Yerel tur otobüsüyle 10 km’lik Galta Mandir’a doğru yola çıktık gidiyoruz. Etraf cılız inek dolu ve çoğu yerde küçüklü, büyüklü tapınaklar vardı. Biraz yerel tur rehberimize kulak verelim.
Galta Mandır; Maymunlar tapınağı.
Himalayalardan gelen Sadu’lar çok sessiz ve bakir oluşunu beğendikleri bu yere 700 yıl önce bir tapınak yapıp yerleşiyorlar. Genç Sadu’lar yetiştiriyor ve arınmak, nirvanaya ulaşmak için ibadet ediyor ellerinden geldiğince de halka yardım ediyorlar. Burada daha sonra anlatacağım doğal su kaynağı var ve oluşturulan havuzlarda (3 tane)yıkanarak arındıklarına inanıyorlar. Kısaca Hinduların ilk yerleşim yeri olduğu içinde burayı ziyaretlerinde hac yapmış oluyorlarmış. Burada yaşayan maymunlar da meşhur Rhesus(makak)maymunlarıymış hani çok yırtıcı olanlar… İyi yüzerlermiş, zaten en tepedeki havuz sadece onlara aitmiş. :)))
Etraf çok ıssızdı şehre uzak diye ve saldırgan bu maymunlar nedeniyle gelen az olurmuş. Dağların arasına kurulmuş, tapınaklar kompleksi oldukça büyük ve içerisine girildiği andan itibaren tarihi ve kutsal bir yerde olduğunuzu hissediyorsunuz. Ben hayranlıkla izlemekten çoğu yerin fotoğrafını istediğim gibi çekme vaktim bile kalmadı. Fotoğraflarla anlatayım. Etraf çer,çöp dolu kutsal inekler otluyor. Trafo da açıkta 😀 Kimse çarpılmıyor olmalı.
Jaipur’un içinde de dikkatimi çekti insanlar çok fakir ama bir şekilde güvercinlere yem atıyorlar, maymunları da besliyorlar. Sanırım reenkarnasyona inandıkları için her türlü hayvan kutsal sayılıyor. Belki güvecinler birinin akrabasıdır. 🙂 Holy festivali devam ettiği için girişte gençlere rastlıyoruz. Ben fotoğraf çekeyim diye gördüğüm ilk maymunu kızdırmaya çalıştılar. 😀
Giriş, karşılaştığım manzaradan çok etkilendim. Çok yıpranmış olsa da renkler ve manzara müthişti.
Solda bir tapınak, dik merdivenlerle çıkılıyor. İçine yine de galoşla giriliyor. Gezilecek açık alandan başka yer yoktu.
Duvarlardaki kök boyalı anlatımları burada kalan Sadu’lar kendileri yenilemeye çalışıyorlarmış. (Devletin restorasyon için parası yokmuş.)
Sağda yine bir tapınak. Girişte Fil başlı Tanrı Ganeşa heykeli vardı. Bilgi ve hikmetin tanrısıymış. Birçok yerde karşımıza çıkacakmış zira halkın en rağbet ettiği tanrıymış. Kısaca anlattığı; Baba tanrı Şiva, uzun bir yolculuktan döndükten sonra karısının yanında ilk kez gördüğü Ganeş’in kendi oğlu olduğuna inanmamış ve kafasını kesivermiş. Karısı Şiva’ya oğlunu yaşatması için baskı yapınca Şiva, Ganeş’in ormanda karşılaşacağı ilk canlının kafasını alırsa yaşayacağını söylemiş. Böylece Ganeş ormanda ilk karşılaştığı hayvan olan filin kafasını almış. Ganeş’in kullandığı araç yani alameti farikasından biri de fare imiş.
Yukarı doğru çıkmaya başlıyoruz. Havuzları göreceğiz. Yol sürprizlerle dolu. Maymunlardan da aklım çıkıyor. 🙂 poşet gördüler mi anında kapmaya çalışıyorlar.
İnek bile 3.seviye havuza kadar çıkmış.
2.havuz. Bir öküz başından su akmakta (ortada tepeye doğru). (Buna su demiyor tanrıların ruhu diyorlar), üç büyük tanrılarının buradan çıktığına inanıyor ve tanrıları hissettiklerine inanıyorlar. Ve böylece insanlar bu havuzda yıkandıkça çok daha iyi arınıyor, Nirvana’ya da yaklaşmış oluyorlar. Genellikle erkekler yıkanıyor. İçerde görüldüğü gibi bir çocuk Sadun tarafından arındırılıyor (sanırım) 🙂
İlk havuza geliyoruz. Sadece maymunlar girebilirmiş. Görüntüden belli zaten. Kaldı ki buraya akan bir su kaynağı göremedim. Pislik diz boyu.
Maymun korkusuna detaylı fotoğraf çekemedim yani.. 😦
Biraz sanatsal çekim yapayım 🙂 🙂 renkli çaputlar da hiç fena değil yani….
Temaşa bitti gidiyoruz. Bu kadın, tapınağın hemen yanındaki balkonumsu yerde yaşıyor bu saz gibi şeyleri süpürge yapıp satıyor geçimini temin ediyormuş.
Kapı çıkışında bir boşlukta gördüğüm, atılmış ikonlar diyeyim. Her yer çöplük demiştim.. Kapıdaki bu amca meğer maymunlar için yem satarmış. Sessizce fotoğrafını çekeyim dedim döndü eliyle dur dedi şaşırdım, hemen uzandı yanındaki şalı aldı boynuna bağladı ve hadi gibi el işareti yaptı. Ben de çektim. Bakın unuttum ellerinizi birleştirip göğsünüze doğru yaklaştırıp eğiliyor ve Namaste diyorsunuz. Onlarda aynen tekrarlıyorlar. Çok saygılı insanlar.
Hindistan da insanlar sizinle veya kendilerinin fotoğraflarını çektirmeye bayılıyorlar.
Bu arabalara Rikşa diyorlar. Bildiğimiz triportör yani. 🙂
İneklere ve buralarda sıkça karşılaştığımız minik sincaplara veda ediyoruz.
Jaipurdaki son gezeceğimiz yer Amber kalesi, 236km sonra Agra. Ama yine bu kadar mesafeyi 5.5 saatte gitme ihtimalimiz yüksek. Malum yollar yol değil. Amber kalesine kapanmadan yetişiyor hemen kısaca gezip çıkıyoruz. Ertesi günü Agraya gitmeden tekrar kaleyi gezeceğiz.
Ben derim ki; Ayrılmayın kaleye fillerle birlikte şuradan çıkalım.
Şimdilik esenkalın.
Abla çekimlerin ve yazı anlatımın mükemmel sizin yazı ve resimlerinizi sabırla bekliyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
Her yerde çöp neden böyleler? Fotoğraflar inanılmaz canlı. Sanatsal olanlarada bayıldım.
BeğenLiked by 1 kişi
Uzun hikaye kısaca; kültürlerinde tabak olmadığı dönemde muz kabuklarında yer bitince kabuğu ineklere atarlarmış. Bölgelere göre de değişiyor her şehir hatta her eyalet böyle pis değil. Kerala mesela temizdi. Varsnasi ganja atılan ölü bedenler nedeniyle de pis
BeğenBeğen
Ölü bedenler direk olarak mı? Çok ilginç.
BeğenBeğen
Hayır yakılıyor tabii ama tam yanmayabiliyor. Varanasi yazımı okursan açıklayıcı bilgiler var.😊
BeğenBeğen
İlerliyorum uff kopya oldu ama olsun heyecan kattı (:
BeğenBeğen
Sizi The Liebster ödülüne aday gösterdim. Dikkatinizden kaçmamıştır umarım.
BeğenBeğen
Evet okudum o yazınızı çok teşekkür etmekle birlikte ne yapacağımı bilemiyorum. Hatta size mail attım ulaşmamış mi yoksa?
BeğenLiked by 1 kişi
Şimdi baktım cevaplayacağım😊
BeğenBeğen
Ne kadar ilginç yerler, yazdıklarınızı okudukça, resimleri takip ettikçe şaşırıyorum. Böyle ortamları 1976 yılında Fas’ta görüp ülkemizin ne kadar ileri olduğunu hissetmiştim. Emeğinize sağlık.
BeğenLiked by 1 kişi
Çok ülke gezdik Gürcan Bey inanın görülmesi gereken en önemli ülke neresi deseniz kesinlikle *Hindistan* sonra da Çin ( henüz yazmadım)derim. Yeni yazımda Hindistan’ın Güneyini anlatıyorum henüz yazmadım(3. gün) ama Bombay- Mumbai’de bile öyle yerler var ki inanamazsınız. Boşuna güzel Türkiye’m denmiyor. Selam ve sevgilerle…
BeğenLiked by 1 kişi
Alev Hanım, yeni yazınızı okudum, yani gerçekten memleketimiz, medeniyet seviyemiz her şeye rağmen hâlâ düşük değil. Elif bana 2016 yılında gittiği Newyork’u anlatmıştı, her yer resmen sidik kokuyormuş. Sonra o Amerikalılar gelirler burada ülkemize laf ederler, neyse boş verin. Göz görüyor, aklımızda çalışıyor. Yeni yazılarınızı bekliyorum, eskileri de sırayla okumaya gayret ediyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
Gürcan Bey, yeni yazılarım geliyor. Değerli yorumlarınız bekleniyor. 😊
BeğenLiked by 1 kişi
Alev Hanım, mesaj alınmıştır. Yazılarınızı bekliyorum, diğerlerini de fırsat buldukça okuyorum. Selam ve sevgiler…
BeğenLiked by 1 kişi