BİRLEŞİK KRALLIK- Kuzey İrlanda- Belfast

Merhabalar; Dublin’e veda edip Dundalk otoyolundan 1.5 saatlik bir yolculukla geldiğimiz Britanya adasının ikinci ülkesi, Birleşik Krallığın en küçük 4. ülkesi -Kuzey İrlanda’da ve başkenti Belfast’ta yine birlikteyiz. Bu gezi uzun demiştim. ☺️

KUZEY İRLANDA

Birleşik Krallığa bağlı altı Kontluktan oluşan bir sisteme sahip (il diyebiliriz) Özerk bir ülke olan Kuzey İrlanda resmi olarak Birleşik Krallığın bayrağını kullanıyor. Ama ayrıca kullandıkları kendi bayrakları da var. İngiltere vizesi ile gidiliyor ve para birimi Sterlin’dir. Yine resmi olarak İngilizce ve yerel İrlandaca dili kullanılır. İrlanda ile fiziki bir sınırı yoktur. Sembol çiçeği yoncadır diyor rehberimiz Sinan Ercan’a kulak vererek geziye hatırlatma ile devam ediyorum.

Britanya’nın dolayısı ile İrlanda’nın ikiye ayrılmasını burada tekrar anlatmak daha anlamlı olacak üstelik bu yazı dizisi bitmedikçe VIII. Henry’e de rahat yok gibi. 😀 Zira İrlanda’nın ikiye ayrılmasının baş mimarı VIII. Henry’dir demiştik.

Hatırlayalım: Katolik olan VIII.Henry 20 yıllık evlilikten sonra “hala erkek evlat doğuramamış” karısı Aragornlu Catherine yine kız (Mary) doğurunca Catherine’den boşanıp, kendisine “erkek evlat sözü veren” Anne Boleyn ile evlenmek istedi. Katolik olduduğu için de Papa boşanmasına izin vermedi. O sırada Protestanlık yeni çıkmıştı. İleri gelenleri hemen Henry’nin aklını çelip bizde öyle şey yok istediğin kadar boşanır da evlenirsin de derler. Bunun üzerine VIII. Henry hemen Protestan olur ve Katolikliği yasaklar. Kendisini -İsa bana erkek evlat sözü verdi diye kandıran Anne Boleyn’le de evlenir. Ve Katoliklerle Protestanlar arasında düşmanlığa ilk tohumları atar.

VIII. Henry ölünce yerine geçen oğlu Edward, kısa süre de olsa kızı Mary din çatışmalarını devam ettirirler. Esas olaylar I. Elizabeth’le alevlendi. Önce İskoçlar Katolikliği bıraktılar sonra Galler. Ama İrlandalılar Protestan olmayı kabul etmediler. Elizabeth’ de baktı ki olmuyor Birleşik krallıktaki işsiz, çapulcu ne kadar Protestan varsa hepsini Britanya’ya yolladı. Bir de yasa çıkarıp İrlandalı soylu Katolikleri göçe zorladı, mallarına el koyup yeni gelenlere dağıttı. Kısaca 1500’lerin sonundan itibaren ayrışma başlamış oldu.🤷‍♀️

Mezhep değişimi ile başlayan sonrasında Katolik-Protestan savaşlarına kadar giden problemde İrlandalılar direndikçe İngilizler çok sert karşılık verdiler. Üstüne bir de I. Dünya savaşında kıtlık yaşanmış, açlıkla mücadele etmiş iyice bunalmış İrlandalılar isyan etmeye başladılar. 1. Dünya savaşından yenilgiyle çıkan İngilizlere karşı ilk isyanı 1916 Paskalya ayaklanmasıyla olmuştur. 1919’a gelindiğinde de çıkan olaylar sonrası hükümet; sınırlı bir özerklik verelim Güneyde Katolikler kendi parlamentolarını Kuzeyde de Protestanlar kendi Parlamentolarını açsınlar diyor. Neticede iki parlamentolu bir yapı oluşuyor. İki yıl ömrü olan bu yanlış karar sonrası 1922 de İrlandalılar bağımsızlıklarını kazanıyor ve Britanya, İrlanda ve Kuzey İrlanda diye ikiye ayrılıyor. Kuzey İrlanda da aynı isimle Birleşik Krallığa bağlı kalıyor.

Oysa amaç ayrışma değil İngilizleri tümüyle adadan atmaktı, bu nedenle 1920’lerden 1960’lara kadar arada 2. Dünya savaşı olduğundan bir şey yapılamıyor. 1960’larda artık İrlandalılar İRA’yı kuruyor (biz İrlanda Kurtuluş Örgütü diyorduk) kendi söylemleri ise *İrlanda Cumhuriyet Ordusu * terör eylemlerini kendine yöntem seçip 1966 da eyleme başlıyor. 😱

60’lardan 90’lı yıllara kadar süren İRA terörü yüzünden iki taraftan da binlerce insan  canından oldu. Çatışmaların en şiddetli olduğu 70’ler başında, Kuzey İrlanda’daki pek çok şehirde, Katolik ve Protestan mahalleleri arasına bir duvar örülmesine karar verildi. Ülkenin her tarafındaki şehir ve kasabalarda, toplam uzunluğu 35 km’yi bulan 50’den fazla Barış adını verdikleri duvar inşa edilmişti. Yani mahalle, mahalle ayrılmıştı kesintisiz değildi. Bu gözlerimiz Berlin’in *Utanç Duvarı*nı gördü kısmette Barış duvarını görmek de varmış.

Şimdi otobüsle geziyoruz demiştim önce katolik mahallesinden geçtik, camın etkisiyle güzel bir fotoğraf olamadı ama zaten buradaki duvar yazıları grafiti şeklindeydi. Protestan mahallesindekiler çok daha güzelmiş göreceğiz. 

1A-IMG_3779
Belfast- Katolik mahallesi

Nihayet Protestan mahallesine geldik. Solumuzda yıkık eski mahkeme binası hemen sağımızda da şimdi müze olan Crumlin yolu hapishanesi Crumlid Road var. 1896 yılında yapılmış. Kuzey İrlanda’da kalan tek Viktorya dönemi hapishanesidir. Otobüsten çektiğim fotoğraf bozuk olmuş inip çekme şansımız olmadı. Fotoğraf alıntıdır. 

1222
Kuzey İrlanda- Crumlid Road Gaol Müzesi

Mahkemede çok fazla katolik ve İra militanı yargılanıp hemen karşısındaki  bu hapishanede ya idam edilmişler ya da işkence görmüşler. Bu nedenle 1998 hayırlı Cuma anlaşmasında katoliklerin ilk talebi mahkeme binasının kapatılması olmuş.

1998 yılında en son Tony Blair’in büyük risk alarak İra’yı Hıristiyanların noel öncesi kutsal saydıkları cuma günü *Good Friday * anlaşma masasına oturttuğu İRA 2005’te silah bıraktı 2007’de de Kuzey İrlanda’da Katolikler ile Protestanlar arasında ortak bir hükümet kuruldu ,sonra siyasete yönelen İRA bugün Sinn Fein adında siyasi bir parti ile mecliste temsil ediliyor. Ama sorunlar hala devam ediyor.

Tüm bu kötü anıları hatırlatsa bile Barış Duvarı bugün Belfast’ın en önemli turistik noktalarından birisi olmuş durumda. Kuzey İrlandalıların büyük bir kısmı, duvarların tamamen kaldırılması için “henüz erken” diyormuş. Şimdilerde Brexit ile ilgili şöyle bir sıkıntı ortaya çıktı; Birleşik krallık AB’den çıkarsa Kuzey İrlanda ile İrlanda arasına sınır çekmek, gümrük kontrolü yapmak zorunda. Ama bu sefer de yine İRA meselesi yeniden canlanır iki ülke ayrılır endişesi taşıdığından şu anki durum her iki tarafı da mutlu ediyor. Yani arada sınır yok tek bir ülkeyiz havası. 🤨 Yazıya boğulduk ama anlatmadan da olmuyor işte  😁 artık fotoğraf paylaşayım.

2-IMG_0579
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *kapısı.

Fotoğrafların en güzel olduğu yer, Belfast’ın kuzey bölgesindeki Protestan caddesi Crumlin Road ile Katolik mahallesi Falls Road arasındaki kapıda. Bu gördüğümüz kapılar artık kapatılmıyor sürekli açık kalıyormuş.

3-IMG_0581
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *kapısı.

Duvarların arkası Katolik mahallesi. Bazı yerlerde üstte dikenli teller var. Akşam oldu mu Katoliklerle Protestanlar çatışmaya başlıyor. İşte bu duvar ve teller de bir engel teşkil ediyor. Ara, ara diğer mahallelerde de böyle kapılar var ve yıllardır akşam belli saatte kapanır, sabah da açılır. Kontrolu polis ve askerlerin elinde. – Geç kaldım aman n’olur evim şuracıkta yok asla geçit vermiyorlarmış (burayı ben ekledim biz de olsa böyle derdik diye 😉 )  yani evine gitmek istiyorsan tüm kuzey bölgesini dolaşman gerekir. Zor bir durum tabii acılar hala taze, hatta okullar bile ayrışmış durumda. Katolik ve protestan karışık okul göremezsiniz diyen Sinan Aydın rehberimizi dikkatlice izliyoruz. Mural’ların (duvar resmi) hepsi ayrı güzel.

4A-IMG_0582
Belfast- Protestan Mahallesi -Barış Duvarı
5-IMG_0590
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *

Biraz paylaşayım diğerlerini slayt olarak ekleyeyim görünüz. Bensiz de olmazdı.😇

IMG_3838
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *nda ben.

7-IMG_0596

Arada sarı taksiler çoğalınca öğrendik ki, burada bir rehberlik hizmeti başlamış. Bu rehberlik çatışma döneminde birebir çatışmayı yaşamış ve yaşadıklarını anlatan kişilerden oluşmuş. İRA yanlısı hüküm giymiş katolik eski hükümlü rehberler ya da UDA-Ulster eski hükümlüsü rehberler adım ,adım bombalanan, çatıştıkları evleri göstererek hapishane hayatlarını anlatarak gezdiriyorlarmış. Hepsi salıverildikten sonra topluma kazandırılma projesi neticesinde bu işi üstlenmişler. 👏👏

6-IMG_0592
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *

Bu da diğer bir ara kapı 4 metre anca vardı. Bu duvar resimlerinin hiçbirini İrlandalılar çizmemiştir. Kendi ülkelerinde haksızlığa uğradıklarını düşünen başka ülke mensubu kişiler çizmiştir. Olur da giderseniz ve boş yer bulursanız siz de çizebilirsiniz.😌

c-IMG_0586

Yukarıdaki mural neyi anlatıyor ben çıkaramadım bilen varsa yazsın sevinirim. Bizdeki ayrılıkçı gruba ait mural da vardı. Slayt hazır buyrunuz. ☺️

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tekrar otobüsümüze binip Belfast’ın en güzel tarihi yapısı olan Belediye sarayına gidiyoruz. Yolumuz yine Katolik mahallesinden geçiyor. Güzel bir mural daha gördük. Bu kez bir binaya yapılmış, gülen gözleriyle bize bakan Kuzey İrlanda için çok önemli birisi Boby Sands. 1981 yılında açlık grevinde öldüğünde henüz 27 yaşındaydı.

IMG_3850
Belfast- Katolik mahallesinde- Boby Sands muralı

Çok genç daha 18 yaş civarında kendince bağımsızlık mücadelesi verirken hapse girmiştir. Daha sonra hapisteyken milletvekili olmuş, İrlandalı Cumhuriyet mahkumları için konan özel statü hükümlerinin kaldırılmasını protesto etmek için başlatılan açlık grevinin lideri olmuş ve grev sırasında ölmüştür. Hayatı *The Hunter* açlık filmine de konu olmuştur. Altta da açlık grevine katılan diğer 10 kişinin duvar resmi var.

IMG_3848
Belfast- Katolik mahallesinden

Karakol binası önünden geçiyoruz bina hala o zamanlardaki gibi yüksek tellerle çevrili, hala güvensizlik devam ediyor. Buraları yerleşim yerleri idi şimdi şehir merkezine iniyoruz göreceksiniz ki, ayrışma sadece mahallelerde var. Alış-veriş merkezleri vs. de böyle şeyler göremezsiniz, herkes heryerde birlikte çalışıyor. Ama yine de kim nereyi işletiyor Katolik mi? Protestan mı? biliniyormuş. Kısaca herşey kötü bile olsa kendi ekonomisini yaratıyor. 😬

Şimdi yine geldik Britanya İmparatorluğunun Kraliçe Victoria’nın döneminde yapılmış olan etkileyici binalarından City Hall-Belediye Sarayına. 😇 Otobüsten çekim.

12-IMG_0661
Kuzey İrlanda-Belfast-City Hall-Belediye

Belfast Belediye Binası Victoria dönemi mimarisinin İrlanda’daki en etkileyici anıt binasıdır. Kraliçe Victoria döneminde başlanan yapı, Victoria’nın ölümünden çok sonra hizmete açılmış. Serbest zamanda gelip gezeceğiz ama ben şimdi işleyeceğim.

13-IMG_0621
Belfast- Şehir merkezi.

14-IMG_0665Bahçede pek çok önemli İrlandalı kişilerin heykelleri var. Önünde çiçeklerle Belfast yazılı heykelin tepesinde yine Kraliçe Victoria var. Bir elinde üstünde haç olan bir dünya diğer elinde de uzunca bir asa muhtemelen kanun benim diyordur. Bahçenin güzelliğini görüyorsunuz insanlar parkta yayılır gibi sere serpe uzanmışlar.

15-IMG_0619
Belfast-Belediye Binası-City Hall

Ülkenin 1963-74 yılları arasında efsaneleşmiş futbolcusu George Best’tir. Şöyle bir slogan var alttaki fotoğrafta reklamı var orada da yazıyor.  MARADONA-Good— PELE-Better—– GEORGE BEST.  Bahçenin yan tarafında yine bir anıt yeri hatırlayalım İngilizler ne diyordu *Cenotaph*. Evet aileler ziyaret ettikçe gelincik çiçeğinden yapılmış notların da iliştirildiği böyle çelenkler koyuyorlar, bunlara da anıt mezar anlamında Cenotaph deniyor.

16-IMG_0669
Belfast-Belediye Binası-Cenotaph

Yolcu yolunda gerek yolumuz Titanic Müzesine doğru. Titanic (Taytanik okunuyor☺️) Titan Yunan mitolojisinde geçen devlerdir. Titanic de titan gibi devasa anlamındadır. 1912 yılında imal edilen geminin batışının 100’üncü yılı anısına inşa edilmiş. Burası eski tersane. 2012’de bir gemi gövdesinin modernize edilmiş şekline benzetilerek gümüş renkli alüminyum panellerle kaplanan bu müze binası yapılmış. Titanic’in birebir yüksekliğindedir.

IMG_3927o
Belfast- Titanic Müzesi

RMS Titanic, Belfast’ta ki White Star Line şirketine ait bu tersanede Harland- Wolff’ta yapıldı. 1912 yılında suya indirildiğinde “Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz” demişlerdi, oysa Southampton limanından kalkıp New York’a gitmek üzere olan Titanic suya indirildikten sadece 4 gün sonra Kuzey Atlantik Okyanusunda, Kanada açıklarında Newfoundland’da buzdağına çarparak 2 saat 40 dk. içinde battı! 1,514 kişi hayatını kaybetti. Demek ki; Büyüklerimiz büyük lokma ye, büyük konuşma diye boşuna dememişler. 🤔 Filmini de izlemeyen yoktur sanırım. Kate Winslet ve Leonardo Di Caprio’nun, özellikle genç Caprio’nun meşhur olduğu Kate ile geminin burnunda rüzgara karşı durma sahneleri müthişti. Batığı da tam 70 yıl sonra bulundu.

18-IMG_3935
Belfast-Titanic Müzesi

Bu çok katlı müzeye giriş çok para (20 pound gibi) ve vakit istiyordu. Malum kişisel gezmeyince gruba uymak zorundayız ayrıca İskoçya- Glasgow’a gitmek için feribota  yetişmek durumundayız. Evet Titanic müzeyi gezmek için bilet alanlar gemiye biner gibi zamanın bavullarını ellerine alıp anı fotoğrafı çektiriyorlardı.

17-IMG_0599
Belfast-Titanic Müze girişi

Titanic ile ilgili iki şehir efsanesini Sinan rehberim maşallah derya gibi anlatıyor. Şimdi birincisini Katolikler uydurmuş. Şirket ucuz olsun diye Protestan işçi kullandı. E  tabii Protestanlar dinsizdir -Tanrı bile batıramaz demişlerdi işte gördünüz battı.

İkincisini de Protestanlar uydurmuş. Geminin altı haneli numarası denize yansıdığında tersten okunuşu- no papa- Papa yoktur diye okunuyormuş. Bunu da aşırı Protestan işçiler özellikle uydurmuşlar ki papaya hakaret anlamına geliyor. İşte bu nedenle gemi lanetliydi battı. Şehir efsanesi bu yönde bende anlatan da masumuz. 😌

Hediyelik eşya bölümüne şöyle bir girip her zamanki gibi magnetlerimizi alıp çıktık.

19-IMG_0600
Belfast-Titanic store

Otobüse bindik hemen çıkışta bir vapur gördük. SS Nomadic 1911 yılında yapılmış ve White Star Line serinden geriye kalan tek gemi. Vapur dedim zira Titanic ve diğer gemilere yolcu ve kargo taşımak üzere yapılmış. White Star Line şirketinin genel müdürlüğü Liverpool’dadır. Oradaki denizcilik müzesini gezeceğiz. Anlatırım.💃💃💃

20-IMG_0604
Belfast-SS Normadic yolcu vapuru

Stormont bölgesinde olduğu için genelde bu adla anılan Parlamento binalarını görmeye gidiyoruz. Çok güzel yemyeşil hayli büyük bir arazide yapılmış. Resmi olarak 1932 yılında açılmış. 1922 yılında burada bir parlamento yoktu İrlandayı Londra yönetiyordu. Hatırlayalım: Olaylar çoğalıp bağımsızlık ortaya çıkınca Galli Başbakan David Lloyd George burada bir parlamento açalım İrlandalılar kendilerini idare etsinler deyip iki parlamento açar. Biri Dublin’deydi biri de burada. Kral V. George zamanında parlamento City Hall belediye binası içinde toplanırdı. Ayrışma olup Güneyde inşa edilen parlamento Katolik parlamentosu diye algılanınca Kuzey İrlanda da Stormont House diye anılan bu yerdeki taş binayı yıkıp yerine bu güzel yeni parlamento binasını inşa ettiler. 65 sandalyeli mecliste 4 yılda bir seçim yapılıyor. Dolayısıyla iç işlerinde bağımsız dış işlerinde Londra’ya bağımlı olarak görev yapıyorlar.

IMG_0611
Belfast-Stormont House- Meclis Binası

Bulunduğu konum, mimari yapısı ve bahçe düzenlemesiyle harika bir yer. Binanın mimari yapısı da çok enteresan. Bina 6 katlı, yaklaşık 30 m.yüksekliğinde tapınak vari cepheli, genişliği 365 adım. Yani yılın her bir günü için bir adım hesaplanarak cephe oluşturulmuş bu da 109 metreye denk geliyor. Altı katlı binadaki koridorların uzunluğu da bir kilometre. At koştur yani. 🤓 Burası aynı zamanda halkın rahatça gezip spor vs. etkinlik yaptıkları harika bir alan. 1972 yılında olaylar çoğaldığında Londra meclisi kapattı ve bütün yönetimi üstüne aldı. 30 yıl süren İRA olayları bitiminde ayrışma olunca 1998 yılında Good Friday- Hayırlı Cuma Antlaşmasıyla Kuzey İrlanda Parlamentosu yeniden açıldı.

IMG_0616
Belfast-Stormont-Sir Edward Henry Carson

Yukardaki heykel Sir Edward Henry Carson’a ait. İrlandalı sendika başkanı, avukat ve yargıçlık yapmış Dublin doğumludur. Otobüsle dönüşe geçtik Parkın kapısı çok güzeldi.

IMG_3988
Belfast-Southmont House girişi

Evet artık Belfast merkezde kaybolma zamanı. Haydi gidelim. Hemen çıkışta bu dev vitray pencere karşımıza çıktı herkes selfie çektiriyordu. Elbette 😉 meraklısı çoktu. Neymiş; GOT diyorlar 🤣 yani İrlanda’nın turizmine çok büyük kazanç kapısı Game of Thrones. Evet dizinin bir çok bölümü burada çekilmiş.

24-IMG_0625

Toplam 6 tane olan bu Vitray camların ilki. Tüm vitraylar el yapımı olup sanatçı Debra Wenlock tarafından da boyanmış. Çekim ve prodüksiyonu 10 yıl sürmüş. Bu fotoğraftaki pencere Jon Snow ve kız kardeşleri Sansa ve Arya Stark’ı tasvir ediyor ve Hugh Russell’ın fotoğrafıymış mış diyorum çünkü bu konuda fransızım. 🙄 Belli bir özelliği var tabii 8. serinin sonunda yeni bir Game of Thrones yolu oluşacak. En son büyük bölümünün yapıldığı Titanic stüdyo önündeki cam vitraya götürecekmiş. Özellikle dizi severler selfie çektirsin diye büyük tasarlanmış. Benim diziyi izlemişliğim yok, Titanic önündeki vitray pencereyi bu sebeple görmemiş es geçmişim. 🤨 Evet dolaşmaya devam.

31-IMG_0640Kırmızı tuğlalı tüm yapılar Victoria dönemine aittir. Önce bir market arayışında yine Tescoyu bulduk inanamadım sanki saray, benim tavana hayranlıkla baktığımı gören Önder fırsatı kaçırmamış. Ben de bu kubbeyi kadraja nasıl sığdırırım millet bana bakıyor derken çektim ama tam olmadı.26-IMG_4038Çok güzel ama… Millet beni seyrederken tam ortalayamadım. Giden olursa daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim. En ucuz market hazır pişmiş sıcak tavuk da vardı. 😋27-IMG_0627

Güzel bir duvar pano’su bu kez bir bina girişiydi.29-IMG_0639CRBelfast zaten küçük bir şehir yine marka dükkanların alış-veriş için herşeyin olduğu yerdeyiz yani City Hall- Belediye binasının olduğu cadde ama burası The Cathedral Quarter diye geçiyor. Alt sokak üst cadde hepsi gez gez çabucak bitiyor. 🤩  Her ne kadar U2 ‘nin yerini tutamasalarda benim dönemimin Karayipli gençler grubu Boney M. Belfast parçasını çok güzel söylüyorlar, siz en iyisi bana inanıp gezerken bir yandan da Boney M.’in Belfast şarkısını dinleyin keyif alın.💃💃💃

25-IMG_0626Müzik heryerde olmalı. Burada da romantik bir parça istersen Kuzey İrlandalı harika şarkıcı  Van Morrison’dan *Have I Told You Lately* Sana son zamanlarda seni sevdiğimi söyledim mi?

28-IMG_0656

Ve bu fotoğrafa bile uyar. Prens Alberth Saat kulesi; Victoria’nın ölümsüz büyük aşkı kocası Albert’in anısını yaşatmak için yaptırmış.

35-IMG_0652

Önünde de Albert’in heykeli vardır. Yine benim geniş açı lensimin marifeti sandığım kule aslında sağa doğru eğikmiş. 😁 Bataklık bir zemin olduğu için eğilmiş. Daha çok yatarsa kurtarma projesi geliştireceklermiş. Sokak aralarını severim karşıma neler çıkar  bilemeden eşimle beraber dolaşırız, yani kaybolmak zevklidir.

33-IMG_0646

32-IMG_0644

Renkler güzel, insanlar sıcak kanlı, sokakları cıvıl, cıvıldı Belfast’ın.

35-IMG_4061

Yolumuz Victoria Square’e çıktı. Bu gençler ateş yakıp sanırım sopayı çevireceklerdi bekleyemedik zaman daraldı.

34-IMG_0655.jpg-victoria meydanı

Buluşma yerimiz yine Belediye binası City Hall’a doğru gidiyoruz.

30-IMG_0648

 

Karşımıza bu güzel araç çıktı. Bilin bakalım motorlu mu? Hadi merakta bırakmayayım. Grup olarak biniyorsunuz ve başlıyorsunuz pedalları çevirmeye ha gayret bacaklara kuvvet. 😁 Nasıl? güzel fikir bence.😍

36-IMG_0634

City Hall’ın bahçedeki heykellerin haricinde dışında da Sir Frederick Temple’ın heykelli anıtı var. 1800’lerin ikinci yarısında Britanya İmparatorluğu’nun en önemli diplomatlarından birisidir.  Sir Temple; St. Petersburg, Roma, Paris, İstanbul gibi Avrupa’nın en önemli şehirlerinde elçilik, Kanada ve Hindistan’da da Genel Valilik yapmış, Kraliçe’nin cok güvendiği bir yöneticidir. Fotoğrafını gördüğünüz anıtın solunda Hindistan’ı temsil eden sarıklı bir erkek, sağında elinde silahlı tutan ise Kanada’yı temsil ediyor. Heykelin kaidesinde ise Sir Temple’ın görev yaptığı 3 yerin adı yazıyordu; Burma, Konstantinople (İstanbul) ve Egypt.

37-IMG_0674

Bir yazının daha sonuna geldik. Birlikte güzel ve keyifle gezdiğimizi umuyorum. Bu kez bir güzel yakaladım onunla veda ediyorum. 😉 Sevgiyle kalın. Sırada İskoçya var.😍😍

38-IMG_0621b

 

Küba-Pınar del Rio- Vinales- Bölüm-2

Nerede kalmıştık eveeet bugün 26 Aralık 2017 🎂💃💃💃 Küba’nın tarım merkezi sayılan yemyeşil Pınar Del Rio bölgesine (aslında vilayet) gideceğiz. Havana ile arası 164 km. ve sanırım 2.5 saatte gittik. Küba trafiğinde de hız sınırı var ve cezaları da hayli yüksekmiş. Hoş otobüsleri de eski, hız yapabileceği şüpheli yani. 😀

Pınar del Rio için Küba’nın tarım merkezi dedik açalım; Çokça tütün sonra şeker kamışı, mısır ve muz. Küba’nın o aranan purolarının kaliteli tütünü bu eyalette yetiştiriliyor, ihraç edilen şeker kamışı tarlaları yine burada. Ve bunlar ülkenin en önemli gelir kaynakları… Bölge oldukça zengin bir ekosisteme de sahip.

Pınar del Rio; Sadece bu bölgede bulunan endemik bitki türlerinden dolayı; Unesco tarafından özellikle Vinales vadisi flora ve faunadan zengin alanlarıyla Biyosfer Rezervi 🌲🌳🌴🌴🍀 ve doğal alanlarını mükemmel şekilde koruduğu için de Dünya Mirası ilan edildi. Bizde de; Karadenizde Karçal Dağları’nın eteklerinde bulunan Macahel bölgesi, özellikle de Camili Havzası var ama henüz Unesco Dünya Miras listesine aldı mı? Bilmiyorum. 🤷‍♀️
Yol manzaraları çok güzel. Yapılar sömürge döneminden kalmış olmalı ki, görüntü muhteşem.

1-IMG_2286
KÜBA-Pınar Del Rio yol manzaraları
2-IMG_2290
KÜBA-Pınar Del Rio yol manzaraları
3-IMG_2296
KÜBA-Pınar Del Rio yol manzaraları

Şükranı medyun oldukları Vladimir Ilıch Lenin’in fotoğrafını çok yerde gördük.  Burasıda adını verdikleri -escola primaria- yani İlkokul.

4-IMG_2305
KÜBA-Pınar Del Rio-Vladimir Ilıch Lenin İlkokulu
5-IMG_2308
KÜBA-Pınar Del Rio yol manzaraları

Küba’da Mural (Duvar resmi) sanatçısı çok ve harikalar yaratmışlar. Otobüste giderken çekilen anca bu kadar. 😟

6-IMG_2325
KÜBA-Pınar Del Rio yol manzaraları

Rehberimiz puro fabrikasına uğrayacağız deyince sevinmişken; fotoğraf çekmek yasak dediler moralimi bozdular. Olsun zaten manzara da hiç fotoğrafik değildi. 🤥 Okul sıralarında oturur gibiydiler üstelik puroyu tezgah üstünde sarıyorlardı, bacaklarında değil 😂😂😂😂 hep beraber gülmekten öldük. Neyse ciddi olduk orası devlete ait bir yermiş ve özellikle de en kaliteli tütün yaprakları bu fabrikalarda sarılıp puro yapılıyor, o çok beğendiğimiz marka etiketleri yapıştırılıp satışa sunuluyormuş. Tüm fabrikalar devlet malı olduğundan tütünlerin çoğu ve kalitelilerini kendilerine alıp çok az kısmını üreticiye bırakıyormuş yani kalitesiz kısmını. Hoş en kalitesizi bile mutlaka iyidir tütünde dünya birincisi adamlar. Onlarda evlerde sarıp ya içiyor ya da gelen turistlere satıyorlar. Fabrikanın içini gezdik satış yerleri çok güzeldi. Taneyle de satılıyordu hediyelik birkaç adet aldık. Önder de kime kızmışsa 😄 Çine’li Muhittin Yörük bey de sağlama yapıyor gibi. 😊

8-IMG_2335
Küba- Pınar del rio *Fabrika De Tabacos*

Satıcı da sarımsak gördüm bir diş aldım Aydın’da dikerim dedim. Bakalım çıkar diyorum ama. Küba’da muzlar hep yeşil satılıyordu. Yağda kızartarak yiyorlar ondan yeşilmiş. Bizde de son zamanların Türkiye sağlık trendi *muzun yeşilini yiyiniz* şeklinde benden söylemesi. ☺️

9-IMG_2338

Yola devamla; Vinales vadisine geliyoruz. Etrafta vadiye dağılmış hummocks veya “magot” olarak bilinen fazla yüksek olmayan karstik kayaları görmeye başladık.

9-IMG_2393

Vinales; 132 km karelik bir alanı kaplıyor. Pınar Del Rio’nun en yeşili bol, meşhur *Royal Palm* uzun bacaklı kral palmiyeleri ile dolu vadisi. Mehmet Aydın rehberimiz; Mevcut Flora, dünyada başka hiçbir yerde bulunmayan yaklaşık on yedi endemik botanik türe sahip olduğunu ve az sabırla vadinin çarpıcı en güzel manzarasını Vinales köyünden iki kilometre ötede, Hotel Los Jazmines’in seyir terasından izleyeceğimizi söyledi.

10-IMG_2369
Küba-Valle Vinales-Hotel Los Jazmines

Haklıydı; Manzara inanılmaz güzel.

13-IMG_1133
Küba-Valle Vinales-Hotel Los Jazmines seyir terası

Ve muhteşem manzarası. Ne kadar bakir. Tek, tük ev görünüyor, manzara var turizm iyi diye otelleri kondurmamışlar. 🤭 Vadideki tarlalarda hummocks’lara ve magotlardaki upuzun Royal Palm’lere dikkat dedi. Hummock, zeminin üzerinde küçük bir çıkıntı veya höyüktür yüksekliği 15 metreden azdır ve gruplar halinde veya alanlarda tek olarak görülebilirler. Royal Palm’lerin en dikkat çekici özelliği upuzun, incecik gövdeleri ve kırmızı meyveleri ile gerçekten de çok zarif bir görünüşleri var.

15-IMG_1128
Küba- Valle Vinales manzarası

Yine bir panorama yapalım. 1400 lü yıllarda Cristof Colomb bile bu eşsiz manzarayı görünce *İnsan gözünün görebileceği en harika manzara* demiş haksız sayılmaz.

14-IMG_2361
Küba-Valle Vinales-Hotel Los Jazmines seyir terasından temaşa.

Her yerde olduğu gibi ortamı çoşturan ritimleriyle Küba müzisyenleri.

11-IMG_1129
Küba-Valle Vinales-Hotel Los Jazmines seyir terası

Madeni heykellerle eğlenen, fotoğraf çektiren insanlar.

12-IMG_1127
Küba-Valle Vinales-Hotel Los Jazmines seyir terası

Asırlık ağacın gövdesinde ben. Bugün 26 Aralık.💃💃💃 Beni çok sık göreceksiniz.🤔☺️

16-IMG_2373

Fazla oyalanmadık zira gezip görecek hayli yerimiz varmış. İstikamet tütün tarlaları içindeki bir çiftlikte puro yapımını izleyeceğiz. Hevesim kırıldı buradan da pek fotoğraf çıkacağını sanmıyorum ya! 😃

17-IMG_1179
Küba-Valle Vinales
18-IMG_1144
Küba-Valle Vinales-Tütün tarlaları
19-IMG_1123
Küba-Valle Vinales-Tütün tarlaları içinde bir ev

Çiftliğe geldik çevre güzel, tavuk vs var ama yine de sessizlik hakim. Her zaman ki gibi etrafı kolaçan ediyorum tahminimde yanılmadım kayda değer bir şey yoktu. 🙃

Çifliğin tütün kurutma ve yapım atölyesi. Aslında fotoğraflara bakınca devasa üçgen bir tütün kurutma hangarı ile minik bir ev. Bu tip çiftliklere Vego, tütün üreticilerine de Vegero deniyor.

20-IMG_1149
Küba-Valle Vinales- Puro yapım çiftliği (Vego)

Vadideki ekip biçilebilir arazilerin hepsi devletin. Devletin çiftçiye verdiği arazi en fazla 50-60 dönümdür, onunda sadece kullanma veya işletme hakkını verir ki, üretime katkısı olsun toprak atıl kalmasın.

21-IMG_2400
Küba-Valle Vinales-Puro yapım çiftliği -Vego

Ben çevre fotoğraflayana kadar grup puro yapımını izlemeye başlamış bile pür dikkat. 😀

Önemli bir bilgi; puronun bitiminde kendilerinin yaprakları balla yapıştırdıklarını bazı üreticilerin ise reçine ile yapıştırdığını söyledi. Puronun nasıl içileceğini nasıl giyotinleneceğini (puronun ucunu kesecek alete giyotin deniyormuş) ve en son içerken ağız tarafında kalan son üç cm’lik kısmın içilmemesini çünkü nikotin ve kimyasalların burada biriktiğini söyledi.

22-IMG_1153
Küba-Valle Vinales-Puro yapım çiftliği

Ben yine çevre kolaçan etmedeyim. Tavana doğru tütünler asılmış ve kurutulmuş.

23-IMG_1156
Küba-Valle Vinales-Puro yapım çiftliği

Grup ikramları kabule ve yeniden puro almaya gidince puro kutulamaya devam eden Vegero’yu (tütün işçisi) fotoğraflamak da bana kaldı. 💃💃💃

24-IMG_1155
Küba-Valle Vinales-Puro yapım çiftliğinde bir Vegero(Tütün işçisi)

Tanınmış marka puroları yanılmıyorsam 20-25 tanesi yurtdışına çıkarabiliyorken buralardan alınan da sınırlama yoktu. Yoktu ama kimyasal koruyucu kullanmadıkları için çok çabuk bozuluyormuş aklınızda olsun dendi. 😇

Selamlaşıp ayrılıyoruz. Vinales vadisi karstik oluşumlar sonucu hayli çok mağaraya da ev sahipliği yapıyor. Bazıları çok derinmiş ve içinden de bir yeraltı nehri akarmış. Böyle birinde (alttaki fotoğrafta görüleceği gibi sanırım) kısa bir sandal turu yapacakmışız.

25-IMG_1145
Küba-Valle Vinales vadisinden görünüm.

Magot denilen bu karstik kireçtaşı kayalar zaman içinde yağmurlarla ,rüzgarla aşınıyor yıkılıyor ve mağaralar böylece ortaya çıkıyor. 3-5 km sonra gezeceğimiz Cueva İndio’ya geliyoruz. Upuzun bir turist kuyruğu var ve grup randevusu alınıp mağaraya öyle giriliyormuş, bizi de öğleden sonraya bırakınca bari yemek işini aradan çıkaralım dedik, vadideki güzel bir ev restoran-paladar’da yemeğimizi yedik. Gezen tavuğun 🐓🐓 lezzetini unutmuşuz. 😃 Paladarın sahibinin kızı çok candandı. İsmini sordum ama not almamışım.

26-IMG_1182_1
Küba’lı bir güzel kız

Evlerinin çatısından manzara, karşıda da bir yemek yeri var ama boş. Devlet böyle evlerden bir yıllık ruhsat ücretini peşin alıyor kazanç durumuna göre de vergiyi yıl sonunda yükseltebiliyormuş. Herkes kazanıyor yani.

27-IMG_1186
Küba-Valle Vinalesten ev manzaraları

Bu amca da bir tütün işçisi Vegero olabilir.

28-IMG_1199
Küba-Vinales vadide bir vegero-Tütün işçisi amca.
29-IMG_1206
Çocuk her yerde çocuk ve çok tatlılar.
30-IMG_1207
Çocuk her yerde çocuk ve çok tatlılar harçlık istiyor olabilirler.

Tekrar vadiye Cueva İndio’ya doğru gidiyoruz. Karstik oluşumlar doğal nedenlerle çöküp mağaraları oluşturuyor demiştik. Zamanında İspanyol istilacılar yerli halk olan Kızılderilileri çok çalıştırıyor çokça da işkence ediyorlarmış. Bu eziyetten kaçan köleler de bu mağaralara sığınıp oralarda yaşıyorlarmış. Her taraf yemyeşil olunca bu mağaranın girişi bile zor seçiliyor. Mağara çok eski ama ancak 1920 yılında keşfedilmiş çoğunun içinden ırmaklar geçiyor, küçük göletlere rastlanıyormuş. Bakın yakına gelmesek görülemez bile.

IMG_1167_1
Küba- Valle Vinales -Cueva İndio

Henüz vakit var etrafı gezelim. İlk girişte gördüğüm manzara masal kitaplarından fırlamış gibiydi bayıldım.

IMG_1161
Küba- Valle Vinales -Cueva İndio da

Kafe gibi yerde özel bir makinede (daha önce Hindistanda görmüştük) şeker kamışı suyunu sıkan bir işçi vardı. Şeker kamışı suyuna isteyen olursa rom koyuyorlar, artık öğrendik misket limon ekleniyor. Hani bir önce ki yazımda anlatmıştım  KÜBA- Havana-Bölüm-1  Ernest Hemingway’in sevdiği Mojito diye.

32A-IMG_1162 2

Bir hareketlenme oldu bekleşen gruptan kulübeyi merak edenler kapıdaki örtüyü kaldırdılar korkup kaçtılar. 🤔 Hayli gizemli ortamı, kulübe sahibi köle 😁 ortaya elinde garip bir hayvan ile çıkarak merakları giderdi. 😂😂

İstilacı ispanyolların köle olarak çalıştırdıkları yerli halk olan Kızılderililerin basit yaşamını biz turistlere sergileyip birkaç Cuc kazanmaya çalışan genç bir adam. Hayvanı ile fotoğraf çekimi ücretsiz ama gönülden kopana razı.

33-IMG_1171
Küba-Valle vinales- Cueva İndio’da Kızılderili yaşamı.

Çok araştırdım ehlileşmiş hayvanın adını bulamadım ama Cayman adalarından gelen farelerin akrabası imişler 7-8 kilo civarı olurlarmış.

34-IMG_1215 2
Küba-Valle vinales- Cueva İndio’da Kızılderili.

Tabii gösteri sonunda; yöresel bitki tohumlarıyla el yapımı kolyeleri satışa sundu. Ben daha önce Havana’dan almıştım çok güzeller. Aklınızda olsun mutlaka vernikleyin tohum oldukları için kurtlanıp sonra kelebek yapıyorlar. 🙈🤭😂😂

35-IMG_1210
Küba-Valle vinales- Cueva İndio’da Kızılderili.

Güzel makinamdan gerçek bir Kızılderili portresi…

36-IMG_1216
Küba-Valle vinales- Cueva İndio’da Kızılderili.

Nihayet mağaraya gireceğiz sıraya dahil oluyoruz.

37-IMG_1217
Küba-Valle vinales- Cueva İndio girişi

Hayli iyi ışıklandırılmış ama bizden önceki grup çok yavaş ilerlediği için dar bölgelerde biraz sıkıldık. Az indik, çok çıktık😀 Bakınız. 🙇‍♀️

38-IMG_1224
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Pek ahım şahım değil ama arada renkler güzel, sarkıt ve dikitler hayli kalın. Arada sarkıtları hayvan şekillerine benzetmeye çalıştık eğlendik.

39-IMG_1221
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Mesafe ne kadardı hatırlamıyorum ama 300-400 metre diyen oldu. Bir göle çıktık daracık ve kaygan bir merdivenden genişçe bir sandala bindik.

40-IMG_1230
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Merdivene bakınız hayli dik yani.

IMG_2469
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Tünelin ucu göründü. 💃💃💃 Kayıkla aslında süzülerek gittik işte 400 metre burası olabilir.

41-IMG_1247
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Cennete çıkmış gibi olduk. 😀😀

43-IMG_1252
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Çıkış hakikaten daracıkmış ama çok güzel bir deneyimdi.

44-IMG_1251
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Bizim Aydın’da sepetçiler sazdan yapar burada da yerel bitki yapraklarından yapıyorlar. Ben palmiye yaprağına benzettim. Satıcıların boynunda kimlik kartı olduğuna göre burası da devlete ait bir işletme olmalı ki, hiç birşeyde pazarlık yapamadık. 😁

46-IMG_1257
Küba-Valle vinales- Cueva İndio’da yerel hediyelik eşya satıcıları

Çiçeğimi almışım manzaraya karşı fotoğraf çektirmeyeyim mi! EVET bugün benim Doğum günüm. 🎂 Aaa ama lütfen hanımların yaşı sorulmaz. 😅😅😅😅😅 😅 ❤️❤️❤️❤️❤️❤️❤️🤔😂😂😂 🤫

45-IMG_2502
Küba-Valle vinales- Cueva İndio 26-12-2017-Doğum günüüüüm

Gurubumuzun güzel gönüllü gençleri; başta Meltem Bayraktar kızım ile diğer grup arkadaşım Rıza Erol bana gece gittikleri tavernada sürpriz kutlama yapmışlar. Tekrar hepsine ayrı ayrı çok teşekkür ediyorum. Hep mutlu olalım. Bakın videoyu kısaltıp ekliyorum. ❤️❤️

 

Kaldığımız yerden devamla; Turizmden para kazanmanın yollarını öğrenen Kübalı, mandasıyla fotoğraf çektirenden belli bir miktar para alıyor. Karadenizli yağız delikanlı Levent Kuruoğlu *Ata da binerim mandaya da* dedi. 😁 👍

47-IMG_1259
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Yine güzel dizayn edilmiş hediyelik eşya reyonu ve küçük kulübemsi yapıları ile güzel bir tatil köyündeyiz. Che posteri en başta.

IMG_2513
-Küba-Che posteri
48-IMG_1260
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Royal Palm- kral palmiyesinin yemişleri de çok güzel kırmızı ve gövdenin ortasında hayli zarif bir yapısı var.

49-IMG_1266
Küba-Valle vinales- Cueva İndio

Artık ayrılıyoruz otobüsümüze bindik fazla uzağa gitmeden dağa boyanmış tabloyu görmeye gidiyoruz. Görsel manzaralar hala güzel. Çoğu evler yeni boyanmış hepsinin varendasında iki adet sallanan sandalye var. Ah dedim -İşte hayalimdeki görüntüler nasıl mutlu oldum anlatamam. 😍😍😍😍

50-IMG_1270
Küba-Valle Vinales manzarası

Otobüsümüz yaklaştıkça dağdaki resim de büyüdü. Çok geniş bir çimenlikte durduk olağanüstü bir yerdeyiz bence. Herşeyi unuttum büyülenmiş gibi dağa doğru yürüdüm. Ama önce kimsecikler engel olmadan manzarayı fotoğraflamalıydım. O kadar çok fotoğraf çekmişim ki buraya sadece bir tane yükleyeceğimi unutarak. 🙈🤭🤷‍♀️

En güzeli bu- Geçmiş zaman ile şimdiki zaman bir arada. 😍 Klasik fotoğraflardan farkı olmalıydı.

IMG_1297
Küba-Vinales-El Mural de la Prehistoria

Bu mural; Sierra de los Organos’un altıyüz küsur metre yüksekliğindeki Sierra de Vinales’in eteklerinde çizilmiş.

Evet Küba; Duvar resimleri (Muralları) ve onların sanatçıları ile tanınıyor. Bu dağ muralda da *El Mural de la Prehistoria* tarih öncesini anlatan insan ve hayvan resimleri vardı. Yağlı boya ile yapıldığı belli, yüksekliği 120 metre var eni de 200 olmalı dediler.

Tanınmış mural sanatçısı, çevre bilimci Leovigildo Gonzales ki aynı zamanda Meksikalı Diego Rivera’nın da öğrencisi, 1961 yılında birkaç öğrencisi ile tasarlayıp başladıktan dört yıl sonra da bitirmiş. Amacı; Evrim teorisi eşliğinde geleceğin gençliğine çocuklarına çevre bilincini anlatmakmış.

Yakınına gittiğimizde dağa tırmanan gençleri gördük, henüz dağ sporları gelişmemiş kendi imkanlarıyla çıkıyorlarmış.

Bugünü de böyle bitirmek üzere otobüsümüze bindik Havanaya dönüyoruz.

52-IMG_1328
Küba-Valle Vinales’ten  manzara

Otobüsümüz teklemeye başladı zaten Çin yapımı eski. Yarı yolda kaldık mı? arasan da ikinci bir otobüs gelme şansı yok. Yol kenarında beklerken gün batmaya başlamıştı bile. Tütün tarlası kenarındayız bir işçi evine dönüyor olmalı birden gözüme korkuluk gibi gözüktü (dilim varmıyor ama azraile daha çok benziyordu) ve hemen deklanşöre bastım adam da şaşırdı. Biraz photoshop ile bakın ne güzel oldu. Duvarıma asılacaklar listesine girdi. Sonra sohbet ettik gençler birlikte selfi yaptılar.

53-IMG_1320alev kopyası

Vadinin her köşesi ayrı bir güzeldi. Arabamız şöförümüzün marifetli elleriyle tamir oldu.   Günün yoğunluğu haliyle yorulduk doğru otele. Yarın Havana da nostaljik arabalarla Malecon’da turlayıp Ernest Hemingway’in *Yaşlı Adam ve Denizi* yazarken esinlendiği balıkçı köyü Cojimar’ı ziyaret edeceğiz.

Bol fotoğraf az-öz yazı demiştim sıkılmadığınızı umarak bir güzelle veda geleneğimi sürdürüyorum. Bu fotoğrafımı düzenleyen yılların fotoğraf arkadaşı Hüsamettin Demirci’ye de gönülden teşekkürlerimi iletiyorum. Tekrar görüşmek üzere. Sevgiyle takipte kalın. 😍😍😍

IMG_1183-2

 

 

 

 

 

Meksika-3*Coyoacan*Frida Kahlo*

Kanallardaki keyifli gezimizden sonra Xochimilco’nun batısında yer alan Coyoacan’a doğru yola çıktık. Meksika’nın ünlü ressamı Frida Kahlo’nun *Como Casa La Azul*Mavi ev*ini gezeceğiz. Coyoacan, Mexico City’nin bir belediyesi ve ilçenin “tarihi merkezi” olan eski bir köy. Adı Nahuatl’dan geliyor ve “çakalların yeri” anlamına geliyormuş. Sanırım 11 km falandı yarım saatte müze eve geldik.

Frida Kahlo– Magdalena Carmen Frida Kahlo Calderon gerçek adıyla Temmuz 1907- Temmuz 1954 yılları arasında yaşamış ve yaşarken ünlü olmuş, resimlerinin çoğu satılmış nadir sanatçılardan biridir. Meksika’da doğmuş ve Meksika’da hayata veda etmiştir.

Mavi Ev; adına uygun masmavi bir yapı ve önü hayli kalabalık. Burası Frida’nın doğduğu daha sonra Diego Rivera ile evlenip oturduğu ev. Öldükten sonra kardeşleri müzeye dönüştürmüşler.

2-IMG_0401_1
Mexico City-Coyoacan
1-IMG_0400_1
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev*

Hava hayli bunaltıcı bir taraftan da güneş yakıyor. Önder her zamanki gibi ön araştırma ile müze görevlilerinin isteyene geri iade etmek şartıyla şemsiye verdiğini öğrenip alıyor. Şemsiye-modeller; Çine’li Yörük çifti.

3-IMG_0405_1

 

4-IMG_0406
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev*

Uzun bir bekleyişten sonra içeri giriyoruz. Çok güzel yemyeşil çiçekli bir bahçesi var. Odalara da sırayla girildiğinden ben önce bahçeden birkaç kare aldım. Hadi beraberce gezelim ve ben arada Frida’yı anlatırım.

5-IMG_7433
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev*bahçesi

6-IMG_0416_1

Burada Frida diyor ki; ben marangozlar, taş ustaları ve benzerlerine, tüm o diğer kendine üst tabaka diyen aptal, sözde medeni ve boş konuşanlar sürüsüne duyduğumdan daha fazla sempati besliyorum.

Aşağıda da Diego diyor ki; Bayan Frida Kahlo, nam-ı diğer güzellerin en latifi, benim için hayatın kendisinden bile daha anlamlı olan küçük kız. 😍  Bu yazıdan sonra Frida bu adamda ne bulmuş da iki kez evlenmiş diye sormak çok anlamsız olurdu. Çene kuvvetli.

7-IMG_0417
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* bahçesi

Duvarda tablolar harika, çoğunda oto portre çalışmış. Zaten Frida ününü böyle yapmış, 140 tablosunun 55’i oto portre olan Kahlo sebebini şöyle açıklamış “Kendimi çizdim çünkü genellikle çok yalnızdım ve bildiğim en iyi şey bendim.”

8-IMG_0410_1
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida Kahlo otoportresi

Frida Kahlo;

Kalın kaşlı çok da güzel olmayan bu kadın; yaşadığı fırtınalı hayatına, geçirdiği trafik kazası sonrası yatağa bağımlı kalmasına rağmen resim sanatına kattıkları ve yeteneği ile dikkat çekmiştir. Biyografisini okusanız ya da yönetmenliğini Julie Taymor’un yaptığı, üstelik Salma Hayek gibi bir artistin Frida’yı canlandırdığı 2002 yapımı FRİDA filmini izlemediyseniz, ki mutlaka izlemenizi öneririm, ömrünce yaşadıklarından sonra hayata bu kadar bağlı kalabilmesi hayatı ne kadar sevdiğinin ve ne kadar güçlü bir kadın olduğunun göstergesidir. Fotoğrafçılığı da babasından öğrenmiştir. Babasının bir de portresini yapmış.

IMG_7334
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida’nın yaptığı babasının portresi

Yapıtlarına bakmaya devam…

9-IMG_0413_1
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida’nın aynadan çektiği otoportre Fotoğrafı

10-IMG_4956

Yukardaki resim son portresiydi ve hiç bitmedi. Bu resmin orijinal başlığı şuydu: Markxism will give health to the sick. Dünyada barış; böylece Marksist bilim, hasta ve terörist yankee kapitalizmi mağdurlarına derman olabilsin.

11-IMG_8179
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida Kahlo otoportresi
12-IMG_7110
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida Kahlo ile STALİN

Üstteki tablo; Frida Kahlo tarafından Stalin ile Öz Portre adıyla 1954 yılında yapılmış.

Bir iki karakalem çalışması,

 

 

Bu kadar fotoğraf çekmek yine de başarı sayılır para verdik izin aldık ama o kadar kalabalık ki düzgün kadraj mümkün olmadı. 🤦‍♀️

15-IMG_0225crop

Üst kattayız; Mutfağı Diego ile birlikte tasarlamışlar. Çalışma odası, fırçaları ve köşede koltuk değnekleriyle hüzün dolu yatak odası…. 😔

16-IMG_0414_1
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida’nın mutfağı
17-IMG_1952
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida’nın çalışma masası
18-IMG_9558
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida’nın çalışma odası ,fırçaları

Bu yatağı babası trafik kazası sonrası tüm gününü yatakta geçiren Frida’nın rahat etmesi için elleriyle yapmış ve baba-kız ilişkileri çok iyiymiş.

19-IMG_6291
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida’nın yatak odası
20IMG_7891
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Frida’nın yatak odası eşyaları

Yine çok ünlü bir tablosu Adı; Viva La Vida- Hayatı yaşayın. Karpuzla mı? dermişim. 😇  Ama ölmeden önce yapmış tarih 1954. Tablodaki yarım dilimde kendi de yazmış.

21-viva la vida
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev* Viva La Vida

Diğer tablolarını slayt yaptım sıkılmadan  izleyebilesiniz diye.

 

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Bir de Diego’nun 2 tablosunu yakalamışım.

IMG_7968ag

28-diego
Mexico City-Coyoacan*Como Casa La Azul*Mavi ev*  Diego Rivera’nın yapıtı

Geçirdiği kaza sonuncu uzun süre yatmak zorunda kalan Frida resim yapmaya başlar, yaptığı tabloları zamanın Michalangelo’su dediği Diego Rivera ile tanışıp ona göstermek ve onayını almak ister, tanıştığında da aşık olur evlenirler. Evlendiklerinde Diego 42 Frida 22 yaşındaydı. Diego’da duvara yapılmış dev boyutlu resimleriyle tanınan ve çapkın bir adammış. Zaman içinde Diegonun ihanetlerini öğrenen Frida çocuğunu düşürür ve ayrılırlar. Kendisini içkiye vurur, saçlarını kısacık kestirir ve erkek kıyafetleri ile dolaşmaya başlar. Frida’nın ruh sağlığından endişelenen doktorların tavsiyesi ile ikili bir sene sonra yeniden evlendiler. Mavi eve iyice yerleşirlerse de evlilikleri hayli fırtınalı geçer. Bu kez her iki taraf da sadakatsizlik yapar. En ünlüsü Frida’nın Rus devriminin etkili isimlerinden Lev Troçki ile ilişkisi olur. Troçki sürgün yıllarının dört yılını İstanbul-Büyükada’da iki yılını Fransa’da, üç yılını da Meksika’da Frida’nın bu mavi evinde yaşayarak geçirmiş. İlişkilerini Troçki’nin eşi öğrenince Frida ilişkiyi bitiriyor. Troçkiler de başka bir eve taşınıyorlar iki sene sonra da 1940 yılında Troçki öldürülüyor. Frida, Troçki için böyle bir mural çalışma yapmış. Mural: duvar resmi, doğrudan bir duvar, tavan veya başka bir kalıcı yüzeye boyanmış veya doğrudan uygulanan herhangi bir sanat eseri demekmiş.

29-IMG_3798

Artık çıkıyoruz. Buraya gelip bu yazının önünde fotoğraf çektirmeyeni dövüyorlarmış.😂

30-IMG_4969

*Frida&Diego bu evde yaşıyorlardı.*Alev&Önder* bu evi gezmişlerdi.💑

Akşam meşhur Garibaldi meydanına gidip mariachileri izleyecektik, gündüz arkadaşların yaşadıkları kapkaç teşebbüsü başımıza gelmesin diye biz gitmedik onun yerine çevreyi gezdik. İyi de etmişiz yakındaki *Monumento a la Revolucion Mexicana*Meksika Devrim Anıtını gezmiş olduk. Girişte devrim müzesi var.

d32-IMG_0449

Meksika devrimine adanmış mozele-anıt 1910 da başlanmış 1938 de Carlos Obregon Santacilia tarafında bitirilmiş.

Mozole çünkü; Yapı ayrıca 1910 Meksika Devrimi, Francisco “Pancho” Villa, Francisco I. Madero, Plutarco Elías Calles, Venustiano Carranza ve Lázaro Cárdenas’ın kahramanları için bir türbe görevi görmekte. Devrimci General Emiliano Zapata, anıtta değil, Cuautla, Morelos’ta gömülü değilmiş. 1910’da diktatör Porforio Diaz yönetimine karşı ayaklanan halk Meksika Devrimi’ni gerçekleştirmiş. Devrim kahramanlarından biri, köylü ayaklanmasının önderi Emiliano Zapata’dır.

Sinemada Emiliano Zapata’yı canlandıran ve bu rolü ile 1952 yılında ilk Oscar ödülünü kazanan  Meksikalı oyuncu Anthony Quinn’dir.

31-IMG_0423
Mexico City- Monumento a la Revolución-Devrim anıtı

Devrim Anıtı, inşaatının başlamasından yüz yıl sonra, 20 Kasım 2010 tarihinde yeniden yapılanmış ve devrimin yüzüncü yılının kutlamalarının bir parçası olarak yeniden açılmış. Meydan hayli genişti, yerden çıkan renkli ışıklarla dans eden sular vardı. Bir de panaromik asansörle seyir terasına çıkıp bakalım dedik. 50 dolar😳 (şimdiki kur değil tabiiki ) verip asansörle çıktık. Yukardan gece Mexico City manzarası muhteşemdi.

33-IMG_0455JPG

34-IMG_0457
Mexico City- Monumento a la Revolución-Devrim anıtından şehrin manzarası

İnerken başka neler var bakalım diye bu kez demir merdivenlerden indik. Düşmeden ineyim derken basamakları saymak aklıma gelmedi.😁 Kulenin eskizini ve hediyelik eşya satılan yeri gördük.

35-IMG_0461
Mexico City- Monumento a la Revolución-Devrim anıtı içi

Açıklamada diyor ki, 35 metreye çıkmışız ve yaşasın toplam 153 basamak inmişiz. Anıtın tüm yüksekliği 67 metreymiş.

36-IMG_2854
Mexico City- Monumento a la Revolución-Devrim anıtının içi

Çevreyi dolaşınca da yerel ürünler satılan akşam pazarına denk geldik ayrıca yerel müzikle dans edip şarkı söyleyen bir de grubu izledik. Bu arada unutmadan anıtın bir de gündüz görüntüsünü ekleyip geceye karışalım.

IMG_0801
Mexico City- Monumento a la Revolución-Devrim anıtı

37-IMG_043138-IMG_043539-IMG_0430

Bu tezgahtada limon sıkılarak yenen çıtır çekirgeler ve kurtçuklar vardı. 😂  “chapulines” adı verilen çekirgeler soslu ya da sossuz olarak tüketiliyormuş.

40-IMG_0432
Mexico City- Monumento a la Revolución-Devrim anıtı çevresindeki gece pazarı.

Evet bugünlük bu kadar. Otele dönüyoruz otelimiz harikaydı girişe bakar mısınız yılbaşı hazırlıkları yapılmış.

41-IMG_0419
Meksika-Mexico City Casa Blanca Hotel

Bu kez bir güzel tablo FRİDA ile veda edeyim.

42-IMG_3947
FRİDA KAHLO

Yarın büyük gün ve yol uzun, Mexico City’den ayrılıp benim heyecanla beklediğim antik kent Teotihuacan’a gideceğiz. Yani güneş🌞 ve ay🌜 piramitlerini göreceğim ne müthiş bir şey.

Umarım sıkılmamışsınızdır. Sevgiyle kalın. 💖