CRUİSE ile MALDİVLER * SRİ LANKA * HİNDİSTAN- 4

Merhaba nerede kalmıştık? Ah evet Kolombo’da geziyorduk. Tarih aynı 14 Ocak 2020 ama saat 11:40 olmuş bile sanırım sabah 08:00 de gezmeye başlamıştık. (Türkiye’m ile buradaki saat farkımız + 2:30) Otobüsten Colombo City Center’ın hemen yanındaki bir park yerinde indikten sonra sola dönüp biraz yürüdük ve bayraklarla süslü renkli bir binaya geldik. Sri Lanka ile bütünleşmiş, hatta simgesi olmuş Budist bir tapınak; Gangarama Temple’deyiz.

Kolombo- Gangarama Temple
Kolombo- Gangarama Temple

Tapınağı gezmeden önce kısa bir ön bilgi vermek gerekirse: Budizm Din sayılsa da aslında bir öğretidir. Budizm öğretilerinin temelini; Meditasyon-içe bakış, reenkarnasyon-ölümden sonra ikinci yaşam ve karma- sebep sonuç kavramları oluşturur. Sanskritçe dilinde aydınlanmış anlamına gelen Buddha kelimesinden türemiştir. Kurucusu Buda, hikayesi de burada. Çektiği ıstıraplı hakikati arama yolculuğunda manevi anlayışa ulaşmış, aydınlaşmış dolayısıyla da Buda olmuştur. Buda’nın öğretileri Dharma olarak adlandırılır. Budizm beş yüz sene boyunca Uzakdoğu ve Asya’nın güneyinde yaygınken günümüzde tüm dünya ülkelerinde inananları vardır. Bu din ya da öğretiye inananlara Budist denir. Der ve Gangarama Temple kapısında neler var bakalım derim. 😊

Dış kapısında dev boyutta iki tane Budha heykeli iç kapısında ise iki tane aslan heykeli var. Parlak sarıya boyanmış tapınağın bu kısmına Vihara deniyor. Gemiden gelenlerle çok kalabalıktık. İngilizi, Çinlisi Hindistanlı bile çoktu. Sanırım gemi seyahati bizim herşey dahil oteller gibi ucuz olunca Mumbai’den binip geliyorlar. 😁 Hayli kalabalık bir gruptuk yani fotoğraf açısından pek elverişli olmayacaktı. Önce içeri nasıl girmemiz gerektiğini öğrendik. Ayakkabılar çıkacak, başörtüsü varsa çıkacak giysiler çok açık olmayacak vs.

Dış kapıda biraz daha bekledik biletler alındı bu arada karşıda harika kabarmalı bir kapı vardı hemen çektim tabii ama teller vs. görüntüyü biraz etkiledi. Tapınak 3 bölüm halinde geziliyor. Birinci kısım Vihara, Budha’yı anlatıyor, ikinci bölüm Chethiya – Pagoda ve üçüncü bölüm Bodhi ağacı ve en son müze. Kompleksin diğer bölümü Beira gölünde kurulmuş keşişler için toplantı salonudur. Orayı da gezeceğiz.

Sonra da fotoğrafta görünen çok kollu heykelin altında ayakkabılar çıktı. Tatlı bir yerel rehberimiz vardı hiç korkmayın ayakkabılarınıza bir şey olmaz dedi. Ama biz torbaya koyup yanımıza almıştık bile. 😁

Gangarama Temple; 19.yüzyılda yapılmış Kolombo’nun kalbinde yer edinmiş görkemli bir Budha tapınağı. Zamanın en zengin gemi sahibi, baharat tüccarı olan Don Bastian de Silva ve yine zamanın ünlü bilgin keşişi Sri Dharmarama thero için bir manastır inşa etmek ister ve bu tapınağın yeri ile çevresindeki bataklık araziyi satın alır. Çok geniş bir arazidir, tapınağı yaptırır ve Tapınağa da Gangarama Viharaya adı verilir. Tapınak bir ibadethane, keşiş yetiştiren bir öğrenim yuvası ve sanatsal faaliyetlerin yapıldığı bir kültür merkezidir.

İlk girdiğimiz yer göz alıcı renklerle bezenmiş Buda’nın hayatını ve öğretilerini ikonlar, rengarenk heykeller ve tablolar aracılığı ile anlatıldığı tapınak kısmı. Girer girmez neresini nasıl çekeceğim diye şaşırdım doğrusu bakınız. Ben bakınana kadar Önder çekmiş bile. Haydi gezelim.

Kolombo- Gangarama Temple
Kolombo- Gangarama Temple-Photo by Önder Kaplan

Buraya Vihara deniyor.

Kolombo- Gangarama Temple
Kolombo- Gangarama Temple

Renklerin ve kullanılan malzemenin parlaklığından gözüm kamaştı. Bir çok Budist tapınak gezmiş biri olarak ortam bana çok süslü geldi. 🤷‍♀️ En haşmetli Mudraları (duruş) ile temsil edilmiş Buda heykelleri.

Mudra nedir? derseniz; Sanskritçe duruş anlamına geliyor. Budizm ve Hinduizm’de de heykel ve resimlerde kullanıldığını biliyoruz. Ruh ve bilinç halini etkileyen, farkındalığı ve odaklanmayı derinleştiren ve bilinen 4 elemente (hava-su-ateş ve toprak) etki ederek vücudumuzun enerjisini de yükselttiğine inanılan ve parmakların pozisyonuyla isim alan el hareketleridir.

Burada Bodi ağacını temsil etmişler ki, Buda’nın altında aydınlanmaya ulaştığı ağaç kabul edilir. 

Kolombo- Gangarama Temple
Kolombo- Gangarama Temple-Budha

Yine bir slayt hazırladım keyifle izleyiniz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tavanda ve duvarlarda Budanın hayatını yaptıklarını anlatan resimlerle dolu. Burada çok kalabalık olduğumuz halde ortam sessizce dua edenlere engel olmuyordu, gerçi hiç ses yapılmaması tembihlenmişti. Dualar burada ediliyor, Nilüfer çiçeği sunuluyor ve inananlar tütsü ve mum yakmak için dışarıya çıkıyorlar. Biz de yan kapıdan avluya çıktık. Bu kez mermer bir yapı ile çevrilmiş bembeyaz Buda heykeli ile karşılaştık ki, Buda’nın yeşimden yontulmuş heykeliydi. Myanmar’lı bir mermer yontu ustası tarafından tasarlanıp yapılmış. 

Kolombo- Gangarama Temple-Samadhi-Budha heykeli-Photo by Önder Kaplan
Kolombo- Gangarama Temple-Samadhi-Budha heykeli-Photo by Önder Kaplan

Yanındaki fil dişleri de gerçekti. Hemen arkasında Chethiya – Pagoda var. Ama önce hediyelik eşya dolu bölüme çıkacağız. Budha zamanından beri gelen çeşitli heykeller, süs eşyaları, ‘Ven’ dedikleri budist keşişlerin seyahatlerinde verilen hediyeler. Aklınıza ne gelirse her şey varmış. Ve de çok doğru en başta Portekiz’lilerden kalma bir adet top kimden kalma bilmem ama gerçek bir fil’in doldurulmuş başı… Bakalım daha neler varmış… 

Kolombo- Gangarama Temple
Kolombo- Gangarama Temple

Ne kadar enteresan inanılmaz. Bakınız sağlı sollu iki şeytan sanki. Elbette Budizm’in doğa üstü varlıkları.

Karşımıza Tanrı Şiva’nın heykeli çıktı. Görünüşe göre Gangarama Budist bir tapınak olsa da Hinduizm’le ilgili materyallere de ev sahipliği yapıyor. O zaman Hinduizm’in en sevilen tanrısını hatırlatayım; Şiva; Hinduizm’in üç tanrısından, yeryüzüne insan olarak indirildiği kabul edilen tanrıdır. Evrenin yıkımını yok oluşunu ifade etse de ardından mutlaka yeniden doğuş gelecektir, dolayısıyla dönüşümü de temsil etmektedir. Zaten adı Sanskritçe siva (iyilik sever) anlamındadır. Kutsal metinler- Veda’ların koruyucusudur. Şiva aynı zamanda hem erkek hem de kadın olarak temsil edilmiştir. Fotoğrafta göreceğiniz gibi 💃💃💃 dansın da (Shiva Nataraja) kralı, piridir. Ateş çemberi içinde sonsuz yaşamı anlatan Tandava dansını yapmaktadır. Sol ayağı dönüşümü, yeniden doğuşu simgelerken sağ ayağı ile de insanları gerçeklikten uzak hayallere sürükleyen cüce Apasmara Purusha’nın üzerine basar. Dört kolludur kısaca bu heykelcikte temsil edilen herşeyin de bir anlamı vardır. 

Kolombo- Gangarama Temple- Shiva Nataraja
Kolombo- Gangarama Temple- Shiva Nataraja

Koridor boyunca bakınarak yürüyoruz, her yer eşya dolu. Süre gelen zamanlar içinde hediye edilen maun masa, sandalyeler bile çift çift. 😊 Elinde kılıç tutan kadın heykeli de sanki Hinduizm’de bir tanrının eşi olabilir sanırım Sati olmalı.

Geldiğimiz avlunun yukardan görünümünü paylaşmalıyım. 

Kolombo- Gangarama Temple
Kolombo- Gangarama Temple

İleri doğru yürüdüm manzara harikaydı. Bodhi ağacı ve bize aldırmadan huşu içinde dua edip kutsal metinleri okuyan insanlar. Rehberimiz dininiz ne olursa olsun bu sessizlikte bir süre durun, nefes alın dedi. Huzur yanınızda olur.. 💞

Kolombo- Gangarama Temple

Önce bu katı bitirelim sonra aşağı ineceğiz, zaten saat yönünde gidersek hiçbir şeyi atlamadan görmüş oluruz diyen rehberimizin peşindeyiz. 😊 Yol üstü hayli karmaşık ne buldularsa sıralamışlar. 😁 

Önden gidenler Buda’nın ayak izini göreceksiniz dediler. Her dinde olduğu gibi Budizm’de kutsal emanetler vardır hoş ayak izi emanet değil elbette. Ama bakın böyle kocaman ayak izi olur mu? 🤔

Kolombo- Gangarama Temple-Budha'nın ayak izi
Kolombo-Gangarama Temple-Budha’nın ayak izi

Sağdan devam ediyoruz bakalım yine neler var. Bir yarım kat indik ve Bodhi ağacı tüm ihtişamı ile karşımızda.

Kolombo- Gangarama Temple-Bodhi Ağacı
Kolombo- Gangarama Temple-Bodhi Ağacı

Gautama Buddha’nın aydınlanmaya ulaştığı ağacın adı bilgelik ağacı anlamına gelen Bodhi’dir. Bodhi’de bir çeşit Hint inciri türünde bir ağaçtır. Kral Ashoka’nın MÖ 3. yüzyılda Sri Lanka’da bulduğu orijinal Bodhi ağacının güney dalı tanınmış Budist rahibe Theree Sanghamitta tarafından Sri Lanka’ya getirilir ve Kral Devanampiyatissa tarafından Kolombo’ya yakın bir yer olan Anuradhapura’daki kraliyet bahçesine dikilir. Oradan alınan bir fidan da işte buraya dikilir. Bu güzelim köklü ağaç Jaya Sri Maha Bodhi adıyla kutsal bir ağaç olarak çok değerlidir. Bodhi ağacı tanrıların tapınağı olarak kabul edilir, yağmur yağdırdığına inanıldığı için ruhsal güçlere de sahiptir. Burada yapılan duaların ve adakların kabul olduğuna inanılır. 

Hemen arkamda da güzel bir Buda heykeli var. Sonra saat yönünden devamla karşıma çıkanları yine slayt yaptım.

Kolombo- Gangarama Temple
Kolombo- Gangarama Temple

Güzel bir pano var slayt içinde onu yazayım; **Öfkeyi sevgiyle, kötülüğü iyilikle, açgözlülüğü sadaka ile ve yalanı hakikatle yen**👌 Bodi ağacı çevresindeki kalabalık grup, Buda heykelleri ile dolu koridor, aşağı doğru inerken gördüğümüz her türlü eşya işle dolu camlı dolap; zamanın daktilosu hemen solda görülüyor ve yine çıkarken dikkatimi çeken manuel-elle çekilen asansör.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Dışarıda bizi bekleyen çan şeklinde bir yapı var. Budizm’de genelde yuvarlak kubbeli olan Dagoba ve çan şeklinde katlı gibi yapılan Pagoda’lar hep Stupanın bir çeşitidir, burada Pagoda diye yazıyordu… Budizm için kutsal olan bu yapılar, Buda’yı yüceltmek ona tapınmak için yapıldığı gibi dini malzemelerin korunağı olarak da kullanılırlar. Buradaki Stupada bembeyaz ve çok güzel.

Bu Pagoda görüldüğü gibi etrafı kutsal öğelerle dolmuş sembol bir yapı. 

Avlunun hemen yanında kutsal kalıntı -emanetler bölümüne geçerken gördüklerim. Sağdaki fotoğrafta kabin şeklindeki dua yerlerinde Lord Vişnu’nun kadın heykeli ile altta fil başlı tanrı Ganeşa’yı gördüm, hindulara ait dua yeri olmalı. Bu tapınağın özelliği de o zaten din farklılığı önemli değil herkes istediği ibadeti yapar diyor.

 

Bir hareketlenme oldu burası aynı zamanda bir öğreti merkezi konumunda olduğundan etraftaki turuncu giysili Budist rahipler hazır ola geçtiler. Gelen Ven dedikleri Budist Rahiplerinden ve Gangarama Temple’nin baş görevlinin yardımcısı Ven.Dr. Kirinde Assaji Thera. Sosyal sorumluluk projesini yürütüyor ve aynı zamanda Sri Sumangala Dhamma Okulu’nun müdürüdür. Hemen fotoğrafladım tabii Önder’le birlikte. Kısa bir konuşma yaptı. Gençleri dini inançlarını sorgulamadan becerilerini geliştirmelerini öğretiyoruz dedi. Hayli esmer ve iri yarı biri. Ama güleç yüzlü. Ve biraz araştırdım Sri Lanka’da sözü geçen ikinci dini lider.

Kolombo- Gangarama Temple- Ven. Dr. Kirinde Assaji Thera
Kolombo- Gangarama Temple- Ven. Dr. Kirinde Assaji Thera ve Önder Kaplan

Bu güzel durumdan sonra gezmeye devam ettik ve demir parmaklıkla korumaya alınmış açık bir alana geçtik. Ne kadar çok heykel var.

Kolombo- Gangarama Temple
Kolombo- Gangarama Temple 

Bakır kabartmalar inanılmaz güzel. Kafamı kaldırınca gördüğüm manzaraya inanamadım. Bir sürü Buda heykeli sıralanmış arkada görülen uzaydan gelmiş gibi 😲 bir bina görüntüsü ve yanında başka bir binaya asılmış tapınak panosu. 🤔 Öğrendik elbette. Fotoğrafta görülen Budha’ların aynısı sağda da var. Yer dar olunca tamamını alamadık maalesef.

Önce gördüklerimi saydım arkaya doğru 6 sıra ve yan yana dizilmiş onlar da 6 sıra gibi tam ortada da var 7 oldu. Bence arkaya doğru da var gibi neyse 50 kadar Buda ile yanında da bir sürü küçük pagoda figürleri ile görüntü hayli etkileyici. Dünyanın en büyük Budist tapınağı Borobudur’un birebir değil ama ondan esinlenerek yapılmış hatta biz aslını görmedik ama herkes replikası diyor.. Aslı Endonezya- Java’da olan Borobudur’da ise tam 500 tane Buda heykeli varmış. 🤔 

Kolombo- Gangarama Temple
Kolombo- Gangarama Temple- Borobudur replikası olan Tapınak

Evet arkada görünen manzarayı açıklarsam; Hindistan’da ki Unesco dünya listesine girmiş olan Mahabodhi Temple-Budist tapınağın panosu, sağdaki de maketi imiş ben rehberimizin yalancısıyım, aynısını yapacaklar şeklinde söyledi doğrusunu bilen söylesin, çok enteresan değil mi?  Tapınak belirli dönemlerde arka görüntüyü farklı etkinlikler sebebi ile değiştirirmiş. Tapınağın hemen altında da yine değerli hediyelerin olduğu kutsal emanetler odası vardı.

 

Tapınağın altında ki bu odada aslı Tayland’da olan Zümrüt Buda’nın küçük bir kopyası ve yeşim taşından yapılmış değerli diğer hediyeler var.

Kolombo- Gangarama Temple- Yeşim Buda
Kolombo- Gangarama Temple- Yeşim Buda

Tapınağın hemen önünde içeri doğru yine göz kamaştırıcı devasa bir camekan. Herşey altın görünümünde, içinde yer alan emanetleri gösteren panoyu da ekledim ilk fotoğrafta görülüyor. Japon İmparatoru Hirohito’nun hediyesi hindistan cevizi çiçeği, Hindu tanrısı Lord Vişnu’nun mavi taşlarla süslü heykelciği, gülen Budanın Yakut heykelciği gibi… Hemen Buda heykelinin önündeki başka bir fanusun içinde de Buda’ya ait olduğu söylenen bir tutam saç vardı. Sağdaki fotoğraf.

Saat yönünde dönüyoruz. 😁 Hemen sağda doldurulmuş gerçek bir fil, Budizm’in kutsal kuşu Turna’ya binmiş Buda heykeli…

Artık dışarıya çıkmak üzereyiz son görüntüleri paylaşayım. Önce çekiminde çok zorlandığım mikroskobik Buda heykeli… Büyüteç değil benim lens işe yaramış. 😁

Kolombo Gangarama Temple-Mikroskopik Buda
Kolombo Gangarama Temple-Mikroskopik Buda

Sonra çıkışa doğru son camekan ve müze bölümü…

Tapınağın keşişlere ait toplantı salonu olan Seema Malakaya geçeceğiz çok uzak değil ama yine de otobüsle gidiyoruz. 

Sri Lankanın merkezinde yer alan Beira Gölünün hemen yanında otobüsten iniyoruz. Manzara muhteşem. Beira gölünde sömürge döneminde ve çok daha öncesinde de şehiriçi taşımacılık yapılmış. Kolaylık olsun diye de bir çok kanal açmışlar. Galle Face diye adlandırdıkları sahilden de Hint Okyanusu ile bağlanıyor. Hala sömürge dönemindeki Portekizce olan Beira adını kullanıyorlar, ortalama uzunluğu bir mil civarı.

Kolombo- Seema Malaka temple
Kolombo- Seema Malaka temple

Seema Malaka Temple; daha önce bahsetmiştim yüzyıl kadar önce Beira gölünün bataklık kısmını zengin bir tüccar satın almış, bataklık kurutulmuş sahip olunan yere inşa edilmişti. Yetmişli yıllara gelindiğinde bataklık çökmeye bina suyun içine doğru göçmeye başlamış. Yetmişli yılların sonuna doğru yeniden inşasına karar verilir. Sri Lankalı Müslüman karı- koca S. H. Moojavee’ler oğulları Ameer anısını yaşatmak için finanse edince ülkenin tanınmış mimarı Geoffrey Bawa tarafından tasarımı yapılarak yeniden inşa edilmiş tarih 10 Şubat 1976. Tapınak 3 parça halinde ve birbirlerine dubalar üzerinde ahşap köprülerle bağlanmışlar.

Burada yine birçok Buda heykeli var keşişlere ait olduğu belirtilen yapıya doğru yürüyoruz kutsal bir alana girildiği için ayakkabılar çıkıyor. Önümde Buda’nın dört taraflı altın heykeli olan platformu var. Diğer tarafa geçip merdivenden birkaç basamak çıktım fotoğrafladım. Buda’nın bana bakan yüzünde kucağında bir bebek vardı.

Burası ibadet yeri değil daha çok meditasyon yapılsa da ilerde Bodi ağacına ve önünde yer alan Buda heykeline budistler kadar hindular da saygılarını sunmak için geliyor adaklarını adıyorlarmış. Hemen ilerliyoruz ve dört bir tarafı farklı Mudra’lar ( duruş) sergileyen altın buda heykelleri ile çevrili ahşap bir yapı görüyoruz. Manzara Beira gölüne karşı harika ve meditasyon yapmak için çok uygun ama Keşişlerin toplantı salonu işte burası.

Kolombo- Seema Malaka Temple
Kolombo- Seema Malaka Temple

 

İçi boş değil yine Buda heykelleri konmuş dua yeri var elbette. Işık için karanlık sayılırdı fotoğraflarım net çıkmamış bir tane anca ekliyorum.😁

Kolombo- Seema Malaka Temple- Toplantı Salonu
Kolombo- Seema Malaka Temple- Toplantı Salonu

Toplantı salonun dışındaki buda heykellerinden başka hemen kenar duvarlarının üstü de heykellerle doluydu.

Kolombo- Seema Malaka Temple
Kolombo- Seema Malaka Temple

Toplantı salonunun çok güzel mavi bir çatısı var. Biraz yüksekten çektim harika. Son krallık olan Kandian dönemi mimarisiymiş. Arkadaki henüz bitmeyen gökdelen Kolombo’nun en yüksek binası ve adı Altair. Bittiğinde hem ticaret merkezi hem de rezidans olacakmış. 240 metre yüksekliği var, dikey kule 68 kat, eğik kule 63 kat olmuş. Görüntü geçmişin ve bugünün tarihini çok güzel anlatıyor.

Kolombo- Seema Malaka Temple
Kolombo- Seema Malaka Temple

Bu da Beira gölünden Kolombo manzarası. Bence şimdilik hayli güzel de bu sakinlik ve huzur çok sürmez. Zira gölün çevresi ticaret merkezleri ile dolmaya başlamış bile eski sakinliği kalmaz. Bakınız.

Kolombo- Beira Gölü
Kolombo- Beira gölü

Tapınak olurda Pagodası olmaz mı? Buldum işte… Hemen yanındaki Sandaka Pahan taşı üstünde duran yüzü şehre dönük Buda heykeli var.  Sandaka Pahan; Sri Lanka’nın Sinhalese mimarisinde ay taşı olarak bilinen çok özenli bir işçilikle yapılan dairesel taş. Genelde merdiven başlangıcına konurmuş. 

Kolombo- Seema Malaka Temple
Kolombo- Seema Malaka Temple

Budist tapınağı dedik, her dine saygılı dedik ve evet Pagoda’nın az ilerisinde Hindu tanrılarından Shiva ve Vişnu’nun adak yerleri vardı. 

Haydi alış- veriş zamanı gidiyoruz daha çay- kahve ile hanımlara ay taşı alacağız diyen rehberimize ayak uyduruyoruz. Seema’ya son bakış…

Kolombo- Seema Malaka Temple- Bodi ağacı
Kolombo- Seema Malaka Temple- Bodi ağacı

Meşhur Seylan çayı almak için gittiğimiz yer Kolombo’nun güzel bir banliyösü. Adını hiç unutmadım çok hoşuma gitmişti Bambalapitiya. Hint Okyanusu kıyısında üstelik denize sıfır. 😁 İngilizlerin yaptığı tren yolu. Ah bir de tren geçse ne güzel olurdu! dedim. Geçti geçmesine ama en son vagonundan ancak yakaladım. 😁😁

Çaylarımızı aldık otobüsümüze binip fort bölgesine geldik. Adı Duch Hospital- Hollandalı hastanesi olan bir yerdeyiz. Vaktiyle Hollanda’lıların yaptığı küçük bir hastaneymiş şimdilerde ise fast-food restoranların olduğu bir yer. Zaten saat 13.00 olmuş yanımıza verilen kumanyaları yedik.

Serbest zaman henüz bitmedi, magnetsiz gitmem dedim rehbere sorduk nerede satılır diye bilemedi. Biz eşimle hediyelik eşya satan yer varsa bakalım diye binanın arkasına çıktık. Sağa sola bakınırken yerli bir adam ne arıyorsunuz gibilerden işaretle yanımıza geldi biz de magnet dedik. Meğer adam köşedeki rikşa durağının patronuymuş.. Bir adamını çağırdı bu sizi götürecek dedi. Saati 1 dolar dedi şaşırdık ( çok ucuz yani) tamam dedik ve macera da başladı.

Kolombo- Rikşa'dan görüntü
Kolombo- Rikşa’dan görüntü

Macera dolu Kolombo seyahatinde görüp de fotoğrafını çekemediğim bir kaç yeri yakaladım mesela. Eski Parlamento binası. 1930 yılında yapılmış 1983 yılına kadar 53 sene hizmet vermiş. Bahçede Sri Lanka’nın önemli şahsiyetlerinin heykelleri vardı. Soldaki ikinci Başbakanları Dudley Senanayake, yanındaki üçüncü Başbakan General Sir John Kotalawela gibi.

Kolombo- Eski Parlamento Binası
Kolombo- Eski Parlamento Binası

Önce ünlü bir otelin önünden geçtik. The Kinsbury Hotel sonra önünde polis gördüğümüz güzel bir yapı, resmi daire ya da bakanlık gibi ama o da Galle Face Otelmiş 😁 yani çok ünlülerden biri daha.. Ve ikiz kuleleri ile Ceylon bank.

Rikşanın şöförüne habire hani çarşı nerede dedikçe adam bizi bir caddeden diğerine döndürüp durdu. 😅 O kadar çok yol gittik ki; Önder’e adam bizi kaçırıyor galiba dedim gülüştük. Hayır yani derdimiz bir magnet uğruna gemiye geç kalmayalım mazallah bırakıp giderler. Biz gülünce adam anlamış gibi bir yere girdi durdu. Biz uyduruk bir yer beklerken ahşap masklar satan güzel bir dükkana getirdi. Neyse magnet varmış aldık, yanında çocuklara ve kendimize de duvar süsü ünlü masklardan aldık. Tamam artık gidiyoruz derken de bizi bir başka yere götürdü. Lütfen almasanız da bir bakın dediği kıymetli taş satan bir nevi kuyumcuydu, hatır için girdik. Az buçuk ingilizcemizle almayız dediğimiz yerden kızlarıma ay taşından birer küpe alarak çıktık. 🤣 Şöföre de komisyon verin bari dedik. Vereceğiz dediler ve vermiş olmalılar ki ağzı kulaklarındaydı.

Güzel bir sahilden geçtik. Kolombo’nun Galle Face’i; Güzel kumlu plajı ile popüler sahil şeridi. İlk zamanlar Hollandalılar Portekizlerden korunmak için toplarını buraya sıralamış. Sonraları; at yarışı ve golf sahası olarak kullanılmış. Hatta kriket, polo velhasılı sömürgeci devletlerin sporları için kullanılmış. İlk gezinti yeri olmasını zamanın İngiliz Valisi Sir Henry George Ward uygun görmüş yıl 1859. Bugünlere gelindiğinde de halkın en popüler mekanı olmuş…

Kolombo- Galla Face
Kolombo- Galla Face

Tamam dönüyoruz derken yine hayli yol gittik. Ama yol tanıdık gelince stop dedik adama nereye? Aaa limana gelmişiz. Gemiye gitmiyoruz buluşma yerine, bizi aldığın Duch Hospital’a dedik. Tekrar döndü ve buluşma yerine yine de vaktinde yetiştirdi. Maceramız da burada bitti. 😊 Victoria bizi bekliyordu, günbatımının güzelliği ile Sri Lanka’ya elveda dedik.

4. günümüz böyle geçti. 5. gün denizde geçecek. Biz Sri Lanka’yı sevdik. Bol fotoğraftan sıkılmadığınızı umuyor ve Mormugoa/ Goa- Hindistan’da görüşünceye kadar sevgiyle kalın diyorum.

Sri Lanka- Kolombo- Elveda

CRUİSE ile MALDİVLER * SRİ LANKA * HİNDİSTAN-3

Sri Lanka- Kolombo

     Evet seyahatimizin 3. günü Hint Okyanusu’nda geçti. Costa Victoria’da 4. gündeyiz 14 Ocak 2020 ve sabah saat 07:00. Gemi, Sri Lanka’nın başkenti Kolombo’nun batı Eyaletindeki limanına demirlemek üzere. 😌

Sri Lanka- Kolombo Limanı
Sri Lanka- Kolombo Limanı

Hediyelik eşya tezgahları hazırlık yapmaya başlamışlar bile. Manzara çok renkli.

Resmi adı Sri Lanka Demokratik Sosyalist Cumhuriyeti, ama 1972 yılından önce hepimiz Seylan olarak bilirdik. Seylan adı da Zeylanicum- Tarçın’ın Latince isminden gelir. Hint Okyanusu’nda Hindistan’ın altında göz yaşı damlası gibi duran bu ada ülkenin yüz ölçümü 75.000 km²’dir. Sri Lanka 20 milyonu aşmış nüfusu ile de 9 eyaletten oluşmuştur. Bizim adını bildiğimiz Tamiller Kuzeyde yerleşmişler. Başkenti 2 milyon nüfuslu Kolombo’ dur. Para birimi Sri Lanka Rupee’sidir. Dini açıdan zengin bir mozaiğe sahip. Öyle ki, Budizm başta olmak üzere, Hinduizm, İslamiyet ve Hıristiyanlık eşit şekilde dağılmıştır. İşte bir tane ilginç yapısı ile Budist tapınağı-Stupası karşımızda duruyor. Sambodhi Chaithya.

Sri Lanka- Colombo Limanı
Sri Lanka- Colombo Limanı-Sambodhi Chaithya Buda Tapınağı

Toplam yüksekliği 80 metre olan bu Stupa Budha’nın Nirvana’ya ulaşmasının 2500’üncü yılı anısına 1956 yılında yapılmış. İçinde vaaz salonu da olan stupalara Chaithya deniyor. 11 katlı bu yapıya 258 basamakla çıkılıyor. Biz vakit kalırsa gideriz dedik. Ama kısmet olmadı. En kötü havalarda bile gemiler tarafından görülecek şekilde tasarlanmış.

Sri Lanka 500 yıl boyunca Avrupa güçleri arasındaki rekabetin merkezi olmuştur. Cazibesi elbette ki doğal güzelliği olduğu kadar ipek ve özellikle baharat yolundaki en önemli doğal limana sahip oluşudur. İngilizlerin el attığı yerlerden biri de Sri Lanka’dır. Sadece İngilizler değil elbette bir dönem tarçın aramaya gelen Portekizlilerin sömürgesi oldular. Onlardan kurtulmak için Hollandalılardan yardım istediler dolayısıyla bir dönem de Hollandalıların ve en sonunda da İngiltere’nin sömürgesi oldular.

Seylon- Seylan adını kullanan İngilizler yayılmacılığı çok kurnazca yaparlar. 😉 Şirin gözükmek için İngilizceyi resmi dil yapıp, köleliği de kaldırdılar. Müslüman halkı güvenli bulup arka çıktılar ve dinlerini yaşamaları için bazı kolaylıklar sağladılar. Sonra 19. yy’da İngilizler kahve yetiştiriciliğine başladılar ve Seylan kahve ihracatı ile meşhur oldu. Bir dönem kahveye mantar hastalığı gelince kahveden vazgeçip yerine çay ekmeye başladılar. Çayı 1830 yıllarında bir İskoçlu üretici getirmiş. Çay yetiştirmede hayli de başarılı olunmuş. Bu kez de Seylan çayı meşhur olup kahvenin sonunu getirmiş. Ama Sri Lanka hala tarçın üretiminde ve dünya tarçın ticaretinde %75 ile ilk sırada yer alır.

İlk geçim kaynakları pirinçtir, suyun aşırı sıcakta uçması ile devrilen pirinç bitkisine su sağlamak için barajlar bile inşa etmişler. Gittikçe yükselen ekonomisi; çay ve tekstil olsa da turizm ve değerli taşlarını unutmamak gerek.

İngilizler; 1947’de Hindistan’a bağımsızlığını vereceğini açıklayınca Sri Lanka biz de istiyoruz der ve İngilizler 1948’de onlara da bağımsızlıklarını verir. Seylan adı uzun yıllar sonra 1972 de resmen Sri Lanka olmuştur. Resmi dilleri artık Sinhalese’dir. Tamillerle kavga dövüş yapsalar da işler durulmuşa benziyor.

Colombo;

Kelani nehri ağzında, doğal bir liman şehri olan Colombo’ya bu adı Portekizliler vermiştir. Portekizliler Sri Lanka’ya geldiklerinde çokça güvercinle karşılaşmışlar ve buraya güvercinlik anlamında Colombo demişler. Latince: Columbiformes güvercinler demektir. 

Efsaneye göre, 500 yıl önce burada yaşayan ilk yerli halk Sinhalese’lerdir. MÖ 260 yıllarında adaya Mahinda adında bir Budist gelir ve Mahinda onları Budizm ile tanıştırır. Sonrasında Budizm Sinhalese kültürüne iyice yerleşmiştir. Bugün Sri Lanka’nın %70’i Budist’tir ve Budizm resmen kabul görür bir öğretidir hatta resmi olarak da kabul edilmiştir.

Şimdi otobüsle şehri panoramik olarak gezerken sömürge döneminden kalma yapıları göreceğiz. Fotoğrafların bir kısmı şehri tanımak adına otobüsten iPhone ile çekildi haliyle camlar kirli ve ön cam silecek engeli vardı PS de beni epey uğraştırdı, ama yine de güzeller ve en azından şehir hakkında fikir veriyorlar. Bir şehri tanımak için sokaklarını gezmek, çarşı-pazarını insanların yaşamını da gözlemlemek gerekir diye düşünüyorum. Fotoğrafların bir kısmı sevgili eşim Önder’e ait. Sonsuz teşekkürlerimle. 😍

Colombo
Colombo-Liman çıkışı

Fi tarihinde bir kaleye ev sahipliği yapmış buraya kale kalmamış olsa da Fort deniyor. Bölge daha çok Kolombo’nun kültür ve ticaret merkezidir. Resmi daireler ve bankalar ile daha da önemli hale gelince çevrede görülen bu yapılaşma hız kazanmış.

Kolombo Menkul Kıymetler Borsası, dünya ticaret merkezi hep buralarda. Yerel rehber İngilizce anlatıyor bizim rehberimiz de bize tercüme ediyor. Hala İngilizlerin yaptığı alt yapıyı kullanıyorlarmış. Sömürge dönemi yapılarla karşılaşmaya başladık. Bu saat kulesini İngilizler deniz feneri olarak yapmışlar. Solundan geçip gidiyoruz. Ah evet burada da trafik solda, arabaların direksiyonu sağda. 😁 

Sri Lanka- Colombo- Deniz feneri
Sri Lanka- Colombo- Deniz feneri

Yolumuz başkanlık sarayından geçti ama çok korunaklı ve demir kapısı kapalıydı. Çok güzel tarihi yapıları olan zengin bir caddeden geçiyoruz her taraf banka dolu. Sağımızda İndian bank devamında hem Çin hem İngiliz bankası olan muhteşem bina Cargills Ceylon Ltd. Bu nasıl bir güzelliktir! Adamlar sömürdükleri her yeri ihya etmişler az bir restorasyonla hala yeni gibi ayaktalar.

Kolombo- Cargills Ceylon Ltd.
Kolombo- Cargills Ceylon Ltd.

Başka bir caddedeyiz soldaki tarihi bina ünlü Grand Oriental Hotel. GOH diye anılan otelde kalmak için hayli zengin olmak gerekiyormuş. 🤑🤑🤑 Ve önünde yine  Grand Oriantal Hotel’in yaptırdığı sömürge döneminde Rickshaw’da (çekçek arabada) bir tüccar temsil edilmiş. 

Sir Baron jayatilaka Mawatha’da (cadde) karşımıza yine bir kavşakta saat kulesi çıktı. Khan Saat Kulesi 20. yy da Hindistan Bombay’dan Kolombo ‘ya gelip yerleşen ve burada petrol kuyuları çalıştıran tanınmış ve zengin bir aile olan Framjee Bhikhajee Khan’lar tarafından yaptırılmış. Kule’nin şimdi akmayan bir de çeşmesi var, fotoğrafta görülüyor. Khan ailesinin iki oğlu babalarının 45. ölüm yıldönümü anısına yaptırmış ve Kolombo halkına şükranlarının bir ifadesi olarak adamışlar. Kolombo’nun ticaret bölgesi olan Pettah Market’e girişi gösteren sembol bir saat. 

Kolombo- Khan saat kulesi
Kolombo- Khan saat kulesi

Kolombo’nun ticaret bölgesi olan Pettah Market’e doğru Khan saati solladık, keşmekeş bir trafikle gidiyoruz. Pettah kalenin dışı anlamındadır. 

Kolombo- Sea Beach Rd.
Kolombo- Sea Beach Rd.

Sağ taraf, dar sokaklarla ticarethanelerin olduğu yerlere çıkıyor. Bir iki dönülmez yoldan sonra güzel bir yapıya yine bir camiye gidiyoruz. Kırmızı Cami- Jami-Ul-Alfar Mosque veya kapısında yazdığı gibi Al Masjidh al Jamiul Alfar.

Geniş bir caddeden geçiyoruz. Kırmızı camiye gitmek için hayli yön değiştiriyoruz.

Nihayet otobüsten fotoğraf çekmek için indik şükür. Al Masjidh al Jamiul Alfar Camii Müslüman iş merkezlerinin olduğu yerde İngilizler döneminde yapılmış 600 yıllık bir camidir, kapıda yazan 1908 restorasyon yılıdır. Ticaret için dışardan gelen iş adamlarının ve yine Hindistan’dan gelen Müslümanlarında ibadet etmesi için İngiliz mimarisi ile Sri Lanka’nın kırmızısı örnek alınarak inşa edilmiş hayli görkemli bir cami. Günlük program dolu olunca ve trafik müsaade etmediği için gezmek ne kelime ezilmeden otobüse bindiğime bile şükrettim. 😁

Kolombo-Al Masjidh al Jamiul Alfar-Kırmızı Cami
Kolombo-Al Masjidh al Jamiul Alfar-Kırmızı Cami

Pettah bölgesi ticaret bölgesi demiştik. Rengarenk albenisi çok bu caddeyi yine de fotoğraflarla anlatmak isterdim. Görünüşe göre bizim İstanbul’daki Kapalı Çarşı, İzmir’in kemeraltı çarşısı gibi ne ararsan bulabileceğin daracık sokakları var. Trafik zorlayınca hemen otobüse bindik. 🤷‍♀️ Aynı yollardan tekrar geçerek giderken bir, iki sokak sonra durma imkanı olmayan daracık bir sokaktan geçerken inanılmaz renkli maviler içinde bir Hindu Tapınağına denk geldik ama durmadık. 😥  Kolombo’daki en eski, en büyük bu tapınak Shiva ve Ganesh’e adanmış adı da Sri Kailawasanathan Swami Devasthanam Kovil Temple. 

Kolombo- Sri Kailawasanathan Swami Devasthanam Kovil Temple
Kolombo- Sri Kailawasanathan Swami Devasthanam Kovil Temple

Panoramik gezmeye devamla karşımıza bir çan kule daha çıktı derken onun da bir Budist stupa olduğunu gördük. Budizmin resmi öğreti olduğunu söylemiştim sanırım daha çook tapınak ve stupa görecek ve gezeceğiz. Stupa daire şeklinde bir alan üstüne şemsiye veya buradaki gibi çan şeklinde yapılmış çatılı dini mekanlardır. Budha’yı yüceltmek adına yapılırlar içinde dini emanetler sergilenir. Aynı zamanda tapınaktır. Şanssız diyor yerel rehber trafiği çok yoğun ters bir yerde olduğundan ziyaretçisi diğerlerinden azmış.🤔

Kolombo-Sri Sambuddhaloka Maha Viharaya
Kolombo-Sri Sambuddhaloka Maha Viharaya -Stupa

Yapılaşma o kadar hızlı ki, her taraf inşaat dolu. Carlton Ritz bile muazzam bir rezidans inşası başlatmış. 

Karşımıza  kavşakta güzel bir bina çıktı. 1864 yılında İngilizlerin General Hospital olarak kurdukları Kolombo’nun 3000 yataklı önemli Devlet hastanesiymiş. Kavşağı dönünce bu kez de bembeyaz bir saat kulesi ile arkasında yine güzel yaldızlı binalar göründü ki onlar cami olmalı. Bakalım rehber ne diyecek.

Evet gerçekten o güzel binalar yanında türbe olan çok özel cami Dewatagaha Mosque. Yerel rehberden derlediklerimle Dewatagaha Camii 1847 yılında Kolombo’ da  inşa edilen en eski camidir. Yanındaki türbe de her dinden insanların önem verip ziyaret ettiği ve Hz. Muhammed tarafından Sri Lanka’ya gönderildiğine inanılan Evliya, Seyedina As-Sheikh Seyed Usman Siddique Ibn Abdurrahman’ın türbesidir.

Kolombo-Dewatagaha Mosque
Kolombo-Dewatagaha Camii (Mosque)

Hikayeleri severim bilirsiniz bu caminin de yapılışı ve adı ile ilgili güzel hikayesi var. Efendim çoğu hikayelerde kadın baş roldedir ya bu kez de öyle. Budist bir sinhala kadını geçimini Müslüman müşterilerine Hindistan Cevizi yağı satarak sağlar. Her gün Kolombo’nun tarçın ağaçları ile dolu ormanından koşarak geçer ve Maradana’daki pazara gidermiş. Ama bir gün ormandaki Kaju ağacının köküne takılıp düşmüş ve elindeki yağ küpünü kırmış. Her taraf yağ içinde, ormana saçılan yağları toplamak ne mümkün. Çaresizce bir ağacın dibine oturup ağlamaya başlar. 

-Ben şimdi eve nasıl giderde küpü kırdım yağ yok, para da yok derim diye ağlamaya başlar. Ağlar, ağlar uyuya kalır. Bir çıtırtı duyup uyanır. Yalnız olduğunu zannederken Dewata Gaha’nın (geçit yakınındaki bir ağaç anlamına gelir) yanında duran yeşil giysili, ak sakallı yaşlı bir adam görür korkar. 

Yaşlı adam ‘korkma, ağlama, sen koş bana yeni bir küp getir’ der. Kadın koşarak en yakın yerdeki mama dedikleri Müslüman bir kadının evine gider ve kendisine hemen bir küp vermesini ister, neden diye şaşıran kadına da gelince anlatırım der. Ak sakallı, yeni bir küple gelen kadına onu yere koymasını söyler ardından da kadının şaşkın bakışları arasında ayağını yere vurmasıyla yağ yerden toplanıp havada asılı kalır ve kadın küpünü doldurana kadar da öyle kalır. Ak sakalı adam kadına -şimdi küpünü doldurdun git ve bu olayı herkese yay, beni gördüğün bu yeri de Müslüman müşterilerine göster der kaybolur.

Kadın yağ küpünü kaptığı gibi koşar adım müşterilerine gider olayı anlatır. Kimse inanmaz tabii. Ama o ağacı da gösterince kanıt arayan Müslümanlar ağacın dibinde bir mezar etrafında da dökülmüş yağları görünce bu bir azizdir derler. Buldukları bu mezarın başına bir bayrak diker sonra da yanına bu camiyi yaparlar ve adını da Dewatagaha koyarlar.

Tabii ki azizin kim olduğu bilinmez. Mucizenin üzerinden tam 47 yıl sonra Maradana camii’ne  gelen başka bir din adamı bu mezarı ve mucizeyi duyar. Mezarı ziyaret edip dini bir takım kerametleriyle etrafta bulunanlara bu bir Evliyadır adı da (Seyed Usman Siddique Ibn Abdurrahman) Said Osman bin Abdurrahman’dır der. O gün bugündür tüm dinlerden insanlar ziyaret edip dilek adarlar. Fotoğrafta camiden fışkıran tarçın ağaçları görülüyor.

Kolombo-Şeyh Osman bin AbdurRahman Türbesi
Kolombo-Said Osman bin AbdurRahman Türbesi

Caminin etrafında döndük bu kez hemen arkasında  1927 yılında Fransızların yaptırdığı Belediye Sarayını görüyoruz. Bu güzellik yine arkadaki yüksek bina ile gölgelenmek üzere.

Kolombo- Belediye Binası- Town Hall
Kolombo- Belediye Binası- Town Hall

Belediye sarayının hemen karşında Victoria dönemine ait çok güzel bir parkın önünden geçiyoruz. Devasa boyuttaki altın Buda heykeli ve onu bekleyen bir de nöbetçi askeri var. Buda’yı bekleyen nöbetçi Buda’ya saygıda kusur edip arkasını dönenleri ikaz edermiş. Turistlerin fotoğraf çektirirken Buda’nın önünde duruşları onlara saygısızlık geliyor tabii. 😁

Kolombo-Vihara Maha Devi Park
Kolombo-Vihara Maha Devi Park

Burada da bir minik hikaye yakaladım. Park adını Kraliçe Vihara Maha Devi’den almış. Kraliçe’nin anlatacağım hikayedeki; ülkesi uğruna kendini tehlikeye atan cesareti ile Sri Lanka deniz kuvvetlerindeki kadın kolordusunun ambleminde yer almış. 

Vihara Maha Devi; Sri Lanka için önemli bir kral olan Dutugamunu’nun annesi, zamanın Kralı Kawanthissa’nın da sevgili eşiydi. Genç ve çok güzel bir prenses olan Vihara Maha Devi’nin babası Kral Kelanitissa işlediği affedilmez bir suçtan dolayı kendisi ve ülkesi Okyanusun dev dalgaları ile lanetlenir. Bu lanetin kalkması yani dev dalgaların adayı yutmasını önlemek için bir kurban gerekir. İşte prenses bu laneti kaldırmak, babasının krallığını kurtarmak için kurban olmayı kabul eder ve bir gemi ile Okyanus’un dev dalgaları arasına, enginlerine salıverilir. (Babalar ve kızları 💞💞) Gemi dev dalgalarla boğuşarak giderken Dovera, Kirinda’daki kıyılara ulaştığında Okyanus adeta süt-liman olur. Kıyıya en yakın liman da Ruhuna’dır ve onu yöneten Kral Kawanthissa’dır. Prensesin hikayesini öğrenip cesaretine hayran kalan Kral Kawanthissa ilk görüşte aşık olup onu sevgili Kraliçesi 👸 yapar. İki de çocukları olur. Oğul Dutugamunu’da 🤴 daha sonra Sri Lanka’nın en sevilen Kralı olur. Onlar erdi muradına biz devam edelim yolumuza… 😌

 Bir de parkın önünde yolları süpüren çöpçü kadına ve süpürgesine bayıldım.

Kolombo-Vihara Maha Devi Park
Kolombo-Vihara Maha Devi Park

Hemen yanındaki bu kuş yuvası görünümlü yapı; Nelum Pokuna Mahinda Rajapaksa Theatre- Sri Lanka’nın dört dörtlük, süper donanımlı sahne sanatları merkezidir. Bir ana oditoryum ve bir de açık hava amfi tiyatrosu var. Mimari yapısı gerçekten de çok güzel. Her türlü sanatsal etkinliğin yapıldığı gençlerin uğrak yeri. 

Kolombo-Nelum Pokuna Mahinda Rajapaksa Theatre
Kolombo-Nelum Pokuna Mahinda Rajapaksa Theatre

Panoramik gezi bizi bu kez başka bir tarihi önemi ve değeri olan Sri Lanka’nın bağımsızlığını anmak için yapılmış olan Independence  Square- Bağımsızlık anıtına ve meydanına getirdi. Binanın cadde tarafında İlk başbakanları ‘Ulusun Babası’ diye adlandırdıkları Stephen Senanayake’nin dört bir tarafı aslanlarla çevrili anıt heykeli vardı. Zaten bu binanın yapımını isteyip mimarlara ‘bu ülkenin tarihini ve yaşadıklarını en iyi şekilde anlatın’ diye emir veren ilk başbakan olan Senanayake’dir. Ön kısmında tadilat başlamış bizde olduğu gibi demir iskeleler konmuştu.

Kolombo-Independence  Square- Bağımsızlık Meydanı
Kolombo-Independence  Square- Bağımsızlık Meydanı

Cinnamon Gardens semtinde bulunan Bağımsızlık Meydanı’ndaki bu çok etkileyici bina Sri Lanka’nın İngiltere’nin boyunduruğu altında geçen 140 yıldan sonra ilk parlamentonun açılışını Gloucester Dükü Prens Henry’nin yaptığı yerde inşa edilmiş. Böylece Sri Lanka’nın İngiltere dahil diğer ülkelerce de neredeyse 500 yıl süren sömürülmesine son verilmiş olur. Parlamento yeni yerine geçene kadar senato ve meclise tören yeri olarak hizmet etmiş olan bina halen dini etkinlikler ve önemli toplantılar için kullanılıyor. Bahçesi de halkın gezdiği spor yaptığı güzel bir mekan.

Kolombo-Independence  Square- Bağımsızlık Meydanı
Kolombo-Independence  Square- Bağımsızlık Meydanı

Betonarme yapılan binanın dışı gücü temsilen sıra sıra aslanlarla çevrilmiş. Dört köşesinde de zenginlik ve refahı temsil eden adına ‘Punkasala’ dedikleri çanaklar var. Aslında tasarımında da bence bir gerçek gizli. ☺️

Şöyle ki; Sri Lanka’daki son krallık Kolombo’ya yakın bir yerdeki Kandy Krallığıdır. İlginç olan bu binanın tasarımının Kandy’deki zamanın kraliyet mahkemesi olan ‘Magul Maduwa’nın benzeri oluşu. 1815 yılında Kandy kabile reisleri egemenliklerini ve tahtlarını İngilizlere devrettikleri yer Magul Maduwa’ydı. Yani bence şimdi Magul Maduwa’da kaybettikleri hürriyetlerini Kolombo’daki bu benzer bina Independence Memorial’da geri almış oluyorlar.

Biz içeri girdiğimizde korumaların ve askerlerin ortalıkta dolaştığı çok özel olduğunu tahmin ettiğimiz bir toplantı yapılmakta idi. Zaten salon artık dini etkinlikler ve yıllık tatil kutlamaları için kullanılıyormuş. Salon her biri ayrı güzel ahşap oymalı 60 yakın sütun başlığı ile süslenmiş. Bu ahşap süslemelerin modeli 14. yüzyıl Gampola krallığının ünlü Embekke oymalarıdır. Bakınız duvarda Sri Lanka’nın tarihi gerçeklerini yansıtan kabartmalar da duvarları süslüyor. Slayt hazırladım bakması daha güzel.

 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

 

Bağımsızlık salonunun altında müzesi de varmış ama kapalıydı. İçeriği genelde kralların ve kahramanların heykelleri ile eşyaları şeklinde. Fotoğrafta alt katta görünen sağlı sollu iki kapı müze girişiydi.

Kolombo- Independence  Memorial Hall- Bağımsızlık Anıt salonu
Kolombo- Independence  Memorial Hall- Bağımsızlık Anıt salonu

Tüm gezilerde olduğu gibi burada da vazgeçilmezimiz alış-veriş için rehberimiz bizi doğal taş satan bir mağazaya götürdü. Sri Lanka, yüzölçümünün küçüklüğüne rağmen dünyada var olan 85 değerli taşın 40 tanesini topraklarında barındırıyor. Artık o doğal taşları almak için yurtdışına çıkmaya gerek kalmadı Türkiye’de her şehirde bir değerli taş mağazası var. Benim ilgimi çekmeyen şeyler olduğu için ben de içerde ve kapı önüne çıkıp fotoğraf çekmekle meşgul oldum. Ama magnet almadan gitmediğim biline.🤷‍♀️ Size de seyirlik olsun.

Kolombo-Bauddhaloka Mawatha Str. Laksala
Kolombo-Bauddhaloka Mawatha Str. Laksala

Burçlara göre taşlar meraklıları için çektim. 😉

Kolombo- Laksala hediyelik Eşya Mağazası
Kolombo- Laksala hediyelik Eşya Mağazası

Bu masklar da duvar süsü. Hepsinin bir anlamı var.

Mayura Raksha-*Tavuskuşu*-Barış, Uyum ve Refah.         

Gini Raksha*Ateş*-Düşmanları yenmek ve dostluk.     

Naga Raksha*Kobra*-Bütün tehlikelerden korur.             

Gara Raksha*Gara* Söz ve göz nazarından korur.

Gurulu Raksha*Gurulu* güç ve şöhret getirirmiş…

 

Hayat dışarıda var şu renklere bakın. Aslında yaşam da hep böyle renkli olsa… Otobüsün markası beni eskilere götürmeye yetti. Hatırlayan varsa Leyland marka belediye otobüslerimizdi hani arka kapının yanında biletçi oturur size elindeki lastikle sabitlenmiş bileti keser verirdi. Yıl sormayın gari.😉

Kolombo- Bauddhaloka Mawatha Street
Kolombo- Bauddhaloka Mawatha Street

İki tezat görüntü. Varlık ile yokluk, zenginlik ile fakirlik mi? Yoksa kast sistemi mi? ne derseniz *O* 🤷‍♀️  Neyse yazıyı güzel keseyim. Audi’de şoför yok değil mi? 🤔 Ben göremedim ya siz? 😉 Direksiyon sağda olunca göremezsiniz tabii. 😁😁

Kolombo- Bauddhaloka Mawatha Street
Kolombo- Bauddhaloka Mawatha Street

Bugün tempo yoğun. Sırada daha iki güzel tapınak var çokça da fotoğraf. Bu güzellikleri, rengarenk görüntüleri izlemek için benden ayrılmayın derim. Arayı fazla uzatmam hemen dönerim. Hatta bir ip ucu verip kaçayım.

Colombo
Kolombo’da bir güzel.

Budist tapınaklarda görüşünceye kadar hoşça ve sevgiyle kalın. 😌 💞💞💞

 

CRUİSE ile MALDİVLER * SRİ LANKA * HİNDİSTAN-1

Maldivler- Male-1

Uzun soluklu bir gezi ile yine birlikteyiz. Nereye gidelim konusu açıldığında Önder hemen bir ön araştırma yapar. Hindistan’ı çok sevmiştik bu kez de güneyini görelim dedik. Çok güzel bir tur bulduk 12 günlük. Uçakla Bombay’a sonra otobüsle arada feribotla Sri Lanka’ya tabii hemen yazıldık. Şansımıza fazla katılım olmayınca acente haber vermeden turdan vazgeçti. Uzun uğraş sonuçta paramızı geri aldık. Allahtan bunlar hep bizim sıkı takibimiz sonucu erkenden düzeldi. Tekrar bir araştırma ile aynı destinasyon karşımıza Cruise gemisi ile çıktı derken hem 15 gün hem de bonuslu Maldivler var. Ve oleyyy şansımıza dış kabin ile biz bu geziye olur dedik. 💃💃💃

Gemi ile seyahati ben kilo aldırıyor diye sevmezken, eşim bavul aç- kapa derdi yok diye çok sever. Neticede gemiyle seyahati üçüncü kez yapmış olacağız. Biraz ön bilgi fena olmaz.

Hindistan vizeniz daha önceden olsa da (ki bizim vardı) yeniden ve şahsen almak durumundasınız. Ayrıca pasaport sürenizin turunuzun bitiş tarihi dahil en az 6 ay geçerliliği kalmış olmalı. Hindistan vizesi sadece İstanbul ve Ankara’dan veriliyor. Maldivler bizden vize istemiyor. Hindistan randevumuzu alıp yüz yüze vize için 3-4 gün erkenden İstanbul’a gittik bahaneyle çocukları ve torunlarımızı da görmüş olduk. 😍

11 Ocak 2020 Cumartesi günü İstanbul Havalimanına grupla buluşma saatinden çok önce geldik. Uçağımızın kalkış saati 01:55. Yeni havalimanını gezdik, ben çok modern buldum ve beğendim. 👍

Saat 01:55 İstanbul Havalimanından THY ile 8 saat sürecek olan uçuşumuz başladı. Maldiv’lere yaklaşırken Hint Okyanusunun ortasında Mercan adaları veya Atollerin görüntüsü büyüleyiciydi. Bakın bakın deniz içinde bungalowlar bile göründü inanılmaz güzellikteler. Hani hep derler ya Maldivler balayı için muhteşem bir destinasyon. 😁 Bakacağız tabii ama bence bu deniz içi bungalowlardan ibaret adalardan bahsetmiş olabilirler. Zira biz başkentini de gezeceğiz. Maldivler’in diğer yüzünü insanların yaşadıkları yerleri de göreceğiz. İlerleyen yazılarımda ne demek istediğimi anlatmış olacağım. Güzellikleri kaçırmayalım. 😉

Maldivler yaz saati uygulaması kullanmıyor, 2 saat farkımız var doğuya gittiğimiz içinde aynı gün ve sabah saat 11:55. Maldivler’in başkenti Male’nin -Velana veya İbrahim Nasir İnternational Havalimanına inmek üzereyiz. Hint Okyanusunun üzerinden iniş çok güzel ve 8 saatlik uçuşumuz böylece bitti. İbrahim Nasir krallık bittikten sonra seçimle başa geçen ilk devlet başkanının adıdır.

Maldivler- Male- ibrahim Nasir(Velana) Havalimanı
Maldivler- Male- ibrahim Nasir(Velana) Havalimanı

Maldivlere hoşgeldiik… Aceleyle birine de bizi çeker misiniz? demeyince durum budur. Yalnız bırakır mıyım? Photoshop ne güne duruyor. 😁 😇

Costa Victoria’ya giriş işlemlerinin yapıldığı yerdeyiz hayli kalabalık.

Biraz bekledikten sonra özel tender botlara bindik gemimize transfer olacağız. Bir selfie çekelim artık.

Alev&Önder KAPLAN Maldivlerde
Alev&Önder KAPLAN Maldivlerde

İstikamet Costa Victoria. Bot kaptanı da tipik Maldivli.

Gemiye girişte çok sıkı tedbirler almışlar fotoğraf makinamı bile çantasından çıkartıp her giriş çıkışta X-ray cihazına soktular. Gemiye giriş-çıkış da kalabalık olduğundan biraz acele davranmak gerekiyor. Neyse şimdi gemideki kabinimizin videosunu paylaşayım.

Ardından hemen olası tehlike anında nerede toplanıp nasıl davranacağımızın tatbikatına katıldık ki, mecburidir.

Tatbikattayım
Güvenlik tatbikatında ben

Akşam yemek salonunda yerlerimiz ayrılmıştı. Yemekten sonra toplantı yaptık ekstralara katılım ayarlandı, ertesi günün buluşma saatleri belirlendi, rehberimiz  biraz bilgi verdi. Aman özel bir otel dahi olsa giriş yapıp önünden denize girmeye kalkmayın. Bir kere kadınlar zaten giremez girseler de elbise ile girebilirler. Erkekler de tişörtleri ile denize girebilirler üstleri çıplak olamaz yasak dedi. Tam İslami bir devlet. Onun için daha ilk günden bir grup mercan adalarındaki özel tatil köyüne gitmeye karar verdiler. Biz eşimle önceliği Male’yi gezmeye verdik. Gemi bu gece limanda demirleyecek. Akşam yemeği ve geceleme gemide.

2. gün; 12 Ocak 2020 ve kahvaltıdan sonra teknelerle karaya çıkıp Male’yi gezmeye başladık. Hemen karşımızda Cumhuriyet meydanı ve çok güzel bir bina Shaheedh Hussain Adam Building Hükümet binası vardı.

Male-Shaheedh Hussain Adam Building
Male-Shaheedh Hussain Adam Building-Hükümet binası

Maldivler Cumhuriyeti nerededir? derseniz; Asya kıtasına 700 km mesafede olduğu için Asya kıtasında ve Hint Okyanusunda bir deniz devletidir diyebilirim. Hindistan ve Sri Lanka‘nın hemen güney batısında yer alıyor. Birçok adası olan Maldivler Hint Okyanusunda çok uzun yıllarca oluşmuş mercan adalarından meydana gelmiştir. Devletin takımadaları yani mercan adaları bildiğimiz toprak değil resiflerin parçalanması ile oluşmuş beyaz mercan kumudur ve üzerinde sadece Hindistan cevizi yetişir. 1200’e yakın mercan adasından meydana gelen Maldivler toplam 26 adet Atolün çevresinde oluşmuştur. Maldiv halkı bu adaların 191’inde yerleşiktir ve ülkenin 540 bin kişilik nüfusunu oluştururlar. Adaların 105 tanesi özel tatil köyü şeklinde konuşlanmıştır. 120 bin nüfusu ile Başkenti Male’dir. İkinci büyük şehri Gan’dır. Gerçek Maldiv halkı Divehi’lerdir.

Tarihte çok değişik ülkelerin hakimiyetinde yaşamış. Fransızlar Hindistan’ın Pondiçeri eyaletinde bir kaleleri varmış ve bir süre Male’ye Hindistan’ın istilasını önlemek adına asker yollamışlar. Hollanda, o zaman Seylan olan Sri Lanka’dan gelip yerleşmek istemişse de fazla kalmamışlar. Portekiz’liler Hint Okyanusuna kadar indiklerinde adayı 15 sene süre ile istila etmişler. Sonra 19. yüzyılın başlarında İngilizlerin Hindistan ve Hint Okyanusundaki hâkimiyetleri artmış. İngilizler burayı da sömürge yapmak istemişler. Sultan II. Mohamed Mueenuddeen 1887 yılında  Seylan’daki Kraliçe Victoria’nın temsilcileri ile anlaşarak Maldivler’in, bir sömürge değil de korunan bir devlet olmasını sağlamış bu koruma tam 75 yıl sürmüştür. Nihayet çok uzun bir geçmiş sayılmasa da 1965 yılında kendi bağımsızlığını kazanan Maldivler 3 yıl sonra 1968, İbrahim Nasir döneminde Maldivler Cumhuriyeti olmuştur. Yerel para Birimi Rufiyaa’dır. Kişi başına milli gelir 400-500 USD civarı. Gelir kaynaklarının çoğu turizm ve kurutulmuş balık ihracatından gelir.

Ana dilleri Arapçaya çok benzeyen Maldivce-Divehi dilidir. İngilizler sayesinde İngilizceyi de ana dilleri gibi konuşuyorlar. Çok önceleri 7. yüzyıla kadar Budizm yaygınken daha sonra Hindistan’dan gelen kabilelerin gelmesi ile yerel halk İslamiyetle tanışır. Maldivler’in idari şekli Üniter Başkanlık Anayasal Cumhuriyet’tir. Müslüman bir ülkedir diyor gezmeye başlıyoruz.

Burası Cumhuriyet meydanı. Güvercin bolluğu bizim Eminönü’ndeki fotoğraf çekmeye gittiğim Yeni Camii hatırlattı ve sonraki kare Önder’in yakaladığı ‘an’ karesi, şaşkın bakışları ile beni izleyen bir adam. 😁😁

Hükümet binasının hemen yanında güzel bir bahçe içinde altın kaplama kubbeleri olan bir camii gördük. Külliye demek daha doğru olur. Cami var adı Cuma Camii, kütüphane, konferans salonu var ve İslami tüm etkinliklerin düzenlendiği bir yer. Tam adı As-Sulṭaan al-Ghaazee Muhammad Thakurufaanu al-A’uẓam veya As-Sultan Ghazi Muhammad Bodu Thakurufaanu.

Bir ekleme ve hatırlatma yapayım. Çok önceleri 7. yüzyıla kadar adanın Budist bir Sultanı varmış. 1154 yılında ticaret için adaya gelen faslı sufi Ebu’l-Bereket Yusuf el Berberi ile tanışan Sultan onun etkisiyle İslamı kabul edip adını da Muhammed el-Adil olarak değiştirmiş. Dolayısıyla adada İslamiyet hızla yayılır. Tarihten tanışık olduğumuz ünlü Arap seyyah İbn-i Batuta seyahatnamesinde bahsetmiş. 1343’te Maldivler’e gelmiş bir dönem Krallık yapan Sultan Davud bin Yusuf’un kızıyla evlenmiş. Birkaç yıl kaldığı dönemde din adamlarına İslamın kurallarını öğretmiş ve o tarihten sonra da ada İslam kanunlarıyla yöneltilmiştir. Ölüm cezası vardır.

Male-As-Sulṭaan al-Ghaazee Muhammad Thakurufaanu al-A'uẓam
Male-As-Sulṭaan al-Ghaazee Muhammad Thakurufaanu al-A’uẓam Külliyesi 

Külliye’nin adını aldığı Sultan Muhammad’ın bir de hikayesi var. Hikayeleri severiz. ☺️ Maldivler’i işgal eden Portekizliler Sultan VI. Ali’yi öldürürler ve Maldivler’i 15 yıl boyunca 1558-1573 yılları arasında işgal altında tutarlar. Bu süreçte adanın Portekizli valisi halkı Hıristiyan yapmaya zorlayıp kabul etmeyenleri işkence ile öldürtür. Öyle bir zaman gelir ki, Maldivler’in kanıyla yıkanan Hint Okyanusu neredeyse kıpkırmızı olur. O dönem Utheemu adası halkından olan Muhammed Portekiz’lilerle denizde yapılan vur-kaç gerilla savaşlarına katılır ve adanın Portekiz’li valisi tarafından iki kardeşi ile birlikte adadan sürgün edilir. Muhammad bu duruma son vermek için iki kardeşi Hasan ve Ali’yi de yanına alarak Hindistan’a yakın Minokoy adasına gider. Üç kardeş burada zamanın en büyük Maldiv gemisi olan Kalhuoffummi’yi inşa ederler. Bir grup taraftar ile her gece bir başka adaya çıkıp Portekiz askerlerini yok edinceye kadar savaşırlar. Komutan Muhammed en son Portekiz valisinin Male halkı’na ‘ya Hıristiyan olursunuz ya da topluca hepinizi öldürürüm’ deyip bir gün belirlediğini öğrenir. Yapılacak Male katliamından bir gün önce Muhammad ve taraftarı Male’ye ulaşır. Muhammad Portekiz valisini kendi tüfeği ile öldürür ve Male katliamını önler. Böylece Maldivler Portekiz işgalinden Muhammad sayesinde kurtulur. Maldivler’in kahramanı olan Muhammed Thakurufaanu’ya Gazi ünvanı verilir. Öldürülen VI. Sultan Ali’nin yerine sultan yapılır 1573. Tarih onu çevreci, insanları koruyup kollayan iyi bir insan ve ilk birleşik güç olan askeri orduyu kuran Sultan olarak yazar. 1585 yılında eceliyle ölmüştür.

Neyse günlük yaşama bir adım atalım ve soldan çarşı içine girelim. Yaya yürünse bile kısa sürede gezilebilecek bir başkent. Yüzölçümü topu topu 6 km² dir.

Maldivler denince aklımıza gelenler genelde Okyanusun çevrelediği kum ve güneş, lüks otellerle dolu bir cadde vs. Ama hiç düşüncemize uymayan bir yaşamla karşılaştık. Okulların çokluğu, modern birkaç dükkan, Vietnam-Hindistan kadar bol vasıta ama bu kez sırf motor ve sürekli hareket halinde insanlar. Ülke bir tatil cenneti değil. En azından başkenti değil. Cennet mercan adalarında yapılanmış lüks tatil köylerinde. Ada içinde açıkta alkol satılması ve içilmesi yasak olsa da Male içindeki otellerde ve diğer tatil köylerinde herşey serbest.

En hareketli ve önemli binaların bulunduğu Chandhanee Magu- şantiye caddesindeyiz.

Maldivler’in ilk ulusal müzenin önündeyiz. Maldivler’in 1952 yılının Cumhuriyet Bayramı’na denk getirip açılışını Başbakan Mohammed Amin Didi yapmış. Tarih 11 Kasım 1952. Eskiden saray binasıymış. Zaten hemen yanında Sultan Parkı var. Tarihi obje olarak sultanlardan kalan giysiler ve zırhlar. İslamiyet öncesi kalıntılar kısaca bize biraz zayıf geldi sonra gezeriz deyip sokakları keşfe devam ettik.

Male- International Museum
Male- International Museum

Müzenin hemen yanında peşpeşe iki okul Aminiya ve Iskandhar okulları kızlar tesettürlü ve çok güzel motorsiklet biniyorlar.

Male- Aminiya School
Male- Aminiya School

Eğitim ücretsiz. Okuryazar oranı %90 dan fazla. 250 ye yakın ilkokul, ortaöğretim ve az sayıda da meslek okulu var. Yüksek öğrenim için yurt dışına gitmek zorundayken 2011 yılında gerçek anlamda The Maldives National University Cumhurbaşkanlığınca onaylanıp kurulmuş. 1973 yılında sağlık bilimi koleji olarak atılan ilk temelden sonra Enstitü şeklinde gittikçe yükselmiş ve bugün tıp dahil birçok fakülte ve yüksek okulu içinde barındıran Maldiv Ulusal Üniversitesi olmuş.

Male- Iskandhar School
Male- Iskandhar School

Bir köşe başında rastladık bu park yerine. Male’in tüm özel binalarının simgelerini işlemişler ama yine saygısız insanların kirlettiği manzara olmuş. 😡 İstanbul Üsküdar’da da belediyenin yaptığı böyle park gibi bir dinlenme yeri var.

Male
Male

Diş kliniği yine gözüme takıldı kan çekiyor derim ya. 😁 Male’de diş hekimleri dahil toplam 150 doktor varmış özeller dahil 5 tane de hastane. Ve evlerin çoğuda rengarenk. Şu yeşile bakın bayıldım.

Male- Dental Care Center-Diş Kliniği
Male- Dental Care Center-Diş Kliniği

Bunaltıcı bir sıcak var. Üstelik daha sabahın 09:00’u. Güzel bir anne ile oğul’a denk geldik. Fedakar annelerden, oğlunun çantasını sırtlamış okula gidiyorlar. Biz nasıl da hamallık yapmışız peh. Ve yine bir okula denk geldik. Ahmadhiyya Uluslararası okulu. Öğrenimde başarı oranı yüksek görünüyor.

Ahmadhiyya okuldan aşağı doğru devam edince sağdaki sokakta meyve satanlar var. Önder sen çek ben şuradan bakayım sanırım adayı boyuna katettik dedim. Fotographer By Önder Kaplan 😘

Ve Güney yönündeki deniz göründü. Evet Male’nin 2 küsür km’lik boyunu kat etmiş bulunuyoruz. 💃💃💃 Eni de zaten 3 km. Bizde aralardan dolaşarak yarım tur geri döneceğiz demektir. Çıktığımız yer Male’nin Boduthakurufaanu (Magu) caddesi. Dümdüz devam edince diğer yapay adaya Velena havaalanının olduğu Hulhule adasına gidiyor. Etrafta tek bir ağaç yok.

Male- Boduthakurufaanu Magu
Male-Boduthakurufaanu Magu

Sıcak olabildiğince bunaltıcı, güneş neredeyse tepemizde. 🤯 Yok bu çıplak ağaçsız sahilde yürüyemeyiz diye kıyıdan, gölgeden gidelim diyerek ara yollara saptık.  Male’nin de öteki yüzünü görmüş olduk. Çok dar ve kesinlikle yalnız dolaşamayacağımız sokaklardan geçtik. Önümüze çıkan binalardan buraların sanayi bölgesi olduğu izlenimi edindik. Rehbersiz gezeceğimizi tahmin edemeyince dersimi de çalışmamıştım. 😅 Aslında ben gideceğimiz yeri önceden çalışmayı sevmem. Göreceğim yeni yerlerin heyecanını kaybetmiş gibi oluyorum.

Yollar yürümekle aşınmaz 😉 yürüdük yeniden silinmemiş izlerden. Ve en sevdiğim iki görüntü biri sokak arası diğeri çamaşırlı balkonlar.

Haritaya baktım da Ameenee Manu ‘da( caddesinde) yürümüşüz. Güzel bir okul anneler bekleşiyor, hemen karşısında da güzel bir çocuk Parkı vardı. İsimler pek garip 😁 Kuda Kudhinge Bageecha.

Male- Kalaafaanu School
Male- Kalaafaanu School

Male- Kuda Kudhinge Bageecha Çocuk Parkı
Male- Kuda Kudhinge Bageecha Çocuk Parkı

Male halkı insanın yüzüne bile bakmıyor hayret. Çok da konuşkan sayılmazlar ama birşey sorarsanız ancak güleç yüzleriyle cevap veriyorlar. Yine de fotoğrafınızı çekebilir miyim? diye işaret edince sessizce kafa sallıyorlar. 👍😁 Ben genelde çekmeden önce iyice onay alıyorum neme lazım.

Bu küçük yeri pek sevdim en üstünde Bar 2000 fotodaki tabelada da comfood-yemek yazıyordu. Böyle köşe başı dükkanlarda genelde çay içip hedhikaa dedikleri bir çeşit baharatla tatlandırılmış içinde balık olan hamur işi (bizim mantı benzeri)  yemek için gelirlermiş. 😁 Bu çay evleri artık azalmış. Yerini birkaç sokak ilerisinde denk geldiğimiz, kaçıncı kuşak bilemedim ama yeni model kahveciler neyse işte cafeler 😏 almış.

Nihayet deniz göründü. Hithigas caddesi ile (offf Manu dan sıkıldım sanırım 😁 ) Boduthakurufaanu caddesinin kesiştiği kavşaktayız. Hemen sağımda stadyum vari bir yer tam bize göre dinlenmelik yer dedik ki, zaten Newport Restoran zinciri sahiplerinin yaptığı Male’nin medar-ı iftiharı (tamam gençler Male’nin gurur duyduğu) Sinamale köprüsünün şu harika manzarasını seyir yeriymiş. 😂

Olsun biz de oturup biraz köprüyü temaşa ettik bir iki uçağın inişini seyrettik. Nasıl da güzeldi. Biliyor musunuz? Maldivler de Venedik gibi küresel iklim nedeniyle zamanla sular altında kalıp yok olabilirmiş. Bu ön görüyle Maldivlilere 2005 yılında Avustralya’ya sığınma hakkı verilmiş. Ve bu yüzyıllar içinde olabilir düşüncesi bile korkutmuyor ki, devasa gökdelenler dikilmeye başlamış. 🤦‍♀️

Male- Newport seyir platformundan Sinamale Köprüsünün görünümü.
Male- Sinamale Köprüsü

Yürümeye devamla Male’deki Artificial Beach’e geldik. Hint Okyanusundaki köpek balıklarına yem olmadan yüzebilmeleri için Male halkının denize girmesine olanak sağlayan yapay plaj. Etrafına ağaçlar dikmeye başlamışlar park henüz yapım aşamasında. Photographer By Önder Kaplan

Burada denize girenler yasaklara uymak zorunda. Kadınlar elbise ile erkekler şortlarının üstünde tişörtleriyle girebilirler. Manzara doyulmazdı.

Male- Artificial Beach- Yapay plaj
Male-Artificial Beach- Yapay plaj

A bir kadın yüzüyor bekleyip çıkarken çekeyim dedim. Oley.

Male-Artificial Beach
Male-Artificial Beach

Bu maviş camii yazmazsam olmaz. Cami çok modern. Bakınız 5 adet sipsivri dizayn edilmiş enteresan minareleri var. En son 5 minareyi Bitlis’te görmüştüm.😉

Maldivler’in 6000 kişilik 6 katlı en büyük camisi olacak olan bu maviş caminin yapımını Suudi Arabistan’ın sağladığı fon ile bir Türk firması üstlenmiş. Parasını veren düdüğü çalar misali adını da Suudi Kral Selman bin Abdulaziz’den almış. Bağışlanan fon Arapların Maldiv’lere bağımsızlıklarının 50. yılı hediyesiymiş.

Maldivler-Male- Selman Bin Abdulaziz Camii

Yürümeye devam. Bu kısımlar adanın resmi binalarının çoğunlukta olduğu yer. Neredeyse yerli nüfus kadar motosiklet olan Male’de çok garip tek bir korna sesi yok. 🤔 Görüldüğü gibi yine motosikletli bir hanım. Ona bakayım derken köşedeki eğri pencereli binayı atlamışım 🤦‍♀️ şimdi paylaşırken gördüm, aklıma Rotterdam’daki kübik evler geldi. 🤷‍♀️

Male sokakları
Male sokakları

Müslüman ülke olunca camii de bol oluyor. Duvarın ardına geçmedik artık. Adı Masjid Alnoor parlayan güneş misali kubbesi var minaresi de oya gibi.

Male- Masjid Al- Noor
Male- Masjid Al- Noor

Alimas Ufaa Carnival denilen bir yerdeyiz. Burası da Male’nin Arenası onlar Carnival diyorlar. Kapı girişi renkli ve onların Maldivce- Dihevi harflerini de göstereyim istedim.

Male-Alimas Ufaa Carnival- Arena
Male-Alimas Ufaa Carnival- Arena

Artık sıcaktan bunalmış vaziyetteyken sahile ulaştık sayılır. Fotoğraftaki ana-kız ile tur boyunca çok yerde karşılaştık. Arka fonda Costa Victoria bizi bekliyor.

Male'de turist olmak.
Male’de turist olmak.

Okyanustaki kirliliğe inanamadık. 😱 Aslında inandık nereye boşaltım yapacaklardı ki! Sadece akıntı yok herhalde olsa burada birikmezlerdi diye düşündüm. Hemen kenarda atık su boruları vardı ama temiz akıyordu, sanırım arıtma suyu idi. Yıllar önce yağmur sularını biriktirerek su ihtiyaçlarını karşılarken, teknoloji sayesinde Okyanus suyunu tatlı suya çevirerek kullanıyorlar. Neyse askeri kıyı koruma botları, balıkçılar, su altı dalış kayığı derken…

Artık iyice nemden ve sıcaktan da bunalınca ben 😓; Male’li, gençleri model alıp bugünkü perdeyi Costa Victoria ile kapatalım diyorum.

Şehrin öte yakası kaldı. Gemi ile dönüp dolaşıp geleceğimiz yer yine Male olunca 😁 diğer yarısını son gün gezeriz dedik. Ve öyle yaptık. Ama konudan uzaklaşmamak adına ben Male’yi aynı gün olarak sizinle paylaşacağım. İkinci yarıda görüşmek üzere sağlıkla ve sevgiyle kalın…💞💞💞