben de fotoğraf çekiyorum. Etraf peşimizi bırakmayan ama içeri de giremeyen satıcılarla çevrili… 😁 Önder’in peşini bırakmıyorlar alıcı olduğunu anladılar herhalde. Önder de habire two dolar diyor, onlar five dolar. Ben fotoğraf çekiyorum bir yandan da boş ver şimdi diyorum.Yok anlaşamadılar 😂😂😂

7-IMG_2487
Kasthamandap’ta satıcılar

Kasthamandap, Katmandu şehrinin kalbindeki Human Dhoka Durbar Meydanı’nda yer alan geleneksel Newar tarzındaki en büyük ve en eski 3 katlı bir yapı, ilk tarihsel bilgiye 1143 yılında ki yazıtlarda rastlanmış.Evet geçmişi kesin olmasa da Kasthamandap tapınağının, 12. yüzyılda tek bir ağacın dallarından Laxmi Narsingha Malla tarafından yapıldığı düşünülmektedir. Mevcut bina on yedinci yüzyılda yenilenmiş. Katmandu şehrinin adını bu tapınaktan aldığı söyleniyor. Kasthamandap ‘ahşap köşk’ anlamına geliyormuş. Bir de hikayesi var ama önce içini görelim.

8-IMG_2485
Kasthamandap – Baba Goraksnath(Şİva) heykeli ve  fotoğrafı

Burası hiç kutsanmadığı için tapınak sayılmasa da yerel halk tarafından epey önemseniyormuş. Zira fotoğrafta gördüğümüz heykel tanrı Şiva, altta resmi konmuş görülen de yine Lord Şiva’nın temsili resmi imiş. Dört bir tarafı açık ,her köşede fil şeklindeki tanrı Ganeşa’nın heykeli ve Hindu destanları, Binanın birinci kat kornişlerinin etrafında da ünlü Ramayana ve Mahabharata da resmedilmiş olarak görülüyormuş. Sonradan fark ettim ama fotoğraflayamadığım giriş kapısını da iki bronz aslan heykeli   korumakta…

Hikaye, efsane (her ne derseniz) seven,sevmeyen buraya. 😀😉

Guru veya Baba Goraksnath;  MS 11. Ve 12. Yüzyılda yaşamış olduğuna inanılan Hatha yoganın kurucusu bir aziz. Ayrıca Mahayogi, Mahaguru, Aadi Nath, Siddhayogiraj ve   (Tanrı Şiva) olarak da anılıyor.

Bengal’in efsaneleri Lord Shiva’nın keçeleşmiş saçlarından doğduğunu söylese de bu doğuşun anlatıla gelen bir hikayesi var. (Bu hikâye yabancı bir yazardan derlemedir.)

Vakti zamanında Matsyendranath adlı bir aziz, köyde evleri gezer insanları kutsar, onlara bilgelik bahşeder, sofralarına konuk olurmuş. Yine bir evi ziyarete gittiğinde ev sahibi kadın ona; bir çocuğu olmasını çok istediğini ama olmadığını söyler ve azizden yardım ister.Matsyendranath ona bir avuç kutsal kül verir ve onu yuttuğu takdirde bir çocuğunun olacağını söyler. Kadın konuyu anlatıp külü gösterdiği komşusu tarafından alaya alınınca üzülür ve külü gübre yığına doğru savurur.

Hikâye bu ya; on iki yıl sonra Aziz Matsyendranath geri döner ve kadına çocuğa ne olduğunu sorduğunda kadın külü gübre yığınına attığını söyler. Aziz gübre yığına gider ve dua ettikten sonra çocuğa seslenir. Gübre yığınından, on iki yaşında güzel bir çocuk ortaya çıkar, bu çocuk Gorakhsnath’dır. Tanrıça Parvathi Gorakhnath’ı görür ve Tanrı Shiva’ya kim olduğunu sorduğunda Lord Shiva, azizin kendi enkarnasyonu olduğunu söyler.

Hikaye güzel , devamla…

Tanrı Şiva, enkarnasyonu Goraksnath şeklindeyken (yani insan şeklinde) bir festivalde savaş arabaları yarışına katılıyor, burada bir papaz onu tanıyıp Katmandu vadisine hapsediyor. Goraksnath özgürlüğüne karşılık tapınak inşa etmek için ağaça ihtiyacı olan papaza büyük tek bir ağaç yetiştirmeyi teklif ediyor. Papaz kabul edince, bu tapınağın yerinde dev bir sal ağacı yetiştiriyor ve bu tapınak bu ağaçtan yine tek bir çivi, menteşe vs metal aksam kullanılmadan inşa ediliyor. Çok zaman sonra da Goraksnath’a ithaf ediliyor.

Biz döndükten yanılmıyorsam 40 gün sonra olan 25-Nisan-2015 depreminde tamamen yıkılması da çivi vs kullanılmadığının ispatıdır bence tabii…😔

9-IMG_2486
Kasthamandap’ta bir şifacı

İçerde bir şifacı diyelim insanlara bir şeyler yapıyordu bilemedik elbette ama para verdiklerini de gördük.

Bir anlatım daha ama bu kez  hikaye değil gerçek… 👍 1971 yapımı Kült klasik Bollywood filmi   ‘ (“Hippilerin gerçek üstü dünyasıyla ilgili bir film”) ile * Dum Maro Dum * şarkısı burada  yani Kasthamandap’da çekilmiş. O yılları  bilmeyen gençlerimize anlatabilmek  için izlemek gerek. Değişiklik olur,hoşunuza gideceğini umuyorum. 🙆 şarkı da kız da güzel … 😃

Hippilerin o zamanki sloganları *savaşma – seviş * idi. Araştırdım, şarkıdaki Rama ve Krishna, Tanrı Vishnu’nun bir enkarnasyonuymuş ,şimdiki anlamda avatarı yani😀, ona sesleniyorlarmış. Hare Krishna şarkısındaki nakaratı söylemekle ruh saadete kavuşurmuş. Kısaca; Hint Krishna mezhebinin 1977 de ki kurucusu Guru Swami Prabhupoda’nın söyleyip yaydığı bir çeşit matra anladığım kadarı ile … 😬

Biletlerimiz geldi. Eveet artık meydana giriyoruz, hadin gari . İsterseniz haritaya bir bakalım… Başlangıç mavi daire içinde yine de haritaya bakıp çok geniş geçişler var sanmayın her yapı birbirine çok yakın ve benzeşiyor, kaybolma ihtimali yüksek yani…

9A-Katmandu

10-IMG_2490
Katmandu- Durbar meydanına giriş.

Hemen tapınaklar ama yine de altları, yanları, yani çevre zaten işyerleri ile dolu…

11-IMG_2488AK
Katmandu- Durbar meydanı – Trailokya Mohan Narayan tapınağı

12-IMG_2489AK
Katmandu- Durbar meydanı güney batı girişi.

13-IMG_2491
Katmandu- Durbar meydanında bir dükkan.

Bu amcanın işlediği yapraklar da bir çeşit keyif verici madde ihtiva ediyormuş. Murat rehberimiz yerlerdeki kırmızı lekelere dikkat edin onlar kan değil, bu yaprakları ağızlarında sakız gibi çiğnerler bir süre sonra da sağa sola tükürürler rengi de kırmızı olur dedi… Hayret… 😡

14-IMG_2492
Katmandu- Durbar meydanında taş oyun oynayanlar.

Yerel bir oyun oynuyorlardı tam çıkaramadım. Zar atıyorlardı tamam, önlerindeki kare çizgilerde de çiçek yaprakları vardı kazandıkları kare anlamında. 🙄 Bizim zamanımızda da öyle taşlı bir oyunumuz vardı galiba 🤔 Yok bilemedim… Hatırlayan bana yazsın.✍️

DURBAR meydanı
Katmandu-Hanuman-dhoka Durbar  Square

Tam adı Hanuman-dhoka Durbar  Square  olan Katmandu’nun bu eski bölümü, açık hava müzesi gibi etrafta uçuşan güvercinler de ayrı bir hava veriyor. Pagoda tarzı zarif mabetlerin birer kule gibi yükseldiği, her yerde çifter çifter filler, aslanlar veya tanrı başlarının yer aldığı, heykele boğulmuş meydanlar, müthiş bir ahşap işçiliği ile yapılmış saray gibi eski evlerle dolu… Son derece heyecan verici   üstelik kırmızı kırmızı farbalalarla süslü çatı kenarları enteresan.

Karşımıza hayli yüksek merdivenli bir tapınak çıktı Maju Dega. 😂 😂   Önü rikşa durağıydı. Neden güldüğümü sonra anlatayım. Çöpler diz boyunu aşmış.😳

15-IMG_2494 kopya
Katmandu-Durbar Meydanı- Maju Dega tapınağı

16-IMG_2510
Katmandu-Durbar Meydanı- Maju Dega tapınağı ve beyaz olan Kam Dev temple

Maju Dega (“Kayınvalide Tapınağı”) Gel de gülme! 😂😂 Daha çok hippi tapınağı olarak tanınıyor. 1690 yılında Kral Bhupalendra Malla’nın büyükannesi olan Riddhi Lakshmi tarafından yaptırılan bu tapınak 23 metre, yine tanrı Şiva’ya adanmış. 1968 lerde kendilerine Hippi –çiçek çocuk diyen gençleri eskiden burada takılıp gitar çalıyor, keyif verici madde içmek dahil her türlü çılgınlığı yapıyorlardı. İzledinizse fikir edinmişsinizdir.

Hatırlarım ben lise 2 deydim o dönemlerde Nepal’e gidenler pasaportlarını yakıp kimsesizler olarak izlerini kaybettiriyorlardı. Şimdi ki gibi takip sistemi mi vardı!  Kim kimeee, dum dumaa…  Birçok aile de çocuklarımız öldü diye kahrolmuştu…  Zaman olsaydı da o merdivenlerde oturup etrafı seyretseydim…

Ayak ucundaki beyaz uzun tapınak da aşk ve arzunun tanrısı Kam Dev’e adanmış.       Kam Dev de Şiva’nın eşi…

17-IMG_2584HDR kopya
Katmandu- Maju Deva önündeki Rikşa durağı.

Hemen fotoğrafta sol yanındaki Tapınak; Trailokya Mohan Narayan Temple. İlk girişte görmüştük. Amcanın milli duyguları coşmuş bayraklarını sallayıp selam duruyor. Dünyada dikdörtgen olmayan çok az sayıdaki bayraklardan biri belki de ilki, zira 2 tane üçgen her birinde bir başka şekil var.

18-IMG_2585 kopya
Katmandu-Durbar Meydanı-Trailokya Mohan Narayan Temple.

önceki fotoğrafı hatırlayalım

19-IMG_2488Crop
Katmandu-Durbar Meydanı-Trailokya Mohan Narayan Temple

Çok katlı bu tapınağın önünde diz çökmüş, namaste der gibi ellerini birleştirmiş vaziyette ve diz çökmüş olarak tasvir edilmiş Garuda heykeli var(mış) ben geç farkettim. Bu son fotoğrafta sırtı gözüküyor ,tabii görmedikçe benzetmek zor. 😔 1679’da Prithvibendra Malla tarafından yaptırılmış, 1690’da Kral Bhupalendra’nın eşi Riddhi Lakshmi tarafından da buraya yerleştirilmiş. Garuda; Hindu ve Budist mitolojilerinde yer alan kuş ve insan melezi yaratıktır ve genellikle tanrı Vishnu’nun bineği olarak tasvir edilir.

Neyse… Son kez meydana bakalım sonra arkamızda yer alan binaya Kumari Ghar’a yaşayan tanrıçayı görmeye gidelim.

17-IMG_2495 kopya
Katmandu-Durbar Meydanı

Nepal’liler sadece sayısız Tanrı ve Tanrıçaya sahip değiller, aynı zamanda yaşayan bir tanrıçaları da var Kumari.

  Kumari veya Kumari Devi veya Yaşayan Tanrıça- Nepal, ergenlik çağına gelene kadar küçük kızlara ilahi kadın enerjisinin tezahürleri olarak veya Hindu dini geleneklerinde devi-Tanrıça olarak ibadet etme geleneğidir. Kumari sözcüğü, *prenses* anlamına gelen Sanskritçe Kaumarya’dan türemiştir. Hindu ana tanrıça Durga’nın insan olarak enkarnasyonu olduğuna inanıyorlar.

Kumari, Nepal Kraliyet ailesinin ve ülkenin koruyucusudur. Her şehrin Kumarisi var fakat Katmandu’daki en kıymetlisiymiş, halk arasına özel günler hariç hiç çıkmazmış.

Anlatacak çok şey var o nedenle biraz fotoğraf koyalım sıkılmayınız. ☺️

Bu renkli ve güzel aslanlı kapıdan girdik fazla büyük olmayan bir avluya çıktık. Aslanların biri dişi diğeri erkekmiş ve sarayı koruyorlarmış.

 

21-IMG_2509
Katmandu-Durbar Meydanı- Kumari Chowk

22-IMG_2502
Katmandu-Durbar Meydanı- Kumari Chowk

Bize sessiz olmamızı ve işaret verilene kadar çevrenin fotoğrafını çekebilirsiniz dendi. Pencereler gerçekten de çok güzeldi.

23-IMG_2500
Katmandu-Durbar Meydanı- Kumari Chowk

Kumari bu pencereden bakacakmış.

25-IMG_2504
Katmandu-Durbar Meydanı- Kumari Chowk

Sonra bu üçlü pencerede bir adam belirdi –koruma gibi ama yaşlı- herkes fotoğraf işini bıraktı sessizleşti. Fotoğraf çekmeye kalkarsanız ciddi müdahale ediliyormuş.

26-IMG_2506
Katmandu-Durbar Meydanı- Kumari Chowk

Ve yaşlı adamın bir işaretiyle süslü, püslü genelde kırmızılara bürünmüş bence 11-12 yaşlarında bir kız çocuğu pencerede göründü. Yüzünde hiçbir mimik yok, ruhsuz boş bir bakış ve bir işaretle hop kayboldu. Olay bu; yaşayan Tanrıçayı gördük mü? Gördük. 😬 😬

Sessizce dağılabilirsiniz arkadaşlar. Şaka, şaka, durun siz değil biz dağılacağız… 😀😀😂

Hem daha hikâye anlatacağım bekleyin arkadaşlar…

Tanrıça Telaju’nun enkarne olup Tanrıça Kumari’de bedenlenmesinin tarihi 13. yüzyılda başlar. Son Malla Kralı Jaya Prakash Malla her akşam sarayında herkesten gizli, odasında Tanrıça Taleju ile oyun oynamaktadır. 😉 Tanrıça Taleju’nun isteğiyle bunu hiç kimseye söyleyemez, karısına bile. Fakat karısı şüphelenmektedir. Bir akşam kocasının odasına gizlice girer ve ikisini görür. Bunun üzerine Tanrıça Taleju çok sinirlenir. Krala der ki; “Beni bir daha görmeyi ve ülkeni korumamı istiyorsan beni arayıp bulmalısın. Nevaların Shakya ırkından küçük bir kızın bedeninde olacağım.” Kral da bunun üzerine ülkedeki Shakya ırkından olan tüm küçük kızları araştırır. Günümüzde bunu krala bağlı Nevaların Shakya kolu yapmaktadır.Yani Kumari olmak öyle kolay bir iş değilmiş. Ne çok yazı oldu demeyin zira bu çok önemli bir konu…    🤔

Tanrıça Kumari olup olmadıklarını anlamak için: Ülkedeki 4-5 yaşındaki newar’lı kızları toplayıp çeşitli testlerden geçiriyorlar. Bir odaya kapatıp korkunç kıyafetli adamlar kızı korkutmaya çalışıyorlar, kesik hayvan başları vs. önüne atıyorlarmış😡😬kız tepkisiz kalırsa ve bunları aşarsa; kötülük karşısında iyiliğin tanrıçasının enkarnasyonu kabul ediliyor ve yeni Kumari seçiliyor. Çocukta kalacak ruhsal sorunları düşünen yok tabii… 😡 Neyse tanrısal işlere karışmaya gelmez. 😊 Bitmediii…

Vücudundan hiç kan çıkmaması gerekirmiş ki, tanrısal gücü kaybolmasın. O nedenle hep el üstünde taşınıyor, Nepal’in en önemli festivali olan Indra Jatra ve bir iki festivalde de bir tahtla tüm şehirde gezdirilmesinin dışında sokağa çıkması da yasakmış.

E tabii regl dönemi gelip vücuttan kaç çıkınca ölümlü normal bir insana dönüşüyor yani tanrısal güç de tanrıçalık da bitiyormuş. 😡Emekli maaşı bağlanıyormuş galiba, ama kızın hayatı sönüyor, kim tanrıçayla evlenir ki?… 😔 Evlense dahi; evleneceği erkeğin öleceği inancı nedeniyle de kimse cesaret edip evlenmiyormuş. Üzüldük tabii grup toplandık çıktık.

27-IMG_2507
Katmandu-Durbar Meydanı- Kumari Chowk

28-IMG_2508
Katmandu-Durbar Meydanı-

Meydanda dolaşan ya da buralardan geçen insanlar günün her saatinde sürekli tapınıyor, dua edip kırmızı renkli pirinç hamurundan alınlarına sürüyorlar, eğer çiçek de varsa koparıp başlarının üzerinden serpiyorlar, kendilerince kutsanıyorlar ya da arınıyorlar. 🙄

Tam karşımızda Shiva Parvati Mandir Tapınağı; 18.yüzyılda yapılmış olan tapınağı önünde iki tane ejderha koruyor ve öndeki orta pencereden dışarı bakan Tanrı Shiva ve Tanrıça Parvati figürleri var, zaten tapınakta onlara adanmış. Yanından geçiyoruz.

29-IMG_2495
Kathmandu Durbar -Shiva Parvati Mandir Tapınağı

Yürümeye devam… Bir ara; o ne? Bunun adı nedir? diye duymaya, fotoğraf çekmeye çalışırken tersim döndü, her yer birbirine benzedi 😁 Önder olmasa kesin kaybolmuştum.

Fotoğrafta göreceğiniz Hintli kadın güzel kolyeler satıyordu epey bir süre peşimizden ayrılmadı. Yok almadım rehberimiz nereden ne alınır pek güzel söylüyor, hem şimdi fotoğraf çekiyorum satın alma modunda değilim. 😬 😂

30-IMG_2511 kopya

Hinduizm ve Budizm de kullanılan ruhani özellikler taşıyan sanatsal çizimler görüyoruz. Bunlara Mandala, boyama sanatına da Yantra ( Tibet resim sanatı) deniyor.

Manda (Enerji – öz), La (kap) anlamına gelmektedir. Kısacası Mandala’ya enerjiyi tutan kap anlamına da gelen Sanskritçe bir kelimedir. Sözlü iletişimin olmadığı dönemlerde yapılan dua sanatıdır da diyebiliriz. Yoga da meditasyon amaçlı da kullanılıyor.

Bir hatırlatma yapayım; Mandala’lara tüm inanç sistemlerinde rastlayabiliriz. Bize en yakın örneklerini Osmanlı tarihinde görürüz. Osmanlı sultanları ayet, hadis ve sembollerle süslü gömlekler giymişlerdir. Bu gömleklerin üzerinde, “Kadem-i saadet”, “Zülfikar”, “Lale” gibi anlamlı motifler daire içinde çizilmiştir. Bu şekiller, mandalanın şifa veren gücünü hatırlatır. Bugün Topkapı Sarayı’nda sergilenen “Şifalı Gömlekler” ya da “Tılsımlı Gömlekler” mandalanın derin tarihinin en güzel örneklerindendir. Bir başka güzel örnek ise camilerin kubbelerinde görebileceğiniz motiflerdir diyelim devam edelim.(bu yazı alıntıdır benim de bilgim yoktu 🙄) Benim çektiklerim; Budha’nın hayatını ve felsefesini anlatan Mandala’lardır.

31-IMG_251232-IMG_2514 232A-IMG_2513

Yürümeye devam, çokgen bir mabetin önünden geçiyoruz yine içine girilmediği gibi askerler tarafından da kuşatılmış güvenlik üst seviyede. Neyse yine de sayıyoruz sekizgenmiş 😊 17.yy da yapılan Chasin Dega Tapınağı; flüt çalan Krishna’ya adanmış. Bugün yoktu ama genellikle Tanrı Krishna’ya burada adak adanır, kurban kesilirmiş.

33-IMG_2515

Sağa döndüğüm anda tapınaklarla dolup taşan meydanın güvercinlerle dolu başka bir yerini   görüyorum, görkemli upuzun bir sütun. Üstünde gördüğüm minyatür heykeller ise 1670’lerde kurulan Kral Pratap Malla’nın ve çocuklarının heykelleriymiş. Kral, lotus şeklinde temsil edilen başkentin üstünde aslan tahtında otururken, iki eşi her iki tarafında, Kralın beş oğlu da etrafında, beşinci ve en küçük oğlu da önünde duruyor. Size daha güzel gösterebilmek için iyi bir zoom lensim olmalıydı …

34-IMG_2580 kopya
Kathmandu-Durbar Square-Kral Pratap Malla sütunu

34-IMG_2580KK
Kathmandu-Durbar Square-Kral Pratap Malla sütunu

Etrafa bakınırken görüntü de değişiyor, nerden geldiyse güvercinlerin arasında inekler yayılmış güneşleniyor, bir sadu elinde kâse ile sessizce dikilmiş duruyor, fotoğrafını çekiyorum yine hareket etmiyor. Meğer insanlardan para değil sadaka istediklerini ve zorlamadıklarını anlatmak için sessizce beklerlermiş.

34-IMG_2516
Kathmandu-Durbar Square-Kral Pratap Malla sütunu

35-IMG_2517LR kopyasinging bowl
Kathmandu-Durbar Square-Kral Pratap Malla sütunu

Sütunun arkasındaki pagoda tarzı tapınak Jagannath Mandir.16. Yüzyılda yapıldığı söylense de tarihi daha da eski olabilirmiş. Tapınağın alt çatısını destekleyen dikmeler, Nepal tapınaklarında oldukça yaygın olan sayısız erotik oymalar içeriyor. Bu durbar meydanlar kare şeklinde ve yapılar birbirlerinden uzak değiller. Bazılarında tezgah açmış kadınlar vardı.

36-IMG_2520 kopya
Kathmandu-Durbar Square

Sütunun kuzeyinde; şeytan’ın cesedinde dans eden Kala Bhairab‘ın (Black Bhairab) tombul görüntüsü var.

37-IMG_2523 kopya
Kathmandu-Durbar Square-Kala Bhairab

Bhairab; Şivanın korkunç yüzlü enkarnasyonu olan Hindu tanrısıdır… On iki fitlik tek bir taş levhadan oyulmuş. Efsaneye göre, önünde yalan söyleyen herkesin kan kusup öleceğine inanılırmış. O nedenle; suç işleyenleri buraya getirirlermiş eğer yalan söylerse Şiva’nın laneti üzerine olacağına inan kişi suçunu itiraf edermiş. Bir nevi yalan makinası görevini görüyor. 😄 Zaten ayaklarının altında ezdiği şeytan 😄 diğer kollarında Kesik bir baş ve kılıç görülüyor. Genellikle bir köpek eşliğinde gösteriliyor.

38-IMG_2525 kopya
Kathmandu-Durbar Square-Kala Bhairab

Devam…

40-IMG_2530 kopya
Kathmandu-Durbar Square-

Bu kare de pek güzelmiş 😎 Önder’in tanıtımı eşiliğinde, Kakeshwar Tapınağı; ilk olarak 1681’de yapılmış ancak 1934 depreminde çok hasar gördükten sonra yeniden inşa edilmiş

41-IMG_2526
Kathmandu Durbar -Kakeshwar Temple

Güzel rengarenk bir ortam bence buraları sakin, sakin gezerek fotoğraflamak gerek, gruptan kopmamak uğruna telaşla birçok kare ziyan olmuş. Neyse keyfinizi bozmayacağım iyileri de var. Mesela…

42-IMG_2529 kopya
Kathmandu Durbar meydanı

43-IMG_2532 kopya
Kathmandu Durbar çevresi

Bu insanlara bakın renkleri gibi insana bakışları da güzel. Pazar yeri gibi ama malumunuz artık biliyoruz ki, tanrılara ikram etmek üzere (meyve-çiçek vs.) satın alındıkları için tapınak yakınlarında kurulmuşlar (nasıl yorum ama😊) Çünki Nepal’de de evde yemek yapma adeti yok hep dışarlarda yiyorlar.

44-IMG_2533 kopya
Tapınak önünde Hintli fakirler.

Bu tapınak da maalesef giremediklerimizden (hangisine girebildik ki 😔 )

Mahendreswar Temple– Lord Şivaya  adanmış bir Hindu tapınağı. Tepesinde Şiva ve Nandi denilen üzerine bindiği boğası var ama o da koruyucu imiş. Şiva elindeki şeytanın mızrağı ile yine şeytanı kovuyor ve tapınağı da korumuş oluyor.

45-IMG_2531 kopyaMabendreshwar Temple
Kathmandu Durbar -Mahendreswar Temple

45A-IMG_2531
Kathmandu Durbar -Mahendreswar Temple-Lord Shiva ve Nandi

Dış kapı kenarında renkli iki aslan heykeli, iç kapıda da 2 tane metalden ejderha gibi görünen heykeller var. Tam çekememişim-aslında içeri girilmiyor denince ben de fotoğraf da  çekilmez diye algılayıp zorlanıyorum yani… 😔

46-IMG_2534 güzelÖZEL
Kathmandu Durbar -Mahendreswar Temple

Sağındaki de şu alttaki…

46A-IMG_2535küçük
Kathmandu Durbar -Mahendreswar Temple

Maymunlar ve insanlar iç içe bizim kedilerle olduğumuz gibi…😉

Ve sağ köşeden görünen aslanlı kapının arkasında da 12 katlı,16. yüzyılın ortalarında Kral Mahendra Malla tarafından inşa edilen Katmandu’nun en büyük tapınağını vardı. Başka hiçbir bina bundan daha yüksek yapılamaz diye de bir yasa çıkarmış. Bu yasa, 20. yüzyılın ortalarına kadar yürürlükte kalmış. Taleju Bhawain, Hint tanrıça Durga’nın bir formu olarak Hindular tarafından kabul edilirken, Budistler ise aşk tanrılarından biri olarak kabul ederlermiş. Kapıdan bile baktırmadılar kızdım ben de çekmedim oysa ki kapısı da güzeldi. Sağdaki aslanlı önünde asker duruyor.😊

47-IMG_2537 kopya
Kathmandu Durbar Square

 

Nihayet Hanuman Dhoka olarak adlandırılan Eski Kraliyet Sarayı’na gidiyoruz.

48-IMG_2539KK
Kathmandu Durbar Square

49-IMG_2546
Kathmandu-Durbar -Hanuman Dhoka

Hanuman Dhoka Sarayı;

Durbar Meydanı’nın kalbinde yer alıyor 14. Yy dan bu yana 2008 yılına kadar Malla krallarının sarayı olmuş. Burası ayrıntılı ahşap oymaları, dekoratif tuğla ve güzel avluları ile inanılmaz bir yer. Halen resmi işler için kullanılıyormuş.

Katmandu’nun Durbar Meydanı’ndaki bu kraliyet sarayı kompleksine girmeden hemen solda, kırmızı renkte boyanmış olan Maymun Tanrısı Hanuman’ın bir heykeli var. Tanrı Şiva’nın maymun şeklindeki enkarnasyonuna da Hanuman demişler. Yani saray bu tanrı Hanuman tarafından korunuyor, zaten adını da ondan alıyor. Kırmızı bir şemsiye ile korunuyor ve tapınmak için gelenlerin yıllardır sürdüğü kırmızı boyalarla da yüzü görünmez olmuş gibi görünse de Tanrı Hanumanın bakışlarını ölümlülerden korumak amacıyla kapatıyorlarmış.

50-IMG_2547CRP
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman heykeli.

51-IMG_2547KK
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka

Girişte bir çift süslü taş aslan var. Solda olanın üstündeki tanrı Şiva, sağdakinde de karısı Parvati var.

52-IMG_2548 KK
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka

Yine görkemli bir kapı ile giriliyor. Dhoka; Nepal dilinde kapı anlamındadır.

53-IMG_2549KK
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka -kapı-

İyi bir savaşçı olduklarıyla övündükleri Gurka askerleri (ki halen İngiliz askerlerinin bir                                 çoğunu bu Gurkalar oluştururmuş) nöbetteler. İşaretle anlaşıyoruz, reveransla teşekkür edip fotoğraflarını çekiyorum.

54-IMG_2550KK
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka- Gurka askeri

Girişi geçip, kraliyet sarayının geniş bir avlusu olan Nasal Chowk’a giriliyor. Gurka askerinin hemen yanında Tanrı vişnu’nun çirkin görüntüsü var, öldürmeye çalıştığı şeytanmış. 😖 Bir kadın tapınıyordu. 🙏

55-IMG_2554KK
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka

56-IMG_2556 KK-1
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka-

57-IMG_2556 KKCRP
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka-Tanrı Hanuman heykeli

Nassal Chowk adı verilen büyük iç avlu, 1975 yılında Kral Birendra’nın taç giyme töreni burada yapılmış.

58-IMG_2557 KK
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka-Nassal Chowk

59-IMG_2573KK
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka’da ben 🙂

Meydanın kuzeydoğu köşesindeki bu yuvarlak çatılı, beş katlı pagodaya benzeyen tapınak Panch Mukhi Hanuman Mandir : *beş yüzlü Hanuman* anlamındaymış yani aslan,kuş,maymun vs suratlıymış.

60-IMG_2553KK
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka-Mukhi Hanuman Mandir

61-IMG_2574KK
Katmandu’nun Durbar Meydanı- Hanuman Dhoka-Nassal Chowk

Sarayın diğer köşesinde de harika bir yapı vardı. Kapısında–nine storied palace— dokuz katlı palas-yazıyordu. Bakınız ahşap oymalar inanılmaz güzellikteydi.

62-IMG_2566KK
Katmandu-Hanuman Dhoka-Triphuvan müzesindeki Basantapur kulesi

Burası 19. yüzyılın ortasından sonuna kadar Kral Şah  Ranas tarafından inşa edildi. İronik bir şekilde, daha sonra Kral Tribhuvan’ı (1911-55) kutlayan bir müzeye dönüştürülmüş. kralların giysileri, kullandıkları eşyalar sergileniyormuş ben gitmedim.

Müzenin üstünde yükselen dokuz katlı Basantapur kulesi (1770), bir zamanlar Freak   street’in sonunda bir işaret feneri gibi duruyormuş. Kuleyi destekleyen dikmeler, erotik oymalarıyla dikkat çekiyordu.🤓

63-IMG_2567KK
Katmandu-Hanuman Dhoka-Triphuvan müzesi

64-IMG_2565KK
Katmandu-Hanuman Dhoka-Triphuvan müzesi

Gurka nöbetçi burada da vardı, yanında durduğu kapı çok güzeldi. Bir başka güzel kapı daha var…☺️

65-IMG_2571KK
Katmandu-Hanuman Dhoka-Triphuvan müzesi

66-IMG_2568KK
Katmandu-Hanuman Dhoka

Saraydan da çıktık otobüsümüze gitmek için meşhur Freak Street’ten geçiyoruz. Freak caddesinin görkemli bir geçmişi var. Evet zamanında Hippilerin cennetiydi. Genelde burada takılırlarmış. Şimdilerde onları hatırlatan tarz giyimleri satan yerlerden başka bir şey yok gibi. Geze, geze gidiyoruz bakalım neler göreceğiz.

68-IMG_2586KK
Kathmandu-Freak Street 

Freak caddesinde ufacık dükkanlarda faal bir çalışma vardı, insanlar arı gibi çalışıyorlar. Biz de olsa hemen turist gelmiş diye etrafını sararız yok böyle bir şey, fotoğraflarını çekiyorum gülümseyip işlerine dönüyorlar. Nepal tipi kasap dükkânları 😝

IMG_2596KK
Kathmandu-Freak Street

70-IMG_2601KK
Kathmandu-Freak Street’te yaşam

71-IMG_2588KK
Kathmandu-Freak Street’te yaşam

72-IMG_2590KK
Kathmandu-Freak Street’te yaşam

Küçücük dükkân bile denmeyecek yerlerde tişör vs. hem dikiyor hem de satıyorlar.

73-IMG_2589KK
Kathmandu-Freak Street’te konfeksiyon atölyesi

74-IMG_2593KK
Kathmandu-Freak Street’te konfeksiyon atölyesi

Arada hayatın içinden sokak kareleri de var en sevdiğim…

75-IMG_2592KK
Kathmandu Hayatın içinden

76-IMG_2597KK
Kathmandu Hayatın içinden

Çocukları bile yılışık değil,sevimli şeyler baksanıza…🤗🤗

78-IMG_2594KK
Kathmandu Hayatın içinden

77-IMG_2598KK
Kathmandu Hayatın içinden

80-IMG_2599KK
Kathmandu Hayatın içinden

79-IMG_2602
Kathmandu Hayatın içinden

81-IMG_2600KK
Kathmandu Hayatın içinden

Bir yazının daha sonuna geldik. Her yaşanmışlık, hayattan kareler hafızamıza kazınıyor, ama tatlı, ama hüzünlü. Hayat zaten bu değil mi?

Artık yazılarımı sevdiğinizi düşünüyor, umarım sıkılmamışınızdır demiyorum.😄Daha gezecek  yerler bitmedi. Adanmışlıkların kenti Bhaktaburda görüşmek üzere. Her zamanki gibi bir güzelle veda edeyim. Yaşına takılmayın yaşanmış güzellikleri içinde barındırıyordur mutlaka. 😎Hem bu yaşlar sırayla herkese gelecek.😌Sevgiyle kalınız.

NAMASTE