CRUİSE ile MALDİVLER *SRİ LANKA* HİNDİSTAN- 5

GOA-Mormugao

Merhabalar yine güzel bir ülkenin güzel bir şehrini birlikte gezeceğiz. Bugün gezimizin 6. günü tarih 16 Ocak 2020. Dün günü Hint Okyanusunun uçsuz bucaksız maviliklerinde bazen süzülerek bazen de dalgalarda sallanarak geçirdik.

Evet gemimiz Victoria, Hindistan’ın Goa eyaletine bağlı bir liman şehri olan Mormugao’da. Güzel bir sabah saat 07:00 ve limanda bizi gezdirecek otobüsler sıralanmış bekliyorlardı.

Hindistan- Mormugao Limanı
Hindistan- Mormugao Limanı

1885 yılından beri hizmet veren Mormugao Limanı, Hindistan’ın Goa eyaletindeki en eski ve doğal korumalı bir limandır. Fotoğrafta gördüğünüz yerden, Hindistan vizesi alınmış pasaportlarımızla kontrolden geçip otobüslere bindik.

Kah kıyıdan kah iç kısımlı toprak yollardan geçerek gidiyoruz. Yerel rehber ve tercüme eden bizim rehberimizden ön bilgileri alıyoruz. Mitolojik tarihi; Hindu tanrısı Lord Vishnu’nun enkarnasyonu olarak bilinen Parasurama’nın okyanusa attığı ok ile oluştuğuna inanılıyor. 🤷‍♀️

Goa Müslüman Adil Şah dahil birkaç kral görmüş. İşte Portekizlilerin Vasko De Gama’nın Hindistanı keşfi de bu döneme rastlar. Arada açıklama yapacağım.

Goa Hintçe *uzun çimen* anlamına gelir ve yerleşim tarihi on bin yıl öncesine dayanır. Oysa benim için tarihleri hippilerin keşfi ile 1965’li yıllarda başlar. 😉

Goa’nın en büyük şehri Vasko de Gama iken başkenti Panaji’dir. Para birimi Hint Rupi’si, resmi dili Konkani’dir. Ama İngilizce, Hintçe’nin yanı sıra bir de Maharati dili kullanılıyor ve konuşuluyor. O da uzun yıllar Portekiz sömürgesi olduğundan. Saat farkımız yine 2,5 saat ile Türkiye geride.

Goa, kişi başı gelirin en yüksek olan yemyeşil bitki örtüsü, upuzun sahilleri, tarihi kilise ve tapınakları ile de çok turist çeken bir eyalet. Zengin avrupalılar memleketlerini bırakıp yılın altı ayını burada geçirir olmuşlar. Öyle ki, 1.8 milyonluk nüfus oluyor 7-8 milyon, e hayat ucuz tabii.

Goa’da görülecek pek bir yer yok. Genelde deniz ve güneş için sahil şeridine gidilirmiş. Ama programda bir iki yer var. Yeşillikler arasına serpiştirilmiş evleri görüyoruz. Hadi buyrun bakalım şimdilik otobüsle gezelim.

Çocuk oyun parkı diye çektim St. John Manastırı çıktı. Yapı bakımlı…

Burası Goa eyaletinin Vasko Da Gama bölgesi ve başkent Panjin’e doğru gidiyoruz. Yolda geçtiğimiz otobüs tıklım tıklım doluydu. Pencereden el sallayanlara karşılık vermeyi hep sevmişimdir. Şu güzelliğe bakın.

Portekizlilerin yaptığı coğrafi keşiflerin kısa bir başlangıç hikayesi; 15. yüzyılda dönemin Kralların ilk erkek çocukları kral, ikincisi toprakların sahibi olur. Üçüncü evlat din adamı olur diğerleri de para kazanmak için başka işler yaparmış. İşte o dönem Portekiz kralı I. John’un dördüncü oğlu olan Dom Henrique (Denizci Prens Henry) de para kazanmak için Hindistan’dan karayolu ile gelen baharatları deniz aşırı ülkelere satıp daha çok para kazanmak istemiş. Bunun için de babasını ikna edip gemi satın almış. Doğuya giden yollar İspanyolların elinde olunca o da yönünü batıya çevirmiş. İlk fethi de 1400’lü yıllarda Kuzey Afrika kıyısındaki Müslüman limanı olan Ceuta olmuş. Sonra da Portekiz deniz ticaretinin başına geçmiş ve genişlemesine ön ayak olmuş. Keşiflerin babası olarak yeni kaşiflere yol açıp onlara kol kanat germiş. Bizim denizci Henry hiç yüzme bilmezmiş. Ama içindeki gezgin ruhu susturmak için çok çabalayıp yüzme bile öğrenmiş. Azmin zaferi. 

Neyse rehberimiz böyle anlattı. Portekizliler baharat alıp dönerken karantinada mutlaka 20-30 asker bırakırlarmış ki, o yörenin zenginlikleri nelerdir öğrensinler. Karantina, malum salgın hastalık varsa bulaşmasın diye önlem için belirli bir süre dışardan gelen yabancıların tutulduğu yer. Hemen limanın girişinde yer alır. Böylece bölgenin de envanterini çıkarmış oluyorlar. 

Zamanın kaşiflerinden olan Vasco De Gama da Hindistan’a gitmek istemiş ama dönemin kralı ölünce ertelemek zorunda kalmış. Nihayet yerine geçen yeni Kral I. Manuel, Vasco Da Gama’yı dört gemi ve 160 askerle Hindistan’ı keşfe ve Hıristiyan’lığı yayması için göndermeye razı olmuş. Vasco Da Gama, Ümit burnunu geçip doğruca Hindistan’ın batı kıyılarına gelmiş dolayısıyla da Hindistanı keşfetmiştir. Böylece doğrudan Hindistana gelen ilk kaşif olmuştur. 1496 yılında başladığı yolculuğu 1498’de yani iki senede tamamlamıştır. Portekizliler Goa’daki en büyük şehre Vasco Da Gama adını vermişlerdir.

Kıyı ,kıyı gidiyoruz bu bölgede de gel-git olayları var. Yollarda süslenmiş hintliler ailecek bir yerlere gidiyorlar. Rehber; Mutlaka bir kutlamaya gidiyorlar dedi. Bir de hala yılbaşı süsleri duran güzel bir ev dikkatimi çekti.

Goa’nın Bağımsızlığı; Portekizlilerin 450 yıl süren sömürge yönetimi ve sonrasında artan işkenceler sonunda sabrı taşan Hindistan Başbakanı Nehru Portekiz Diktatörü Salazar’a müzakere teklif ederse de Diktatör tarafından kabul görmez yıl 1955. Gelişen olaylar patlayan bombalarla 1961 yılına gelindiğinde Hindistan Başbakanı Nehru, Goa’yı son Portekiz valisi Silva’dan kansız bir askeri operasyon *Vijay Operasyonu* ile devr almıştır. Buna rağmen Portekizliler Goa’nın bağımsızlığını 1974 yılında * Karanfil Devrimi- Portekiz’in demokrasiye geçtiği kansız askeri devrimi* sonrası kabul etmiştir.

Devamla; Hala güney Goa’dayız. Arada deniz kıyısından ayrılsak da ağaçların arasından deniz görünüyor.

Goa’yı Güney-Kuzey diye ayıran en uzun ırmağı Zuari’dir. Birazdan Kuzey Goa’ya geçmek için Zuari üzerindeki köprüden geçeceğiz. Bana ters tarafta olduğu için çekemedim ama sağımızda da Zuari demiryolu köprüsü var. Kuzey Goa’ya geçip Kochi’ye doğru giden Zuari köprüsünün hemen yanında 2016 yılında yeni bir köprü yapımına başlanmış. Görelim.

Köprüyü geçtik artık Kuzey Goa’da ve başkent Panjin bölgesindeyiz. Yönümüz rengarenk evleriyle ünlü Portekizlilerin hala yoğun olarak yaşadığı yere doğru. Henüz otobüsten inmedik çevreye kısa bir bakışta güzel bir durak gördüm.

Evet adil olmayan yaşamdan bir kesit. Bir yanda okuyabilen şanslı çocuklar diğer yanda yükünün altında kaybolmuş çalışmak zorunda kalmış bir çocuk. 😔

Otobüsten inip biraz yürüyoruz. Bulunduğumuz yer Portekizli zenginlerin mahallesi hatta Panjin’in ve Asya’nın en eski en büyük Latin mahallesi nam-ı diğer *Fontainhas*. Asıl adı Fontain phonix yani *Zümrüt Çeşmesi* anlamındadır. Zümrüt denmesi de şimdi hala yerinde akan doğal kaynak suyundan geliyormuş. 

Giriş pek bir zenginlik göstermedi, öyle ahım şahım villalardan çok bence kültürel özelliklerine odaklanmak gerekiyor gibi… Bu evlerin yapımında deniz kabukları, yumurta, onların cuhunna dedikleri bir malzeme ile kireç taşı kullanılmış. Alttaki fotoğrafta Portekizlilerden kalma 2 adet top evin girişinde görülüyor.

Fontainhas’ın hikayesi çok eskilere dayalı; 1770’lerin sonunda bölgeyi zengin bir Portekizli satın alır ve araziyi çok para getiren Hindistan cevizi ve baharat ağaçları ile doldurur. Haliyle işçiler ve aileleri ile denizciler de gelip yerleşince bölgeyi işgal ederler. Bu dönemde Baş Piskopos, aristokratlar ve askeri erkan Eski Goa’da yaşıyorlar. Peş peşe birkaç salgın hastalık yaşayınca yani 18. yüzyıl civarında Eski Goa’yı terkedip Panjin’e yerleşirler. Panjin’i de başkent yaparlar. Ve şimdi gezdiğimiz Fontainhas neredeyse 450 yıllık Portekiz sömürge yönetiminin yaşayan kalıntılarıdır.

Rengarenk evler, kapı, pencere ve ferforjeleri ile çok güzel bir mahalle elbette.

Sabahın erken saatleri pek kimseler görünmüyor derken sarili bir hanıma denk geldik. 😉 

Bugün torununun torunlarına ( 7-8 kuşak neredeyse) veya akrabalarına miras kalan bu eski ama restore edilmiş evler yerli ve yabancı turistlerin cazibe merkezi haline gelmiş. Artık her ülkede birçok Unesco Dünya Mirası var ve burası da o listede yerini almış… En tanınmış merkezlerden biri de Portekizli bir ailenin torununun torunlarının işlettiği Panjin İnn otel. Hemen karşısındaki Gitanjali Sanat galerisi de onlarınmış.

Goa- Fontainhas- Gitanjali Sanat galerisi
Goa- Fontainhas- Gitanjali Sanat galerisi

Allta görülen evin önündeki ağacın süsüne inanamadım. Nasıl güzel bir yaratıcılık bayıldım. 

Goa- Fontainhas- Latin Mahallesi
Goa- Fontainhas- Latin Mahallesi

Evlerin renkleri çok canlı güzel ve yeni boyandığı belli. Evet evler çok eski ama Portekizlilerin evlerin cephe boyaları her sene yenilenmelidir geleneği hiç değişmemiş. 👌  Ne güzel bizde de öyle olsa keşke. Mavi evin önünde nişanlı bir çift wedding-düğün çekimi yapıyorlardı. 💞

Daracık sokaklardan geçtikten sonra aynı isimli caddede karşımıza St. Sebastian Şapeli çıktı. 1818’de yapılmış, önemi; engizisyon mahkemesi döneminden miras kalan ve gözleri açık yegane İsa heykelini barındırıyor olması. Sebebinin de mahkemede sapkın kişilerin yalan söylemesini engellemek *İsa izliyor*. 🤨

Goa- Fontainhas- St. Sabestian Şapeli
Goa- Fontainhas- St. Sabestian Şapeli

Daracık sokaklardayız. Korkuluklar zamanla şekil değiştirmiş. Enteresan çatıları muson yağmurları nedeniyle böyle yüksek üçgen şeklinde yapılıyormuş.

Sundurmaları, balkonları, kapılarını sevdim. Evin girişinde görülen mavi-beyaz bu çinilere azujelos deniyormuş ve eski zamanlarda Portekizde özel yapılıp geliyormuş. Kapıların önündeki ayakkabı giyme ya da bir nebze soluklanma yeri de çok hoş.

Çok şık özel pencerelerine hayran kaldım. Önce bakınız sonra da nesini sevdin? demeyiniz sebebini yazacağım. ☺️ 

Goa- Fontainhas- Shell Window
Goa- Fontainhas- Shell Window

Eveeet inanılmaz ama gerçek; Parlak gördüğümüz yerler istiridye kabuklarından yapılmış. Estetik değil elbette ama son derece akılcı. Bu istiridye kabukları içeriyi serinletiyor, klima görevi 👌hem de güneşi yeteri kadar geçirip camdan daha güzel aydınlatıyor. Bu tip pencereler eski kiliselerde de kullanılmış.

Gezmeye devam. Goa’da sadece Hırıstiyan değil Hindu evleri de var. Burada da Hıristiyan evinde bir haç ile kutsama köşesi var. Hindu evlerinin ise önünde tulsi bitkisi dikili olurmuş. Tulsi bize hiç de yabancı değil bildiğimiz mis kokulu fesleğen. Bizde de hint fesleğeni diye bilinir uç kısımları biraz bordo rengine çalar.

Karşıma kırmızı boyalı beyaz süslemelerle çevrili bir yapı çıktı. Sunağı var önünde kocaman bir kuyusu var. Ne olduğunu öğrenemedim ama kuyunun tepesinde iki tane horoz 🐓🐓 figürü gördüm ki, Portekizlilerin o çok özel sembolleridir. Bir yerde dilek kuyusu olabilir dediler gibi ama eğilip su var mı? diye bakmadık. 

Artık dönüyoruz. Bir kaç sokak sonra kahve molası verelim dendi. Confeitaria 31 de Janeiro’da soluklandık. 1930’lu yıllarda kurulmuş. Goan-Portekiz Mutfak Geleneklerini gerçekleştirme vizyonunu bugüne kadar getirdiklerini söylüyorlar… Burası tam bir Portekiz-Latin mahallesi, çatılara bakarsanız horozu görürsünüz. 🐓 

 

Fontainhas’ın labirent sokaklarında dolaşırken yolumuza çıkanlar çok çarpıcıydı sevdim. 

Ne kadar maharetli bir zanaatkar hayran kaldım. Eller, ayaklar çok çalışmaktan deforme olmuş. Ellerine, emeğine sağlık dedim. Bakışından anladığını umdum. 🥰

Goa- Fontainhas- Latin Mahallesi
Goa- Fontainhas- Latin Mahallesi

Otobüse binmek üzereyken sari satan bir güzelle karşılaştık. Fotoğrafını çekeceğimi anlayınca poz verdi. Çok güleç…

Goa- Fontainhas- Hintli bir güzel
Goa- Fontainhas- Hintli bir güzel

Yeniden otobüsteyiz. Bu kez adını Goa’nın geleneksel Hindu dansı olan Divjaa’dan alan çoklu bir kavşaktan geçiyoruz. Divjaa trafik çemberini çekemedim ama bu direklerden her yol sapağında ikişer-üçer tane vardı. Mandovi Nehri üzerinde kurulmuş adı Atal Setu olan çok güzel bir köprü gördük. Yolumuz bu defa Goa’nın 3. uzun Nehri olan Mandovi’yi takip ederek doğuya doğru. 

 

Nehir üzerinde yapılan arabalı motor taşımacılığı. Hedefte Bom Jesus Bazilikası var. 

Goa’nın en büyük Bazilikası olan San Francisco Xavier veya Bom Jesus * Bebek İsa * Bazilikasına geldik. Gruplar halinde gezileceği için bekleme yeri gölgelik yüzyıllık bir ağaç altı. Manzara çok güzel.

Goa-Bom Jesus Bazilika bahçesi
Goa-Bom Jesus Bazilika bahçesi

Önce San Francisco Xavier kimdir?

Yukarılarda bahsetmiştim Avrupalı kral ya da soyluların ikinciden sonra üçüncü, dördüncü ve sonraki çocukları din adamı olmak zorunda. İşte San Francisco Xavier veya Javier’de İspanya Kral’ının Konsey başkanının yani Aristokrat bir ailenin üçüncü oğludur. Ve kaçınılmaz sonuç din adamı olması gerekiyordu. Zorunlu olarak din eğitimi alması için Paris’e gönderilir. Orada yakın arkadaş olduğu Loyola’lı Ignatius ile birlikte İsa Cemiyeti’ni (Cizvitler tarikatı) kurarlar ve Papa III. Paul tarafından onaylanırlar.

    Xavier Papaz olarak önce Venedik’te çalıştı. Venediklilerle Osmanlılar arasında çıkan savaş sırasında Portekize döndü. 1542’de Papanın isteğiyle Goa’ya gitti. Tamil dilini bilmiyordu ama hemen tercüman bulup kısa bir Hıristiyanlık ilmihalini hazırlatıp köy, köy dolaşarak dinini tanıttı. İlk meditasyonu geliştiren kişi olarak da bilinir. Ayrıca olağanüstü iyileştirme (teröpatik) güçleri olduğuna inanılıyordu.

     Görev süresince 3o bin insanı vaftiz ettiği söylenir. Bir dönem O zamanın Malacca’sı şimdinin Malezyasında faaliyetlerde bulundu. Ordan Japonya’ya geçti ama Japonlara Hırıstiyanlığı sevdiremedi ve Hindistan’a geçti. Japonları kazanmanın yolunun Çin’den geçtiğini anlayınca da Çin’e gitmek için yola çıktı. Ama Çin’e girmek için en yakın Shangchuan adasında karantinadayken dizanteriden ölür. Ondan sonra Çin’e yabancı girişi yasaklanır. * tevekkeli ağızları yanmış hala yabancı alırken kılı kırk yarıyorlar * 😁

Ve Bom Jesus Bazilikası ve önemi;

Goa-Bom Jesus “Bebek İsa” Bazilikası
Bom Jesus “Bebek İsa” Bazilikası

Eski oluşu her halinden belli olan Bazilika Bom Jesus “Bebek İsa” Bazilikası olarak bilinir. Eski Goa’nın en büyük kilisesidir. 1594’te inşa edilmiş ve 1605’te zamanın Goa ve Hindistan Baş Piskoposları ve Papa tarafından kutsanmıştır.

Hıristiyan dünyasının yaşarken aziz olmuş ilk dini lideri, Katoliklerin koruyucu Azizi, İspanyol San Francisco Javier veya Xavier’in ölümünden sonra naaşından kalan parçalarının korunduğu bazilikadır. Bu nedenle dini önemi çok büyük olan bazilika Unesco Dünya Mirası listesinde de yerini almıştır. 

Bazilika 1950 yılı civarında yeniden restore edilirken kullanılan laterit taşı üstüne sıva kullanılmamış. Zamanla coğrafik etkilerle oksidasyona uğrayınca da böyle siyahla karışık kirli kızıl renk almış. 

Ön cephesindeki kalabalığın çoğunluğu yerli halk. Goa için çok önemli bir bazilika demiştim. Üçgen çatısının hemen altında IHS harfleri görülüyor. Cizvit tarikatının amblemi olan bu harfler aslında Kurtarıcı İsa’nın Yunancadan latinceye geçiş hali- İsa’nın bir anlamda monogramı imiş.

 

İçeri giriyoruz. Hemen karşımızda Francisco Xavier’in heykeli ve iki yanında zamanın tanınmış kişileriymiş.

Goa- Bom Jesus Bazilika-Aziz San Francisco Xavier
Goa- Bom Jesus Bazilika-Aziz San Francisco Xavier heykeli

Sağa dönüp dolaşacakmışız sıralara oturmak yasak. Dönelim bakalım. 😁

Goa- Bom Jesus “Bebek İsa” Bazilikası
Goa- Bom Jesus “Bebek İsa” Bazilikası

Karşıdaki ana dekorda Francisco Xavier’in birlikte tarikat kurduğu arkadaşı Ignatius Loyola’nın önünde bebek İsa heykeli var. Güneş gibi görülen çerçevede yine IHS harfleri ile üç tane çivi-çarmıhtaki çiviler temsil edilmiş. En üstte de Baba-oğul ve kutsal ruh temsil edilmiş. Fotoğrafın sağında bizim camilerdeki gibi mimber görününlü bir yer var orada da bir hayli çok bebek var. Sanki mimberi omuzlamışlar gibi. Aşağıda yakından fotoğraf koyacağım görürsünüz dört Evangelist; Matheus, Johannes, Lucas ve Mark adları yazılı bebekler ve İsa var.

Bazilikanın çok süslü iki de şapeli var. Önce soldaki kutsal ayin şapeli.

Goa- Bom Jesus Bazilika-Kutsal Ayin Şapeli
Goa- Bom Jesus Bazilika-Kutsal Ayin Şapeli

Sonra sağda Aziz Francisco Xavier’in kutsal kalıntısı olan tabutu saklayan camlı türbe. Naaşı süslenmiş şekilde içinde duruyor.

Goa- Bom Jesus Bazilika-Francisco Xavier'in Türbesi
Goa- Bom Jesus Bazilika-Francisco Xavier’in Türbesi

Yine sağdan devamla diğer kalıntı tabir edilen kutsal emanetlere geçmeden türbenin üstüneki yengeçe saplanmış gibi görünen kılıç’ın hikayesini anlatayım. Hikayeleri sevdiğimi biliyorsunuz. 😉

Aziz Xavier gemi ile şimdiki Malezya’ya giderken Okyanusta fırtınaya yakalanır ve dalgalar korkunçtur. Elinde tuttuğu haçını suya daldırır ve dalgalar dursun diye Tanrıya yalvarır. Ama dalgalar gemiyi salladığı için haçı elinden denize düşer. Sağ salim Malezya’ya indiklerinde kıyıda yürürken denizden çıkan ve kıskaçlarında denize düşürdüğü haçını tutan bir yengeçin kendisine doğru geldiğini görür. Bu bir mucizedir. Ve türbenin üstündeki kompozisyona dahil edilir.

Aziz Francisco Xavier’in naaşı neden kutsal?

Salgın hastalıktan ölenler bilindiği üzere kireçlenerek gömülür. Francisko’yu da bolca kireçle gömerler. Zaman içinde naaşı bulunduğunda hiç bozulmadan olduğu gibi durduğu görülür. Hıristiyanlıkta da bu bir mucize olarak görülür. Cenaze önce Portekiz’e gönderilir iki yıl sonra bu bazilikaya geri getirilir. Yine bozulma yoktur. Papa III. Paul Francisco, Xavier’in bir elini kutsal emanet olarak ister. O nedenle sağ eli veya kolu yoktur. Sonraları halka gösterildiği dönemlerde Aziz’in tedavi edici mucizelerine sahip olabilmek için bir kadın, parmağının birini resmen ısırarak 😳 koparır. Bazı parçaları Papa’nın izniyle Japonya ve Malezya’ya yollanır. Kısaca Aziz’i parça, parça bölüşmüş kutsal emanetler olarak değerlendiriyorlar. Bunlar neler derseniz bakalım derim.

 

Fotoğrafta görülen tabut 1744 yılında taşıması kolay olsun diye tahtadan yapılmış. Üstünde görülen 3 anahtarın biri başpiskoposta, diğeri zamanın Vali’sinde üçüncüsüde yöneticideymiş. Dışı gümüş kumaşla kaplı bu tabut 1953 yılına kadar halka her çıkarılışında kullanılmış. Sonra yukarda fotoğrafını paylaştığım camlı ( kristalmiş) tabuta taşınır. En son 2014 yılında Bazilikanın hemen karşısındaki Se Katedralinde sergilenmiş.

Goa- Se Katedrali
Goa- Se Katedrali

Her 10 yılda bir naaşı buradan alınıp karşısındaki bu Se katedralinde halka gösteriliyor. Se Katedrali de mucizeleri ile Portekizlilerin zafer kazanmasını sağlayan Aziz St. Catherine adanmış. En son 2014-2015 yılında (ziyaret Kasım- Ocak arasında sürüyormuş)  ziyarete açıldığında 5 milyon kişi ziyaret etmiş. Hıristiyanlıkta genel kabul görmüş azizler ile yerel halkın kabul ettiği azizler vardır. Hangisi olursa olsun her birine bir bayram adanmıştır. Bayrama Novenas denir. Aziz Xavier’in de ölüm günü olan 3 Aralık’ta kutlanır ve 44 gün sürer.

Çıkışa doğru gidiyoruz. Çok renkli insanlığın doğuşu, Adem ile Havva’nın yasak elmayı yemeleriyle insanların ölümlü olduğunu, İsa’nın çarmıha gerilmekle kurban edildiğini ve böylece tüm dünyanın günahını üstlendiğini anlatan bir pano hazırlamışlar. İsa’nın çarmıhtaki kanlı halinin plastik gibi bir madde ile heykelini koymuşlardı ama görüntü hiç hoş olmadığı için paylaşmıyorum.

Goa- Bom Jesus “Bebek İsa” Bazilika
Goa- Bom Jesus “Bebek İsa” Bazilika

Güzel bir de bahçesi vardı. Ama bahçeye çıkmadan önce adak mumları yakılan yerden geçtik. Ve bu kez bahçede yine Hıristiyanlığın doğuşu vs. temalı bir mizansen hazırlanmıştı. 

Son bahçe görüntülerini de paylaşayım. Bu kez yolumuz Goa’nın muhteşem baharat transplantasyonuna doğru.

Otobüsümüzdeyiz. Güney’e geldiğimiz yöne doğru dönüşe geçtik. Goa baharat ihracatında Hindistanın önde gelen Eyaletlerinden biri. Şimdi gideceğimiz yer de güney Goa’da güzel bir şehir olan Ponda’daki tropikal baharat bahçesi. 45 dk. sonra yemyeşil ağaçların altındayız manzara harika. Savoi Tropikal Plantasyon’dayız.

İçeri girerken başımızdan aşağı çiçek yaprakları serptiler, içerde nar suyu ikram ettiler çok hoştu doğrusu. Fotoğraftaki su testileri çok hoşuma gitti paylaşıyorum. Hindistan cevizi kabuğuna cam su şişesini boğaz kısmından kesip yapıştırmış iple de dekoratif süslemişler. Harika…
Savoi Baharat Plantasyonu eyaletin en eski ve en büyük baharat plantasyonu. Sakin bir göletle çevrili, teraslı bir vadiye sahip tam yüz dönümlük bir aile işletmesi. Shetye ailesinin 1819 tarihinden günümüze kadar gelen iki yüzbir yıllık çalışmasının güzel sonucu. Hala, aynı ataları gibi titizlikle çalıştıklarını görebiliyorsunuz. Hepsi güler yüzlü. Biraz manzara görelim.
Goa-Savoi Tropikal Baharat Plantasyonu
Goa-Savoi Tropikal Baharat Plantasyonu

 

Goa-Savoi Tropikal Baharat Plantasyonu
Goa-Savoi Tropikal Baharat Plantasyonu

Güzel bir yöresel öğlen yemeğinden önce plantasyonu gezdik. Genç kızlardan biri elindeki değişik tohumlarla bizi dolaştırırken gerekli bilgileri de verdi. En sevdiğim çarkıfelek bitkisinin kırmızı olanını da görmüş oldum. Bizde eflatun olanı vardı. Artık vakit tamam diyor  ve Shetye ailesine veda ediyoruz.

Limana geldik, Victoria demir aldı Mormugao’dan Goa’ya elveda dedik. Kültürel geziyi daha çok sevdiğimizden biz Goa’yı sevdik. 

Goa-Mormugao Limanı
Goa-Mormugao Limanı

Bir gün ve bir şehir daha bitti. Hep derim gezi yazılarım bol fotoğraflıdır diye. Bu kez daha da çoktu. 🤷‍♀️ Sanırım daha çabuk okumuş oldunuz yani sıkılmaya fırsatınız olamadı. 😁 Yeni bir yazı da görüşmek dileğiyle, Mumbai’ye kadar sevgiyle ve sağlıkla kalınız. 💞💞

HİNDİSTAN-Delhi-bölüm 2

Hatırlayalım isterseniz; Bugün Delhi’nin en büyük camii olan Jama Mascide (Cuma Camisi) sonra Gandi’nin yakıldığı yer Ral Ghat, öğlene de baharat ve çay alabileceğimiz pazar yerine gideceğiz.

Cami için örtülerimizi hazırladık. Amaaa cep telefonu dahil hiçbir şekilde kamera sokulmuyormuş. Çanta da dahi görseler 300 rupi cezası varmış. Merak ettim şimdi camiye kuş mu kondurmuşlar? Neyse buranın kuralları katıymış.

Jama Mascid;

Bilinenin aksine yerel rehberimiz ; Buraya Cami camisi denir Cuma Camii değil dedi. Jama cemaat demekmiş (cemaatte camide olduğuna göre yanlış bir ifade değil. :)))  Şah Cihan’ın yaptırdığı mimarlık alanındaki en büyük eseriymiş ve aynı zamanda Hindistanın da en büyük camisiymiş.
1600’lü yıllarda yapılmış ve aynı anda 25 bin kişinin namaz kılabileceği bir avlusu varmış. Evet büyücek bir avlu ama 25 bin kişi 😦 doğrudur herhalde. Safları sıklaştırırsak neden olmasın. Üç büyük giriş kapısı, dört kulesi ve 40 metre yüksekliğindeki iki minaresi varmış…
Önce girdiğimiz 1 no’lu kapıymış 😦  Önü tel çitle çevriliydi ve park halinde otobüs doluydu görüntü almak mucizeydi yani. Ve görüldüğü gibi epeyce bir merdiven çıkılarak gidiliyor. Sanırım 40 basamak falandı. Read more