BİRLEŞİK KRALLIK ve İRLANDA-İngiltere-Londra-3

Merhabalar; arayı açmadığıma göre hep beraber Buckingham Sarayına doğru Constitution Hill’de (Adalet yolu anlamında herhalde) yürümeye devam edelim.🙌 Commonwealth Memorial Gates- Milletler topluluğu kapısı denilen sütunlu yoldan aşağı inerken de hangi milletlerin II. Dünya savaşına katıldığını öğrenmiş oluyoruz.😊

Buckingham; burası saray olarak 1775 yılından 1837 yılına kadar kullanılmıyordu. 1837’den itibaren Saray olarak kullanılmaya başlanmış. Kraliyet ailesi daha önce Kensington sarayında yaşıyordu. Kensington’da doğmuş, büyümüş ve 18 yaşında Kraliçe olan Viktoria, Kensington’un şehre çok uzak olduğunu fark edince buraya Buckingham’a taşınmış. Victoria sonrasındaki aileler ve halen de kraliyet ailesi burayı kullanıyorlar. İzleyemediğimiz bu nöbet değişimi yazın her gün, kışın da günaşırı yapılmaktadır.

24-IMG_0132
Londra-Green Park-Buckingham Sarayı

Çok güzel bir demir kapısı var bana St. Petersburg’daki Catherine Sarayının kapısını hatırlattı. Sağdaki sütunda fok balığı var ve Canada yazıyor burası Kanada kapısıymış demekki.

Saraya gelirken içinden geçtiğimiz Green Park. Burayı tam 14 metresi olan 🙄 II. Charles yaptırmış. Metreslerinin her birine de Manolya-Orkide gibi isimler vermiş. Kraliçe bundan o kadar rahatsız olmuş ki, burnunun dibindeki bu parkta dahi çiçek olsun istememiş her daim yeşil olan bitkileri diktirmiş. E kadın haklı yani Kraliçe intikamı da böyle oluyor demek ki, elinden anca bu gelmiş. 🤣 Green park adının nedeni de buymuş diyoruz ama şehir efsanesi de olabilirmiş. 😉

26-IMG_0126
Londra-Green Park-Buckingham Sarayı

Victoria anıtı; Sör Thomas Brock tarafından yapımına başlanan anıt 1911 yılında tamamlanmış. Çevresini beyaz mermer bloklarla mimar Sör Aston Webb yapmış.

Anıtta Victoria’nın avucunda tuttuğu bir küre var Dünya ve o kürenin üstünde de bir insan. Burada verilmek istenen mesaj da şöyle; Dünya’yı ayakları altına almış Kralları avucunda tutan Victoria. Güçlünün de güçlüsü yani.

25-IMG_0134
Londra-Green Park-Buckingham Sarayı-Victoria Memorial

Kalabalık iyice dağılmadan gruptan da kopmadan sağ tarafımızdaki St. James parkı en güzel parktır, içinden geçeceğiz diyen rehberimiz Sinan’ın peşinden parka doğru yürüyoruz.

St. James’in parkı bir zamanlar domuzların uğradığı bataklık bir çayırmış. Sık sık Tyburn Nehri taşkınları olduğundan bol miktarda balık da varmış. 13.yy’da kadınlar için kurulan St. James veba hastanesinin bahçesiymiş, yani 300 küsür yıllık bir yer.

Bir dönem 1532 yılında VIII. Henry tarafından yine satın alınmış ve Kraliyet geyik avlağı yapılmış. Tanıtım tabelasının yalancısıyım. Hastane sonradan saraya çevrilmiş. II. Charles Fransa’daki sürgün sırasında klasik Fransız tarzını görüp bu parka uygulatmış. Çok çevreci ve halktan yana bir kralmış galiba yine burayı da halka vermiş. 👏👏👏 Kendi küçük ama ortada büyücek gölü var ve Londra’da en çok hayvanı görebileceğimiz yer burasıymış.

27-IMG_0140
Londra-St. James Parkı

Her parkta olduğu gibi az bir güneşte İngilizler hemen çayır çimen yayılıyorlar. 😁

IMG_0138
Londra-St. James Parkı

Parkın sonunda çok güzel yapılar var daha sonra gezeceğimiz- Horse Guards Muhafız, süvari alayının yeriymiş. Hani daha önce gördüğümüz atlıların yeri.

IMG_0143
Londra-St. James Parkı

Aşağıdaki Süvari alayının yerinin etrafından dolaşarak gezimize devam ediyoruz.

IMG_0150
Londra-St. James Parkı-Horse Guards

Horse Guards caddesinden devam ediyoruz karşımıza yine bir taş anıt çıkıyor. 2002 yılında Bali adasındaki terörist saldırı sonucu ölen insanların anısına yapılmış. Yuvarlak topun üzerinde 202 tane güvercin kabartma şeklinde yapılmış ve ölenlerin isimleri yazılı. Güvercinler, ölen kişinin masumluğunu temsil ediyor. Hala böyle taşlara kazıyarak sonsuza kadar kalıcı olacak anıtları yapıyorlar. Görünen heykel İngiliz komutan Baron Robert Clive’e ait.

IMG_0151

Heykelin sağ tarafında da Churchill’in savaş odası diye geçiyor (Churchill war rooms)    müzesi var. Almanlar Londra’yı bombalarken parlamento açıkta toplanamayınca   Winston Churchill kabineyi bu binanın yani Hazine Bakanlığı’nın altındaki sığınakta toplamış ve II. Dünya savaşı boyunca da devleti buradan yönetmiştir. Şimdi bu sığınak müze olarak ziyaret ediliyor.

Evet Parlamento meydanına geliyoruz burası St. Great George caddesi diye geçiyor ve devamla karşımıza birazdan Big-Ben çıkacak. İstikamet ise Trafalgar Meydanı.

IMG_0153
Londra- St. Great George

Londra’nın nesi meşhur denince Tower Bridge’den sonra ilk akla gelen Kırmızı telefon kulübeleridir değil mi? İşte içinde telefonu yoktu ama gençler de zamana uydurmuşlar,  fırsattan istifade edeyim derken görüp bana böyle poz verdiler.

34-IMG_0155_1
Londra- St. Great George-Red Telefon

Bu güzel kapıyı atlayamazdım. Kapı-pencere ve detay severim.

35-IMG_2640
Londra- St. Great George

Neyse Karşımıza restorasyon için sarılıp sarmalanmış Big Ben çıktı, hevesim hepten kırıldı. 😏

IMG_0156
Londra- St. Great George

Köşeyi döndük güzel bir sokak girişi -Triple-Arched Bridge- üç kemerli köprü deniyor  harika bir yer King Charles caddesiymiş çıkmaz sokak gibi ama demin geldiğimiz James Parka çıkıyor. Bu binalar resmi dairelermiş Dış İşleri, Gümrük Bakanlığı vs. gibi.

37-IMG_0158
Londra-Triple-Arched Bridge

Şu alttaki muhteşem rölyefler Foreign and Commonwealth office’e aitmiş. Yabancılar dairesi ama vaktiyle Britanya’nın bir parçası olan devletler ve sömürgeler ile İngiltere’den oluşan (elli küsür milletin) uluslararası toplulukmuş, göstermelik hadi sembolik diyeyim başkanı da Kraliçeymiş. Önünden geçtiğimiz cephedeki rölyeflerde dikkat ediniz ülkeler kadın olarak- eğitim (education) ve hükümet (government) erkek olarak temsil edilmiş. Fotoğraf birinci sol baş hükümet sonuncu fotoğrafta en sağda eğitim. Ayrıca ziraat, sanat , bilim, üretim, ticaret, edebiyat ve yasa. Ben 3 fotoğraf ekleyeyim yeter.

38-IMG_0167
Londra-Foreign and Commonwealth bina cephesi

Foreign and Commonwealth bina cephesinin tam pencereli hali. Her ülke özellikleri ile işlenmiş. Örneğin; Asya-fil, Avrupa denizcilik-at, Afrika çocuk-gergedan-muz ağacı, Amerika -özgürlük heykeli,

39-IMG_0168
Londra-Foreign and Commonwealth bina cephesi

Avusturalya- Kanguru -koyun ve evet gelelim erkek figürlere; Hükümet yaşlı bir kral iken eğitim genç bir delikanlı olmuş. 😁

40-IMG_0170
Londra-Foreign and Commonwealth bina cephesi

Sağa sola bakınarak gidiyoruz. Hemen arkamızda bir cenotaph I. Dünya Savaşının sona ermesi anısına düzenlenmiş anıt.

41-IMG_0166

Hala Wensminster şehrindeyiz demir kapılı çok kalabalık ve güvenlikli bir kapıdayız. Evet Downing street 10. İngiliz başbakanlığı ve konutu. 1680’lerde Sir George Downing tarafından inşa edildi.

10 numara yani. Yok, çok teşekkür edip -yolumuz uzun başka zaman deyip davete icabet etmedik. 😉

42-IMG_0171
Londra-Downing street NO:10 girişi

Zaten 10 numara daha çok içerdeymiş.

IMG_2668
Londra-Downing street NO:10 girişi

II. Dünya Savaşında çeşitli işlerde görev alıp esir düşen veya hayatını feda eden 350.000 kadının anısına yapılmış Cenotaph.

43-IMG_0173
The women of world war II -Cenotaph

Kraliyet süvari alayının binasına geldik. The Household Cavalry diye geçiyor. Boş zamanımızda gelip gezdik ama ben gelmişken konuyu işleyeyim ayrılmasın. İki atlı muhafız nöbet kabininde etrafları insan dolu sürekli fotoğraf çektiriyorlar. Atlar uysal üstündeki süvari uyuşmuş görüntü almak çok zor. Fikir versin diye ekliyorum atın kıza bakışı süper. Önder’in orijinal fotoğraflarından biri. 🤩

IMG_2679
The Household Cavalry

İçeri girelim müze varmış bakalım dedik burada da bir nöbetçi vardı.

45-IMG_0237
The Household Cavalry

Çok görkemli bir yapı ile karşılaştık ki, Kraliyet Deniz Kuvvetlerinin binasıymış-Royal Naval Division. Hemen sağda gözümüze ilişen bir top. Turkısh Gun evet Türk topu.

47-IMG_0224
Londra-Royal Naval Division. Kraliyet Denizcilik Binası

Önündeki yazı şöyleydi.

Turkısh Gun; III. Ahmet döneminde, top ustası Abdullah oğlu Murad tarafından 1524 yılında imal edilen Osmanlı topu.

Kanuni Sultan Süleyman döneminde hala Osmanlı toprağı olan Mısır’dan 1801 yılında İngiliz deniz kuvvetleri tarafından alınıp buraya getirilmiş o tarihten beri aynı yerde sergileniyormuş zaten burası da Amirallik- Denizcilik binasıydı. Topun altındaki taşıyıcı araba İngiltere yapımı üstündeki motiflerle de Mısırdan getirildiği betimlenmiş. Bir tane de Fatih’in topu varmış biz görmedik. Velhasılı kelam bizden başka her millet tarihimize bizden daha çok sahip çıkıyor. 😏

48-IMG_0229
Londra- Kraliyet Denizcilik binası ile Atlı Muhafız Birlikleri Kışlası önünde TÜRK TOPU

Atlı saray Muhafızları müzesi ilgimizi çekmedi girmedik önünde de yine İrlanda kökenli İngiliz Mareşallerinden biri Viscount Wolseley’in anıtı vardı.

46-IMG_0223
Londra-Atlı saray muhafızları kışlasında-  Mareşal Viscount Wolseley

Ziyaret saati bitmek üzere nöbetçi saatine baktı biz de zaten çıkıyoruz.

49-IMG_0239
The Household Cavalry giriş kapısı

Ben başka ne çekebilirim derdindeyim ama bir yandan da magnet satan küçük bir satış yeri görmüş Önder hadi deyip azıcık daha geri gidiyoruz. Yine güzel ama ucuz magnet alma rekoru bizde.💃💃💃 diyor rehberimizle gezmeye kaldığımız yerden devam ediyorum.

Evet cadde boyunca yürüyüşe devamla.

İngiliz Mareşal Earl Haig; I. Dünya savaşında Fransa’daki İngiliz birliklerinin komutanı.

44-IMG_0176
London-Mareşal Earl Haig monument

The Clarence rezervasyonsuz girilemeyen, Fish & Chips’i ile ünlü restoran&pup millet kuyrukta belli. Öyle ahım şahım çok özel bir İngiliz yemeği yok ki, tutmuşlar bildiğin balık ile parmak patatesi aynı tabağa koymuşlar adını da Fish & Chips koymuşlar milletin dilinden de düşmüyor.

51-IMG_0179

Laf aramızda balık süper güzeldi sonra yazacağım. Fazla yormayayım sizleri ne güzel takiptesiniz ben de keyifle yazıyorum. Bu kez yazımı Buckingham sarayının trafik polisi güzelle kapatıyorum.  🚲 Görüşmek üzere sevgiyle kalın. 😍😍😍

IMG_2583

 

BİRLEŞİK KRALLIK ve İRLANDA-İngiltere-Londra-2

Günaydıııın diyorum ❤️ ama nerde kalmıştık demeyeceğim. Misss gibi bir Londra sabahındayız Hyde Park’a gidiyoruz. 💃💃💃 Yolda Londra’da yaşayan rehberimizden sosyal hayatlardan kesitler dinledik. Hiç acelesi olmadan yaşayan rahat insanların ülkesindeyiz, hiç bize göre değil. Triplex bir evi kat kat bölüp üç daire yapıyorlar. Al otur 45 metrekare 1200 pound. Ama böyle evlerde 800’ü kira 400 de elektrik, su her türlü gideri sayıldığı için ucuz geliyormuş.

Hoş sohbet rehberimiz Sinan Bey güzel bir olay anlattı. İngiltere için bir fikir versin diye size aktarayım. Önce şartlı, şurtlu temizlik yapacak kadınlar çok para kazanıyormuş. Sanırım bunu ancak bizden olanlar bilir, aynı bezle hem yer hem mutfak tezgahı silinmez gibi. Neyse asıl önemli olan diyelim çocuğunuz bir kedi istedi; 🐱 orada da belediyeden veya pet shoptan alabilirsiniz. Ama hemen alıp eve götüremezsiniz sadece beğendiğiniz 3 tane kediyi belirliyorsunuz, evinize bir görevli geliyor bahçeyi, evin içini eşyaları kontrol edip gidiyor. Sonra size kediyi getiriyorlar bir de bakıyorsunuz ki 2 no’lu kedi gelmiş. Sebebi de var misal koltuklar deri birinci olmazdı, bahçeniz uygun değil vs. hemen bir eğitimi verip haftaya geleceğiz her şey yolunda kedi evde mutluysa kalabilir deniyor. Ay tıpkı bizim gibi 🤔 mi idi?

Her neyse yorum yapmayayım. Tipik bir evlat edinme prosedürü uygulanıyor. Kısaca bir Türk olarak bizim gibi aceleci insanların buralarda yaşaması hayli zor, alışması ise zaman alır… Bu güzel sohbet bizi yemyeşil Hyde Park’a getirdi bile.

Rehberimiz Sinan Bey güzel bir sabah yürüyüşü yapacağız dedi ve Albert Gate kapısından Hyde Park’a giriş yaptık. İşaretlediğim yerde ileride Cafe’den fotoğraflar çektim. Kuşlar cıvıl cıvıl haydi gezelim.

6A-IMG_2453
London-Hyde Park

Yolları bile güzel bisiklet sürmek de keyifli olur tabi.  🚲 Duy sesimizi Aydın Büyükşehir Belediyesi. 🚲 🚲 🚲 🚲 🚲 🚲

2-IMG_0092
London-Hyde Park

Şu güzelliğe bakınız ufak da olsa bir su yolu mevcut.

1-IMG_0093
London-Hyde Park

Hani çılgın Bir Henry vardı Kral VIII. Henry işte bu kral zamanında Westminster manastırının malı olan 400 küsür hektarlık arazisi olan bu parka el koymuş. Ardından önce kendine geyik avlağı yapmış sonra kızı I. Elizabeth burayı belli ölçüde soylu ve saygın kişilere açmış. Elizabeth’ten sonra tahta çıkan I. James kapsamını genişletmiş, I. Charles da 1630’larda halka hediye etmiştir. Yani 390 yıldır halka açık. Her türlü aktivitenin yapıldığı bir park, koşu yapanları ile görülesi bir yer kısacası. 💃💃💃

5-IMG_0096
London-Hyde Park

İngiltere’deki sayısız parklardan biri ve en çok turist çekeni. Sadece yanındaki bulunduğumuz yerin kuzeyine düşen Kensington bahçeleri 150 hektarmış. 😳

Speech corner- Serbest kürsü; hepimizin az çok bildiği ya da duyduğu serbest kürsü, bulunduğumuz yerin ters istikametinde ve uzakta zaten bugün göremeyiz. 150 yıldır yaşayan bir gelenek ve sadece pazar günleri konuşma yapılıyor, belli bir saati yok. Konuşmak isteyen üç basamaklı bir açılır kapanır sandalye getirip üstüne çıkıp konuşuyor. Her konuda hiçbir kısıtlama olmadan herkesi eleştirebilirsiniz ancak küfür, hakaret yok. Papayı, kraliçeyi aklınıza kim gelirse eleştirebilirsiniz iki-üç polis gelir uzaktan bakar geçermiş.

3-IMG_0094
London-Hyde Park

150 hektar bir alana yayılıyor demiştim göz alabildiğine uzanan bu parktan yılan gibi kavisli giden ortasında da çok güzel bu göl var. Adı da zaten yılan gibi anlamında Serpentin. Kafede biraz dinlendik kuğular karşı kıyıda, gölde gezmek için botlar biraz ilerdeydi ama malum gezecek çok yerimiz var bugün oyalanmak kısa olacak.

6-IMG_0101
London-Hyde Park- The Serpentine
7-IMG_0099
London-Hyde Park- The Serpentine
8-IMG_0100 2
London-Hyde Park- The Serpentine

Bu gibi bir kaya daha vardı Holocaust Memorial- soykırım anıtı anlamına geliyormuş. Hitler zamanı Yahudilere yapılan soykırımı unutturmamak için dikilmiş.

4-IMG_0095
London-Hyde ParkRose

Rose garden-gül bahçesinden geçiyoruz, adı öyle ama bu dönemde ahım şahım güller yoktu bu gördüğümüz çiçekler de bizim saksı çiçeklerinden.

9-IMG_0106
London-Hyde Park-Rose Garden

A unutmadan Böyle bir öbek içine dikilmiş bolca bizim Aydınımızda yetişen Deve dikeni bitkisi vardı.

12-IMG_2511
London-Hyde Park-Rose garden

Yürüyoruz güzel çadır gibi bir ağaç var içine girdik, gezi arkadaşım sevgili Türkan Aydın Hanım altından çıkıyor 😍 çadır gibi içi çok geniş değişik bir ağaç tipi.

10-IMG_2500
London-Hyde Park-Rose garden

Yerdeki bu yön göstericide; The Diana Princess of Wales Memorial Walk-Galler Prensesi Diana anıtı yürüyüş yolu yazıyordu, bizim yolumuzun ters istikametinde de anıtı varmış.

10A-IMG_0104
London- Green Park-

Karşımıza çok güzel bir çeşme çıktı; The Huntress Fountain-Huntress çeşmesi veya Artemis çeşmesi de deniyormuş. Kanepede yatana dikkat ne güzel uyuyor.

11-IMG_0109
Hyde Park-The Huntress Fountain

Çeşme 1906 yılında İngiliz Kraliyet Heykeltraşı Kontes Feodora Gleichen tarafından yapılmış.

Haydi, Hyde Parktan bu kez Apsley Gate’ten- Knightsbridge caddesine çıktık. Bu kapı, henüz 25 yaşında genç mimar Decimus Burton tasarımı ve Portland taşından yapılmış. Tarih 1826-29 yapımı üç yıl süren bu kapı Atina’daki Panteondan kopya edilerek yapılmış.

13-IMG_2522
Londra-Hyde Park-Apsley Gate

Kapının hemen yanındaki bu evde aynı taştan yapılmış-Apsley Hause’ ve birazdan göreceğimiz büyük zafer anıtının da Mimarı yine Decimus Burton’muş.

14-IMG_0112
Londra- Apsley Hause

Bu ev önemli çünkü; daha birçok yerde göreceğimiz adı dilimize pelesenk olacak olan 1800’lü yılların başında Napolyon’a karşı mücadele eden İngiliz orduları komutanı, Waterloo Kahramanı Sör Arthur Wellesley- Dük of Wellington’un evi. Şimdi müze olarak kullanılıyormuş.

Hatırlayalım Dük Wellington; 1815 yılında bugün Brüksel’in yakınlarındaki Waterloo denen küçük bir köyde Napolyon’un ordusuyla İngilizler bir savaş yapar ve İngilizler kazanır. Tarihte okuduğumuz meşhur Waterloo savaşıdır ve Napolyon’u bitiren savaştır. Sonunda Napolyon, sürgün halinde St. Helena adasına gönderilir ve hazin son, orada da ölür.

Adı Waterloo olan bir şarkı vardı şimdi anımsadım ve evet 1974 Eurovizyon şarkı yarışması birincisi İsveç’li Abba grubu söylüyordu. Şuraya ekleyeyim dinleyen olursa.

Ve işte kıymetli atı Kopenhag’ın üstünde yönü evine dönük tasarlanmış anıtı ile Dük Wellington ve anlatmaya devam edelim.

IMG_2526
London-Dük Wellington Monument

Evet, Dük Wellington Napolyon’un yayılmacı politikasına son vermiş İngiltere’nin 1800′ lerde dünyanın süper gücü olmasına çok fazla katkısı olan kişidir. Aslında Irish’tir yani İrlanda’lı. Dublin doğumludur ama reddeder. İngilizlerin tarihinde İrlanda hep ikinci sınıf olarak görülmüştür, aralarında ciddi sorunlar vardır o yüzden Dük Wellesley İngiliz olmadığı için İngiliz’im de diyemez kendini hep British olarak lanse etmiştir. Al bir aslını inkar eden daha 😁 Bir de anısı var Sinan Rehberim çok güzel anlatıyor; Bir gün bu konunun hararetli bir tartışması yapılıyormuş birisi artık dayanamamış: Sör demiş yahu sen Dublin’de doğmadın mı? O da hemen İrlandalıları kızdıran şu çok meşhur sözünü söylemiş *ahırda doğmuş olmak eşek olduğunuz anlamına gelmez, o ahırda cins atlar da var *. Bilerek çok ağır konuşmuş. Ama İrlandalılar buna rağmen Artur Wellesley’i reddetmezler. İrlanda 1919’da Britanya’dan bağımsızlığını kazandığında Britanya İmparatorluğuna ait bütün alametleri, bütün anıtları patlatmış yok etmişler İrlanda’dan temizlemişlerse de bir tek Arthur Wellesley’in Waterloo anıtını ellemezler, öyle konuşsa bile bizdendir diye sahip çıkarlar.

15-IMG_0111
Dük Wellington Monument

Bitmediii 😁 bir lakabı da İron Dük’tür, ama bizim anladığımız güçlü kuvvetli anlamında değil. Bu da çok güzel bir bilgi; Zaferinden sonra daha 30 yıl yaşar ve Victoria döneminde Başbakanlık da yapar. Siyasete giren her insan gibi mecliste vergi yasası çıkacak imzası gerekiyor, karşı çıkan işçiler ve halk tarafından evi taşlanınca camlarını demirle kapatıyor. Bu sebeble ironik olarak alaycı bir şekilde ona İron Dük- Demir Dük diyorlar. Ülkenin her yerinde anıtı vardır. En önemlisi burada atının üstünde gösterilen anıttır, atının adı da Kopenhang’dır. Kopenhang Watorloo savaşında Wellesley’i 16 saat sırtında taşımış çok kıymetli atıdır öyle ki, öldüğünde Dük duygusal bir konuşma da yapar; Bugün Waterloo diye bir zaferimiz varsa benim olduğu kadar bu Kopenhang’ında zaferidir der, askeri törenle defnettirir.

Yukarıdaki fotoğrafta Wellington anıtın hemen sağında görülen siyah demir çubuklar da özel tasarım New Zeland- Yeni Zelanda savaş anıtıdır.

Altta da Royal Artillery Memorial-Kraliyet topçu anıtı, halkın yardımlarıyla 2011 yılında I. Dünya savaşı sırasında Kraliyet topçularının kayıpları anısına yapılmış. Açılışını Kraliçe II. Elizabeth yapmış.

16-IMG_0117
London-Royal Artillery Memorial

Anıtın arkasında görünen beyaz yapı eski St. George hastanesi günümüzde oteldir ama kapısında otel yazmaz, Londra’nın en pahalı otellerinden biridir. Nerede kaldığının bilinmesini istemeyen çook zenginlerin tercih ettiği otelmiş. Bir adı varmış tabii ama ben o kısmı atlamışım. Bizden de çok zengin konuk ağırlamışlığı varmış. 😎

Biz bugün Kraliyet sarayının nöbet değişim merasimini de göreceğiz diyemiyoruz görmeye çalışacağız insanlar akın akın geliyor, korkunç bir kalabalık var ve atlı askerler geliyor en azından onları yakından göreceğiz.

17-IMG_0114
London- Kraliyet atlıları

Roma İmparatoru bir zafer kazandığında olmayan bir kapı inşa edilir ve o kapıdan ilk defa İmparator muzaffer bir komutan olarak şehre girer sonradan da o kapılar-taklar böyle zafer anıtı olarak kalırmış. Bizim İstanbul’da da Roma döneminden kalma hoş bizde de Çemberlitaş’ ta, Fatih’te Kıztaşı denilen yerlerde de benzer yapılar vardır.

Roma döneminden sonra unutulan bu yapıları Napolyon tekrardan kendisini bir Roma İmparator gibi görüp kendince böyle bir tarz geliştirip Paris Şanzelize’de *Arc De Triomphe * altından hiç geçmediği zafer anıtını yapar. Sonra İngilizler Napolyon’u yenince o geleneği alır kendilerine adapte ederler. Londra’da iki tane var, biri Marble Arch yani mermer kapı diğeri alttaki fotoğrafta gördüğünüz Wellington Arch.

18-IMG_0120
London-Wellington Arch- Quadriga of War

Kral IV. George için İngilizlerin Napolyana karşı kazandıkları zaferi anmak için mimar Decimus Burton’un yaptığı bu kapı Buckingham sarayına giriş kapısı olarak yapılmış ve 1846 yılında tepesine Wellington Dükü’nün atlı heykeli konmuş. Kapı üç katlı yapılmış bir dönem karakol olarak kullanılmış şimdilerde müze olarak gezilebiliyor. Çok güzel üzerinde kraliyet arması olan demir kapıları var.

19-IMG_0118

Kemerin tepesinde o devasa heykelin duruşu hayli komikmiş ve alay konusu bile olmuş. 1882 yılında tak şimdiki yerine taşınırken heykel kaldırılmış ve uzunca bir süre yerine yeni bir heykel vs. konmamış. 1911 yılına gelindiğinde yeni bir heykel konmuş. Dört atın çektiği bir Roma savaş arabası üstünde kadın figürü-yani barış- ve arabayı kullanan genç bir çocuk temsil edilmiş. Adı da bu yüzden Quadriga of War- Savaş arabasına binen barış olmuş.

Takın altından biz de geçtik Buckingham sarayına doğru Constitution Hill’de (Adalet yolu anlamında herhalde) yürüyoruz. Commonwealth Memorial Gates- Milletler topluluğu kapısı denilen sütunlu yoldan aşağı inerken hangi milletlerin II. Dünya savaşına katıldığını da öğrenmiş oluyoruz. Hindistan-Pakistan-Sri Lanka- Bangladeş gözüme çarpanlar. Hepsi de sömürge ülkeler.😡

20-IMG_2572
Commonwealth Memorial Gates

Evet eski sömürge ülkelerinden gelip savaşa katılmış gönüllülerin anısına dikilen anıtlar diyeyim.

21-IMG_2567
Commonwealth Memorial-Constitution Hill

İsimleri yazıyor.

22-IMG_0122
Constitution Hill-Cenotaph

Aileler ziyaret ettikçe de özellikle gelincik çiçeğinden yapılmış, notların da iliştirildiği böyle çelenkler koyuyorlar, bunlara da anıt mezar anlamında Cenotaph deniyor. Cenotaph; Sembolik mezar anlamına gelen cenos (boş) tapos (mezar) kelimelerinden oluşmuş Yunanca bir kelimedir.

23-IMG_0123
Constitution Hill-Cenotaph

Green Parkta yürüyoruz, hayli erken geldik ama yine de çok kalabalık var merasimi izlememiz mümkün değil. Sağa sola koştuk görelim diye nafile, polisler karşıdan karşıya bile geçirmiyorlar. Kaderimize deyip Saraya doğru yürümeye başladık. Sarayı yeni bir yazı olarak paylaşacağım. Sıkmadığımı umuyor yazımı yine bir pardon iki güzelle bitiriyorum. 😍😍😍  Sevgiyle kalın.

IMG_0667