BİRLEŞİK KRALLIK ve İRLANDA-Galler-Cardiff

Güzel Bath şehrini ardımızda bırakıp gri bulutlar altında arada yağmurla 🌨🌧 yolumuza devam ediyorken; bir saat sonra Galler sınırına gelmiş olacağız diyen rehberimiz Sinan Ercan’ı dinliyoruz. Birazdan geniş bir körfez olan Bristol körfezini uzunca bir köprü ile geçeceğiz. Bu köprü Gallerin sınırıdır. Bir ucu İngiltere diğer ucu Galler bölgesidir. Şimdi de küçük bir köyden geçiyoruz, köyün adını söylediğimde tanıdık gelecektir ama sakın sosyal medyaya biz oradaydık diye mesaj vs. atmayın maazallah dedi 🤔 ardından köyün adı Pensilvanya deyince bir kahkaha koptu haliyle. 😀 Haklı ama işgüzarın biri çıkar vay orda ne işi vardı der mi? 🤷‍♀️ Der! Yani…

Köprüyü geçiyoruz, 5 kilometre uzunluğunda olan bu köprü Severn nehrinin döküldüğü Bristol körfezinde yapılan ikinci köprü. Dünyanın ikinci Gel-git aralığına sahip bu körfezde bugün su hayli yüksekmiş birkaç saat önce geçseydik bu kadar uzun köprüye ne gerek var bile diyebilirmişiz. Neyse İngiltere’yi arkamızda bıraktık Galler bölgesine geçiyoruz.

Galler; Romalılar kurdukları bu şehirde yaşayanlara (Galli-yabancı anlamında) demişler biz Galler diyoruz ama İngilizler hem bölgeye hem de bölge halkına Wales derken Galliler kendilerine Cymry veya Cymru diyorlar.

Yüzölçüm olarak küçük bir ülke, 20.000 km düşünün ki bizim Konya bile 40.000 km karedir. Ülkenin nüfus yoğunluğu çok fazla tabii 3 milyon ve 350 milyonu da başkent Cardiff’te yaşıyor. Galler bölgesinde 6 şehir vardır ve bölgenin sadece güneyi gelişmiştir. Ana dilleri var Galce ama bin yıldır İngilizlerin yönetiminde ve resmî dil İngilizce olunca Galce unutulmaya başlamış. Galce çok zor bir dil, okuması da yazması da zor. Bir kelimede 4-5 tane L veya D, 10 tane sessiz harf bir araya gelebiliyor. Tabii bize göre sessiz harfler onlarda sesli oluyor. Yolumuz üzerinde küçük bir kasaba kasabanın adı tek bir kelime ama tam 55 harfli. Foto alıntıdır.

5678

Anlamı daha da enteresan. ”Mağara içindeki Azize Mary Kilisesinin yanından hızlı akan suyun dibindeki beyaz fındık ağacının yakınındaki Aziz Turillo Kilisesi” 🙄 Tabelaları hem İngilizce hem de Galce yazılı. Galliler kendilerini İngiliz kabul etmez Galliyiz derler. Cardiff, insanların İngiltere’de doğa turizmi için seçtikleri tek yerdir diyebiliriz. Burada çok önemli bir konuya değinmem gerekli.

Kraliyet ailesinden olan herkesin bir soyluluk ünvanı olmak zorunda. Bu ünvanların da dereceleri var. Bir ailenizden doğuştan aldığınız soyluluk ünvanları; Prens-Prenses gibi ve kimseye devredemezsiniz. Bir de Dük-Düşes, Baron- Barones, Kont-Kontes gibi Kraliyetin yararlı işler yapanlara verdiği ünvanlar vardır ki, bunlardan Dük-Düşes en üst seviye ünvandır, onun üstü zaten Kral-Kraliçedir 👸🤴

Kraliyet ailesinde Düklük de doğuştaki sıraya göre veriliyor.Kraliyet ailesinde de bir sürü Dük olunca bu kez bunların hangisi en üst düzey Dük diye bir sıralama var o da Edinburg Düklüğüdür. Kraliçe kocasını Kral yapamayacağı için en yüksek bu Edinburg Dükü ünvanını vermiştir. Sonra Galler Düklüğü gelir, Gallerin Prensi Charles’dır -Düşesi de Lady Diana idi (bu arada lady’lik bir hitap şeklidir unvan değildir saygın aile kızı anlamındadır) yeni Düşes eski Cornwall Düşesi olan Camilla’dır. Üçüncüsü ise Cambridge Düklüğüdür ve elbette 2.varis olan William’a verilmiştir Kate Middleton da Cambridge Düşesidir. Eveet Prens Harry’e de Sussex Düklüğü kalıyor, Meghan Markle da Düşesi. Bu düklük sıralaması aynı zamanda İngiliz Kraliyet ailesinin Birleşik krallıktaki ülkelere verdiği değeri de göstermiş oluyor.

Şu unvan konusunda bir saptama daha yapalım. Kraliyet ailesinden soylu bir kişi soysuz biriyle evlenemez. 🙄 Davul bile dengi dengine çalarmış ya. 😉  Eskiden kolaymış soylu bulmak 😀 şimdi öyle değil, gençler gönlünü kaptırdığı ile evleniyor. Evet William’ın eşi Kate, Harry’nin eşi Meghan soylu bir aileden gelmiyordu hiç dert değil!  Efendim düğünden birgün önce onlara Düşeslik ünvanı veriliyor, nikah kıyılırken de Dük ile Düşes evlenmiş oluyordu. 🤫 Şaşırmayınız bizim tarihimizde de örneği var araştırırsanız karşımıza Mihrimah Sultan ile Rüstem’in evliliği öncesi Rüstem’in Diyarbakır Beylerbeyi olması çıkar. 😁  İşte böyle artık şehre giriyoruz otobüsten gördüğüm kadar fotoğraf ekleyeyim.

1-IMG_3231
İngiltere-Galler-Cardiff

En iyi yaptıkları spor Rugby’dir. 🏉  Size Rugby nasıl doğmuş anlatayım. Rugby kentinde bir futbol karşılaşmasında rugbyli genç hakeme çok kızıyor ve topla birlikte kaleye giriyor. Hakem de kırmızı kart gösterip dışarı atıyor. Kısaca elle de müdahale edilmesi olabilir denip futbolu stilize ediyorlar. 😁 Böylece Rugby oyunu doğmuş oluyor. Prensibi de topa hem el hem de ayakla müdahale edilebilir. Stadyum 1999 yılında inşa edilmiş, uluslararası Rugby maçları ile tanınırsa da çok ünlü şarkıcı ve gruplara da sahne olmuştur. İlk ismi Millenium iken sonradan Principality olarak değiştirilmiştir.

2-IMG_3238
İngiltere-Galler-Cardiff- Principality Stadyumu

Gallerin en meşhur ismi Real Madrid’in dünyaca ünlü golcüsü Gareth Bale, benim hala çok beğendiğim şarkıcı Tom Jones   (Dalilah parçasını şuraya ekleyeyim dinlemenizi tavsiye ederim) tarihten bildiğimiz hatta filmini izlediğimiz Arabistanlı Lawrens Oxford mezunudur ama Gallidir. Bir de Türk düşmanı başbakan çıkarmışlar. 😡 Yunan hayranı David Lloyd George, İzmir Yunan işgaline sebep olan politikası tutmayınca İzmir’in kurtuluşunun ardında da istifa etmek zorunda kalmıştır. Henüz belgelenmese bile Kurtuluş savaşımızı kazanmamızın ardından yaptığı Konuşmada ATATÜRK için “İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki Küçük Asya’da çıktı. Hem de bize karşı. Elden ne gelebilirdi?” demiş. Bize Küçük Asya derlermiş.

Gallerin Birleşik Krallık’ta hiç yerleri yok sanki ikinci sınıf gibi muamele görüyorlar. Kendi kanunları bile yok çünkü hiç bağımsız bir devlet olamamışlar. İngiltere’nin bütün kanunlarını, bayrağını aynen almışlar. Ve buranın Başbakanı, İskoçya ve İrlanda gibi değil merkezden atanıyor ancak kabinesi seçilerek geliyor. Fotoğrafı editlerken fark ettim markette bayrağımız vardı sahibi muhtemelen Türk olmalı. 🇹🇷

3-IMG_3248
Galler -Cardiff

Doğru otele gidiyoruz şehri yarın gezeceğiz. Sabah otelimizden çıktık otobüsle şehre iniyoruz. Cardiff’in en güzel parkı olan Bute parkını spor niyetine doğayla iç, içe Taff nehri kıyısında Britanyalılar gibi keyifle yürümek üzere otobüsten indiğimiz yerde bu güzel evleri gördük, evler çok güzeldi ve beni çok gerilere götürdü. Çocukluğumda tahtadan bunlara benzer oyuncak evim vardı kapısı aynı böyleydi. Demek ki İngiliz eviymiş. 🤩🤩 Gezdiğin yerlerin sana birşeyler hatırlatması ne güzeldir.

4-IMG_0343
Galler- Cardiff

Parkın Millenium kapısından giriyor Taff nehrinin üstüne kurulmuş güzel köprüsünden geçip Bute parkına giriyoruz. Manzara ve hava şahane. Haydi birlikte yürüyelim.

6-IMG_0346
Galler- Cardiff Bute Park

Bute Parkının yapımı ve Cardiff Kalesinin ortaya çıkarılması için Bute isimli soylu bir aile; Sör William Burges adında bir mimarı görevlendirmiş. Sör William Burges, Cardiff Kalesinin Roma dönemine ait olduğunu ortaya çıkarmış. 1865 yılında projelendirdiği Bute Parkın 1890 yılında bitişini göremeden 1881 yılında ölmüş.

7-IMG_0349
Galler- Cardiff Bute Park

Bute Park bir arboretum olarak 3000’den fazla ve çok nadir ağaç cinsleri açısından İngiltere’de rakipsizmiş. 19.Yüzyıldan beri Bute ailesine ait olan Cardiff Kalesi ile Bute Park 1947 yılında şehir halkına hediye edilmiş. Şimdilerde Cardiff şehir konseyi tarafından idare ediliyor. Sabahın erken saati tek tük gezen insana rastladık. Her taraf yemyeşil. Hava da manzara da bizden yana. Daha önce yaprakları nedeniyle çınara benzettiğimiz bu devasa ağaçlara Şampiyon ağacı dendiğini burada öğrendik.

10-IMG_3259
Galler- Cardiff Bute Park-Şampiyon ağacı

Stonehenge benzetmesi dizilmiş taşlar, Gorsedd Stone Circle’ı  1978’de parka konulmuşlar. Yerli halkın hafta sonları mesire yeriymiş. Bu genç kimbilir 🤷‍♀️ neler düşünüyordu?

8-IMG_0350
Galler- Cardiff Bute Park

Bu direkler İngiltere’de 11 taneymiş bir tanesi de burada bulunuyor. Ağaç ve insana verilen değeri anlatan bu direk İngiltere’de yetişen meşe ağacından yapılmış.

9-IMG_0352
Galler- Cardiff Bute Park- Gezi dostlarım.

Parkı terk etmeden önce aklımda kalmasın; İlk yazımda bahsetmiştim Büyük Britanyayı teşkil eden dört ülkenin beş tane milli çiçeği var Galler’in ki Nergis ve Pırasa idi . Evet Galler’in özel St.Davit gününde tüm yerli halkla beraber Prens charles da yakasına Pırasa takarmış. Charles ara, ara yakasına Pırasa takılmış fotoğraflarıyla boy gösterir ve hayli espri konusu olurmuş. 😀  West Gate- Batı kapısından çıkıyoruz.

11-IMG_3263Orijinal duvar ve hayvanların taştan oyulması kalenin hemen dışında 1890’larda inşa edilmiş demiştik. Mimar Sör William ölünce Hayvan Duvarını yapmak eski asistanına kalmış ve Burges’in eskizlerine dayanarak yapmıştır. Buradaki 15 hayvanın bir kısmı egzotik bölgelere aittir- ve fotoğraflardan da göreceğiniz gibi gözleri dahi camdan özenle yapılmış sanki canlı gibi…

13-IMG_3276
Cardiff -Animal Wall
15-IMG_3281
Cardiff -Animal Wall

Bir slayt hazırladım diğer hayvanları da görmelisiniz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Duvar bitiminde kalenin saat kulesi sonra da girişi var. Vakit yok gezemeyeceğiz. Giriş ücreti de 12-13 Pound gibi bir şeydi. Kaleden şehrin manzarası çok güzelmiş. 😔

17-IMG_0357
Cardiff kalesi
18-IMG_0359
Cardiff Castel

Hemen karşı caddeye geçip mola vereceğiz. Ama biz yine caddeyi arşınlayalım bakalım neler var. 💃💃💃

19-IMG_3306

Şehir merkezinde turistik alış veriş için birbirine paralel topu topu üç sokak var. High Street, Duke Street ve Queen Street, biz Queen Street’te dolaştık.

20-IMG_0364Boydan boya Queen Street gezeliiim… Tavanı camlı güzel bir Avm var girelim.

IMG_3303

21-MG_0367Ufak çaplı bir hırsızlık vardı polis kadını kelepçeledi.

23-IMG_0373

Bu çok güzel Atlıkarıncada bir özellik dikkatimi çekti belki siz de dikkatlice bakarsanız bulabilirsiniz. 😊 Tamam Avrupadaki çok önemli yerlerin resimleri işlenmiş. Tam ortada Almanya Berlin’deki Brandenburg kapısı hemen solunda da bizim Ayasofya Camii’miz.  Sağında da Cardiff’in Millenium Stadı.

24-IMG_3307

Hayli uzun cadde devam…

26-IMG_0376

27-IMG_0377

Bu genç sokakta kahve satıyordu. Fikir güzel gençlere duyurulur.

28-IMG_0378

Öğlen olmak üzere. İngiltere’nin her yerinde bizim ucuz marketlerimiz gibi yaygın adı Tesco olan bir marketler zinciri var. Ama her yerde ve hayat kurtarıcı fiyatları var. Bir de hazır pişmiş tavuk vardı aldık çok lezzetliydi. Öğlen olmuştu bile ve grupla birlikte tekrar yürüyüp belediye binasını ve Cardiff Müzesini görüp otobüsümüze bineceğiz.

29-IMG_0381
Galler-Cardiff City Hall-Belediye

Binanın hemen karşımıza gelen tarafında Şiir ve müzik yazısı ile heykel grubu var. Alttaki fotoğrafta da birlik ve Vatanseverlik yazı ile ifade edilen heykel grubu var.

30-IMG_0387
Galler-Cardiff City Hall
31-IMG_0390
Galler-Cardiff City Hall

Baktık vakit daraldı aceleyle Müzeye de girelim dedik. Fazlaca gezemeyince pek birşey anlamadık. Zaten dışı restore ediliyordu. İçinde Cafe’si olan hoş bir yer.

32-IMG_0408
Galler-Cardiff Museum

34-IMG_0393

Gallerin jeolojik yapı ve tarihi ile eserlerin sunumu çok güzeldi. Aynı zaman da sanat galerisi olarak da hizmet veriyor. Giriş ücretsiz ama yine de bağış istiyorlar.

33-IMG_0403

Bulunan taşlar dünyanın oluşumundaki jeolojik katmanlarmış. En baştakinde Magma tabakasını tanıtıyor. Dünyanın derinliklerinde erimiş bazı kayalar volkanlarla yer yüzeyine çıkar. ‘Diğerleri katılaşır kabuk-Magma içinde granit gibi kayalar oluştururlar’ diye yazıyor.

35-IMG_0398
Galler-Cardiff Museum

Bu dinazor gallerde keşfedilmiş. Tabelasında Galli Dinazor yazıyor. Alttaki de devamında bulunan kemikler.

38-IMG_0401
Galler-Cardiff Museum

2015’te Portsmouth Üniversitesi’nde öğrenci olan Sam Davies düşen kayalar üzerinde bir çok fosil bulmuş. Bu fosilin de daha önce bulunan dinazorun sağ ayağının uzun kemiği olduğunu keşfetmiş ve Cardiff ulusal müzesine bağışlamış. Yazmıyor ama Arkeoloji öğrencisi olmalı.

39-IMG_0402
Galler-Cardiff Museum

Çevre eski mahalle imiş. Evler çok güzel ve hala görüntüleri güzel.

40-IMG_0411

Cathays Park, Cardiff’lilerin buluşma ve etkinlik alanı güzel bir park yine. Cardiff’e veda zamanı geldi. Sevdik mi? Biz sevdik sizin sevmeniz beklentinize bağlı. Öğrenci olsaydık çılgın gecelerine akmalıyız dermişiz. 😁😁 Biz gündüzki sakinliğini sevdik.

41-IMG_0414
Galler-Cardiff

Sırada İrlanda var ve  karşıya feribotla geçebilmek için Gallerin en kuzey batısındaki Holyhead’e 5-6 saatlik yolumuz var. Ayrıca 3 saatlik feribot yolculuğumuz sonucunda da  İrlanda’nın başkenti Dublin’e çok geç varsak bile tam merkeze geliyoruz doğruca otele gideceğiz diyen rehberimizle otobüsümüze binip yola revan oluyoruz.

Cardiff’de böyleydi işte… Umarım yine sınırlı bir zamanda gezdiğimiz halde keyif almışsınızdır. Evet hikaye yok ama fotoğraflar güzel. Yazımı bir güzelle bitirme geleceğim buralarda yürümedi. 😁 İrlanda’da görüşene dek sevgiyle kalın. ❤️❤️❤️

 

 

 

KÜBA- Havana-Bölüm-1

Küba’ya Fidel Castro ölmeden gelme hayalimiz vardı, Fidel’i göremezdik belki ama; sanki daha özel olur gibiydi, kısmet bugüne imiş. 19 Aralık 2018 tarihinde Tura Turizmle başlayan gezimizin ikinci ayağı Küba’ya, Meksika-Cancun’dan veda edip bir saat sonra Havana Jose Marti Havalimanına indiğimizde tarih 25 Aralık 2018 olmuştu. İnsan kuş misali bir saat önce nerdeydik şimdi neredeyiz. 🤷‍♀️ 😊 KÜBA🇨🇺💃💃💃 Minicik bir havalimanı var.

IMG_2022
Küba-Havana Jose Marti  havalimanı

Evet Küba; Che Guevara’sı, Fidel Castro’su, fakir ama rengarenk görüntülü halkı ve muhteşem ritimli müzikleriyle özdeşleştirdiğim bir ülke. Ayrıca Amerika’nın yıllarca uyguladığı ambargoya rağmen kendi yağı ile kavrulan büyük bir ada ülke…

Pasaporttan geçiyoruz. Otobüse binip otel saatine kadar panoramik şehir turu yapacağız.   Öncelikle para işini halletmeliyiz. Küba’da para birimi biraz farklıymış öğrenmiş olduk. Kübalıların kullandığı CUP (Cuban Peso) ve turistlerin kullandığı CUC (Cuban Convertible Peso) olmak üzere iki para birimi var. CUC yerel halkın harcadığı -CUP- Küba Pesosu’ndan yaklaşık 25-30 kat daha değerli bir para birimi ve 1 Amerikan Dolarına eşit. Rehberimiz Mehmet AYDIN biz CUC kullanacağız, alışverişlerde siz CUC verirsiniz üstünü CUP olarak verirler dikkat edin sakın almayın aldanırsınız dedi. Bu para konvertibl değil. Yani başka bir para birimiyle değiş tokuşu yapılamıyor.

Beklerken etrafa bakınalım. Taksiler ile sarıların uyumu. Ve Meksika Sambrero’suyla bendeniz.

IMG_iph
Küba-Havana -Jose Marti Havalimanı
IMG_İPH
Küba-Havana -Jose Marti Havalimanı

Biraz Küba ve Havana’yı tanıyalım: Küba’lı tabiriyle La Habana.

1492’de Kristof Kolomb’un keşfettiği ve İspanyol toprağı ilan edilen adanın ilk başkenti Santiago del Cuba. Yüzlerce yıl başkentlik yaptıktan sonra, yerini San Cristobal de la Habana’ya bırakmış, sonradan adı La Habana olarak kısaltılmış, Karayip Denizi, Meksika Körfezi ve Atlantik Okyanusunun kesiştiği yerde, 12 milyon nüfuslu sosyalist bir ada ülkesidir.

Havana 3 ana bölgeye ayrılıyor. Havana Vieja -Eski Havana, Centro Habana- Merkez Habana ve Vedado -yeni şehir diyebiliriz. İspanyolca konuşuyor ve çok güzel dans ediyorlar. Halk fakir, devlet ölmeyecek kadar yardım ediyor ama artık turistten para kazanmayı öğrenmişler. 🤣🤣

Biraz hikaye havasında vereyim; İstilacı İspanyollar iyice yerleşmeye başladıklarında hemen tütün işçisi olarak yerli halkı yani kızılderilileri çalıştırmışlar. Yapı olarak ufak tefek hayli zayıf olan kızılderililer bu ağır işte zorlanınca da Afrikadan köle getirmeye başlamışlar. Ama önce vahşice tüm yerli halkı bir tek kişi kalmayıncaya kadar kılıçtan geçirmişler 😱 evet tam bir soykırım. 🤬 Onların yerini Afrikalı köleler almış. Şimdiki Kübalı yerli halkın siyahi olanları Afrikalı kölelerin torunlarıymış. Daha açık renkliler bu kölelerin İspanyollarla olan evliliklerden beyaz tenliler ise İspanyol kökenlilermiş. Sanırım çok renkli oluşları bu nedenle yaşamlarına da yansımış. 😊 1900 ‘lü yılların sonunda Amerika-İspanya savaşında Amerika kazanınca; İspanyollar çekilmiş Paris Antlaşması ile Küba kısmen özerkleşmiş. Ama Amerika üs kurup iç ve dış ilişkilerde söz sahibi olunca da sömürme işini de haliyle Amerika üstlenmiş oluyor. Bir de Amerika destekli Batista başa geçince ülkede değişik bir yönetim biçimi oluşmuş rüşvet, yolsuzluk kumar, fuhuş almış başını yürümüş. Sonra da isyanları oynayan halk bilinen devrimi gerçekleştirmiş. Neyse kısaca özet geçeyim dedim kişisel düşüncelerimdir.

Otobüsle şehir turu yapıyoruz sonra tarihi yerleri yürüyerek gezeceğiz. Küba’da gezilecek dört tane tarihi önem taşıyan sömürge meydanı varmış. Plaza de la Cathedral- Plaza de Armas ve – Plaza de Vieja.

Şöför hemen yerel müzikler çalmaya başladı, ritimlerine hayran olmamak ne mümkün. Devrim meydanındayız rehberimiz şimdi fotoğraf çekin sonra devam edelim ertesi gün yine geliriz dedi.

Devrim meydanı-Plaza De La Revolucion:

1 Mayıs -Che Guevara -Fidel Castro ve devrim. Tek bir ülke ve insan var mıdır? ki bilmesin. İşte 1 Mayıs deyince milyonların koşup geldiği bu meydandayız. Upuzun bir anıt ile karşılaştık.

IMG_0911
Küba-Havana-Devrim meydanı-Plaza De La Revolucion:*Jose Martin Anıtı*

Ben Fidel’in kendi heykelinin yapılmasına müsade etmediğini bildiğimden bu anıttaki heykeli merak ettim. Havana’da Museo de Revolucion’un dışında görülecek hiçbir yerde Fidel’in fotoğrafı da yoktur diye okumuştum.

Zaten Mehmet AYDIN rehberimiz anlatmaya başlarken karşıdaki binada Che’nin silüeti ben buradayım diyordu. Anıttaki heykel daha doğrusu anıtın kendisi Küba halk kahramanı Jose Martin’e ait. Altında müzesi varmış belki sonra gidilir. Karşımızda; İç İşleri bakanlığı olduğunu öğrendiğimiz binada Che’nin silüeti ve altında da *Hasta la victoria siempre* daima, zafere kadar yazıyordu. 😍

IMG_0915
Küba-Havana-İç İşleri Bakanlığı-Che Guevara silüeti.

Devrim meydanında olup da Che’den bahsetmemek olmaz. Tam ismiyle Ernesto R. Guevara de la Serna, İspanyol ve İrlanda asıllı bir ailenin beş çocuğunun en büyüğü olarak 1928 yılında dünyaya gelmiş. Ailesi varlıklı olan Che’nin mesleği doktorluktu ve iki evliliğinden olan beş de çocuk babasıydı. Guevara’yı dünya Che diye tanımış olsa da bu isim değil halk arasında bir hitap şekliydi. Ama dostları Guevara’ya takılmak için kullandıkları bu seslenişi halkın benimsemesiyle Che bir isme dönüşmüştür.

Küba devriminde rol oynasa da aslen Arjantinlidir. 7 Şubat 1959’da kazanılan zafer sonrası özel kanunla *Doğuştan Küba vatandaşı* yapılmıştır. Tıptan mezun olduktan bir yıl sonra doktorluk için iş bulamayınca gittiği Guatemala’da bir çok politik olaylara karışmış, Kübalı devrimcilerle arkadaş olmuştur. 1953 yılında 26 Temmuz Devrimci hareketine katılmış. 1954 yılında Jacobo Arbenz, CIA tarafından devrildikten sonra Mexico City’e gitmek zorunda kalmıştır. Che 1955 yılında Meksika’da Fidel Castro ve arkadaşlarıyla tanışarak devrimciler safında yer alır(Bu arada bir baskında yakalanan ve 16 yıl ceza alan Fidel Castro, 21 ay hapis yattıktan sonra Batista’nın emriyle hapisten çıkmıştır). Che Bir süre sonra Grandma adlı yatla Meksikadan Küba’ya gider orada gerilla savaşçısı *Comandante* olur. Bu arada ilk eşinden ayrılır.

1958 yılına gelindiğinde Santa Clara’yı ele geçirirler ve Batista Küba’dan kaçar. 5 yıl 5 ay süren savaş sonrası *La Revolucion* devrim günüdür.

1959 yılında da hükümet kurulur. Che’ye üst düzey görevler verilir. Bu arada Che, Haziran 1959’da Küba Devriminin aktif bir üyesi olan ve 1958 sonlarından beri birlikte yaşadığı Aleida March ile evlenir.

1964 yılında Fidel’e bıraktığı mektubunda; Küba’daki işinin bittiğini, diğer mazlum durumdaki Latin Amerikalı vatandaşlara yardım etmek üzere ayrıldığını ve Küba vatandaşlığını da bıraktığını yazar ve Kongo’ya gider. Kongo’da gerilla operasyonlarına başlar. 1966 yılında saklandığı Prag’dan kısa bir süreliğine Küba’ya gelir ve yeni bir gerilla mücadelesine hazırlık yapacaktır ki, bu mücadele Bolivya için olacaktır. Amerika haber alır ve Bolivya Ordusunu eğitir. Che’yi yakalamak için de yoğun faaliyetler başlatmış hatta seferberlik ilan etmiştir.

Yeri tespit edilen Guevara, Bolivya’da yakalanıp apar topar yargısız infaz edilmiş. Çatışma esnasında ölmüş gibi göstermek için defalarca ateş edilmiş, basına fotoğraflar çektirilmiş ve daha sonra kimliği tespit edilmemesi için elleri kesilerek bilinmeyen bir yere gömülmüştür. 1997 yılında elleri olmayan iskeleti Bolivya’nın bir bölgesindeki uçak pistinde gömüldüğü öğreniliyor ve gömüldüğü bu yerden çıkarılıyor. Yapılan DNA tespitiyle teşhis edilip Küba’ya teslim ediliyor. 🇨🇺 Kader….

Ülkeyi 2006 yılına kadar Fidel Castro yönetti sonra 2008 yılında görevini kardeşi Raul Castro’ ya bıraktı. İyi bir hukukçu olan 1926 doğumlu Fidel Alejandro Castro Ruz iki sene önce 2016 yılında 90 yaşındayken hayatını kaybetti. Kimi devletlerce diktatör olarak anılsa, ABD tarafında ambargo uygulansa da ülkesini elli yıla yakın yönetmiştir.

Hemen sağındaki binada da (telekominikasyon binasıymış) en az Che kadar devrim için çalışmış, devrimin sessiz kahramanı Camilo Cienfuegos’un silüet vardı. Ondaki yazı da Vas Bien Fidel*Çok iyi gidiyorsun Fidel* yazıyor.

IMG_0926
Küba-Havana- Telekominikasyon binası ve Camilo Cienfuegos’un silüeti

Devrimin hemen sonrasında Küba’nın üçüncü önemli kişisi olmuştur. Meydandaki bu silüetteki yazının sebebi şöyle; Fidel bir konuşması sırasında Camilo’ya dönerek; Nasıl iyi gidiyor muyum? diye sorar, Camillo da Fidel’e *Vas Bien Fidel* der. Ve bu söz halk tarafından slogan olarak kullanılmaya başlar.

Camilo’nun çok genç yaşta bindiği uçağın Havana’ya gelirken Okyanus üzerinde kaybolmasıyla hayatını kaybettiği biliniyor. Gerçi tüm aramalara rağmen ne uçak ne de içindekilerin cesedine rastlanmamıştır. Camillo’nun anısına tüm okullar her yıl 28 Ekim’de bayraklarını yarıya indirirmiş. 🇨🇺🇨🇺🇨🇺

Önümüzden hayli eski model göz alıcı renkli arabalar geçip durdu. Ay fotoğrafını çekseydik derken meydanın kenarında taksilerin durduğu yer varmış orada bir tane çekebildim. Herkes inip biniyor turist çok.

IMG_0929sp

Bu şıkır şıkır ben buradayım diyen renklere bürünmüş Amerikan arabaları fotoğraftaki 1952 model Chevrolet Styleline 😍  babadan oğula miras geçerek bugünlere sağ çıkmışlar. Zaten bu yaşlı arabaların en yenisi devrim yılından olan 1959 model. Zira devrimden sonra araba almak bir hayalmiş ve elinizdeki araba ne olursa olsun kullanılabilir durumda olmalıymış o nedenle eski arabalar hala gıcır gıcır. 👍 Halk fakir demiştim ya işte herşey devletin olunca mal, mülk gibi miras kavramıda yokmuş. Tek bu arabalar devrim öncesi elinde olanlardan oğullara kalmış. Hal böyle olunca bizdeki gibi kavgalar da olmuyordur deyip gülüştük.. 🤣🤣 Maaşlar da çok azmış 20-30 $ vs.

Neyse otobüsle şehir turuna devamla gördüklerim…

IMG_0933

Aşağıda görülen çeşme (Hintli yerli demektir, Hintli Kız çeşmesi) diye anılır. Halk arasında Ana tanrıca Kibele’nin heykelidir. 1837’de Villanueva Kontu için Guiseppe Gaginni tarafından Carrara mermerinden yapılmış. Dört bir yanında ağzından su akan yunuslar var. Heykelin sol elinde Küba meyvelerinin temsili bereketi, sağ elinde de şehrin armasını taşıyan oval bir kalkan var. İnip yakından çekebilseydik güzelmiş.

Bu heykel aynı zamanda birçok şairlere ilham kaynağı olmuş bir sürü hikayeler yazılmış. Bir efsaneye göre de; çeşmenin açılmasından bir gece önce, şehirde bir fırtına kopmuş birkaç ağacı ve bazı evleri yıktığı halde heykelin açılış için üstüne kaplanan örtüyü milim kıpırdatmamış. 

Burası, içinde bulunduğu hareketli mahallenin sakinleri için gelip mutlaka oturulması gereken bir park olmuş. Burada oturur sohbet eder, hikaye yazarlar, aşık olurlar, kısacası heykeli yaşam kaynağı kabul etmişler. Ne güzel. 😍😍😍

IMG_0937gg
Küba-Havana-Fuente de la India Çeşmesi.

Şehir turumuz otobüsle devam ediyor. 🤩

1-
Küba-Havana -Paseo De Marti caddesi

Arabanın yan aynasındaki görüntü de harikaymış. 😍

2-IMG_2092
Küba-Havana -Paseo De Marti caddesi
3-IMG_2096
Küba-Havana -Paseo De Marti caddesi
4-
Küba-Havana -Paseo De Marti caddesi

Köşeyi döndük ve muhteşem bir yapı üstelik hiç de yabancı değil. Evet benziyor ama beyaz saray değil. 😃 Meşhur Capitol den geçiyoruz. Fakat restorasyon nedeniyle gezemeyeceğiz.

5-1-1
Küba-Havana- Capitol binası-Paseo de Marti caddesi

Prado Caddesi üzerinde, Eski Havana ve Merkez Havana sınırında bulunan bu büyük bina Washington D.C’deki Amerikan Capitol binasından kopyadır ve Küba Devlet Başkanı Gerardo Machado tarafından Amerika’ya şirin gözükmek için yapıldığı söylenir. Çok eskiden bataklıkmış kurutulup inşa edilmiş.

Beyaz kubbe 62 metre yüksekliğinde ve içinde devleti temsil eden 17 metre Jüpiter’in heykeli varmış. Bu, Latin Amerika’nın en yüksek ve dünyanın en büyük üçüncü iç mekan heykeliymiş. En mühimi de giriş salonunun merkezinde 24 karatlık bir elmas varmış yabancı bir sitede okumuştum…

IMG_1530
Küba-Havana- Capitol binası

Capitolio, şehir içinde kendinizi yönlendirmek için önemli bir dönüm noktasıdır.  Mehmet AYDIN Rehberimiz; Bina doğuya bakar ve önündeki her şey Eski Havana’dır. Merkez Havana mahallesi binanın batısında (arkasında) başlar. Biz yürüyerek Eski Havanayı gezeceğiz şimdi geçtiğimiz yerler Vedado bölgesi daha modern ve iş merkezlerinin olduğu yerler.

Capitolio’nun hemen yanında Havana’daki en güzel binalardan biri olan ve ulusal balenin sahne aldığı Gran Teatro de La Habana yer alıyor.

IMG_1532
Küba-Havana*Grand Teatro de La Habana*
7-img_2124-1
Küba-Havana*Grand Teatro de La Habana* Paseo De Marti caddesi

Birçoğu hala harap durumda olan evler ama içinde yaşayanlar var demiştim ya; Havana, 56 yıldır yani devrim gününden beri binalara tek bir çivi dahi çakılmamış gibi. Çünkü evler devlete aitmiş ve restorasyon lazımsa talepler sıraya giriyor dolayısıyla gecikiyormuş. Kısaca kira derdi yok. İnsanlar, bence tabii sadece boya yapabiliyorlar gibi. 🤷‍♀️

Ne kadar renkli boyanmış olsalar da çoğu bizdeki tarihi yapılar gibi yıkık dökük tam bir virane, ama inanın içinde yaşayan aileler vardı. Aklıma bizim eski Dolapdere geldi, oğlum Dr.Oğuz Derya’yı sağlık merkezinde çalışırken ziyaretine gitmiş gördüğüm manzaraya inanamamıştım. Gerçi şimdi çok modern olarak yeniden yapılandırılmış. İşte iki güzel örnek size, yanındaki yıkık yer de görülüyor.

IMG_0944

Çamaşır asılı balkonları fotoğraflamayı oldum olası sevmişimdir. Rengarenk görüntüleri cezbediyor olabilir. 🤷‍♀️

IMG_0945

Havana turu devam.

IMG_2049
Küba-Havana
IMG_2050
Küba-Havana
IMG_2126
Küba-Havana

Uzunca bir tünele (denizin altından gidiyoruz) girip çıktığımızda karşımıza bir kale çıkıyor, Castillo del Morro.

İtalyan mühendis Juan Bautista Antonelli tarafından tasarlanan kale, 16. yüzyılın sonlarında çevreden çıkarılan kayalarla köleler tarafından San Cristobal de la Habana kentini savunmak için inşa edilmiş. Ancak, Küba valileri ve Mühendis Antonelli arasındaki anlaşmazlıklar, sorunlar nedeniyle kalenin inşası tam 30 yıl sürmüş.

IMG_0950     Tastillo de los Tres Reyes del Morro; Havana’nın sembollerinden biridir ve hem turistler hem de yerli halk tarafından en çok ziyaret edilen yerlerden biri olarak birçok filmde de yer almış. Kastilya’nın ilginç bir tarihi özelliği de hapishaneleri. Arka duvarlarındaki mevcut deliklerden mahkumları köpekbalıklarına atarlarmış. 😤😤

Akşamları top atışları çok renkliymiş biz yaşamadık. Eskiden halkı eve dönün dercesine kaleye çağırmak için top atışı yapılırmış. Bu gelenek hala devam ediyormuş.

Yine pembe bir Chewrolet gördüm 💃💃💃

IMG_0959ssss

Morro kalesinin içinde çeşitli sergiler varmış.

IMG_2151

Ve ayrıca Tarih müzesi olarak gezilebilirdi tabii ama hava o kadar bunaltıcı ki, karşı sahilde görülen meşhur Malekon Bulvarının ve çevre manzaranın güzelliğini bile bizi cezbetmedi.

IMG_0952

Yolumuz yine bir bulvardan geçer Puerto Caddesi ve Plaza de Armas’taki Parque Cespedes’in sahil tarafıymış. Burada da harika bir sürprizle başbaşayız. Küba devlet adamlarının isteği üzerine heykeltraş Metin Yurdanur tarafından 2011 yılında yapılan ve altında “Yurtta Barış, Dünyada Barış” ve “Fundador de la Republica de Turquia” yani “Türkiye Cumhuriyeti’nin Kurucusu” yazıyor. Ata’mızın büstü karşımızda. Küba’da Ulu Önderimiz ATATÜRK‘ten başka hiçbir yabancı devlet adamının büstü yokmuş. ❤️❤️🇹🇷🇨🇺❤️❤️❤️ Onur duydum.

IMG_8555

Deniz kıyısında yani eski Havana’dayız burası da Plaza de Armas’ın sahil tarafı etrafta askeri araçlar, askerler ve bir kale daha var.

IMG_0962

Castillo de la Real Fuerza; Amerika’daki en eski Avrupa savunma yapılarından biri ve Karayipler’deki İspanyol egemenliği döneminde korsan saldırılarına karşı savunma amacıyla Fransız uzmanlar tarafından 1555 yılında yıkılan bir kalenin yerine inşa edilmiş.

IMG_2159ak
Küba-Havana-Castillo de la Real Fuerza’da ben.

Burada da bir efsane hikaye yakaladım. 😍 Dona İnes de Bobadilla efsanesi; Batı kulesinde La Giraldilla adıyla bilinen bronz bir rüzgar gülü varmış. Efsane Espera kulesi olarak da bilinen bu kulede geçer… O dönem Küba Valisi olan, aynı zamanda İspanyol fatih Hernando de Soto’nun eşi; kocasının Floridayı ele geçirmek için çıktığı seferden dönüşünü beklerken rutin olarak hergün bu kuleye çıkar saatlerce kocasının dönüşünü beklermiş. Ama çok uzun süren bu fetihten Vali asla dönememiş ve evet fetih sırasında ölmüş. 🤭😇

Askeri mimarinin de en güzel örneklerinden biriymiş. Kale, kentin kalan kalıntıları ve tarihi merkez ile birlikte UNESCO tarafından bir Dünya Mirası Alanı ilan edilmiş. Tarih müzesi olarak geziliyorsa da biz es geçtik. Çünküü  Eski Havana, Havana Vieja’yı gezeceğiz insanı kıpır, kıpır oynatan müzikler eşliğinde hem de… 💃💃💃💃

IMG_2162
Küba-Havana Castillo de la Real Fuerza

Sola döndük rehberimiz eşliğinde gidiyoruz. Soldan devamla San Ignacio sokaktan geçiyoruz. Yolda gördüklerim; henüz yerli halk yok.

IMG_2163
Küba-Havana San Ignacio sokak
IMG_2164
Küba-Havana San Ignacio sokak

Ay paylaşmazsam ölürüm. Arada erkekleri zorla öpmek için koşturan kadınlar vardı inanılmaz üzüntü verici. ☹️ Yine Amerika’nın sömürgesi döneminde zengin iş adamlarının meşhurların gözde mekanıydı Havana. Bugünkü sonuç kaçınılmazdı yani.

IMG_2171

Barların dışı kırık dökük olsa da içleri çok güzel.

IMG_2165 kopyası

Nihayet Catedral meydana geldik. Sağdaki sokakta Empedrado sokağı Ernest Hemingway‘in romanlarını yazdığı ve yine romanlarında bahsederek meşhur ettiği Ünlü bar La Bodeguita Del Medio var Mojito‘larıyla ünlü.. Mojito geleneksel bir Küba içeceğidir. Geleneksel olarak, bir mojito beş malzemeden oluşan bir kokteyldir: beyaz rom, şeker, limon suyu, soda suyu ve nane. Nane ile aslında limonun yeşili diyebileceğimiz Lime ile yapılanı makbulmüş ve tatlarının birleşimi romla birlikte mojito’yu popüler bir yaz içeceği haline getirmiş. Fiyatlar da ünlüymüş 😜 Mojito 5 CUC. Serbest zamanda gitmek üzere not aldık. 🍹🍹🍹

IMG_0966 son
Küba-Havana-Empedrado sokağı-La Bodeguita Del Medio

Sanırım Katedralin yanındayız ve meydanına yaklaştık. 😇

IMG_0963
Küba-Havana katedral

Ooo Meltem-Serdar çifti selfiden önce bana yakalanmışlar. 😍😍 Selam olsun. Bu güzel kemerli yapı da vakti zamanında Saraymış. Aguas Claras Markizleri sarayı. Devrimden önce bu anıtsal yapı Banco Industrial’in merkeziymiş. Evet şimdi El Patio isminde bir restoran olarak hizmet ediyor. Yine 1700 lü yıllarda yapılmış.

IMG_2167 kopyası
Küba-Havana-Aguas Claras Markizleri sarayı- Restoran El Patio

1.-Meydan-Plaza De La Cathedral;

Eski Habananın dört önemli sömürge meydanından en merkezi ve tanınmış olanıdır. Bu meydan otantik bir Küba Barok müzesiymiş, çünkü San Cristobal Catedral dahil olmak üzere tüm binaları 17. yy sonları -18. yüzyıldan kalmaymış.. Bir hayli ilerde göreceğimiz su kanalına kadar (16.yüzyılın sonunda) burası hep bataklıkmış bu yüzden şu anda La Cienaga olarak da adlandırılıyor. Şehre su sağlayan açık bir kanal olan Zanja Real’e ulaşana kadar, alan kurutulmuş ve sonra katedral yapılmış.

Catedral De San Cristobal;

Hayli görkemli değil mi? Ama bir yapım hikayesi var tabii. Tamam benim kadraj yanıltabilir ama Katedralin kuleleri dahil çoğu yeri asimetrik 😃

Tamam anlatıyorum; Bir Cizvit papazı-sömürge döneminde burada bir kilise ve papaz okulu açmak ister, inşaata başlar ama ömrü vefa etmez ölür. Kilisenin yapımına kardeşleri devam ederse de onlar da bitiremez. İstilacı İspanyollar (bu arada İspanyolları çok severim❤️) Cizvitleri kolonilerinden kovunca Kiliseyi tamamlamak dönemin valisine kalır. Daha sonra katedral olarak tamamlanır. Katedral olana kadar türlü elden yapılan eklemeler yüzünden de çan kulelerinin farklı olduğu söylenirmiş. Yani benim kadraj (geniş açı lens nedeniyle) fazla eğik değilmiş.  😀💃💃

IMG_0973
Küba-Havana-Plaza De La Catedral- Catedral De San Cristobal

İtalyan mimar Francesco Borromini tarafından tasarlanan barok bir yapı olan katedral denizden çıkarılan mercan kayalarıyla yapılmış dünyada eşi yok deniyor. Havana Başpiskoposunun merkez katedrali meşhur Papa da ziyarete gelecekmiş. 🤔 Bir dönem ateist olan halkı biran önce Hıristiyanlaştırmak için olsa gerek. 🤷‍♀️

Kristof Kolomb’un kalıntıları 1898 yılına kadar bu tapınakta iken aynı yıl İspanya’ya Seville’e taşımışlar. Çanların müziği çok güzelmiş hatta Küba’lı bir yazar *taştan müzik seti * diye tanımlanmış, ama çalışına hiç denk gelmedik.

Sağda sergi olan yapı da bir zamanlar saraymış. Palacio del Conde de Lombillo Palace şöyle bakalım.

IMG_2168
Küba-Havana- Plaza de La catedral de -Palacio del Conde de Lombillo Palace

Saray 1741 yılında inşa edilmiş. Havana’lı Pedroso ailesine aitti ancak adını 19. yüzyılda Pedroso ailesinin soyundan evlenen Lombillo Kontundan almış. Bir dönem postane olarak işlev görmüş. 2000 yılından bu yana büro imiş.

El Patio restoranın önünde bu ablaları gördüm ama ikaz üzerine çaktırmadan fotoğraflamak zorunda kaldım. Verdiğin 1 Cuc’u beğenmiyor peşinizden geliyorlarmış. Gerçi bunlar yerlerinden kalkacak gibi durmuyorlar hem önlerindeki materyallere bakınca sanki falcı gibiydiler. 🤷‍♀️ 😊

IMG_09702
Küba-Havana- Plaza de La catedral -Palacio del Conde de Lombillo Palace önü

Hemen yan sokağında Grafik sanatını öğreten atölye varsa da bence görüntü güzeldi.

IMG_2181
Küba-Havana- Plaza de La catedral

San Ignacio sokaktan devam ediyoruz.

IMG_2182
Küba-Havana-San Ignacio sokağı

Bir sokak sonra sola Obispo caddesine döndük, calle-cadde diyor ama bence dar bir sokak, yine de çok hareketli, bar ve sanat galerinden geçilmiyor. Bu sembolik cadde diyelim hayli de eski 16.yy da bile varmış..  Çılgın müzik eşliğinde gezeceğiz demiştim ya işte tam yerine geldik, Bolerolar, Chachalar, Salsalar, Kübalı çocuklar 1.5 yaşından itibaren salsa yapmayı öğreniyorlarmış.💃💃💃💃

Mercaredes sokakla birleştiği yerde meşhur Ambos Mundos otel karşımıza çıktı.

IMG_0980222
Küba-Havana-Hotel Ambos Mundos

Balkondaki selfici süper 😃

IMG_0979

Önemi yine Hemingway’in zamanında ”Çanlar kimin için çalıyor” romanını yazarken 511 no’lu odada kalmasıymış. Büyük yazar dünyada gezmediği ülke kalmamış; iki dünya savaşı, İspanya iç savaşı yaşamış, Afrika’da seneler geçirmiş derken Hemingway yaşamının neredeyse 22 yılını Küba’da geçirmiş. Hal böyle olunca kuşkusuz Küba’da bıraktığı izler de fazla olacaktı. Otelin terasına çıkıp etrafa bakılabilirmiş.

Obispo Caddesinden devamla..

2. Meydan-Plaza de Armas;

Ve parkta tahta bacaklı göstericilerle karşılaşma. En son çocukluğumda görmüştüm. Benim koca Canon’u görünce para diye peşime düştü hayli de takip etti hemen uzaklaştım. 😀😀😀 Onlardan kaçayım derken yerdeki parkelerin taş değil ahşap olduğunu fark edememişim. ☹️

IMG_0985

Efendim zamanın İspanyol sömürge valisi atların nal seslerinden rahatsız olunca böyle bir yöntem bulmuş, yerleri daha az ses çıkmasına sebep olan ahşap parke döşetmiş. Ne yalan söyleyeyim ben arnavut kaldırım sanmıştım. 🤷‍♀️

Bu kare Önder’den iPhone ile…❤️❤️❤️ Arkadaki güzel sütunlu bina şimdilerde şehir müzesi -Museo de la Ciudad olarak kullanılan Palacio de los Capitanes- Valinin sarayı olarak çevirebiliriz.

IMG_2193

Hep beraber müziğin ritmine uyarak yürüdük. Plaza de Armas; yazmıştım Küba’da dört sömürge meydanı vardı, işte bu da onlardan biri hatta en eskisi 1520 lerde yapılmış. 1770 lerde sömürgecilik döneminde Plaza de Iglesia olarak bilinirken; askeri geçitlerin yapıldığı tören yeriymiş ve 20. yüzyılın ortalarına kadar siyasi ve idari rolünü devam ettirmiş. Yapılışı dört yüzyıla dayanan eski binalarla çevrilidir. Şimdiki adı Plaza de Armas – aslında “Parade Ground”  tören alanı, ana idari merkez anlamındaymış. Şimdi bir de herkesin yavaş dahi olsa İnternet kullandığı park. 💃💃💃

Yolumuzun üstünde bir cami görünce sevinmiştik ama bizim değil Araplarınmış. Abdallah camii -Mezquita Abdallah. İspanyol tasarımı cami. Eski bir Lübnan, Suriye ve Filistin kolonisi tarafından kurulmuş. Tamiri vs ile 2015 de açılmış. Az bir müslüman azınlık varmış.

unnamed-2a
Küba -Havana-Mezquita Abdallah.

Tabelasında; Inaugurada el 17.06.2015, correspondiente al 1er dia del mes de Ramadan 1436 H. **Ramazan 1436 H. ayının 1. gününe denk gelen 17 Haziran 2015 tarihinde açıldı** yazıyordu.

Sağa döndük cadde- Calle de Oficios oldu😊 yolda gördüklerim. Bu yaşlı kadın kedisini süslemiş çocuk arabasında birbirlerine bakıyorlardı. Kendi ayrı süslü öyle oturuyor çok sevimli ama direkt fotoğrafını çekmeye utandım. 😇 Hoş dilencilik yok zaten.

IMG_0987_1
Küba -Havana -Calle Oficios
IMG_0988
Küba-Havana
IMG_0989
Küba- Havana sokakları

Hemen solumuzda çok güzel bir yapı vardı saray mı?, otel mi?, yanında dikilitaş gibi süslü bir sütun, önünde orijinal bronz heykellerle dikkati çekiyor ama ne?

IMG_0991
KÜBA- Lonja del Comercio de La-Habana.
IMG_0995 kopyası
KÜBA- Havana-Plaza de San Francisco de Asís-Lonja del Comercio de La-Habana.

1909 yılında yapılmış ticaret merkeziymiş. 😁 Lonja del Comercio de La-Habana. Fransız heykeltraş Etienne’nin bronzdan yaptığı bu heykel; Fransa ile Küba arasındaki dostluğun belirtisi, hediyesi olarak 25 Mayıs 2012 tarihinde zamanın Fransız Büyükelçisi tarafından Havana şehrine bağışlanmış. Ve bu meydan da Plaza de San Francisco de Asis.

3.Meydan-Plaza de San Francisco de Asis;

Yine bir sömürge meydanı. Onaltıncı yüzyılda, İspanyol ticaret kalyonlarının İspanya’ya geçerken demirlediği limanın hemen yanı. 15. yüzyılın başlarında meydanda bir pazar kurulmuş ve sonra 1608’de bir kilise inşa edilmiş. Ancak rahipler gürültüden şikayet edince, pazar Plaza de Vieja’ya taşınmış.

Yapı ise; 1730 yılında inşa edilen İglesia y Convento de San Francisco de Asís kilisesi ve manastırı.

IMG_0997
KÜBA- Havana-İglesia y Convento de San Francisco de Asís

Sağda yine güzel bir yapı.

IMG_2197
KÜBA- Havana-Plaza de San Francisco de Asís

Kiliseyi solumuza alıp yürüdük sağdaki ilk sokak Teniente Rey’e döndük. Biraz gittik karşımıza Arnavut kaldırımlı sokağın ortasında ince uzun demir parmaklıkla çevrili bir çukur çıktı. Rehberimiz anlatacağım demese yürüyüp gidecektim. Sonra duvardaki açıklayıcı tabelayı görünce güzel yurdumdan aşina olduğum çukuru çekeceğime rehberimiz Mehmet Aydın’ı dinlerken tabela önü görüntüsündeki bizim gençleri çekeyim dedim. ☺️

IMG_0998
Küba-Havana’dayız diyor gençler. Muhittin Yörük, rehberimiz Mehmet Aydın, Levent Kuruoğlu, Muhammet Karadeniz, Rıza Erol.

Zanja Real, 1565-1592: Havana’nın Kraliyet su kanalı. Tabelada yazılanların kısa özeti: Havana’nın kraliyet su kemeri olarak 1545’te inşa edilen ve o dönemde kentin en zengin kişisi Juan de Rojo ve Vali Juanes Davila’nın himayesi ile tanıtılan ilk su kemeri.

13. yüzyılda ve özellikle 19. yüzyılda, kraliyet kemeri, şeker ticareti ile zenginleştirilmiş kozmopolit bir şehire su sağlamak için yetersizdi. Bu, 1831-1835 yılları arasında inşa edilen Ferdinand VII’nin ve daha sonra 1859-1897 yılları arasında inşa edilen kanal de vento’nun iki yeni su kemeri inşası için zorlandı ve sonunda tasarımcı ve yapımcı
Mühendis Francisco de Albear ve Lara bu son 11 km’lik eseri yaptı. Yapımcının onuruna Albear adı verildi. 1878 de Paris’in Evrensel sergisinde, Masterpiece Mühendislik altın madalyasını almış. Ve kemer şu anda Küba’da mevcut 7 mühendislik harikasından biri sayılıyormuş. Yani fazlaca önemli bir çukurmuş. 🤷‍♀️🤷‍♀️ Daha sonra Albear’ın mermer heykelini görecekmişiz. Zaten köşebaşı bir yerdeydik hop yeni bir meydandayız. Evet sömürge meydanlarından Plaza de Vieja’dayız. Panoramik görüntü denedik iPhone ile fena olmadı gibi. 😃

4. Meydan-Plaza de Vieja;

IMG_2202
Küba-Havana-Plaza de Vieja

Plaza Vieja; 1559’da yapılmış Plaza Nueva olarak adlandırılmış ve genelde zenginlerin yerleşim yeri. Birçok kez yıkılmış, yapılmış. Meydanda boğa güreşi, festivaller ve infaz gibi pek çok etkinlik düzenlenmiş. Aynı zamanda pazaryeri olarak da kullanılmış hatta 1950’lerde, bir yeraltı otoparkı inşa etmek için meydan kazılmış. Eski terkedilmiş 18. yüzyıldan kalma evler, binalar özgün ve zarif görünümlerine yeniden kavuşturulmuş. Çok güzel farklı ev stilleri var, mesela meydanın ortasında, 1796 yılında yapılan çeşme sonradan birebir aynısı olarak yapılmış. Binaların bakımlı oluşundan anlaşıldığı gibi neredeyse tamamı aslına uygun olarak yeniden yapılmış. Kafelerle, ünlü marka satış yerleri ile meydan hareketlenmiş. Sol köşedeki sarı bina çok güzeldi. Camara Oscura imiş.

IMG_1037ddd
Küba-Havana-Plaza de Vieja Camara Oscura

Camara Oscura “fotoğraf makinasının atası” diyebilirim. İğne deliği kadar bir yerden geçen ışığın karanlık ortamda, aynaların, içerdeki içbükey alana düşürdüğü Havana’nın 360 derecelik görüntüsünü veriyormuş. Biz çıkmadık.

Hemen yanındaki mavi bina Fototeca de Cuba.

IMG_1039
Küba-Havana-Plaza de Vieja, Fototeca de Cuba

Fototeca de Cuba, Ulusal Plastik Sanatlar Konseyi ve Kültür Bakanlığı ile iş birliği içinde, her kasım ayında Kasım Foto etkinliğini Küba’da düzenliyor. Küba ve dünya sanatında fotoğrafın varlığını, tarihini ve evrimini kutlamak amacıyla 2006 yılında ortaya çıkan bir inisiyatif. Meydandan görüntüler, tüm meydan içine bakan binalar restore edilmiş. Unesco destekli.

IMG_1002
Küba-Havana-Plaza de Vieja

Tertemiz ve sakin rengarenk binalarıyla çok hoş bir görüntüsü var. Bu güzel harika balkonlar hep burjuvaların yapılan etkinlikleri seyretmesi için ve sahiplerinin durumunu belirtecek şekilde süslü ferforjeler yapılmış. En soldaki civciv sarı meşhur La Taberna Muralla, biz başka bir daha hareketli tavernaya gidecekmişiz bakalım. 💃💃💃

IMG_1001
Küba-Havana-Plaza de Vieja

Camara Oscura’dan dümdüz plazayı geçtik çeşmeyi falan tavaf etmedik yani transit bir geçiş söz konusu. 🤷‍♀️

Köşe başında durunca soldaki sokaktan devam ettik Brazil (Teniente sokak) sağdaki sokak San İgnaccio idi.

IMG_1004
Küba-Havana-Plaza de Vieja

Ve çok az gittik, düz gittik öyle harika müzikli bir yere denk geldik kiii anlatılmaz. Yok üstteki bu sarı yer 106 bizim taverna bir sonra 104 numara. 😀 Sola doğru..

IMG_1040
Küba-Havana-Plaza de Vieja -Calle de san İgnaccio sokak
IMG_1041 2
Küba-Havana-Plaza de Vieja -Calle de san İgnaccio sokak

Evet 104 numaralı kapı La Taverna Del Son. Süper hareketli çocuklar zaten Küba müzikleri belli yani kıpır, kıpır. Elinde Maracas (hani içi boncuk dolu labutlar var ya salladıkça ritim tutarsınız işte onlardan) siyahi solist hiç durmuyor bazen uzun metal bir boru yine çivi gibi metal bir çubukla sürtüp ritim yapıyor.. Evet La Taverna del Son’dayız. Rehberimizin meth ettiği kadar var. En görünür fotoğraflar bunlardı. Videosu var bir ara ekleyeceğim.  Ünlü Guantanamera şarkısını hep birlikte söyledik.💃💃💃

IMG_1057 2
Küba-Havana-La taverna del Son -Calle de Brazil (Teniente sokak 104 numara)

Yine bir hikaye yakaladım size; “Guantanamera” sözleri ile romantik bir şiirdi. Zamanla şiir kime yazıldıysa aşk ilişkisi özelliğini yitirir. Daha doğrusu şiddet gördükten sonra erkeğini terk eden, muhtemelen aldatan bir kadının dramatik öyküsüne dönüşür…

“Guajira Guantanamera” diye nakaratı ile ağızlara pelesenk olan bu şarkıda
“guajira” İspanyolca işçi demek ve Guantanamera kadın olarak algılanmıştır.

Amerika Küba’da Guantanamo’da askeri bir üs kurar. Ve özgürlükçü akvist gençler savaş karşıtı gösterilerde, sendika grevleri, Amerikanın göç sistemine itiraz yürüyüşleri ve göçmenler için medeni haklar isteme gösterilerinde çokça kullanırlar.

Jose Martin’nin ” versos sencillos ” adlı eserinden 1929 yılında Joseito Fernantes tarafından bestelenmiş olan bir küba yurt şarkısı diye bilinir.

Joseito yıllarca yaptığı günlük radyo programında, doğaçlama yaptığı haberlerini Guantanamera’nın müziği ile seslendirmiş ve şarkının popülaritesi de hayli artmış.

1950’lerin sonunda, Kübalı bir müzisyen Amerikada bir partide Jose Martin’in şiirinin bazı dizelerini yine Guantanamera müziği ile birleştirmiş. Bu şeklini beğenen Amerikalı folk müzik sanatçısı Pete Seeger repertuarına eklemiş ve 1963 senesinde New York’ ta Küba Devrimi dayanışma gecesindeki konserde söylemiş. Neticede hala herkesçe bilinen dünyaca ünlü bir şarkı olmuş. Yazıları okurken bir yandan da şarkıyı dinlemenizi hatta benim yazımı okuduktan sonra müziğin videosunu da izlemenizi öneririm. ❤️💞❤️     Guantanamera

IMG_2207
Küba-Havana-La taverna del Son

Mojitolarımızı içtik bolca dans ettik. Otele giriş saatine kadar serbest zaman vardı biraz grupla birlikte biraz da kendimiz sokakları arşınladık. Önce geçtiğimiz güzel binalara bakalım. Hepsi bugünlere gelebilmiş birer tarihsel anıt bence.

IMG_2203
Küba-Havana’dan bir sokak
IMG_2204
Küba-Havana

Sokakta yemek olayı uzakdoğuda bilinen birşeydi ama Küba da aynı şekilde evlerde yemek pek yapılmıyormuş.

1-IMG_1065
Küba-Havana

Bu güzel çocuğun surat ifadesindeki  güzelliğe bakarmısınız kıyamam.😍 Torunumu özlediiim. 🤗🤗

2-IMG_1066
Küba-Havana

Sokaklarda kaybolduk desem yeridir. Sanırım Obispo sokakta grupla buluştuk. Grafitiden çok mural yapılmış harika duvarlar gördük.

3-IMG_1067
Küba-Havana

Ne tesadüf ki bu hanım da bir kedi besliyordu. 😍

k-IMG_1018

Bu da Altın makas berberi 😁

j-IMG_1017

Bundan sonra sokakları karıştırdım artık öyle ki, mekan fotoğraflamaya vermişim kendimi. 🤷‍♀️

Siz de benimle gezin en iyisi hem okumadan izlersiniz kolayca 🤓 Görüntüler muazzam zira.

f-IMG_1013

Bunlara bisiklet taksi diyeyim çokça rastladık derken durağına da denk geldik.

b-IMG_1006

g-IMG_1015

t-IMG_1031

Alt fotoğrafta evin duvarında ok işareti ile gider dediği sokak Amargura zaten duvarda da yazıyormuş. 🙈

l-IMG_1020

Kısaca Old Havanayı arşınlıyoruz. Kübalı ressamların atölyeleri vardı, iki tane çocuk odası için pano aldık ve çerçeveyi Aydın’da yaptırdık.

alev küba

4-IMG_1068
Küba-Havana

Küba denince akla ilk gelen eski model rengarenk arabalardır. İşte meraklısına panoları.

5-IMG_1069
Küba-Havana

Sokaklarda gezerken insanlar oldukça rahat. Ne güzel memleket! Gezerken göreceksiniz, kim ne yapıyor, açık mı giymiş, şortu minicik mi karışan olmadığı gibi bizlerden başka dönüp bakan da ya da benim gibi fotoğraflayanı da yoktu (kendim için değil vallahi size bilgi olsun diye çektim denir ya işte öyle bir fotoğraf). 😇 Kısaca mahalle baskısından bahsedilemez.😀😀😀

6-IMG_1071_1
Küba- Havana sokakları
IMG_1075
Küba- Havana sokakları

Kapı aralıklarını bile kaçırmadım. Sanırım Fidel ile Camilo posteri. Hazine var buralarda elbette fotoğraf adına ve bilgi, görgü adına. 💃💃💃

h-IMG_1016
Küba- Havana sokakları
d-IMG_1009
Küba- Havana sokakları

Böyle özel ve tarihi pencereleri de çok sever hiç kaçırmam. 😇 Brazil caddenin köşesi kapıda ayakkabı atölyesi yazıyordu.

IMG_1029
Küba- Havana sokakları- Brazil calle

Hayat gailesi içinde koşuştururken çiçeği unutmamak ne güzel.💞💞

m-IMG_1021
Küba- Havana sokakları

Güleryüzlü yerel halk fotoğraf çekimine hiç ses çıkarmıyor.

u-IMG_1032
Küba- Havana sokaklar

Kırmızıların uyumu. ❤️❤️ Dedim de aklıma geldi, hala aklıma geldikçe çok üzülürüm. Yemek yediğimiz bir restoranda çat pat türkçe bilen garson kız bana işaretle ruj var mı? diye sordu. Özel günlerin haricinde sürme alışkanlığım hiç olmadığından yanımda da taşımamıştım ve yok dedim. Diğer garson kız kıpkırmızı ruj sürmüştü sana da biz alalım dedim satılmıyor dedi. Bir yerde okumuştum giderken yanınızda sabun götürün diye yazıyordu, keşke dedim ruj deseydi de yanımda götürseydim bu kızcağızı sevindirseydim. Sohbet sırasında bir Türk gencin peşinde olduğunu Türkiye’ye gidelim bir müddet birlikte deneme yapalım anlaşabilirsek sonra evleniriz demiş. Tabii kızı yanlış olduğu yönünde ikna etmeye çalıştık ama buradan kurtulma hayali hayli yüksekti.😟😟

o-IMG_1024
Küba- Havana sokakları

Gençler ve yaşlılar 😃

n-IMG_1023
Küba- Havana sokakları

Kapı önü sohbetlerine doyum olmaz. ☺️

p-IMG_1025
Küba- Havana sokakları

Teniente rey ve Amargura- 460 No’lu Cuba sokağından geçtik burada Museo Historico de las Ciencias Medicas Ulusal Tıp  Bilimleri Tarihi *Carlos J. Finlay* adı verilmiş müze var. Kapalıydı gezemedik.

v-IMG_1033
Küba- Havana Teniente rey ve Amargura- 460 No’lu Cuba sokağı

Yolları aşındırmadan yürüdük karşımıza meşhur 200 yıllık bir geçmişi olan ve fakat  yine Hemingway’in daiquiri içip meşhur ettiği diğer bar-Floridita bar çıktı.

8-IMG_1077
Küba- Havana

Bu arada; Kübalıların polisle araları pek iyi değilmiş. Ama yine de yardımsevermişler.

Otele dönmek için buluştuğumuz meydan Central parka bakan bir anıt alanı. Hani Küba’ya su getiren ve hala çalışan kemerin; yolda sadece demir parmaklıkla çevrili çukur vardı ya işte o kanalın mühendisi Francisco de Albear y Lara’nın anıtı. Karşısındaki otel de Gran Hotel Manzana Kempinski La Habana.

9-IMG_1076
Küba- Havana,Gran Hotel Manzana Kempinski La Habana.

1895 yılında Küba’lı sanatçı Jose Vilalta de Saavedra tarafından yontulmuş Francisco de Albear y Lara’nın gerçek boyutundaki Carrara mermer heykeli, askeri mühendis olduğu için üniforma giydiğini ve sürekli çalışan biri olduğu için de bir deftere yazar şekilde gösterilmiş. Anıtın dibinde duran kadın heykeli de Küba’yı temsil ediyormuş.. Anıtın çevresini üç küçük çeşme çevreliyor.

Kaidedeki yazıtta; “Havana kenti bu anıtı ünlü oğlu D. Francisco de Albear ve Lara’ya kurdu” yazıyor.

10-IMG_1081
Küba -Havana-Francisco de Albear y Lara’ anıtı

Bu bekleyişte bir de Central parka bakayım dedim. Türk bayraklı tişört giymiş amcam da çok güzel.

11-IMG_1074
Küba -Havana

Central parkın arkasında ya da yanında Capitol görünüyor bir diğer kenarı da Jose Marti bulvarı.

12-IMG_1083_1
Küba -Havana Central park
13-IMG_1084
Küba -Havana Jose Marti bulvarı

Tekrar Albear anıtına geldim. Otele gitmek için otobüsümüze bindik siz ne durumdasınız bilmiyorum ama biz yorulmuşuz.  Miramar’daki Havana Be Live Copacabana Oteldeki şarkıcı kızımızla veda edeyim. Küba’daki ilk günümüz böyle geçti memnun kaldık.

IMG_1087

Dilerim sizleri de keyifle gezdirebilmişimdir. Daha 3 gün buralardayız Küba’nın başka güzelliklerinde görüşmek üzere hoşçakalın, sevgiyle kalın. 😍😍😍😍

Meksika-5*Ulusal Antropoloji Müzesi*

En son Chapultepec semtinden az yukarıda ATATÜRK anıtını ziyaret etmiştik. O halde bu yazı ile Meksika’yı gezmeye kaldığımız yerden devam edelim. Geldiğimiz yer güzel bir park, Chapultepec Parkı *Nahuatl dilinde “çekirge” anlamına geliyormuş. Kalabalıktan sıyrıldık sade görünüşlü güzel bir binaya geldik ki önünde hikayesini anlattığım -Kartal ve yılan- anıtı ki Meksika bayrağında da yer alır. Burası; Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi’dir.

Anımsatayım; Aztekler göçleri sırasında uğradıkları bir mağarada karşılarına Arı kuşu Tanrısı çıkmış. Bu büyücü tanrı Tenoch, sözünü dinlemeleri koşuluyla, onlara öncülük etmeyi önermiş ve zamanı geldiğinde yerleşebilecekleri yeri göstereceğini bu yerin de bir kaktüsün üzerine tünemiş, gagasından bir çıngıraklı yılan sarkan kartalın görüneceği yer olacak demiş. Evet kartal ve yılan çok görkemli baksanıza.

1-img_1751
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Ve Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi içerisindeyiz.

2-IMG_0758.JPG
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Alttaki panoda da muhteşem Quetzalcoatl ile Jaguar karşılaşmasını betimleyen bir mural (duvar resmi) var.

3-img_0606
Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi içi

Sağdan devamla bir avluya çıktık. Bizi karşılayan dev bir şemsiyeden şelale gibi akan sulardı. Elbette özel bir anıt. Maya ve Azteklerin kutsal ağacı Seyba’yı sembolize eden bir anıt, 11 metre yüksekliğinde Jose Chavez Morado tarafından tasarlanmış. Sürekli akan su hayatın akışını temsil ettiğinden hayat ağacı olarak da anılıyor.

Bir salonu gezip bitirdikten sonra diğer bir salona girmek için bu ortadaki avludan geçiyorsunuz.

4-img_0670
Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi.
5-img_0608_1
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Anıta yakından bakarsak yılanı gagasında tutan kartal figürünü altta da Jaguar kafalı tanrı gravürlerini görebiliriz.

6-img_0757
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Bensiz olmaz değil mi?😇

7-img_1513kü

Evet Meksika ve dünya antropoloji tarihinin özetini görmek isterseniz adresiniz ‘Ulusal Antropoloji Müzesi’ olmalı. Müzenin şu andaki merkezi 17 Eylül 1964’te açılmış ve beş yıldan uzun bir süredir ülkenin en önemli arkeolojik ve etnografik koleksiyonlarını araştırmak, muhafaza etmek ve sergileme görevini yapmakta.

Çok büyük bir alana kurulmuş olan müzeyi tam anlamıyla gezmek isterseniz birkaç gün ayırmak gerekir dedi rehberimiz bana öyle devasa bir müze gibi gelmemişti açıkçası hani ama gezdikçe dipsiz kuyu gibi haklıymış. 🤷‍♀️ Müzenin mimarisi ve iç düzeninde görsellik ön plana çıkmış çok güzeldi. Dünyanın oluşumu, insanlık tarihi, Nahuatl, Olmec, Mixtec, Zapotec,Toltec,Aztek ve Maya kültürlerine ait belki binlerce orijinal eserler, Kolomb öncesi Orta Amerika tarihi anlatılmış. Birçoğu kazılardan çıkarılan orijinal eserler olsa da çakmaları da var elbette. Ama çeşitli bölgesel yaşamlar çok güzel betimlenmiş.

Müzenin Arkeoloji bölümü iki kattan oluşuyor, çok büyük bir avlunun etrafını çevreleyen 20 küsur sergi salonuna sahip. Her salon, ayrı bir medeniyete ayrılmış ve her bölümün başında ait olduğu döneme ait bilgiler var. Yine her eserin başında da İspanyolca ve İngilizce açıklamaları mevcut. Gez, gez bitmiyor tabii ama bizim sınırlı zamanımız da bile çok şey izleme olanağı bulduk.

Haydi birlikte gezelim enteresan yerlerde bilgi vereceğim. Unutmadan sadece pazartesi günleri kapalı olan müze sabah 09.00 ve akşam 19.00 saatleri arası açık ücreti hatırlamıyorum zira rehberimiz grup olarak alıyor ama ben hep merak ederim kaç tl diye 10 ytl diye aklımda kalmış sanırım 69 Pezo falandır.

Antropolojiye giriş;

8-IMG_1528
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Altta; Dünyadaki yaşamın başlangıcını anlatan harita.

9-img_1517Evet dolanarak gidiyorken karşıma insan görünümlü goril ya da goril görünümlü insan rekreasyonu çıktı. Evet o bir insan adı da Lucy.

10-img_1516kü
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi*Lucy*

Lucy; Antropolog Donald Johanson tarafından 1974’te Etiyopya’nın Afar bölgesindeki Hadar da bulduğu 3,2 milyon yıllık Australopithecus (güney primatı demektir) afarensis iskeletinin (ki iskeletin %40 ı bulunmuş ve leğen kemiğinin genişliği nedeniyle kesinlikle dişi denmiş) rekreasyonudur. Arkadaki yazılı açıklamada çene yapısı vs. anlatılmış bir de şöyle yazıyordu;

*Bir nehrin ya da gölün kenarında öldüğü bilinmektedir. Vücudu neredeyse tamamen korunmasına izin veren tortularla kaplıydı. Potasyum-argon tekniği ile 3 milyon 200 bin yıl içinde bulunduğu katman ile ilişkili lav örneği ile tarihlendirilmiştir.

Lucy, adını iskeletinin bulunduğu sırada ; Beatles’in *Lucy in the sky* parçası çalıyormuş ekip hep birlikte adını Lucy koyalım demiş. Ve Lucy doğmuş. Bu da tahtadan yapılmış şekli olmalı 🤷‍♀️

11-img_1518
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *Lucy*

Bazı genetikçiler Amerikalıların köklerinin Buzul Çağı’nın sonunda Bering Boğazı’nı geçmiş olması muhtemel olan ve şimdi Alaska olan yerdeki aynı göçmen grubuna dayandığını iddia ediyordu. Alttaki fotoğrafın açıklaması da bu mealde. * Kuzeydoğu Asya’daki modern sapienlerin gelişi ve Amerika’ya girmelerine ek olarak Bering Boğazı’ndan geçişleri. * denmiş.

Yani; Geç Buzul Çağ’ında, deniz seviyesi bugünkünden en az 80 metre aşağıda olduğu ve Sibirya ile Alaska’nın, şimdi batmış olan Beringia kıtasıyla bağlı olduğu bir zamanda.

IMG_0620
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Bir insan rekreasyonu daha. Modern insanmış. Altında İspanyolca açıklama vardı buyrunuz.🙇‍♀️

img_0614alev
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Yukardaki fotoğrafın altında yazılı açıklama aynen söyle (Gogıl amcam İspanyolca’dan  tercüme etti). 😄

Shanhadidar IV’ün mezarı, yaklaşık 50.000 yıl önce kuzeyde yaşayan Neandertal toplulukları tarafından yapıldı. Sol tarafına çömelmiş, mağara tabanının taşları arasına kazılmış küçük bir çukura yerleştirilmiş yetişkin bir bireydir. Yapılan analizler, ölenlerin üzerine buketlerin yerleştirildiğinin kanıtı olarak yorumlanan dört farklı çiçek türünden (mavi, sarı ve beyaz) büyük polen türlerinin varlığını göstermektedir.
Aslında, mezarlar kişinin varlığını hayali ve kozmogonik mitlerin günlük yaşamın bir parçası haline geldiği anla açıklama ihtiyacını başlatıyor. Bazı araştırmacılar, Neander’in ölülerini gömdüğünü söyleyecek yeterli kanıt olmadığını varsayarken, kendi türümüzün bir başka çeşidi olduğunu kabul edenler, Shanidar’ın ilk mezar ayinlerinin açık bir örneği olduğunu iddia ediyor. Son not: Neandertaller’in modern insanın yaşamış son kuzen türleri olduğu düşünülüyor ve hatta Harvard Tıp Okulu’ndan biri (Dr. olmalı)  antik DNA’yı kullanarak bir insan kadınının rahminde bir Neandertal bebeği klonlayabileceğini söylüyormuş!

IMG_0616
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Sanatçı burada insanlığın kültürel melezlemesini göstermiş. Tüm ırkların kadınları -solda Kafkasyalılar, sağda Afrikalılar – Mezopotamya, Greko-Romen, Mısır, Hindu kültürlerini sembolize eder, ön planda da taş etkinlikleri ile temsil edilen Meksikanın ana oluşumunun sembolü olarak gösterilmiş.

Sırada enteresan halografik bir çalışma var fotoğraflara biraz yandan bakınca insan yüzleri kafatasına dönüşüyor. Fotoğrafla anlatmak zor ama işaretlediğim bizden biri değil mi? 😳

9-img_0618

10-img_0619
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Giriş kat eski Orta Amerika uygarlıklarına, asma kat da bu canlı kültürlere adanmış. 15 milyondan fazla Meksikalı yerli etnik gruba ait ve 60’ın üzerinde dil konuşuluyor. Bu uygarlıkların gündelik yaşamlarını, giysilerini, müzik aletlerini ve oyunlarını gösteren etnografya müzesi yani. Her iki taraftanda yukarı asma katlara çıkılıyor. Kısaca giriş katların hepsinde bir de asma kat var. Girişin altında ise kuzey ve batı kültürlerine ayrılmış salonlar arkasında da çok hoş bir restoran vardı. Gezmeye devam..

Tarih öncesi faunayı gerçek bir ölçekte göstermek için hayvanların büyük ölçüde izlenebileceği bir duvar resmi yapmışlar.

18-img_0623
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Öte yandan sonraki ilgili dioramalar (yani canlandırmalar) Tepexpan erkeklerinin hayatta kalma mücadelelerinde bazı mamutlarla yüzleşmesini betimlemişler.

15-img_0612
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

İnsan da yiyor olabilirler mi?🤔

16-img_1522
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Mamut’la tanışmak durumunda kalmışlar.😀😀

17-img_ak
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Ve altta görülen gerçek Mamut fosili vardı.

19-img_0622
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *Mamut fosili*

Meksikanın tarihini, etnik gurupların dağılımını gösteren harita ve kültürel eşyaları görelim.

20-img_0628Alttaki fotoğrafın tanıtım yazısı; (Tree of life-El arbol de la vida) Amerika’da farklı insanlar renk, gelenek, dahi ve dil olarak doğarlar diyor. Sadece Meksikada 500 çeşit etnik gurup varmış.

21-img_0627
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi * Tree of life – El arbol de la vida*

Meksika’nın yerli sakinlerinden özellikle Maya ve Oaxaca da yaşamış yerlilerin yaşam tarzları ve belgeleri sergilenmiş. Gerçekten de çok güzel. Altta yine Mezoamerikada yaşayan insanlardan günümüze ulaşan kaya resmi. Bu arada açıklama yapalım Mezoamerika; Meksika’dan Kosta Rika’ya kadar uzanan bölgedir.

22-img_0624
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Rengarenk masklar, süs eşyaları, yerel giysiler, müzik aletleri ve duvar panoları tek kelimeyle muhteşem işçilik.

img_0630
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi
24-img_0631
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Sierra de Puebla; Prehispanik dönemden beri kurulu olan iki büyük eyalet Siera ve Puebla. Birçok büyülü ve renkli yaşamları olan köyleri var. Güney Meksika yerlilerinin özel törenleri var ve bu törenlerde giydikleri giysiler ve çeşitli modelde sepetler sergilenmiş. Ben sepetlere hayran kaldım.😍

33-img_0665
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi
IMG_0664
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi
IMG_0663
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Müzik aletleri ve renkli güzel panoları.

img_0634
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Doğrusu eşsiz bir sanatsal duyarlılık sergilemişler. Mezoamerica’nın en iyi polikrom seramiklerinden güzel rengarenk tablolar yapıp, hikayelerini anlatmışlar. 🤩🤩

img_0640
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Purepecha; ülkenin batısına yerleşmiş olan Tarascalara kadar uzanan ortak bir tarihe sahip şehir. Alttaki fotoğraf; yaşamlarından kesitler. Pazarcı kadınlar, işte bu fotoğrafta ve ötekinde de bir evde aile büyükleri ile yaşam ve çocukların misket oynaması çok güzel, sonra bir evin iç görünümü.

img_0646
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi
29-IMG_0649
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi
35-IMG_0678
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Alttaki fotoğraf sauna tipi banyo yeriymiş.

32-IMG_0668sss
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Palapa denilen yerlilerin yaşadıkları evler. Şekli ve kapılarının olmaması evi serin tutmak içinmiş. Alttaki fotoğraf 🙇‍♀️

32-IMG_0660sss
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Yine çiçekleriyle ünlü bir köyden dini tören. Öldükten sonra kralların yüzüne maske takıldığı biliniyor, sadece cenazelerde ölenlerin yüzüne değil, önemli günlerde kendi yüzlerine de maske takıyorlar.

33-IMG_0650s
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Meksikalı sanatçılar mural dedikleri duvar panoları ile tarihlerini anlatmışlar ve genç kuşaklarda tarih bilincinin gelişmesini hedeflemişler. Biri de Frida Kahlo’nun kocası olarak da bildiğimiz ünlü Meksikalı ressam Diego Rivera.

IMG_0672?
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi
IMG_0673.JPGMeksikalılar , bu resimlerle bir nevi siyasi tarihlerini anlatmışlar ve genç kuşaklarda tarih bilincinin gelişmesini hedeflemişlerdir.
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi
IMG_0680
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi
IMG_0682
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Altta Oaxaca villa-alta eyaleti bölgesinde mevcut yerlilerin geleneklerini temsil eden mural.

IMG_1689.jpgOaxaca villa-alta eyaleti bölgesinde mevcut geleneklerin resmi.
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Yine geleneksel bir tören kreasyonu.

IMG_0662
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Aztek kanosu; Mexico City şehrinde yol yapımı sırasında temel kazılırken yeraltından mükemmel şekilde korunmuş olan bu antik kano gün ışığına çıkarılıyor. Altta 🙇‍♀️

IMG_1669 2

Asma kat dolaşması bitti aşağıya buradan bir göz atalım mı? 😊

Su tanrıçası: Chalchiuhticue. Görünen heykel antik değil taklidi evet yani çakma. 🤷‍♀️ Önceki yazımda anlatmıştım Tenochtitlan ‘da Ay Piramidinin önündeki kaya parçası gibi görünen doğaya yenik düşmüş su tanrıçasının replikası (taklidi-çakması ne derseniz işte).

43-IMG_1621
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi* Chalchiuhticue-su tanrısı*

Alttaki yine; Tula şehrinde bulunan bir Toltec savaşçının antik heykeli. Taş, yüksekliği 4,6m. 1940’larda Tula’da Quetzalcoatl Tapınağı’ndaki sığınakta ilk odanın çatısını destekleyecek dört sütun bulunmuş tam görünümlü olan tek heykel bu ve göğsünde, Toltec’in stilize edilmiş kelebek amblemi var.

44-IMG_1639 2
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi*Toltek savaşçısı*

Altta ki bölüm de Aztekler ve Teotihuacan kalıntıları.

45-IMG_0669
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Zapotekler, Orta Vadiler, kuzey ve güney Sierras ve Tehuantepec Isthmus’unda yaşadılar. M:Ö 500 yılında Monte Alban şehrin kurdular. Günümüzde hala aynı şehirde yaşam sürüyorlar.

Altta Oxaca bölgesinde Zapotek’lerin kurduğu Monte Alban şehri ve piramitlerinin   maketi ve kentin mural -duvar resmi.

46-IMG_0674
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi*Monte  Alban*

Quetzalcoatl-tüylü yılan -Teotihuacan’daki tapınaktan bir parça.

47-IMG_0656
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Oxaca bölgesinde Monte Alban şehrinden antik bir kalıntı. Yüzüne zoomorfik-hayvan şeklinde maske takmış bir insan büstü.

48-IMG_0685
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Eski Oaxacan bölgesinde, on beşinci yüzyılın ortasından beri 15 farklı etnik grup yaşamış ve hala yaşıyorlarmış. Bir kısmı: Zapotec, Mixtec, Cuicatecas, Chinantecas, Huaves ve Nahuas. Yerli grupların her biri farklı bölgelere yerleşmiş olsalar bile kendi dillerini konuşuyormuş. Antik Oaxaca bölgesi, büyük arkeolojik zenginlik mirasını ve önemli bir kültürel geleneği bırakan “bulutların adamları” nın yaşadığı yer olarak da anılıyor. Monte Alban’dan antik kalıntılar.

49-IMG_0687
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Monte Alban’daki  Tanrı Jaguarı gösteren antik bir duvar.

IMG_0693
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Mayaların dağ köyleri Huasteca ve Totonacapan dan kalıntı Olmek’lere ait kafası .

IMG_0694
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *Olmek kafası*

Golfo- körfez demek. Huastec, Otomi, Nahuas, Totonac, Tepehuas, Popolcas, Zoque-Mixes ve Mixtec gruplarının yaşadığı deniz, nehir, lagün ve mangrovların varlığı ile karakterize edilen bölge. Bu grupların dilleri ve dinleri aynı iken mimarlık, heykel, resim ve seramik gibi alanlarda farklılık göstermişler. Ve antik heykeller. Bu kafaların büyüklüğü o dönem yaşayan insanların Afrika’dan göç edip geldiklerini düşündürmüşse de kanıtlanamamış.

IMG_0695
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Alttaki fotoğraf; Aziz Michael Chapultepec’in klasik döneme ait Steli imiş * açıklayalım-stel: antik dünyada anıt olarak dikilmiş dar ve uzun üzeri yazılı dikili taş*. Veracruz, özellikle beşinci olmak üzere Cerro de las Mesas’ın bazı stellerinde bulunan aynı özellikleri koruyormuş. Tanıtım yazısında öyle yazıyor, sizi bilgilendirmek için nerdeyse İspanyolca bile öğrendim. 😀

IMG_0696
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Klasik dönem antik heykelleri.

IMG_0697
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Oaxaca bölgesinden bir heykel.

IMG_0700
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Biraz hava alalım diye bahçesine çıktığımızda Japonlar bu mozaik etrafında toplanmışlardı demek ki önemli 🤔 onların arasından anca bu kadar çekebildim. Yazısını da çektim.

Diyor ki; Jaguar maskeli mozaik. 1955 yılında Tabasco, La Venta’da kazılarda birkaç metre derinliğinde kırılmış ve cilalı serpantin taş parçalarından yapılan üç mozaik bulunmuştur. Bazalt, serpantin, kireçtaşı, yeşim taşı, jadeit, ilmenit gibi çeşitli taşlar, Olmecler tarafından en çok kullanılan malzemelerdir ve daha fazla ustalık ile her zaman jaguarın yüzünün çoğaltılmış özelliklerini ithaf eder: burun, gözler ve kaşlar ve üst kısımda dört finial’den oluşan (açıklayalım: genellikle dekoratif bir özellik olarak oluşturulan bazı nesnelerin üstünü veya sonunu işaretleyen bir yapıt veya buradaki gibi şekil) bir başlık bulunmaktadır. Bu mozaikler yeraltı dünyasının önemli büyük temsilcisi Jaguara adanmıştır.

IMG_0698
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *Jaguar mozaiği*

Zaman kapanışa yaklaşıyor içeri girelim daha çok şey var. Tenochtitlan antik eserlerini gezeceğiz.

57--IMG_0702
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Alttaki fotoğrafta; Karşıdaki güneş taşını nasıl çekeyim derken, öndeki yuvarlak taşa dikkat etmemişim 🤷‍♀️ o da gladyatör sunağı imiş.

57A-IMG_0720.jpg
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Çapı 358 cm, kalınlığı 98 cm, ağırlığı da yaklaşık 24 ton olan Azteklerin en ünlü antik eseridir.

58-IMG_0712f.jpg
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *Piedra del Sol- Güneş taşı*panosu

Yanda yazılı açıklamaları Piedro Del Sol -güneş taşı’nın ne olduğu açıklamasını sevgili oğlum Deniz Kaplan’ın çevirisi ile yapayım.

Meksikalıları en iyi tanıtan bu anıt Aralık-1790 yılında, yeni İspanya’nın
başkentinin Plaza mayor-ana meydanında bulunmuş Güneş taşıdır. Kozmogonik günlerin ve güneş isimlerinin fark edildiği sembolik içeriği nedeniyle, Aztek takvimi olarak tanıtılmış olması yanlıştır.

Temalacatl olarak bilinen, gladyatörlerin kurban edildikleri bu büyük sunak, arka tarafında bir uçtan diğerine uzanan çatlaktan dolayı tamamlanamamıştır. Üzerindeki bu büyük çatlağa rağmen, savaşçıların arena dövüşlerinde kullanıldığı düşünülmektedir.

Diskin tasarımında Xiuhtecuhtli’nin yüzü – dünyanın çukurundan çıkarken bir çift insan kalbini tutmaktadır ve dili kurban töreninde kullanılan bıçak şeklini almıştır.- göze çarpmaktadır; çevresinde ise dört güneş vardır ve bunlar beşinci güneşten üstündürler. Tüm bunlar sırasıyla 20 günlük işaretler şeklinde kazınmıştır, bu ise etrafındaki dört ışının simetrik olarak yayıldığı güneş figürü ve beraberinde kurban etmeyi temsil eden sivri uçlar bulunmaktadır. Yıldızın etrafında ise, yıldızı cennete taşıyan iki Xiuhcoatl veya diğer adıyla ‘ateş ejderi’ görülmektedir.

Evet işte bu işaretler daha önceleri iyi tanımlanamadığı için güneş taşının takvim olduğu yanlışına düşülmüş.

59-IMG_0715 f.jpg
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *Piedra del Sol- Güneş taşı*

Tanrılar çeşitli temsil edilmiş.

60-IMG_0705f
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Tüylü yılan başı.

60-IMG_0711f
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Chac Mool, Altta görülen Özel bir Mezoamerikan heykel şeklidir. Yucatan’da bulunmuş. Karnında, göğsünde bir tepsi veya kase tutan yaslanmış bir adamı betimliyor. Chac Mool heykellerinin kökeni, önemi ve amacı hakkında pek fazla şey bilinmemekle birlikte, devam etmekte olan çalışmalar, Mesoamerican yağmur ve gök tanrısı Tlaloc ile aralarında güçlü bir bağlantı olduğunu kanıtlamıştır. Her ikisi de insan kurbanı ile ilişkilidir. Elinde tuttuğu çanak; kurban ritüelleri sırasında insan kalplerinin konduğu kasedir ve adı da Cuauhxicalli’dir.

60A-IMG_0710f
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi * Chacc Mool*

Altta; Aztek dininde önemli yeri olan Tlaloc, şimşek veya yağmur tanrısı olarak bilinir. ⛈⛈⛈ Mesoamericanın en eski ve yaygın tanrılarından biriydi. Tlaloc’un dağların tepesinde, özellikle de her zaman bulutlarla kaplı olanların üstünde yaşadığı düşünülüyordu ve oradan aşağıdaki halka canlı yağmur yağdırırdı.

Yağmur tanrıları çoğu Meso-Amerikan kültüründe bulunur ve Tlaloc’un kökenleri Teotihuacan ve Olmec’e kadar uzanır.

61-IMG_1727
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *Tlaloc*

Evet sırada kadın tanrı heykeli var. Eskiden kadınlar bugünkü gibi güzel değilmiş. 😂😂Coatlicue; Yılanlı etek giymiş, korkunç görünümlü doğurganlığı temsil eden- mother -ana tanrıça. Yine bir efsanemiz var mucize dolu. 😀

Aztek mitolojisinde Coatlicue; kutsal Coatepec *yılan dağı*’nda asıl görevi tapınağı korumak olan rahibeydi. Birgün kapı önünü süpürürken önüne bir tomar kuş tüyü düşer. Tüyü kemerine takarken birden mucizevi bir şekilde gebe kalır. 🤷‍♀️ Doğacak çocuk güçlü Aztek savaş tanrısı Huitzilopochtli’den başkası değildir. Annesinin gebe olduğunu duyan kızı Coyolxauhqui öfkelenir bu ne iffetsizliktir der. Annelerini öldürmek için 400 erkek kardeşini kışkırtıp onlarla birlikte Yılan dağına bir saldırı düzenler. Yine de duruma üzülen erkek kardeşlerden biri felaketi anneye haber verir. Kızı annesini tam öldürmek üzereyken aniden Huitzilopochtli bebek doğar, büyür ve hemen tam teçhizatlı bir savaşçı olur. 😳 Kılıcı ile kız kardeşinin başını uçurur ve yılan dağından aşağı yuvarlar. 🤦‍♀️ Kesik baş dağdan aşağı yuvarlanırken akan kanlar da aşağı kadar iner. Bu kan güneşin güçlü kalması yeniden doğması için gereklidir.

62-IMG_0718kü
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi* Coatlicue*

Yarın Chichen İtza’da yerinde göreceğimiz top oyunununa Ullamaliztli, oyununun oynandığı sahaya da Tlachtli deniyor. Aşağıdaki fotoğraf; sahadaki potalardan örnekler sergilenmiş. Chichen Itza: Yucatan yarımadasında, Colomb öncesi dönemde kurulmuş bir maya şehridir. Bilgileri orada görüp anlatırım artık.

63-IMG_0704
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Altta görülenler de kendileri açıklamış *Jugadores de pelota* top oyuncularının temsili heykelleri.

64-IMG_0733occidente
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi*Jugadores de pelota*

Meksika’da pek çok Maya şehri var ve bunlardan biri de Palenque şehridir. Bir çok piramitte mezar yokken bu şehirdeki piramitte Kral Pacal’a ait mezar varmış. Kral Pacal 80 yıllık ömrü ile en uzun yaşayan Maya kralı ve mezarının taklidi de müzede sergileniyormuş. Fotoğrafta görülen yapı bu mezarın replikasının (birebir kopyası) olduğu yermiş ve giriş yandan olduğundan ben görememişim. Oysa çok güzel yeşim taşından maskesi varmış. 😔

65-IMG_0727
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *Kral Pacal’ın mezarının replikası*

Altta; Maya mitolojisinde güçlü tanrı Kinich Ahau, güneşi temsil eden bir figürdü ve tarihe göre, bu tanrı, ürünlerde zarara neden olacak kuraklıkla doğrudan ilişkiliydi. Yanındaki küçük maskeler de eski ateş tanrısını gösteriyor. Meksika sınırına yakın Guatemala’nın kuzeyinde ortaya çıkarılan kızıl bir sıva ile yapılmış duvar freski.

66-IMG_0728
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *Maya tanrısı Kinich Ahau*

Altta; El Dios Descendente. Gökten inen tanrı; Her ne kadar bu tanrının gerçek kimliği bilinmese de, karakteristik bir yapıya sahip olduğu görülüyor. Bu tanrı birçok farklı yoldan yorumlandı: batarken düşen güneş sembolü ile karşılaştırıldı “yağmur”, “alacakaranlıkta güneş” veya “Venüs” ile ilişkilendirildi. Maya gökbilimcileri Venüs’ü hem akşam hem de sabah yıldızı olarak kabul etmişlerdir. Genel olarak, inen tanrılar antik doğurganlık ritüelleri ile ilişkilidir.

67-IMG_0730
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi *El Dios Descendente- Gökten inen tanrı*

Kuzey Kültürleri bölümünden birkaç fotoğraf paylaşıp çıkalım. Müze kapanıyor içerde kalmayalım. Meksikalılar her ne kadar Hıristiyan olsalar da bir dönem şamanizm varolmuş. Ölülerini değerli eşyalarla gömmüşler.

69-IMG_0736
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Mağara resimleri

74-IMG_0746_1
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Takılar

70-IMG_0739
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Giysileri ve fiziksel bir tip örneği kafatası.

71-IMG_0750_1
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Orijinali San Lorenzo de El Escorial Manastırı’nın gerçek kütüphanesinde yer alan el yazması. İspanya, aynı zamanda Codide de Michoacan olarak da bilinir.

72-IMG_0741
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

El yazması yukardaki kitapta görülen sayfa, sanırım bir saldırı anlatılmış gibi.🤷‍♀️

73-IMG_0742
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

İki güzel mural- duvar resmi.

75-IMG_0615
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi
74-IMG_0744
Mexico City-Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi

Nasıl harika değil mi?.  Siz gelirseniz daha çok vakit ayırmalısınız. Gezemediğimiz o kadar çok oda var ki…  Yine de gezdiğimize değmiş, size bir sürü fotoğraf sunmuşum. 😇

Chapultepec Parkı’ndan geçerek bekleyen otobüsümüzle otelimize gittik. Bugün her yazım sonrası rutinleştirdiğim bir güzelle veda etme geleneğimi bu kez bir sporcu ile yapıyorum zira müzede Lucy’den başka güzel yoktu. 🤷‍♀️ Sabah son kez şehir turunun ardından Meksikanın Karayipleri olan Cancun’a uçacağız. Kültür turundan hoşlandığınızı ümit ederek şimdilik veda ediyorum. Sevgiyle kalınız. 💞💞💞💞💞💞

IMG_0765

 

 

 

Meksika-4*Teotihuacan*Pramitler

Yol uzun gidilecek yer heyecan verici demiştim. Dünya Miras Listesi’nde yer alan, kimler tarafından kurulduğu ve neden aniden terk edildiği halen gizemini koruyan esrarengiz Teotihuacan’da Ay ve Güneş piramitlerini, Ölüler yolunu ve Büyük Tanrı ‘Tüylü yılana’ ithaf edilen Quetzalcoatl Tapınağını göreceğiz. 50 km’lik bir yolumuz var. 🚌 Yollarda ve tepelik yerlerde rengarenk boyalı gecekondu evler gördük🏘. Yerel rehberimiz Sergio’dan öğrendik ki, bu evlerdeki her bir renk farklı siyasi görüşü ifade ediyormuş. Evet arada mahalle kavgaları hiç eksik değilmiş. 😄 Arabadan çekebildiğimiz kadarı ile.

IMG_0491
Meksika-Teotihuacan yolu
IMG_1507
Meksika-Teotihuacan yolu

Manzara pek farklılık göstermeden devam ediyor derken evler bitti bozkır bir arazi evet kaktüsler ve piramitlerin olduğu bölge göründü. Dev kaktüsleri görünce insan şaşırıyor haliyle aklımıza Red Kit geldi sanki atıyla karşımıza çıkacak gibi. 🏇

IMG_0546
Meksika-Teotihuacan kaktüsleri
IMG_0550
Meksika-Teotihuacan Piramidlere giriş parkı

Zemin kırmızı topraklı ve orman içinde açık bir alan. Ve işte Aztek inanışına göre Tanrıların doğduğu bir site-devlet şehri Teotihuacan’dayız.🗿🗿🗿🗿

M.Ö 100 yılında kurulduğu sanılan ve çok sayıda piramit yapı içeren Teotihuacan, bir zamanlar 100 bin kişinin yaşadığı bir kent haline gelse de, Azteklerin bölgeye gelmesinden en az 600 yıl önce, M.S 700’de bilinmeyen sebeplerden dolayı terk edilmiş. Anlayacağınız Aztekler hazıra konmuş ve üstelik bomboş bir şehir. 😊 Seksen küsur metre kare bir alanın otuz kilometre karesi sit alanı ama çok az bir kısmı ziyaret edilebilir şekilde. Yani burayı yapanlar Aztekler değil, ama bulup tapınakları kullanan ve buraya Teotihuacan adını verenler Aztek’ler.

Sabah erken saat olduğundan ve 3 numaralı park kapısından girdiğimizden bizim gruptan başka kimsecikler yok. 🤷‍♀️ Arkeolojik bölgeye 5 noktadan giriş yapılmaktadır. Eğer tüm alanı gezmek istiyorsanız 1 numaralı noktadan giriş yapmalısınız.

Arka planda hediyelik eşya satan birkaç yer açıktı ve harabenin içinde de birkaç işçi restorasyona devam ediyordu. Eski evlerin bulunduğu bu küçük alan insana kentte yaşanmış izlenimini bir nebze olsun hissettiriyordu.

IMG_0511
Meksika-Teotihuacan Kalıntı evler

Alltaki bu kısım da Jaguar tapınağı avlusuymuş.

IMG_0465
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı avlusu

Her taraf taş yığını, biraz renkli yerleri var. Duvarlar deniz kabukları ezilerek yapılmış kireçli sıva ile kaplı. Tasvirler renkli yapılmış. Renkleri de çeşitli mineral ve bitkilerden faydalanarak yapmışlar. Mesela sarı rengi kaktüslerin öz suyu ile kaktüslerin üzerinde yapışık olan parazitlerin kanı ile karıştırıp yaparlarmış. Gezdiğimiz yerlerin %55 i restorasyonmuş. Görünen taşlar tamamen volkanik taşlar. Bu sit alanı 1987 yılında UNESCO Dünya Mirası listesine alınmış.

Jaguar Tanrısına adanan tapınağının duvar resimlerinde Jaguar; büyük bir kedinin profillerini içeren bir duvar resmine sahip olup, pençeleri bir Quetzal kuşunun tüylerini tutar, (İlerleyen satırlarda anlatacağım kuş) diğerinde deniz kabuğundan bir trompeti üfler şekilde betimlenmiş.

7-IMG_0479
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı duvar resimleri
IMG_1386
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı duvar resimleri

Trompetin ağzından trompetin sesini temsil eden notalar dökülmekte, etrafa da mısır tohumları atılmış gibi. Buradaki yıldız şekli ki, içinde iri gözlü bir surat var doğurganlığı temsil ediyor hatta bazen Venüs olarak da açıklanıyor, yanındaki taç gibi şekil yağmur tanrısı, ikisi birlikte ilkbaharı temsil ediyorlar. Tanrı Jaguar da mısır tanelerini toprağa ekiyor ki, baharda yağmur yağacak mısırlara hayat verecek. Biliyorsunuz mısır bitkisi Meksika’nın milli tahılı.

Altta da yine Jaguar Duvar resmi ama bu kez Puma görüntüsünde, başka bir takım yıldızını anlatıyor olabilirmiş. Bu bölümler Quetzalpapalotl’dan önceki bir zamanda yapılmış tapınağa aitmiş.

8-IMG_0472
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı duvar resimleri

Daha dar bir yerden geçerken Quetzalcoatl’ın kafasını gördük.

6-IMG_0483
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı Quetzalcoatl’ın kafası

Ve sahne görüntülü bir yere geldik. Burada Teotihuacan’lılar canlı insan kurban ettikleri törenleri yaparlarmış, sunak diyebiliriz.

IMG_0494
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı Kurban sunağı

İkinci Maya kültürüne zemin hazırlayan ve Azteklerin habercileri olan Toltek’ler, kanlı ve savaşçı Kolomb öncesi dinlerin temelini oluşturdular. Efsaneye dayalı Quetzalcoatl tarihini yaratarak, kutsal krallığa yasallık kazandırırken tanrılara da insan kurban edilmesini gelenek haline getirmişler. Bu efsaneye inanan Aztekler de Quetzalcoatl’ın bir gün geri döneceğine inanmışlar ve kurtarıcıları sandıkları İspanyol istilacılar tarafından tarih sahnesinden silinmişlerdir. Duvar kabartmaları çok güzeldi

IMG_1399
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı Kurban sunağı duvar kabartmaları
IMG_1400
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı Kurban sunağı duvar kabartmaları

Burada yapılan törenler çok enteresan şöyle ki; Kurbanlar zaten gönüllü veya esirlerden seçiliyor ve Azteklerin dinsel inanışına göre güneşin doğudan doğması ve yeryüzünde yaşamın sürmesi, ekilen mısır tohumlarının büyümesi için kurban edilecek insanların kanları ile beslenmeliydi. Şu fotoğraflarda daha belirgin anlatım var.

IMG_0497
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı Kurban sunağı duvar resimleri
IMG_0502
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı Kurban sunağı duvar resimleri

Kartala benzeyen Tanrının ağzından akan kurbanların kanları, suyla birleşip ilahi bir güç kazanıyor hatta tanrılaşıyor sonra toprağa karışıp sarı çiçek gibi görünen mısır bitkisine can veriyor. Genelde erkeklerden oluşan kurbanlar ya parça parça kesilir ya kalpleri çıkartılır ya da kafalarına ağır cisimlerle üst üste vurularak öldürülürmüş. 😱😱 Devam edelim.

14-IMG_0500
Meksika-Teotihuacan- Jaguar Tapınağı Kurban sunağı çıkışı

Çıktığımız yerde Quetzalpapalotl hakkında bilgi alıyoruz sonra buradaki sarayını göreceğiz.

IMG_1403
Meksika-Teotihuacan- Quetzalpapalotl Saray avlusu
IMG_0507
Meksika-Teotihuacan- Quetzalpapalotl sarayı yerleşim alanı

Quetzalpapalotl Sarayı- Tüylü yılan sarayı. Saray başlangıçta ortaya çıktığı zaman, bunun yüksek rütbeli bir rahibin ya da başka bir elit tabakanın ikametgahı olduğu düşünülüyordu. Bu sonuca katkıda bulunan odalara karşın hala keşfedilmemiş alanlar var. Resimler, taş kabartma oymalar ve geometrik tasarımlarla çekici bir şekilde boyanmış tavan süslemeli güzel basamaklı bir yapı. Aşağıdaki fotoğraf sütunlu avlu diye geçiyor.

IMG_0519
Meksika-Teotihuacan- Quetzalpapalotl Sarayı sütunlu salon

Quetzalcoatl : *Tüylü Yılan* Meksika’nın günümüzde kullandığı bayrağa kadar taşınmış önemli bir semboldür-tanrıdır. Birçok farklı isimle anılan Tüylü Yılan Orta Amerikadaki en önemli tanrılardan biriydi. Ve Aztekler ona Quetzalcoatl diyorlardı. Ölümün ve dirilişin, göksel suların (yağmur herhalde) ve rüzgarların tanrısıdır, sabah yıldızıdır, takvimi ve kitapları insanlara indiren de O’dur.

Quetzalcoatl, insanların yaratıcısı olduğu için önemli bir tanrıydı. Ancak, onları yaratan ilk tanrı değildi. Dünya daha önce tanrılar tarafından 4 kez yaratılmış ve her yaradılışta baş tanrı güneş olmuş. Bu yaradılışlar sırasında tanrılar birbirleriyle çarpışmışlar. İlk yaratıcı tanrı kızmış bir jaguar haline gelmiş ve dünyayı yok etmiş. Benzer sebeplerle yine dünya yaratılmış rüzgarla yıkılmış sonra iki defa da sel ile yıkılmış.

Hikaye ve efsaneleri sevdiğimi biliyorsunuz. Zaten geçmiş bence hep hikayedir. 😄

Aztek inanışına göre, ilk hikayede Quetzalcoatl; yeraltı dünyasından insanlara ait kemikleri alıyor ve kaçarken düşünce kemikler parçalanıyor. Kendi kanını ekleyip insanları hayata geçiriyor ve işte bu nedenle insanlar da farklı boyutlarda yaratılmış oluyor.

Bu tanrının Olmec mitolojisinden geldiği bilinirse de zaten Olmec uygarlığı hakkında da çok az şey biliniyor. Bu tanrı da birçok tanrı gibi Quetzal kuşu ve çıngıraklı yılanın bileşimi olarak tasvir edilmiş. Tüylü yılanın Mayalardaki ismi Kukul Khan’dır. Audubon.org’dan alıntı bir fotoğraf ekleyeyim böyle bir kuş var ve anavatanı Guatemala’nın yağmur ormanlarıymış.

Ekran Resmi 2018-09-23 23.20.45
Quetzal kuşu

Havada süzülerek uçarken uzun kuyruğunu yılana benzetmişler. 😊 Bu tanrılar ile ilgili inanış ve efsanelerin, kültürden kültüre ( Miştek,  Olmek, Toltek, Aztek, Maya, İnka, Kızılderili kabileleri) farklılıklar gösterdiği gibi, her kültürde de tarihsel süreç içinde farklı versiyonlarının olduğu görülüyor. Kimi zaman tüylü bir yılan, kimi zaman insan, kimi zaman ise yılan-insan olarak temsil edilmiş.  İç avludaki taş sütunlar, Quetzalpapalotl olduğu düşünülen kuş resimleriyle dolu.

IMG_0521
Meksika-Teotihuacan- Quetzalpapalotl Sarayı sütunlarındaki kabartmalar.

Neden papalot? Dünya literatüründe de geçer İspanyollar kullanır, Fransızcadan da bize gelen papyon kelimesi -kelebek kravat- anlamında işte aynen papalot’ta kelebek demek. Bitmedi 🤔 Rivayete göre; Teotihuacan’lılar hamile olup ölen kadını dik olarak gömerlermiş. Gömüldüğü yerdeki topraktan kelebeklerin çıktığı görülmüş. Bu tanrı da kelebek şeklinde kadının doğurganlığı, bereketi ile çocuğun ömrünü kendine alıp bütün doğaya dağıtıyor toprağa can veriyormuş. İşte sonunda; kuş, yılana benzetilmiş papalot- kelebek olmuş ve Quetzalpapalotl adı böylece ortaya çıkmış. 🤷‍♀️

Çıkışa yakın tüylü yılanın çok daha büyük boyuttaki kafasını tekrar gördük.

IMG_0523
Meksika-Teotihuacan- Tanrı Quetzalpapalotl’un kafası

Artık sahaya iniyoruz. Hemen solumuzda Ay pramidi -Piramide de la luna varmış. Önce oraya tırmanacağız. Teotihuacan’da arkeolojik kazılar 1905’de başlamış. Buralar keşiften önce bitki ve toprak kaplı çıkıntılarmış. Bizim Göbekli Tepe gibi tesadüfen bulunmuş. Alman bir arkeolog çok uğraşarak kalıntıları ortaya çıkarmaya gayret etmiş. Tabii toprak yığınlarını atmak o zamanın Meksika’sı için hayli maliyetliymiş. Ayrıca tropikal bir bölge yağmurların da açılan yerlere zarar vermemesi gerekiyormuş. Nihayet 1910’da Meksika’nın bağımsızlığının yüzüncü yılını kutlamak üzere kentteki piramitlerden en büyüğü olan Güneş Piramidi restore edilmiş.

IMG_0510
Meksika-Teotihuacan- Quetzalpapalotl Sarayı

Turistik yer olur da hediyelik eşya satan olmaz mı? 😊 sabah erken saat olunca sayıları az tabii.

IMG_0524CR
Meksika-Teotihuacan-yerel satıcı
IMG_0535
Meksika-Teotihuacan-yerel satıcılar

Tam orta yerde hayli büyük tek bir parça kayadan yapılmış heykelle karşı karşıyayız. Su tanrıçası (Chalchiuhtlicue) heykeli. Yüzü aşırı zarar görmüş dümdüz blok bir taş maalesef yanındaki yazıdan okuyup anlıyorsunuz. Ya da rehberiniz anlatıyor.

IMG_1424
Meksika-Teotihuacan-Su tanrıçası (Chalchiuhtlicue) heykeli.

Bu Tanrıça Chalchiuhtlicue, Tlaloc’un (fırtınalar ve aydınlanma tanrısı) arkadaşıdır. Plaza’nın merkezi sunağının yanında yer aldığından, su ve yaşamla ilgili ritüeller ve törenler burada Tanrıça’ya sunulduğu gibi gerçekleştirilebilirmiş. Ay piramiti de bu tanrıçaya adanmış.

Biraz ötede yine bir sunak var sunak önünde durduk ve yerel rehberimiz Sergio’nun direktiflerini bize ileten Mehmet rehberimize uyarak 1-2-3 komutuyla aynı anda el çırptık 👏 haliyle karşıdan da yankılandı. O zaman ki inanışa göre biz de Tanrıların sesini duymuş olduk. 😇

İşte tepesinden kalıntılara bakınca muhteşem görüntü veren ama kendi görüntüsü de en az manzara kadar görkemli Ay Piramidi.

IMG_0525
Meksika-Teotihuacan-Ay piramiti -Piramide de la luna

M.Ö 100 yıl civarında kurulduğu tahmin edilen bu yerdeki ilk piramid olan Ay Piramidi yerleşim yerinin Kuzey batısına doğru kendi cephesi güneye doğru ve önünde ki 3 km. uzunluğundaki caddede; sonradan buraya gelen Azteklerin yolun çevresindeki yapıların büyük çoğunluğunun mezar olduğuna inanmaları nedeniyle“Calzada de los Muertos”  dedikleri ölüler yoludur.  💀💀 Antik uygarlığın bütün önemli binaları bu caddenin etrafında yer alıyor.  Piramitlerin dizilişi gökteki Orion takım yıldızlarının yeryüzündeki izdüşümü gibi konuşlandığı, ölüler yolunun da onu oluşturan tüm piramit biçimli tabanlarla birlikte, göklerin yeryüzündeki rekreasyonunu tamamlamak için Samanyolu olabileceği fikrini güçlendirmiştir. Aztekler de bu şehri sadece kalıntılarından ve efsanelerinden tanımışlardır. Ölüler yolu(Alttaki fotoğraf)🙇‍♀️🙇‍♀️🙇‍♀️

IMG_0534alevjpg
Meksika-Teotihuacan-Ölüler Yolu- Calzada de los Muertos

Haydi Piramidin basamaklarını birlikte çıkalım bir yandan da ben anlatayım.

IMG_0537.jpg
Meksika-Teotihuacan- Ay Piramitinden görünüm

Meksikalılar ufak tefek insanlar, onlardan önce yaşayan Aztek’lerden de önceki Olmek’ler sanılıyor ya onlar acaba çok uzun boylu muydu? diye söylene, söylene eh biraz da heyecanla o yüksek ve aşınmış basamakları nasıl çıktığımı tahmin edemezsiniz.  Çıktığım her basamak beni tepeye taşırken heyecanımı üçe, beşe katlıyor olsa da Piramitlerin gizemli havası kendimi bir tuhaf hissetmeme sebep oldu. 😅 Arada bir dönüp manzarayı seyrediyorum. Gönlüm bir sürü fotoğraf yüklemekten yana ama aynı heyecanı duyurmam mümkün değil. Bir sürü gizemli tapınak ve saraylar silsilesi inanın çok büyüleyici. Alttaki fotoğraf muhteşemliği az biraz hissettiriyor gibi. ☺️

IMG_0550cr
Meksika-Teotihuacan-Ay Piramitinden manzara

Tam karşımızdaki platform krallar konseyi üyelerinin oturduğu yermiş(Arkeologlar kentin tek bir değil dört kraldan oluşan bir konsey tarafından yönetildiğini düşünüyorlar). Konsey üyeleri krallar burdan kurban törenlerini izlerlermiş.

Ay Piramiti Güneş Piramidi’nden daha küçük olsa da tepeleri aynı yükseklikte. Ay Piramidi, 12 platformdan oluşuyor. Ve nihayet tepeye değil ama müsaade edilen kata kadar çıktım. 48 m yüksekliği var ve tamamı 151 basamakmış. Benim de basamak sayma huyum vardır 50 basamak çıkmıştım müsade edilende bu kadardı ve bu güzel kız ile. 😉

IMG_0549
Meksika-Teotihuacan-Ay Piramitinin tepesinden manzara.

Ve eveeet Mel Gibson’un Apocalypito filminde izlediğimiz insan kurban etme ritüelinin yapıldığı mekandayım. Ay Piramidinin en üst tepesinde yapılan kurban etme işleminden önce cellatlar bu platformda oturan konsey üyelerine saygısızlık etmemek için bu 151 basamağı yüzleri konseye dönük geri, geri çıkarlarmış. 😳 Bizler çıkabilelim diye ortaya tutunacak bariyer bile koymuşken üstelik. 🤦‍♀️

Manzarayı keyifle izleyenler, fotoğraf çekenler, bir yanda oturanlar ve ben de zamanı yaşamaya çalışmak yerine (mümkün değil tabii de) manzaranın sonsuz görüntüsüne takılıp kaldım.

Yolun iki yanı Ayın platformları ve farklı yapıların kalıntıları ile çevrili. Kuzey ucu henüz keşfedilmemekle birlikte doğu ucunda, buradan bakınca hemen karşımdaki devasa Güneş Pramidi- Piramidi del sole var.

Teotihuacan’da bu piramitler, Ay’ın Piramidi (en uzak kuzey), Güneş Piramidi (merkez) ve Quetzalcoatl Piramidi olarak bilinir.

IMG_0547.JPG
Meksika-Teotihuacan-Ay Piramitinden manzara

Evet efsaneleri sevdiğim artık biliniyor ☺️ Azteklerde de birden fazla efsane olduğunu öğrendik. Bir önceki yazımda paylaşmıştım. Dünyamızda her biri ayrı bir felaketle sonuçlanan dört çağ yaşanmış tanrılar bir şekilde dünyayı ve insanları kurtarmışlardı. Buradaki efsane de onlardan bir tanesi.

Efsane bu ya; yine dünyanın batmak üzere olduğu karanlık bir gecede Tanrılar büyük bir ateş yakar başında oturup güneşin doğmasını, dünyanın yeniden dönmesini yani yaradılışı sağlamak için ne yapacaklarını düşünüyorlarmış. Öncelikle Güneş ve Ayın yaratılması için gönüllü olarak seçilen 2 Tanrının ateşe atlaması gerekiyormuş. En küçük tanrı gönüllü olmuş ateşe atlamış yanmış Güneş olmuş, ama dünya dönmeye başlamamış. Bu kez ikinci tanrı ilkini küçümsemiş ben başaracağım demiş ateşe atlamış yanmış Ay olmuş ama dünyayı yine döndürememiş. Dünya yine dönmeyince son kez diğer iki tanrı birlikte ateşe atlamışlar. Güneş ve ay dönmeye başlamış gün doğmuş dünya kurtulmuş. Güneşin hareket etmesini sağlamak için bütün Tanrıların kendilerini burada feda ettiklerine inanan Aztekler de şehri kutsal atfetmişler ve hala burayı ziyaret edenler hac ziyareti yaptıklarını kabul ederlermiş. Teotihuacan -Tanrıların doğduğu yer anlamı burdan geliyor. İşte Ay ve Güneş Piramidi de onlara adanmış.

Soluma bakıyorum bahsettiğim henüz açılmamış tepe yükseltiler görülüyor.

IMG_0552
Meksika-Teotihuacan

Sağ tarafta aynı sayılır.

IMG_0560
Meksika-Teotihuacan Ay Piramitinden Manzara

Her çıkışın bir de inişi vardır diye boşuna dememişler, inanın inmek çok daha zordu.😄

IMG_1429 2
Meksika-Teotihuacan Ay Piramiti

Büyük bir hevesle Güneş Piramitine doğru yürüyüşe geçtik.

IMG_1417
Meksika-Teotihuacan-Ölüler Yolu- Calzada de los Muertos

Yolda satıcılar peşimizi bırakmadı çok değişik bir çalgıları vardı bir de Aztek takvimini içerek tahtadan bir çark. Aaa evet hediyelik eşya satıcıları birkaç çeşit de düdük satıyordu. Bu düdükler çakal sesi çıkarıyordu, inanılmaz yani ölüler yolu boyunca öttürüp durdular. Hediyelik eşya dükkanları 2 no’lu çıkış yerinde de varmış, yerel rehber Sergio’nun sözünü dinledik almadık. Satın almayınca fotoğrafını çekmeye de kızıyorlar. 😤 Çaktırmadan fotoğrafını çektiğim bu müzik aletinin adını öğrenemedim. Ama Kıymetli Rehberimiz Mehmet Aydın anında cevapladı; Birçok çeşidi olan Marimbola dedi.

IMG_0570
Meksika-Teotihuacan- Marimbol müzik aleti

Biraz gidince solumuzda Puma duvar resmini gördük. Bu duvar 1963’teki çalışmalarda ortaya çıkmış. Daha aşağıda puma kompleksini oluşturan platform ve tapınaklardan oluşan grubun bir parçasıydı.

IMG_0575
Meksika- Teotihuacan- Mural del puma kompleksi
IMG_0571
Meksika-Teotihuacan-Mural del puma

Satıcılar peşimizde Güneş tapınağına geldik. Muhteşem bir görüntü ile devasa boyutlu piramit karşımda. Ay Piramitine zor çıkmışım Güneşe çıkmam mümkün değil. Zaten en görkemli manzara Ay piramitindeydi burada birşey yok abla 268 merdiven çıkılmaz diyenleri dinledim üzülmedim. 🤷‍♀️ Bakın haksız mıyım?

IMG_0578crop
Meksika-Teotihuacan- Güneş Piramiti (Cholula)

Güneş Piramiti (Cholula), Amerika’nın ikinci büyük piramidi olup, 65 m yüksekliğiyle dünyada bilinen piramitler içinde üçüncü yüksek piramit olarak kabul ediliyor. Arada İnstagram’dan canlı yayın denemesi yaptık (yerel internet’ten  wi-fi ile) pek başarılı olmadı tabii ağı herkes aynı anda kullanıyordu (bedava ya) Bu piramidin tabanının her kenarı 220 metre uzunluğunda, kendisi ise 65 metreden biraz daha uzunmuş. MS. 200’de yapılmış, yapımında üç milyon ton taş kullanılmış, inşası sırasında metal alet, hayvan ya da tekerlek kullanılmamış. Zira o dönemde bu kadar büyük  taş ve kayaların nasıl taşındığı hala gizemini korumaktadır. Üstelik bu volkanik taşların getirildiği bölgelerin en yakını ortalama 250 km uzaklıkta. İçlerinde bulunan bazı metallerin sadece Brezilya’da bulunduğu saptanmış. 1971 yılında, tapınağın merkezine uzanan yeraltı tüneli bulunduğunda efsanede bahsettiğim gibi bu piramidin Güneş tanrısına adandığı onaylanmış ve tapınağın merkezinde bulunan dini eserlerden tespit edilmiş. Oysa daha önceleri yığma taş yapı sanılıyordu. Bir enteresan durum da eskiden parlak kırmızı ile boyanmış olan bu devasa piramit, günümüzde beton renginde oluşu. 😳

Herkes acıktı güzel bir restorana gitmek için 2. nolu girişe doğru yola çıktık. Sağlı-sollu hediyelik eşya dükkanları sıralanmış. Öyle pek ahım -şahım şeyler yoktu ama gençler uzun tepeli Meksika şapkası olan Sambrero aldılar. Birini de Önder’e taktık. İşte biz.

IMG_1455
Meksika-Teotihuacan- Güneş Piramiti’nde Kaplan’lar

Sosyal, ekonomik ve çevresel faktörler bu görkemli uygarlığın düşüşünü hızlandırmış ve 8. yüzyılda da uygarlık ortadan kalkmış. Gizemli olduğu kadar efsaneler dolu bu yeri bizim de terk etme zamanımız geldi. Gidelim mi? Haydi o zaman önce alış-veriş.

IMG_0590 kopyası
Meksika-Teotihuacan- Piramitlere 2 no’lu giriş kapısı
IMG_0586
Meksika-Teotihuacan-Piramitlerde çarşı.

Sonra yemek için otobüse bindik güzel bir yerde yerel yemeklerden tattık Tacoz favorimdir. Adı Jaguar restoran, güzel dekore etmişler tarihi olayları işledikleri Mural’lar (duvar resimleri) çok güzeldi.

IMG_0597 kopya
Meksika-Teotihuacan-El Jaguar Restaurant
IMG_0596
Meksika-Teotihuacan-El Jaguar Restaurant’ın duvarında Ullamaliztli top oyunu

Rehberimiz size bir sürprizim var dedi. Tam bir sürpriz oldu doğrusu. Cumhuriyetimizin kurucusu önderimiz M. K. ATATÜRK’ün heykeli. Burası Mexico City’nin en geniş ve güzel bulvarı La Reforma’nın sonu, şık semti Chapultepec’in biraz tepesinde bir yer. 2002 yılında TİSK tarafından heykeltıraş Sait Rüstem’e yaptırılmış, 2003 yılı 29 Ekim’inde de açılışı yapılmış. Hemen bayrağımızı açtık. Yazımı yerel rehberimiz Sergio’nun anı ölümsüzleştirdiği ,yolundan yürüdüğümüz ATATÜRK’ümüzün anıtı önündeki fotoğrafla bitireyim.

Anıtta yazılanlar.

Mustafa Kemal ATATÜRK
1881-1938
Fundator de La Turquia Moderna   (Modern Türkiye’nin Kurucusu)
Soldado (Asker)
Libertador ( Kurtarıcı)
Estadista (Devlet Adamı)
Refarmador (Reformcu)

IMG_1510

Bugünümüz çok yoğun; hedefte Ulusal Antropoloji müzesini gezmek var, yarım güne ne sığdırabilirsek bakalım.  Sevdiğinizi umuyorum. Sevgiyle kalınız. 🙋‍♀️🙋‍♀️🙋‍♀️