Hatırlayalım isterseniz; Bugün Delhi’nin en büyük camii olan Jama Mascide (Cuma Camisi) sonra Gandi’nin yakıldığı yer Ral Ghat, öğlene de baharat ve çay alabileceğimiz pazar yerine gideceğiz.
Cami için örtülerimizi hazırladık. Amaaa cep telefonu dahil hiçbir şekilde kamera sokulmuyormuş. Çanta da dahi görseler 300 rupi cezası varmış. Merak ettim şimdi camiye kuş mu kondurmuşlar? Neyse buranın kuralları katıymış.
Jama Mascid;
Bilinenin aksine yerel rehberimiz ; Buraya Cami camisi denir Cuma Camii değil dedi. Jama cemaat demekmiş (cemaatte camide olduğuna göre yanlış bir ifade değil. :))) Şah Cihan’ın yaptırdığı mimarlık alanındaki en büyük eseriymiş ve aynı zamanda Hindistanın da en büyük camisiymiş.
1600’lü yıllarda yapılmış ve aynı anda 25 bin kişinin namaz kılabileceği bir avlusu varmış. Evet büyücek bir avlu ama 25 bin kişi 😦 doğrudur herhalde. Safları sıklaştırırsak neden olmasın. Üç büyük giriş kapısı, dört kulesi ve 40 metre yüksekliğindeki iki minaresi varmış…
Önce girdiğimiz 1 no’lu kapıymış 😦 Önü tel çitle çevriliydi ve park halinde otobüs doluydu görüntü almak mucizeydi yani. Ve görüldüğü gibi epeyce bir merdiven çıkılarak gidiliyor. Sanırım 40 basamak falandı.


Sonra kapıdaki ızbandut gibi adamlar örtüme rağmen oradaki pis giysileri giymem için ısrar edince; Amaaan zaten foto çektirmiyorsunuz caminiz sizin olsun deyip girmedim bile. Hayır yani kollar bacaklar kapalı biz camiye nasıl girilir bilmiyoruz sanki sinir oldum. Ama inat işte arkasını döndükçe bunları çekebildim.




Ortada kocaman bir havuz vardı inanamadım abdest havuzuymuş. Elleriyle su alıp yüzlerini yıkadıklarını gördüm de işte… Nasıl abdest alıyorlar daha fazla soramadım. 😀


Merdivenlerden indik, bence tam kapkaç yapılacak yer burasıydı ikaz edilmiştik. Hemen sağ tarafta güzel begonvillerin olduğu park içinden geçip.

Ve biraz eğimli , biraz da ben eğdim 🙂 tepe çıkarak Mahatma Gandi’nin 1948 yılında öldürüldükten sonra yakıldığı yer olan Ral Ghat’a geldik.

Rehberimiz yine; Aman dikkatli olun burada cepçiler çoktur, ne olduğunu anlamadan 1 sn de çarpılırsınız dedi. 😦
Bir platform üzerinde siyah mermerden yapılmış sade bir anıt üzerinde çiçekler, Fanus içinde sürekli yanan ateş ve başında 2 nöbetçi muhafız var. Güzel bir park gibi. Zaten buradaki ağaçların çoğu ünlü kişilerce dikilmiş. Üstüne plaketlerle adları yazılmış. Kraliçe II. Elizabeth, Eisenhower ve Ho Chi Minh gibi isimler varmış. Ben her ihtimale karşı aşağı inmedim. Ral-Ghat fotoğraflayacağım derken eldeki pasaportlardan olmayalım. 😦
Kısaca bilgi vereyim; Mahatma Gandhi Hindistan’ın bağımsızlık hareketinin siyasi ve ruhani lideri yani milli lideridir. Mahatma yüce ruh -mübarek demekmiş. Doğum günü olan 2 Ekim ulusal tatil ilan edilmiş. Ve Birleşmiş milletler genel kurulu tarafından da aynı gün *Dünya Şiddete Hayır Günü* olarak 2007 de kabul edilmiş. Aşağı inmedim ama bu görüntü ile ben de ona çiçek sunmuş oldum.

Gandi’nin yakın arkadaşı ve ilk başbakanı Nehru da öldükten sonra burada yakılmış.
Otobüslere gidiyoruz yerli turist otobüsleri de pek güzeldi.
Raj Ghat ile beraber Old Delhi gezisi bitmiş oluyormuş. Bundan sonraki kısımda İngilizlerin oluşturduğu temiz caddeleri, geniş parkları ve modern binalarıyla New Delhide turlamaya başladık.
1.Dünya Savaşı’nda ve 1919 yılındaki Afganistan ile yapılan çatışmalarda ölen 90 bin Hint askerinin isimlerinin yer aldığı zafer takıymış. Otobüsten indirmediler bir kaç tur attık. Sanırım önemli bir gündü etraf polis doluydu artık idare edin. 🙂



Eveet sürpriz belli oldu. Yolumuz bir Sikh ( Sih diye de geçiyor ) tapınağına doğru. Adı Gurudwara Bangla Sahib. Benden ayrılmayınız 🙂 ayrı bir bölüm olarak paylaşacağım. Hadi ama burası çok uzadı. Hem o bölümde bir başka güzel sürpriz var. Esenkalıın..
“HİNDİSTAN-Delhi-bölüm 2” için bir yanıt