Malla hanedanından üç prensin güzel şehir yaratma hırslarından doğan, Dünya Miras listesinde yer alan üç güçlü şehirden en ünlüsü Basantapur Durbar Square.Read more NEPAL-Katmandu-Bölüm 2
Türkçe anlamı;Barış ve aşk asla bitmez(Never Ending Peace And Love )olan ingilizce açılımın baş harflerinden oluşan NEPAL ve önemli üç şehri hakkında bilgi ve Budist bir tapınak içinde Hindu tapınaklarının varlığının mükemmel bir hoşgörü olduğunun fotoğrafıdır bu yazım. Read more NEPAL-Katmandu-Bölüm 1
Budizm dört Asil Gerçeğe dayanır:
-Istırap evrenseldir,
-Istırabın sebebi hırs ve aşırı arzudur,
-Istırabın üstesinden gelinebilir ve önlenebilir,
-Arzulardan sıyrılmak ıstırapları yok edebilir. Read more HİNDİSTAN-Varanasi-Bölüm 4
Ghat’lar, Ganj’ın gelgitleri nedeniyle basamaklar şeklinde yapılmış ve bir çoğuna da yaptıranlar kendi adını vermiş. Kutsal sayılan beş Ghat varmış; Assi ghat, Dasasswamedh Ghat, Adi Keshawa Ghat, Panchganga Ghat ve Manikarnika Ghat. Hindular pança tri yatra(umarım doğru anlamışımdır.)denilen banyo ritüellerini tam anlamıyla yapmaları için; Assi Ghat’tan başlayarak bu beş Ghat’ta sırasıyla yıkanmaları gerekirmiş.Read more HİNDİSTAN – Varanasi – Bölüm 3
Ganj’ın hangi kaynaklardan beslendiği ancak 20. yüzyılın başlarında saptanmış, Ganj’ın doğduğu yer Himalayalardır. Himalayaların yamaçlarında bulunan ve bir ineğin ağzına benzeyen buzuldan fışkırdığı bilinir. Sonra iki ırmak olur Varuna ve Assi ırmağı. Onlar da birleşir Ganj oluşur.Read more HİNDİSTAN-Varanasi-Bölüm 2
İşte yine birlikteyiz ve bugün Londra’da son günümüz. Buckingham’ı gördük St. James parkından geçtik, resmi dairelerin, Downing street 10 numaranın önünden Başbakanı göremeden geçtik. White Hall’dan Trafalgar meydanına doğru devam edelim. Meydanı ve çevresini gezeceğiz keyif olsun. 😉
Londra-The Clarence RestaurantLondra-Whitehall
Trafalgar deyince bir de tek kolu olmayan bu heykeli görünce hemen ünlü deniz savaşını ve kahramanı Nelson’u hatırlamam lazımdı. Trafalgar deniz savaşı İngilizlerin Napolyon’la yaptıkları deniz savaşıdır. Daha önce bahsetmiştim bu savaşta öldüğü için Trafalgar kahramanı Horatio Nelson, Waterloo kahramanı Dük Of Wellington’dan daha temiz diye anılır, çünkü Wellington daha sonra siyasete atılmıştır. Heykel, kaidesi ile birlikte 51 m. imiş ve bu yükseklik Kraliyet donanmasının birinci sınıf gemisi HMS Victoria’nın uzunluğuna eşitmiş.
London-Trafalgar- Amiral Nelson monument
Ayrıca Napolyon’un Mısır’ı işgalinde, Osmanlı İmp. İngilizlerden yardım istediğinde bölgeye gidip Fransız ordusunu epey uğraş sonucu perişan edip Osmanlı’dan ilk üstün hizmet madalyası alan yabancı komutan olmuştur. Bu nişanla da gurur duyar ve birçok resminde yakasında ay-yıldızlı madalyası görünür. Kaidenin altında da Trafalgar savaşı anlatılmış dört bir tarafına da Arslan heykeli konmuş. Aslanlar konuş sebebi enteresan; kalabalık halk toplanmasını önlemek. 😁 Önünde Kral I. Charles’in bronz heykeli var.
Önceki dönemlerde adı IV. William meydanı olan Trafalgar’ın adını da 1800’lü yıllarda mimar George Ledwell Taylor önermiş.
London-Trafalgar- Amiral Nelson Monument
Rehberimiz Sinan Ercan anlata dursun ben fotoğraf çekmeye kaçıyorum. 💃💃💃
London-Trafalgar-Rehberimiz Sinan Ercan
Ezilmeye imkan yok zira sürücüler adım attığın anda duruyorlar. Şu güzelim İngiliz klasik arabası siyah minicab (Austin FX4) bakınız iki katlı otobüslerinden sonra bu küçük arabalar Londra’nın simgesidir. Tesadüfen kadın şoförlerinden biri ile McDonalts’ta tanıştık. Arkada oturma koltukları yüz yüze bakıyor enteresan ama güzel yani yolda giderken karşılıklı sohbet keyifli olur. 😍
London taksi BlackCab -Austin FX4
Trafalgar Meydanı Londra’nın tam merkezidir. Çevrede yine bolca heykel var hepsi de önemli İngiliz Kral ve komutanlara ait. Hemen arkadaki güzel yapı National galeri halka açık ücretsiz. Bizim gezme fırsatımız maalesef olamadı. Geçerken gözüme çarpanlar. Pembe onlara çok yakışmış. 🌸🌸
London-Trafalgar Square
Havuz, arkada St. Martin Kilisesinin saatli kulesi görünüyor. Görünen heykel de Napolyon savaşları sırasında İngiltere’yi yöneten Kral IV. George’un heykelidir.
London-Trafalgar Square
Trafalgar’ın çevresindeki dört adet kaide heykelden biraz bahsetmem lazım. Efendim Trafalgar dörtgen bir alan dört bir tarafında da kaide üzerinde bir tanesi hariç heykeller var. Biri yukarıda paylaştığım Kral IV. Henry diğeri önünde Major General Henry Haveloc, Nelson anıtının bize göre sol önünde, üçüncü de General Charles Cames Napier var. Boş kalan arkadaki dördüncü kaide aslında Kral IV. William’ın at üzerindeki heykeli için hazırlanmış ancak bütçe yetersizliği nedeniyle yapılamamış ve kaide 150 yıl kadar boş kalmış. Sonra 1994 yılına gelindiğinde kraliyet Sanat Topluluğu Başkanı artık boş kalmasın diye öneri sununca; iki senede bir yenilenmek kaydıyla ve yarışma açılarak Londra halkının oylarıyla seçilen heykel bu boş kaideye konmaktaymış.
Trafalgar – The Fourth Plinth- 4. Kaide-Lamassu
Bizim gördüğümüz bu heykel Ninova Antik kentinde bulunmuş olan M.Ö. 700’den kalma insan suratlı kanatlı boğa Lamassu heykelidir. Terörist saldırı sonucu 2015 yılında parçalanana kadar Musul Arkeoloji Müzesinde sergilenmekteymiş. Yine enteresandır ki New York’lu heykeltıraş Rakowitz bu kez heykeli taştan değil savaşla birlikte üretim tesisleri yıkıldığı için yok olmak üzere olan ve Irak halkının çok sevdiği hurma şurubunun teneke kutularından yapmış. Mart 2020 de değişmek üzere.
Sanatçı her yerde sanatını icra eder.
London-Trafalgar Square
Bir başkası para kazanabilmek için Milletlerin bayraklarını çizmiş eh kazancı fena sayılmazdı.
London-Trafalgar Square
National Portrait Gallery önünden geçerken Sır Isaac Newton *Lived in a house on this site* 1710-1727 yazılı bir binanın önünden geçtik. Newton bu binada kalmış şimdilerde Newton Enstitüsüymüş girişi ara sokaktan.
London-The Newton Institute
Leicester Square- meydan soluklanmak ve serbest zaman için iyi bir seçimdi.
Leicester Square
Bizi bekleyen sürpriz simit sarayı oldu. Ama ben yansımayı çok sevdim.
Az bir soluklanmanın ardından ara sokaklara dalalım dedik.
Londra- Piccadilly meydanına giden yolda gezi arkadaşımız Hüseyin bey.
Sağa gitsek Piccadilly meydana gidecektik, biz sola dönüp yukarı doğru çıktık ki karşımıza Soho semti çıktı. 😄 Çeşitli ülke restoranları ile bir de gazinosu da olan eğlence mekanı semtte Gay barlar da vardı. Her yer renkliydi yani.💃💃💃
Londra-Lisle Street- So-Ho
Devamı bizi Çin mahallesine götürdü. Her yerde gördüğümüz gibi yine rengarenk bir ortam.
Londra-Çin mahallesi-Chinatown
Bir sihirbaza ve kadın ressama denk geldik.
London -ChinaTownLondon
Artık otobüsümüze geçiyoruz gün bitmeden daha gezilecek yerler var. Ama Londra bizim için bu kadar. London bu elbette kısa olamazdı sizi fotoğraflarla oyalamaya çalıştım e buraya kadar gelmeniz bile benim için olağanüstü. Gelecek yazım da hayli güzel bekleyiniz derim. Yazımı her zamanki gibi bir güzel ile değil bir kaç güzelle kapatıyorum. Foto-Önder Kaplan.
Küba’ya Fidel Castro ölmeden gelme hayalimiz vardı, Fidel’i göremezdik belki ama; sanki daha özel olur gibiydi, kısmet bugüne imiş. 19 Aralık 2018 tarihinde Tura Turizmle başlayan gezimizin ikinci ayağı Küba’ya, Meksika-Cancun’dan veda edip bir saat sonra Havana Jose Marti Havalimanına indiğimizde tarih 25 Aralık 2018 olmuştu. İnsan kuş misali bir saat önce nerdeydik şimdi neredeyiz. 🤷♀️ 😊 KÜBA🇨🇺💃💃💃 Minicik bir havalimanı var.
Küba-Havana Jose Marti havalimanı
Evet Küba; Che Guevara’sı, Fidel Castro’su, fakir ama rengarenk görüntülü halkı ve muhteşem ritimli müzikleriyle özdeşleştirdiğim bir ülke. Ayrıca Amerika’nın yıllarca uyguladığı ambargoya rağmen kendi yağı ile kavrulan büyük bir ada ülke…
Pasaporttan geçiyoruz. Otobüse binip otel saatine kadar panoramik şehir turu yapacağız. Öncelikle para işini halletmeliyiz. Küba’da para birimi biraz farklıymış öğrenmiş olduk. Kübalıların kullandığı CUP (Cuban Peso) ve turistlerin kullandığı CUC (Cuban Convertible Peso) olmak üzere iki para birimi var. CUC yerel halkın harcadığı -CUP- Küba Pesosu’ndan yaklaşık 25-30 kat daha değerli bir para birimi ve 1 Amerikan Dolarına eşit. Rehberimiz Mehmet AYDIN biz CUC kullanacağız, alışverişlerde siz CUC verirsiniz üstünü CUP olarak verirler dikkat edin sakın almayın aldanırsınız dedi. Bu para konvertibl değil. Yani başka bir para birimiyle değiş tokuşu yapılamıyor.
Beklerken etrafa bakınalım. Taksiler ile sarıların uyumu. Ve Meksika Sambrero’suyla bendeniz.
Biraz Küba ve Havana’yı tanıyalım: Küba’lı tabiriyle La Habana.
1492’de Kristof Kolomb’un keşfettiği ve İspanyol toprağı ilan edilen adanın ilk başkenti Santiago del Cuba. Yüzlerce yıl başkentlik yaptıktan sonra, yerini San Cristobal de la Habana’ya bırakmış, sonradan adı La Habana olarak kısaltılmış, Karayip Denizi, Meksika Körfezi ve Atlantik Okyanusunun kesiştiği yerde, 12 milyon nüfuslu sosyalist bir ada ülkesidir.
Havana 3 ana bölgeye ayrılıyor. Havana Vieja-Eski Havana, Centro Habana- Merkez Habana ve Vedado -yeni şehir diyebiliriz. İspanyolca konuşuyor ve çok güzel dans ediyorlar. Halk fakir, devlet ölmeyecek kadar yardım ediyor ama artık turistten para kazanmayı öğrenmişler. 🤣🤣
Biraz hikaye havasında vereyim; İstilacı İspanyollar iyice yerleşmeye başladıklarında hemen tütün işçisi olarak yerli halkı yani kızılderilileri çalıştırmışlar. Yapı olarak ufak tefek hayli zayıf olan kızılderililer bu ağır işte zorlanınca da Afrikadan köle getirmeye başlamışlar. Ama önce vahşice tüm yerli halkı bir tek kişi kalmayıncaya kadar kılıçtan geçirmişler 😱 evet tam bir soykırım. 🤬 Onların yerini Afrikalı köleler almış. Şimdiki Kübalı yerli halkın siyahi olanları Afrikalı kölelerin torunlarıymış. Daha açık renkliler bu kölelerin İspanyollarla olan evliliklerden beyaz tenliler ise İspanyol kökenlilermiş. Sanırım çok renkli oluşları bu nedenle yaşamlarına da yansımış. 😊 1900 ‘lü yılların sonunda Amerika-İspanya savaşında Amerika kazanınca; İspanyollar çekilmiş Paris Antlaşması ile Küba kısmen özerkleşmiş. Ama Amerika üs kurup iç ve dış ilişkilerde söz sahibi olunca da sömürme işini de haliyle Amerika üstlenmiş oluyor. Bir de Amerika destekli Batista başa geçince ülkede değişik bir yönetim biçimi oluşmuş rüşvet, yolsuzluk kumar, fuhuş almış başını yürümüş. Sonra da isyanları oynayan halk bilinen devrimi gerçekleştirmiş. Neyse kısaca özet geçeyim dedim kişisel düşüncelerimdir.
Otobüsle şehir turu yapıyoruz sonra tarihi yerleri yürüyerek gezeceğiz. Küba’da gezilecek dört tane tarihi önem taşıyan sömürge meydanı varmış. Plaza de la Cathedral- Plaza de Armas ve – Plaza de Vieja.
Şöför hemen yerel müzikler çalmaya başladı, ritimlerine hayran olmamak ne mümkün. Devrim meydanındayız rehberimiz şimdi fotoğraf çekin sonra devam edelim ertesi gün yine geliriz dedi.
Devrim meydanı-Plaza De La Revolucion:
1 Mayıs -Che Guevara -Fidel Castro ve devrim. Tek bir ülke ve insan var mıdır? ki bilmesin. İşte 1 Mayıs deyince milyonların koşup geldiği bu meydandayız. Upuzun bir anıt ile karşılaştık.
Küba-Havana-Devrim meydanı-Plaza De La Revolucion:*Jose Martin Anıtı*
Ben Fidel’in kendi heykelinin yapılmasına müsade etmediğini bildiğimden bu anıttaki heykeli merak ettim. Havana’da Museo de Revolucion’un dışında görülecek hiçbir yerde Fidel’in fotoğrafı da yoktur diye okumuştum.
Zaten Mehmet AYDIN rehberimiz anlatmaya başlarken karşıdaki binada Che’nin silüeti ben buradayım diyordu. Anıttaki heykel daha doğrusu anıtın kendisi Küba halk kahramanı Jose Martin’e ait. Altında müzesi varmış belki sonra gidilir. Karşımızda; İç İşleri bakanlığı olduğunu öğrendiğimiz binada Che’nin silüeti ve altında da *Hasta la victoria siempre* daima, zafere kadar yazıyordu. 😍
Devrim meydanında olup da Che’den bahsetmemek olmaz. Tam ismiyle Ernesto R. Guevara de la Serna, İspanyol ve İrlanda asıllı bir ailenin beş çocuğunun en büyüğü olarak 1928 yılında dünyaya gelmiş. Ailesi varlıklı olan Che’nin mesleği doktorluktu ve iki evliliğinden olan beş de çocuk babasıydı. Guevara’yı dünya Che diye tanımış olsa da bu isim değil halk arasında bir hitap şekliydi. Ama dostları Guevara’ya takılmak için kullandıkları bu seslenişi halkın benimsemesiyle Che bir isme dönüşmüştür.
Küba devriminde rol oynasa da aslen Arjantinlidir. 7 Şubat 1959’da kazanılan zafer sonrası özel kanunla *Doğuştan Küba vatandaşı* yapılmıştır. Tıptan mezun olduktan bir yıl sonra doktorluk için iş bulamayınca gittiği Guatemala’da bir çok politik olaylara karışmış, Kübalı devrimcilerle arkadaş olmuştur. 1953 yılında 26 Temmuz Devrimci hareketine katılmış. 1954 yılında Jacobo Arbenz, CIA tarafından devrildikten sonra Mexico City’e gitmek zorunda kalmıştır. Che 1955 yılında Meksika’da Fidel Castro ve arkadaşlarıyla tanışarak devrimciler safında yer alır(Bu arada bir baskında yakalanan ve 16 yıl ceza alan Fidel Castro, 21 ay hapis yattıktan sonra Batista’nın emriyle hapisten çıkmıştır). Che Bir süre sonra Grandma adlı yatla Meksikadan Küba’ya gider orada gerilla savaşçısı *Comandante* olur. Bu arada ilk eşinden ayrılır.
1958 yılına gelindiğinde Santa Clara’yı ele geçirirler ve Batista Küba’dan kaçar. 5 yıl 5 ay süren savaş sonrası *La Revolucion* devrim günüdür.
1959 yılında da hükümet kurulur. Che’ye üst düzey görevler verilir. Bu arada Che, Haziran 1959’da Küba Devriminin aktif bir üyesi olan ve 1958 sonlarından beri birlikte yaşadığı Aleida March ile evlenir.
1964 yılında Fidel’e bıraktığı mektubunda; Küba’daki işinin bittiğini, diğer mazlum durumdaki Latin Amerikalı vatandaşlara yardım etmek üzere ayrıldığını ve Küba vatandaşlığını da bıraktığını yazar ve Kongo’ya gider. Kongo’da gerilla operasyonlarına başlar. 1966 yılında saklandığı Prag’dan kısa bir süreliğine Küba’ya gelir ve yeni bir gerilla mücadelesine hazırlık yapacaktır ki, bu mücadele Bolivya için olacaktır. Amerika haber alır ve Bolivya Ordusunu eğitir. Che’yi yakalamak için de yoğun faaliyetler başlatmış hatta seferberlik ilan etmiştir.
Yeri tespit edilen Guevara, Bolivya’da yakalanıp apar topar yargısız infaz edilmiş. Çatışma esnasında ölmüş gibi göstermek için defalarca ateş edilmiş, basına fotoğraflar çektirilmiş ve daha sonra kimliği tespit edilmemesi için elleri kesilerek bilinmeyen bir yere gömülmüştür. 1997 yılında elleri olmayan iskeleti Bolivya’nın bir bölgesindeki uçak pistinde gömüldüğü öğreniliyor ve gömüldüğü bu yerden çıkarılıyor. Yapılan DNA tespitiyle teşhis edilip Küba’ya teslim ediliyor. 🇨🇺 Kader….
Ülkeyi 2006 yılına kadar Fidel Castro yönetti sonra 2008 yılında görevini kardeşi Raul Castro’ ya bıraktı. İyi bir hukukçu olan 1926 doğumlu Fidel Alejandro Castro Ruz iki sene önce 2016 yılında 90 yaşındayken hayatını kaybetti. Kimi devletlerce diktatör olarak anılsa, ABD tarafında ambargo uygulansa da ülkesini elli yıla yakın yönetmiştir.
Hemen sağındaki binada da (telekominikasyon binasıymış) en az Che kadar devrim için çalışmış, devrimin sessiz kahramanı Camilo Cienfuegos’un silüet vardı. Ondaki yazı da Vas Bien Fidel*Çok iyi gidiyorsun Fidel* yazıyor.
Küba-Havana- Telekominikasyon binası ve Camilo Cienfuegos’un silüeti
Devrimin hemen sonrasında Küba’nın üçüncü önemli kişisi olmuştur. Meydandaki bu silüetteki yazının sebebi şöyle; Fidel bir konuşması sırasında Camilo’ya dönerek; Nasıl iyi gidiyor muyum? diye sorar, Camillo da Fidel’e *Vas Bien Fidel* der. Ve bu söz halk tarafından slogan olarak kullanılmaya başlar.
Camilo’nun çok genç yaşta bindiği uçağın Havana’ya gelirken Okyanus üzerinde kaybolmasıyla hayatını kaybettiği biliniyor. Gerçi tüm aramalara rağmen ne uçak ne de içindekilerin cesedine rastlanmamıştır. Camillo’nun anısına tüm okullar her yıl 28 Ekim’de bayraklarını yarıya indirirmiş. 🇨🇺🇨🇺🇨🇺
Önümüzden hayli eski model göz alıcı renkli arabalar geçip durdu. Ay fotoğrafını çekseydik derken meydanın kenarında taksilerin durduğu yer varmış orada bir tane çekebildim. Herkes inip biniyor turist çok.
Bu şıkır şıkır ben buradayım diyen renklere bürünmüş Amerikan arabaları fotoğraftaki 1952 model Chevrolet Styleline 😍 babadan oğula miras geçerek bugünlere sağ çıkmışlar. Zaten bu yaşlı arabaların en yenisi devrim yılından olan 1959 model. Zira devrimden sonra araba almak bir hayalmiş ve elinizdeki araba ne olursa olsun kullanılabilir durumda olmalıymış o nedenle eski arabalar hala gıcır gıcır. 👍 Halk fakir demiştim ya işte herşey devletin olunca mal, mülk gibi miras kavramıda yokmuş. Tek bu arabalar devrim öncesi elinde olanlardan oğullara kalmış. Hal böyle olunca bizdeki gibi kavgalar da olmuyordur deyip gülüştük.. 🤣🤣 Maaşlar da çok azmış 20-30 $ vs.
Neyse otobüsle şehir turuna devamla gördüklerim…
Aşağıda görülen çeşme (Hintli yerli demektir, Hintli Kız çeşmesi) diye anılır. Halk arasında Ana tanrıca Kibele’nin heykelidir. 1837’de Villanueva Kontu için Guiseppe Gaginni tarafından Carrara mermerinden yapılmış. Dört bir yanında ağzından su akan yunuslar var. Heykelin sol elinde Küba meyvelerinin temsili bereketi, sağ elinde de şehrin armasını taşıyan oval bir kalkan var. İnip yakından çekebilseydik güzelmiş.
Bu heykel aynı zamanda birçok şairlere ilham kaynağı olmuş bir sürü hikayeler yazılmış.Bir efsaneye göre de; çeşmenin açılmasından bir gece önce, şehirde bir fırtına kopmuş birkaç ağacı ve bazı evleri yıktığı haldeheykelin açılış için üstüne kaplanan örtüyü milim kıpırdatmamış.
Burası, içinde bulunduğu hareketli mahallenin sakinleri için gelip mutlaka oturulması gereken bir park olmuş.Burada oturur sohbet eder, hikaye yazarlar, aşık olurlar, kısacası heykeli yaşam kaynağı kabul etmişler. Ne güzel. 😍😍😍
Küba-Havana-Fuente de la India Çeşmesi.
Şehir turumuz otobüsle devam ediyor. 🤩
Küba-Havana -Paseo De Marti caddesi
Arabanın yan aynasındaki görüntü de harikaymış. 😍
Küba-Havana -Paseo De Marti caddesiKüba-Havana -Paseo De Marti caddesiKüba-Havana -Paseo De Marti caddesi
Köşeyi döndük ve muhteşem bir yapı üstelik hiç de yabancı değil. Evet benziyor ama beyaz saray değil. 😃 Meşhur Capitol den geçiyoruz. Fakat restorasyon nedeniyle gezemeyeceğiz.
Küba-Havana- Capitol binası-Paseo de Marti caddesi
Prado Caddesi üzerinde, Eski Havana ve Merkez Havana sınırında bulunan bu büyük bina Washington D.C’deki Amerikan Capitol binasından kopyadır ve Küba Devlet Başkanı Gerardo Machado tarafından Amerika’ya şirin gözükmek için yapıldığı söylenir. Çok eskiden bataklıkmış kurutulup inşa edilmiş.
Beyaz kubbe 62 metre yüksekliğinde ve içinde devleti temsil eden 17 metre Jüpiter’in heykeli varmış.Bu, Latin Amerika’nın en yüksek ve dünyanın en büyük üçüncü iç mekan heykeliymiş. En mühimi de giriş salonunun merkezinde 24 karatlık bir elmas varmış yabancı bir sitede okumuştum…
Küba-Havana- Capitol binası
Capitolio, şehir içinde kendinizi yönlendirmek için önemli bir dönüm noktasıdır. Mehmet AYDIN Rehberimiz; Bina doğuya bakar ve önündeki her şey Eski Havana’dır. Merkez Havana mahallesi binanın batısında (arkasında) başlar. Biz yürüyerek Eski Havanayı gezeceğiz şimdi geçtiğimiz yerler Vedado bölgesi daha modern ve iş merkezlerinin olduğu yerler.
Capitolio’nun hemen yanında Havana’daki en güzel binalardan biri olan ve ulusal balenin sahne aldığı Gran Teatro de La Habana yer alıyor.
Küba-Havana*Grand Teatro de La Habana*Küba-Havana*Grand Teatro de La Habana* Paseo De Marti caddesi
Birçoğu hala harap durumda olan evler ama içinde yaşayanlar var demiştim ya; Havana, 56 yıldır yani devrim gününden beri binalara tek bir çivi dahi çakılmamış gibi. Çünkü evler devlete aitmiş ve restorasyon lazımsa talepler sıraya giriyor dolayısıyla gecikiyormuş. Kısaca kira derdi yok. İnsanlar, bence tabii sadece boya yapabiliyorlar gibi. 🤷♀️
Ne kadar renkli boyanmış olsalar da çoğu bizdeki tarihi yapılar gibi yıkık dökük tam bir virane, ama inanın içinde yaşayan aileler vardı. Aklıma bizim eski Dolapdere geldi, oğlum Dr.Oğuz Derya’yı sağlık merkezinde çalışırken ziyaretine gitmiş gördüğüm manzaraya inanamamıştım. Gerçi şimdi çok modern olarak yeniden yapılandırılmış. İşte iki güzel örnek size, yanındaki yıkık yer de görülüyor.
Çamaşır asılı balkonları fotoğraflamayı oldum olası sevmişimdir. Rengarenk görüntüleri cezbediyor olabilir. 🤷♀️
Havana turu devam.
Küba-HavanaKüba-HavanaKüba-Havana
Uzunca bir tünele (denizin altından gidiyoruz) girip çıktığımızda karşımıza bir kale çıkıyor, Castillo del Morro.
İtalyan mühendis Juan Bautista Antonelli tarafından tasarlanan kale, 16. yüzyılın sonlarında çevreden çıkarılan kayalarla köleler tarafından San Cristobal de la Habana kentini savunmak için inşa edilmiş. Ancak, Küba valileri ve Mühendis Antonelli arasındaki anlaşmazlıklar, sorunlar nedeniyle kalenin inşası tam 30 yıl sürmüş.
Tastillo de los Tres Reyes del Morro; Havana’nın sembollerinden biridir ve hem turistler hem de yerli halk tarafından en çok ziyaret edilen yerlerden biri olarak birçok filmde de yer almış. Kastilya’nın ilginç bir tarihi özelliği de hapishaneleri. Arka duvarlarındaki mevcut deliklerden mahkumları köpekbalıklarına atarlarmış. 😤😤
Akşamları top atışları çok renkliymiş biz yaşamadık. Eskiden halkı eve dönün dercesine kaleye çağırmak için top atışı yapılırmış. Bu gelenek hala devam ediyormuş.
Yine pembe bir Chewrolet gördüm 💃💃💃
Morro kalesinin içinde çeşitli sergiler varmış.
Ve ayrıca Tarih müzesi olarak gezilebilirdi tabii ama hava o kadar bunaltıcı ki, karşı sahilde görülen meşhur Malekon Bulvarının ve çevre manzaranın güzelliğini bile bizi cezbetmedi.
Yolumuz yine bir bulvardan geçer Puerto Caddesi ve Plaza de Armas’taki Parque Cespedes’in sahil tarafıymış. Burada da harika bir sürprizle başbaşayız. Küba devlet adamlarının isteği üzerine heykeltraş Metin Yurdanur tarafından 2011 yılında yapılan ve altında “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ve “Fundador de la Republica de Turquia” yani “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu” yazıyor. Ata’mızın büstü karşımızda. Küba’da Ulu Önderimiz ATATÜRK‘ten başka hiçbir yabancı devlet adamının büstü yokmuş. ❤️❤️🇹🇷🇨🇺❤️❤️❤️ Onur duydum.
Deniz kıyısında yani eski Havana’dayız burası da Plaza de Armas’ın sahil tarafı etrafta askeri araçlar, askerler ve bir kale daha var.
Castillo de la Real Fuerza; Amerika’daki en eski Avrupa savunma yapılarından biri ve Karayipler’deki İspanyol egemenliği döneminde korsan saldırılarına karşı savunma amacıyla Fransız uzmanlar tarafından 1555 yılında yıkılan bir kalenin yerine inşa edilmiş.
Küba-Havana-Castillo de la Real Fuerza’da ben.
Burada da bir efsane hikaye yakaladım. 😍 Dona İnes de Bobadilla efsanesi; Batı kulesinde La Giraldilla adıyla bilinen bronz bir rüzgar gülü varmış. Efsane Espera kulesi olarak da bilinen bu kulede geçer… O dönem Küba Valisi olan, aynı zamanda İspanyol fatih Hernando de Soto’nun eşi; kocasının Floridayı ele geçirmek için çıktığı seferden dönüşünü beklerken rutin olarak hergün bu kuleye çıkar saatlerce kocasının dönüşünü beklermiş. Ama çok uzun süren bu fetihten Vali asla dönememiş ve evet fetih sırasında ölmüş. 🤭😇
Askeri mimarinin de en güzel örneklerinden biriymiş. Kale, kentin kalan kalıntıları ve tarihi merkez ile birlikte UNESCO tarafından bir Dünya Mirası Alanı ilan edilmiş. Tarih müzesi olarak geziliyorsa da biz es geçtik. Çünküü Eski Havana, Havana Vieja’yı gezeceğiz insanı kıpır, kıpır oynatan müzikler eşliğinde hem de… 💃💃💃💃
Küba-Havana Castillo de la Real Fuerza
Sola döndük rehberimiz eşliğinde gidiyoruz. Soldan devamla San Ignacio sokaktan geçiyoruz. Yolda gördüklerim; henüz yerli halk yok.
Küba-Havana San Ignacio sokakKüba-Havana San Ignacio sokak
Ay paylaşmazsam ölürüm. Arada erkekleri zorla öpmek için koşturan kadınlar vardı inanılmaz üzüntü verici. ☹️ Yine Amerika’nın sömürgesi döneminde zengin iş adamlarının meşhurların gözde mekanıydı Havana. Bugünkü sonuç kaçınılmazdı yani.
Barların dışı kırık dökük olsa da içleri çok güzel.
Nihayet Catedral meydana geldik. Sağdaki sokakta Empedrado sokağı Ernest Hemingway‘in romanlarını yazdığı ve yine romanlarında bahsederek meşhur ettiği Ünlü bar La Bodeguita Del Medio var Mojito‘larıyla ünlü.. Mojito geleneksel bir Küba içeceğidir. Geleneksel olarak, bir mojito beş malzemeden oluşan bir kokteyldir: beyaz rom, şeker, limon suyu, soda suyu ve nane. Nane ile aslında limonun yeşili diyebileceğimiz Lime ile yapılanı makbulmüş ve tatlarının birleşimi romla birlikte mojito’yu popüler bir yaz içeceği haline getirmiş. Fiyatlar da ünlüymüş 😜 Mojito 5 CUC. Serbest zamanda gitmek üzere not aldık. 🍹🍹🍹
Küba-Havana-Empedrado sokağı-La Bodeguita Del Medio
Sanırım Katedralin yanındayız ve meydanına yaklaştık. 😇
Küba-Havana katedral
Ooo Meltem-Serdar çifti selfiden önce bana yakalanmışlar. 😍😍 Selam olsun. Bu güzel kemerli yapı da vakti zamanında Saraymış. Aguas Claras Markizleri sarayı. Devrimden önce bu anıtsal yapı Banco Industrial’in merkeziymiş. Evet şimdi El Patio isminde bir restoran olarak hizmet ediyor. Yine 1700 lü yıllarda yapılmış.
Küba-Havana-Aguas Claras Markizleri sarayı- Restoran El Patio
1.-Meydan-Plaza De La Cathedral;
Eski Habananın dört önemli sömürge meydanından en merkezi ve tanınmış olanıdır. Bu meydan otantik bir Küba Barok müzesiymiş, çünkü San Cristobal Catedral dahil olmak üzere tüm binaları 17. yy sonları -18. yüzyıldan kalmaymış.. Bir hayli ilerde göreceğimiz su kanalına kadar (16.yüzyılın sonunda) burası hep bataklıkmış bu yüzden şu anda La Cienaga olarak da adlandırılıyor. Şehre su sağlayan açık bir kanal olan Zanja Real’e ulaşana kadar, alan kurutulmuş ve sonra katedral yapılmış.
Catedral De San Cristobal;
Hayli görkemli değil mi? Ama bir yapım hikayesi var tabii. Tamam benim kadraj yanıltabilir ama Katedralin kuleleri dahil çoğu yeri asimetrik 😃
Tamam anlatıyorum; Bir Cizvit papazı-sömürge döneminde burada bir kilise ve papaz okulu açmak ister, inşaata başlar ama ömrü vefa etmez ölür. Kilisenin yapımına kardeşleri devam ederse de onlar da bitiremez. İstilacı İspanyollar (bu arada İspanyolları çok severim❤️) Cizvitleri kolonilerinden kovunca Kiliseyi tamamlamak dönemin valisine kalır. Daha sonra katedral olarak tamamlanır. Katedral olana kadar türlü elden yapılan eklemeler yüzünden de çan kulelerinin farklı olduğu söylenirmiş. Yani benim kadraj (geniş açı lens nedeniyle) fazla eğik değilmiş. 😀💃💃
Küba-Havana-Plaza De La Catedral- Catedral De San Cristobal
İtalyan mimar Francesco Borromini tarafından tasarlanan barok bir yapı olan katedral denizden çıkarılan mercan kayalarıyla yapılmış dünyada eşi yok deniyor. Havana Başpiskoposunun merkez katedrali meşhur Papa da ziyarete gelecekmiş. 🤔 Bir dönem ateist olan halkı biran önce Hıristiyanlaştırmak için olsa gerek. 🤷♀️
Kristof Kolomb’un kalıntıları 1898 yılına kadar bu tapınakta iken aynı yıl İspanya’ya Seville’e taşımışlar. Çanların müziği çok güzelmiş hatta Küba’lı bir yazar *taştan müzik seti * diye tanımlanmış, ama çalışına hiç denk gelmedik.
Sağda sergi olan yapı da bir zamanlar saraymış. Palacio del Conde de Lombillo Palace şöyle bakalım.
Küba-Havana- Plaza de La catedral de -Palacio del Conde de Lombillo Palace
Saray 1741 yılında inşa edilmiş. Havana’lı Pedroso ailesine aitti ancak adını 19. yüzyılda Pedroso ailesinin soyundan evlenen Lombillo Kontundan almış. Bir dönem postane olarak işlev görmüş.2000 yılından bu yana büro imiş.
El Patio restoranın önünde bu ablaları gördüm ama ikaz üzerine çaktırmadan fotoğraflamak zorunda kaldım. Verdiğin 1 Cuc’u beğenmiyor peşinizden geliyorlarmış. Gerçi bunlar yerlerinden kalkacak gibi durmuyorlar hem önlerindeki materyallere bakınca sanki falcı gibiydiler. 🤷♀️ 😊
Küba-Havana- Plaza de La catedral -Palacio del Conde de Lombillo Palace önü
Hemen yan sokağında Grafik sanatını öğreten atölye varsa da bence görüntü güzeldi.
Küba-Havana- Plaza de La catedral
San Ignacio sokaktan devam ediyoruz.
Küba-Havana-San Ignacio sokağı
Bir sokak sonra sola Obispo caddesine döndük, calle-cadde diyor ama bence dar bir sokak, yine de çok hareketli, bar ve sanat galerinden geçilmiyor. Bu sembolik cadde diyelim hayli de eski 16.yy da bile varmış.. Çılgın müzik eşliğinde gezeceğiz demiştim ya işte tam yerine geldik, Bolerolar, Chachalar, Salsalar, Kübalı çocuklar 1.5 yaşından itibaren salsa yapmayı öğreniyorlarmış.💃💃💃💃
Mercaredes sokakla birleştiği yerde meşhur Ambos Mundos otel karşımıza çıktı.
Küba-Havana-Hotel Ambos Mundos
Balkondaki selfici süper 😃
Önemi yine Hemingway’in zamanında ”Çanlar kimin için çalıyor” romanını yazarken 511 no’lu odada kalmasıymış. Büyük yazar dünyada gezmediği ülke kalmamış; iki dünya savaşı, İspanya iç savaşı yaşamış, Afrika’da seneler geçirmiş derken Hemingway yaşamının neredeyse 22 yılını Küba’da geçirmiş. Hal böyle olunca kuşkusuz Küba’da bıraktığı izler de fazla olacaktı. Otelin terasına çıkıp etrafa bakılabilirmiş.
Obispo Caddesinden devamla..
2. Meydan-Plaza de Armas;
Ve parkta tahta bacaklı göstericilerle karşılaşma. En son çocukluğumda görmüştüm. Benim koca Canon’u görünce para diye peşime düştü hayli de takip etti hemen uzaklaştım. 😀😀😀 Onlardan kaçayım derken yerdeki parkelerin taş değil ahşap olduğunu fark edememişim. ☹️
Efendim zamanın İspanyol sömürge valisi atların nal seslerinden rahatsız olunca böyle bir yöntem bulmuş, yerleri daha az ses çıkmasına sebep olan ahşap parke döşetmiş. Ne yalan söyleyeyim ben arnavut kaldırım sanmıştım. 🤷♀️
Bu kare Önder’den iPhone ile…❤️❤️❤️ Arkadaki güzel sütunlu bina şimdilerde şehir müzesi -Museo de la Ciudad olarak kullanılan Palacio de los Capitanes- Valinin sarayı olarak çevirebiliriz.
Hep beraber müziğin ritmine uyarak yürüdük. Plaza de Armas; yazmıştım Küba’da dört sömürge meydanı vardı, işte bu da onlardan biri hatta en eskisi 1520 lerde yapılmış. 1770 lerde sömürgecilik döneminde Plaza de Iglesia olarak bilinirken; askeri geçitlerin yapıldığı tören yeriymiş ve 20. yüzyılın ortalarına kadar siyasi ve idari rolünü devam ettirmiş. Yapılışı dört yüzyıla dayanan eski binalarla çevrilidir. Şimdiki adı Plaza de Armas – aslında “Parade Ground” tören alanı, ana idari merkez anlamındaymış. Şimdi bir de herkesin yavaş dahi olsa İnternet kullandığı park. 💃💃💃
Yolumuzun üstünde bir cami görünce sevinmiştik ama bizim değil Araplarınmış. Abdallah camii -Mezquita Abdallah. İspanyol tasarımı cami. Eski bir Lübnan, Suriye ve Filistin kolonisi tarafından kurulmuş. Tamiri vs ile 2015 de açılmış. Az bir müslüman azınlık varmış.
Küba -Havana-Mezquita Abdallah.
Tabelasında; Inaugurada el 17.06.2015, correspondiente al 1er dia del mes de Ramadan 1436 H. **Ramazan 1436 H. ayının 1. gününe denk gelen 17 Haziran 2015 tarihinde açıldı** yazıyordu.
Sağa döndük cadde- Calle de Oficios oldu😊 yolda gördüklerim. Bu yaşlı kadın kedisini süslemiş çocuk arabasında birbirlerine bakıyorlardı. Kendi ayrı süslü öyle oturuyor çok sevimli ama direkt fotoğrafını çekmeye utandım. 😇 Hoş dilencilik yok zaten.
Hemen solumuzda çok güzel bir yapı vardı saray mı?, otel mi?, yanında dikilitaş gibi süslü bir sütun, önünde orijinal bronz heykellerle dikkati çekiyor ama ne?
KÜBA- Lonja del Comercio de La-Habana.KÜBA- Havana-Plaza de San Francisco de Asís-Lonja del Comercio de La-Habana.
1909 yılında yapılmış ticaret merkeziymiş. 😁 Lonja del Comercio de La-Habana. Fransız heykeltraş Etienne’nin bronzdan yaptığı bu heykel; Fransa ile Küba arasındaki dostluğun belirtisi, hediyesi olarak 25 Mayıs 2012 tarihinde zamanın Fransız Büyükelçisi tarafından Havana şehrine bağışlanmış. Ve bu meydan da Plaza de San Francisco de Asis.
3.Meydan-Plaza de San Francisco de Asis;
Yine bir sömürge meydanı. Onaltıncı yüzyılda, İspanyol ticaret kalyonlarının İspanya’ya geçerken demirlediği limanın hemen yanı. 15. yüzyılın başlarında meydanda bir pazar kurulmuş ve sonra 1608’de bir kilise inşa edilmiş.Ancak rahipler gürültüden şikayet edince, pazar Plaza de Vieja’ya taşınmış.
Yapı ise; 1730 yılında inşa edilen İglesia y Convento de San Francisco de Asís kilisesi ve manastırı.
KÜBA- Havana-İglesia y Convento de San Francisco de Asís
Sağda yine güzel bir yapı.
KÜBA- Havana-Plaza de San Francisco de Asís
Kiliseyi solumuza alıp yürüdük sağdaki ilk sokak Teniente Rey’e döndük. Biraz gittik karşımıza Arnavut kaldırımlı sokağın ortasında ince uzun demir parmaklıkla çevrili bir çukur çıktı. Rehberimiz anlatacağım demese yürüyüp gidecektim. Sonra duvardaki açıklayıcı tabelayı görünce güzel yurdumdan aşina olduğum çukuru çekeceğime rehberimiz Mehmet Aydın’ı dinlerken tabela önü görüntüsündeki bizim gençleri çekeyim dedim. ☺️
Küba-Havana’dayız diyor gençler. Muhittin Yörük, rehberimiz Mehmet Aydın, Levent Kuruoğlu, Muhammet Karadeniz, Rıza Erol.
Zanja Real, 1565-1592: Havana’nın Kraliyet su kanalı. Tabelada yazılanların kısa özeti: Havana’nın kraliyet su kemeri olarak 1545’te inşa edilen ve o dönemde kentin en zengin kişisi Juan de Rojo ve Vali Juanes Davila’nın himayesi ile tanıtılan ilk su kemeri.
13. yüzyılda ve özellikle 19. yüzyılda, kraliyet kemeri, şeker ticareti ile zenginleştirilmiş kozmopolit bir şehire su sağlamak için yetersizdi. Bu, 1831-1835 yılları arasında inşa edilen Ferdinand VII’nin ve daha sonra 1859-1897 yılları arasında inşa edilen kanal de vento’nun iki yeni su kemeri inşası için zorlandı ve sonunda tasarımcı ve yapımcı
Mühendis Francisco de Albear ve Lara bu son 11 km’lik eseri yaptı. Yapımcının onuruna Albear adı verildi. 1878 de Paris’in Evrensel sergisinde, Masterpiece Mühendislik altın madalyasını almış. Ve kemer şu anda Küba’da mevcut 7 mühendislik harikasından biri sayılıyormuş. Yani fazlaca önemli bir çukurmuş. 🤷♀️🤷♀️ Daha sonra Albear’ın mermer heykelini görecekmişiz. Zaten köşebaşı bir yerdeydik hop yeni bir meydandayız. Evet sömürge meydanlarından Plaza de Vieja’dayız. Panoramik görüntü denedik iPhone ile fena olmadı gibi. 😃
4. Meydan-Plaza de Vieja;
Küba-Havana-Plaza de Vieja
Plaza Vieja; 1559’da yapılmış Plaza Nueva olarak adlandırılmış ve genelde zenginlerin yerleşim yeri. Birçok kez yıkılmış, yapılmış. Meydanda boğa güreşi, festivaller ve infaz gibi pek çok etkinlik düzenlenmiş.Aynı zamanda pazaryeri olarak da kullanılmış hatta 1950’lerde, bir yeraltı otoparkı inşa etmek için meydan kazılmış. Eski terkedilmiş 18. yüzyıldan kalma evler, binalar özgün ve zarif görünümlerine yeniden kavuşturulmuş. Çok güzel farklı ev stilleri var, mesela meydanın ortasında, 1796 yılında yapılan çeşme sonradan birebir aynısı olarak yapılmış. Binaların bakımlı oluşundan anlaşıldığı gibi neredeyse tamamı aslına uygun olarak yeniden yapılmış. Kafelerle, ünlü marka satış yerleri ile meydan hareketlenmiş. Sol köşedeki sarı bina çok güzeldi. Camara Oscura imiş.
Küba-Havana-Plaza de Vieja Camara Oscura
Camara Oscura “fotoğraf makinasının atası” diyebilirim. İğne deliği kadar bir yerden geçen ışığın karanlık ortamda, aynaların, içerdeki içbükey alana düşürdüğü Havana’nın 360 derecelik görüntüsünü veriyormuş. Biz çıkmadık.
Hemen yanındaki mavi bina Fototeca de Cuba.
Küba-Havana-Plaza de Vieja, Fototeca de Cuba
Fototeca de Cuba, Ulusal Plastik Sanatlar Konseyi ve Kültür Bakanlığı ile iş birliği içinde, her kasım ayında Kasım Foto etkinliğini Küba’da düzenliyor. Küba ve dünya sanatında fotoğrafın varlığını, tarihini ve evrimini kutlamak amacıyla 2006 yılında ortaya çıkan bir inisiyatif. Meydandan görüntüler, tüm meydan içine bakan binalar restore edilmiş. Unesco destekli.
Küba-Havana-Plaza de Vieja
Tertemiz ve sakin rengarenk binalarıyla çok hoş bir görüntüsü var. Bu güzel harika balkonlar hep burjuvaların yapılan etkinlikleri seyretmesi için ve sahiplerinin durumunu belirtecek şekilde süslü ferforjeler yapılmış. En soldaki civciv sarı meşhur La Taberna Muralla, biz başka bir daha hareketli tavernaya gidecekmişiz bakalım. 💃💃💃
Küba-Havana-Plaza de Vieja
Camara Oscura’dan dümdüz plazayı geçtik çeşmeyi falan tavaf etmedik yani transit bir geçiş söz konusu. 🤷♀️
Köşe başında durunca soldaki sokaktan devam ettik Brazil (Teniente sokak) sağdaki sokak San İgnaccio idi.
Küba-Havana-Plaza de Vieja
Ve çok az gittik, düz gittik öyle harika müzikli bir yere denk geldik kiii anlatılmaz. Yok üstteki bu sarı yer 106 bizim taverna bir sonra 104 numara. 😀 Sola doğru..
Küba-Havana-Plaza de Vieja -Calle de san İgnaccio sokakKüba-Havana-Plaza de Vieja -Calle de san İgnaccio sokak
Evet 104 numaralı kapı La Taverna Del Son. Süper hareketli çocuklar zaten Küba müzikleri belli yani kıpır, kıpır. Elinde Maracas (hani içi boncuk dolu labutlar var ya salladıkça ritim tutarsınız işte onlardan) siyahi solist hiç durmuyor bazen uzun metal bir boru yine çivi gibi metal bir çubukla sürtüp ritim yapıyor.. Evet La Taverna del Son’dayız. Rehberimizin meth ettiği kadar var. En görünür fotoğraflar bunlardı. Videosu var bir ara ekleyeceğim. Ünlü Guantanamera şarkısını hep birlikte söyledik.💃💃💃
Küba-Havana-La taverna del Son -Calle de Brazil (Teniente sokak 104 numara)
Yine bir hikaye yakaladım size; “Guantanamera” sözleri ile romantik bir şiirdi. Zamanla şiir kime yazıldıysa aşk ilişkisi özelliğini yitirir. Daha doğrusu şiddet gördükten sonra erkeğini terk eden, muhtemelen aldatan bir kadının dramatik öyküsüne dönüşür…
“Guajira Guantanamera” diye nakaratı ile ağızlara pelesenk olan bu şarkıda
“guajira” İspanyolca işçi demek ve Guantanamera kadın olarak algılanmıştır.
Amerika Küba’da Guantanamo’da askeri bir üs kurar. Ve özgürlükçü akvist gençler savaş karşıtı gösterilerde, sendika grevleri, Amerikanın göç sistemine itiraz yürüyüşleri ve göçmenler için medeni haklar isteme gösterilerinde çokça kullanırlar.
Jose Martin’nin ” versos sencillos ” adlı eserinden 1929 yılında Joseito Fernantes tarafından bestelenmiş olan bir küba yurt şarkısı diye bilinir.
Joseito yıllarca yaptığı günlük radyo programında, doğaçlama yaptığı haberlerini Guantanamera’nın müziği ile seslendirmiş ve şarkının popülaritesi de hayli artmış.
1950’lerin sonunda, Kübalı bir müzisyen Amerikada bir partide Jose Martin’in şiirinin bazı dizelerini yine Guantanamera müziği ile birleştirmiş. Bu şeklini beğenen Amerikalı folk müzik sanatçısı Pete Seeger repertuarına eklemiş ve 1963 senesinde New York’ ta Küba Devrimi dayanışma gecesindeki konserde söylemiş. Neticede hala herkesçe bilinen dünyaca ünlü bir şarkı olmuş. Yazıları okurken bir yandan da şarkıyı dinlemenizi hatta benim yazımı okuduktan sonra müziğin videosunu da izlemenizi öneririm. ❤️💞❤️ Guantanamera
Küba-Havana-La taverna del Son
Mojitolarımızı içtik bolca dans ettik. Otele giriş saatine kadar serbest zaman vardı biraz grupla birlikte biraz da kendimiz sokakları arşınladık. Önce geçtiğimiz güzel binalara bakalım. Hepsi bugünlere gelebilmiş birer tarihsel anıt bence.
Küba-Havana’dan bir sokakKüba-Havana
Sokakta yemek olayı uzakdoğuda bilinen birşeydi ama Küba da aynı şekilde evlerde yemek pek yapılmıyormuş.
Küba-Havana
Bu güzel çocuğun surat ifadesindeki güzelliğe bakarmısınız kıyamam.😍 Torunumu özlediiim. 🤗🤗
Küba-Havana
Sokaklarda kaybolduk desem yeridir. Sanırım Obispo sokakta grupla buluştuk. Grafitiden çok mural yapılmış harika duvarlar gördük.
Küba-Havana
Ne tesadüf ki bu hanım da bir kedi besliyordu. 😍
Bu da Altın makas berberi 😁
Bundan sonra sokakları karıştırdım artık öyle ki, mekan fotoğraflamaya vermişim kendimi. 🤷♀️
Siz de benimle gezin en iyisi hem okumadan izlersiniz kolayca 🤓 Görüntüler muazzam zira.
Bunlara bisiklet taksi diyeyim çokça rastladık derken durağına da denk geldik.
Alt fotoğrafta evin duvarında ok işareti ile gider dediği sokak Amargura zaten duvarda da yazıyormuş. 🙈
Kısaca Old Havanayı arşınlıyoruz. Kübalı ressamların atölyeleri vardı, iki tane çocuk odası için pano aldık ve çerçeveyi Aydın’da yaptırdık.
Küba-Havana
Küba denince akla ilk gelen eski model rengarenk arabalardır. İşte meraklısına panoları.
Küba-Havana
Sokaklarda gezerken insanlar oldukça rahat. Ne güzel memleket! Gezerken göreceksiniz, kim ne yapıyor, açık mı giymiş, şortu minicik mi karışan olmadığı gibi bizlerden başka dönüp bakan da ya da benim gibi fotoğraflayanı da yoktu (kendim için değil vallahi size bilgi olsun diye çektim denir ya işte öyle bir fotoğraf). 😇 Kısaca mahalle baskısından bahsedilemez.😀😀😀
Küba- Havana sokaklarıKüba- Havana sokakları
Kapı aralıklarını bile kaçırmadım. Sanırım Fidel ile Camilo posteri. Hazine var buralarda elbette fotoğraf adına ve bilgi, görgü adına. 💃💃💃
Küba- Havana sokaklarıKüba- Havana sokakları
Böyle özel ve tarihi pencereleri de çok sever hiç kaçırmam. 😇 Brazil caddenin köşesi kapıda ayakkabı atölyesi yazıyordu.
Küba- Havana sokakları- Brazil calle
Hayat gailesi içinde koşuştururken çiçeği unutmamak ne güzel.💞💞
Küba- Havana sokakları
Güleryüzlü yerel halk fotoğraf çekimine hiç ses çıkarmıyor.
Küba- Havana sokaklar
Kırmızıların uyumu. ❤️❤️ Dedim de aklıma geldi, hala aklıma geldikçe çok üzülürüm. Yemek yediğimiz bir restoranda çat pat türkçe bilen garson kız bana işaretle ruj var mı? diye sordu. Özel günlerin haricinde sürme alışkanlığım hiç olmadığından yanımda da taşımamıştım ve yok dedim. Diğer garson kız kıpkırmızı ruj sürmüştü sana da biz alalım dedim satılmıyor dedi. Bir yerde okumuştum giderken yanınızda sabun götürün diye yazıyordu, keşke dedim ruj deseydi de yanımda götürseydim bu kızcağızı sevindirseydim. Sohbet sırasında bir Türk gencin peşinde olduğunu Türkiye’ye gidelim bir müddet birlikte deneme yapalım anlaşabilirsek sonra evleniriz demiş. Tabii kızı yanlış olduğu yönünde ikna etmeye çalıştık ama buradan kurtulma hayali hayli yüksekti.😟😟
Küba- Havana sokakları
Gençler ve yaşlılar 😃
Küba- Havana sokakları
Kapı önü sohbetlerine doyum olmaz. ☺️
Küba- Havana sokakları
Teniente rey ve Amargura- 460 No’lu Cuba sokağından geçtik burada Museo Historico de las Ciencias Medicas Ulusal Tıp Bilimleri Tarihi *Carlos J. Finlay* adı verilmiş müze var. Kapalıydı gezemedik.
Küba- Havana Teniente rey ve Amargura- 460 No’lu Cuba sokağı
Yolları aşındırmadan yürüdük karşımıza meşhur 200 yıllık bir geçmişi olan ve fakat yine Hemingway’in daiquiri içip meşhur ettiği diğer bar-Floridita bar çıktı.
Küba- Havana
Bu arada; Kübalıların polisle araları pek iyi değilmiş. Ama yine de yardımsevermişler.
Otele dönmek için buluştuğumuz meydan Central parka bakan bir anıt alanı. Hani Küba’ya su getiren ve hala çalışan kemerin; yolda sadece demir parmaklıkla çevrili çukur vardı ya işte o kanalın mühendisi Francisco de Albear y Lara’nın anıtı. Karşısındaki otel de Gran Hotel Manzana Kempinski La Habana.
Küba- Havana,Gran Hotel Manzana Kempinski La Habana.
1895 yılında Küba’lı sanatçı Jose Vilalta de Saavedra tarafından yontulmuş Francisco de Albear y Lara’nın gerçek boyutundaki Carrara mermer heykeli, askeri mühendis olduğu için üniforma giydiğini ve sürekli çalışan biri olduğu için de bir deftere yazar şekilde gösterilmiş. Anıtın dibinde duran kadın heykeli de Küba’yı temsil ediyormuş.. Anıtın çevresini üç küçük çeşme çevreliyor.
Kaidedeki yazıtta; “Havana kenti bu anıtı ünlü oğlu D. Francisco de Albear ve Lara’ya kurdu” yazıyor.
Küba -Havana-Francisco de Albear y Lara’ anıtı
Bu bekleyişte bir de Central parka bakayım dedim. Türk bayraklı tişört giymiş amcam da çok güzel.
Küba -Havana
Central parkın arkasında ya da yanında Capitol görünüyor bir diğer kenarı da Jose Marti bulvarı.
Küba -Havana Central parkKüba -Havana Jose Marti bulvarı
Tekrar Albear anıtına geldim. Otele gitmek için otobüsümüze bindik siz ne durumdasınız bilmiyorum ama biz yorulmuşuz. Miramar’daki Havana Be Live Copacabana Oteldeki şarkıcı kızımızla veda edeyim. Küba’daki ilk günümüz böyle geçti memnun kaldık.
Dilerim sizleri de keyifle gezdirebilmişimdir. Daha 3 gün buralardayız Küba’nın başka güzelliklerinde görüşmek üzere hoşçakalın, sevgiyle kalın. 😍😍😍😍