BİRLEŞİK KRALLIK- Kuzey İrlanda- Belfast

Merhabalar; Dublin’e veda edip Dundalk otoyolundan 1.5 saatlik bir yolculukla geldiğimiz Britanya adasının ikinci ülkesi, Birleşik Krallığın en küçük 4. ülkesi -Kuzey İrlanda’da ve başkenti Belfast’ta yine birlikteyiz. Bu gezi uzun demiştim. ☺️

KUZEY İRLANDA

Birleşik Krallığa bağlı altı Kontluktan oluşan bir sisteme sahip (il diyebiliriz) Özerk bir ülke olan Kuzey İrlanda resmi olarak Birleşik Krallığın bayrağını kullanıyor. Ama ayrıca kullandıkları kendi bayrakları da var. İngiltere vizesi ile gidiliyor ve para birimi Sterlin’dir. Yine resmi olarak İngilizce ve yerel İrlandaca dili kullanılır. İrlanda ile fiziki bir sınırı yoktur. Sembol çiçeği yoncadır diyor rehberimiz Sinan Ercan’a kulak vererek geziye hatırlatma ile devam ediyorum.

Britanya’nın dolayısı ile İrlanda’nın ikiye ayrılmasını burada tekrar anlatmak daha anlamlı olacak üstelik bu yazı dizisi bitmedikçe VIII. Henry’e de rahat yok gibi. 😀 Zira İrlanda’nın ikiye ayrılmasının baş mimarı VIII. Henry’dir demiştik.

Hatırlayalım: Katolik olan VIII.Henry 20 yıllık evlilikten sonra “hala erkek evlat doğuramamış” karısı Aragornlu Catherine yine kız (Mary) doğurunca Catherine’den boşanıp, kendisine “erkek evlat sözü veren” Anne Boleyn ile evlenmek istedi. Katolik olduduğu için de Papa boşanmasına izin vermedi. O sırada Protestanlık yeni çıkmıştı. İleri gelenleri hemen Henry’nin aklını çelip bizde öyle şey yok istediğin kadar boşanır da evlenirsin de derler. Bunun üzerine VIII. Henry hemen Protestan olur ve Katolikliği yasaklar. Kendisini -İsa bana erkek evlat sözü verdi diye kandıran Anne Boleyn’le de evlenir. Ve Katoliklerle Protestanlar arasında düşmanlığa ilk tohumları atar.

VIII. Henry ölünce yerine geçen oğlu Edward, kısa süre de olsa kızı Mary din çatışmalarını devam ettirirler. Esas olaylar I. Elizabeth’le alevlendi. Önce İskoçlar Katolikliği bıraktılar sonra Galler. Ama İrlandalılar Protestan olmayı kabul etmediler. Elizabeth’ de baktı ki olmuyor Birleşik krallıktaki işsiz, çapulcu ne kadar Protestan varsa hepsini Britanya’ya yolladı. Bir de yasa çıkarıp İrlandalı soylu Katolikleri göçe zorladı, mallarına el koyup yeni gelenlere dağıttı. Kısaca 1500’lerin sonundan itibaren ayrışma başlamış oldu.🤷‍♀️

Mezhep değişimi ile başlayan sonrasında Katolik-Protestan savaşlarına kadar giden problemde İrlandalılar direndikçe İngilizler çok sert karşılık verdiler. Üstüne bir de I. Dünya savaşında kıtlık yaşanmış, açlıkla mücadele etmiş iyice bunalmış İrlandalılar isyan etmeye başladılar. 1. Dünya savaşından yenilgiyle çıkan İngilizlere karşı ilk isyanı 1916 Paskalya ayaklanmasıyla olmuştur. 1919’a gelindiğinde de çıkan olaylar sonrası hükümet; sınırlı bir özerklik verelim Güneyde Katolikler kendi parlamentolarını Kuzeyde de Protestanlar kendi Parlamentolarını açsınlar diyor. Neticede iki parlamentolu bir yapı oluşuyor. İki yıl ömrü olan bu yanlış karar sonrası 1922 de İrlandalılar bağımsızlıklarını kazanıyor ve Britanya, İrlanda ve Kuzey İrlanda diye ikiye ayrılıyor. Kuzey İrlanda da aynı isimle Birleşik Krallığa bağlı kalıyor.

Oysa amaç ayrışma değil İngilizleri tümüyle adadan atmaktı, bu nedenle 1920’lerden 1960’lara kadar arada 2. Dünya savaşı olduğundan bir şey yapılamıyor. 1960’larda artık İrlandalılar İRA’yı kuruyor (biz İrlanda Kurtuluş Örgütü diyorduk) kendi söylemleri ise *İrlanda Cumhuriyet Ordusu * terör eylemlerini kendine yöntem seçip 1966 da eyleme başlıyor. 😱

60’lardan 90’lı yıllara kadar süren İRA terörü yüzünden iki taraftan da binlerce insan  canından oldu. Çatışmaların en şiddetli olduğu 70’ler başında, Kuzey İrlanda’daki pek çok şehirde, Katolik ve Protestan mahalleleri arasına bir duvar örülmesine karar verildi. Ülkenin her tarafındaki şehir ve kasabalarda, toplam uzunluğu 35 km’yi bulan 50’den fazla Barış adını verdikleri duvar inşa edilmişti. Yani mahalle, mahalle ayrılmıştı kesintisiz değildi. Bu gözlerimiz Berlin’in *Utanç Duvarı*nı gördü kısmette Barış duvarını görmek de varmış.

Şimdi otobüsle geziyoruz demiştim önce katolik mahallesinden geçtik, camın etkisiyle güzel bir fotoğraf olamadı ama zaten buradaki duvar yazıları grafiti şeklindeydi. Protestan mahallesindekiler çok daha güzelmiş göreceğiz. 

1A-IMG_3779
Belfast- Katolik mahallesi

Nihayet Protestan mahallesine geldik. Solumuzda yıkık eski mahkeme binası hemen sağımızda da şimdi müze olan Crumlin yolu hapishanesi Crumlid Road var. 1896 yılında yapılmış. Kuzey İrlanda’da kalan tek Viktorya dönemi hapishanesidir. Otobüsten çektiğim fotoğraf bozuk olmuş inip çekme şansımız olmadı. Fotoğraf alıntıdır. 

1222
Kuzey İrlanda- Crumlid Road Gaol Müzesi

Mahkemede çok fazla katolik ve İra militanı yargılanıp hemen karşısındaki  bu hapishanede ya idam edilmişler ya da işkence görmüşler. Bu nedenle 1998 hayırlı Cuma anlaşmasında katoliklerin ilk talebi mahkeme binasının kapatılması olmuş.

1998 yılında en son Tony Blair’in büyük risk alarak İra’yı Hıristiyanların noel öncesi kutsal saydıkları cuma günü *Good Friday * anlaşma masasına oturttuğu İRA 2005’te silah bıraktı 2007’de de Kuzey İrlanda’da Katolikler ile Protestanlar arasında ortak bir hükümet kuruldu ,sonra siyasete yönelen İRA bugün Sinn Fein adında siyasi bir parti ile mecliste temsil ediliyor. Ama sorunlar hala devam ediyor.

Tüm bu kötü anıları hatırlatsa bile Barış Duvarı bugün Belfast’ın en önemli turistik noktalarından birisi olmuş durumda. Kuzey İrlandalıların büyük bir kısmı, duvarların tamamen kaldırılması için “henüz erken” diyormuş. Şimdilerde Brexit ile ilgili şöyle bir sıkıntı ortaya çıktı; Birleşik krallık AB’den çıkarsa Kuzey İrlanda ile İrlanda arasına sınır çekmek, gümrük kontrolü yapmak zorunda. Ama bu sefer de yine İRA meselesi yeniden canlanır iki ülke ayrılır endişesi taşıdığından şu anki durum her iki tarafı da mutlu ediyor. Yani arada sınır yok tek bir ülkeyiz havası. 🤨 Yazıya boğulduk ama anlatmadan da olmuyor işte  😁 artık fotoğraf paylaşayım.

2-IMG_0579
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *kapısı.

Fotoğrafların en güzel olduğu yer, Belfast’ın kuzey bölgesindeki Protestan caddesi Crumlin Road ile Katolik mahallesi Falls Road arasındaki kapıda. Bu gördüğümüz kapılar artık kapatılmıyor sürekli açık kalıyormuş.

3-IMG_0581
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *kapısı.

Duvarların arkası Katolik mahallesi. Bazı yerlerde üstte dikenli teller var. Akşam oldu mu Katoliklerle Protestanlar çatışmaya başlıyor. İşte bu duvar ve teller de bir engel teşkil ediyor. Ara, ara diğer mahallelerde de böyle kapılar var ve yıllardır akşam belli saatte kapanır, sabah da açılır. Kontrolu polis ve askerlerin elinde. – Geç kaldım aman n’olur evim şuracıkta yok asla geçit vermiyorlarmış (burayı ben ekledim biz de olsa böyle derdik diye 😉 )  yani evine gitmek istiyorsan tüm kuzey bölgesini dolaşman gerekir. Zor bir durum tabii acılar hala taze, hatta okullar bile ayrışmış durumda. Katolik ve protestan karışık okul göremezsiniz diyen Sinan Aydın rehberimizi dikkatlice izliyoruz. Mural’ların (duvar resmi) hepsi ayrı güzel.

4A-IMG_0582
Belfast- Protestan Mahallesi -Barış Duvarı
5-IMG_0590
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *

Biraz paylaşayım diğerlerini slayt olarak ekleyeyim görünüz. Bensiz de olmazdı.😇

IMG_3838
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *nda ben.

7-IMG_0596

Arada sarı taksiler çoğalınca öğrendik ki, burada bir rehberlik hizmeti başlamış. Bu rehberlik çatışma döneminde birebir çatışmayı yaşamış ve yaşadıklarını anlatan kişilerden oluşmuş. İRA yanlısı hüküm giymiş katolik eski hükümlü rehberler ya da UDA-Ulster eski hükümlüsü rehberler adım ,adım bombalanan, çatıştıkları evleri göstererek hapishane hayatlarını anlatarak gezdiriyorlarmış. Hepsi salıverildikten sonra topluma kazandırılma projesi neticesinde bu işi üstlenmişler. 👏👏

6-IMG_0592
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *

Bu da diğer bir ara kapı 4 metre anca vardı. Bu duvar resimlerinin hiçbirini İrlandalılar çizmemiştir. Kendi ülkelerinde haksızlığa uğradıklarını düşünen başka ülke mensubu kişiler çizmiştir. Olur da giderseniz ve boş yer bulursanız siz de çizebilirsiniz.😌

c-IMG_0586

Yukarıdaki mural neyi anlatıyor ben çıkaramadım bilen varsa yazsın sevinirim. Bizdeki ayrılıkçı gruba ait mural da vardı. Slayt hazır buyrunuz. ☺️

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tekrar otobüsümüze binip Belfast’ın en güzel tarihi yapısı olan Belediye sarayına gidiyoruz. Yolumuz yine Katolik mahallesinden geçiyor. Güzel bir mural daha gördük. Bu kez bir binaya yapılmış, gülen gözleriyle bize bakan Kuzey İrlanda için çok önemli birisi Boby Sands. 1981 yılında açlık grevinde öldüğünde henüz 27 yaşındaydı.

IMG_3850
Belfast- Katolik mahallesinde- Boby Sands muralı

Çok genç daha 18 yaş civarında kendince bağımsızlık mücadelesi verirken hapse girmiştir. Daha sonra hapisteyken milletvekili olmuş, İrlandalı Cumhuriyet mahkumları için konan özel statü hükümlerinin kaldırılmasını protesto etmek için başlatılan açlık grevinin lideri olmuş ve grev sırasında ölmüştür. Hayatı *The Hunter* açlık filmine de konu olmuştur. Altta da açlık grevine katılan diğer 10 kişinin duvar resmi var.

IMG_3848
Belfast- Katolik mahallesinden

Karakol binası önünden geçiyoruz bina hala o zamanlardaki gibi yüksek tellerle çevrili, hala güvensizlik devam ediyor. Buraları yerleşim yerleri idi şimdi şehir merkezine iniyoruz göreceksiniz ki, ayrışma sadece mahallelerde var. Alış-veriş merkezleri vs. de böyle şeyler göremezsiniz, herkes heryerde birlikte çalışıyor. Ama yine de kim nereyi işletiyor Katolik mi? Protestan mı? biliniyormuş. Kısaca herşey kötü bile olsa kendi ekonomisini yaratıyor. 😬

Şimdi yine geldik Britanya İmparatorluğunun Kraliçe Victoria’nın döneminde yapılmış olan etkileyici binalarından City Hall-Belediye Sarayına. 😇 Otobüsten çekim.

12-IMG_0661
Kuzey İrlanda-Belfast-City Hall-Belediye

Belfast Belediye Binası Victoria dönemi mimarisinin İrlanda’daki en etkileyici anıt binasıdır. Kraliçe Victoria döneminde başlanan yapı, Victoria’nın ölümünden çok sonra hizmete açılmış. Serbest zamanda gelip gezeceğiz ama ben şimdi işleyeceğim.

13-IMG_0621
Belfast- Şehir merkezi.

14-IMG_0665Bahçede pek çok önemli İrlandalı kişilerin heykelleri var. Önünde çiçeklerle Belfast yazılı heykelin tepesinde yine Kraliçe Victoria var. Bir elinde üstünde haç olan bir dünya diğer elinde de uzunca bir asa muhtemelen kanun benim diyordur. Bahçenin güzelliğini görüyorsunuz insanlar parkta yayılır gibi sere serpe uzanmışlar.

15-IMG_0619
Belfast-Belediye Binası-City Hall

Ülkenin 1963-74 yılları arasında efsaneleşmiş futbolcusu George Best’tir. Şöyle bir slogan var alttaki fotoğrafta reklamı var orada da yazıyor.  MARADONA-Good— PELE-Better—– GEORGE BEST.  Bahçenin yan tarafında yine bir anıt yeri hatırlayalım İngilizler ne diyordu *Cenotaph*. Evet aileler ziyaret ettikçe gelincik çiçeğinden yapılmış notların da iliştirildiği böyle çelenkler koyuyorlar, bunlara da anıt mezar anlamında Cenotaph deniyor.

16-IMG_0669
Belfast-Belediye Binası-Cenotaph

Yolcu yolunda gerek yolumuz Titanic Müzesine doğru. Titanic (Taytanik okunuyor☺️) Titan Yunan mitolojisinde geçen devlerdir. Titanic de titan gibi devasa anlamındadır. 1912 yılında imal edilen geminin batışının 100’üncü yılı anısına inşa edilmiş. Burası eski tersane. 2012’de bir gemi gövdesinin modernize edilmiş şekline benzetilerek gümüş renkli alüminyum panellerle kaplanan bu müze binası yapılmış. Titanic’in birebir yüksekliğindedir.

IMG_3927o
Belfast- Titanic Müzesi

RMS Titanic, Belfast’ta ki White Star Line şirketine ait bu tersanede Harland- Wolff’ta yapıldı. 1912 yılında suya indirildiğinde “Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz” demişlerdi, oysa Southampton limanından kalkıp New York’a gitmek üzere olan Titanic suya indirildikten sadece 4 gün sonra Kuzey Atlantik Okyanusunda, Kanada açıklarında Newfoundland’da buzdağına çarparak 2 saat 40 dk. içinde battı! 1,514 kişi hayatını kaybetti. Demek ki; Büyüklerimiz büyük lokma ye, büyük konuşma diye boşuna dememişler. 🤔 Filmini de izlemeyen yoktur sanırım. Kate Winslet ve Leonardo Di Caprio’nun, özellikle genç Caprio’nun meşhur olduğu Kate ile geminin burnunda rüzgara karşı durma sahneleri müthişti. Batığı da tam 70 yıl sonra bulundu.

18-IMG_3935
Belfast-Titanic Müzesi

Bu çok katlı müzeye giriş çok para (20 pound gibi) ve vakit istiyordu. Malum kişisel gezmeyince gruba uymak zorundayız ayrıca İskoçya- Glasgow’a gitmek için feribota  yetişmek durumundayız. Evet Titanic müzeyi gezmek için bilet alanlar gemiye biner gibi zamanın bavullarını ellerine alıp anı fotoğrafı çektiriyorlardı.

17-IMG_0599
Belfast-Titanic Müze girişi

Titanic ile ilgili iki şehir efsanesini Sinan rehberim maşallah derya gibi anlatıyor. Şimdi birincisini Katolikler uydurmuş. Şirket ucuz olsun diye Protestan işçi kullandı. E  tabii Protestanlar dinsizdir -Tanrı bile batıramaz demişlerdi işte gördünüz battı.

İkincisini de Protestanlar uydurmuş. Geminin altı haneli numarası denize yansıdığında tersten okunuşu- no papa- Papa yoktur diye okunuyormuş. Bunu da aşırı Protestan işçiler özellikle uydurmuşlar ki papaya hakaret anlamına geliyor. İşte bu nedenle gemi lanetliydi battı. Şehir efsanesi bu yönde bende anlatan da masumuz. 😌

Hediyelik eşya bölümüne şöyle bir girip her zamanki gibi magnetlerimizi alıp çıktık.

19-IMG_0600
Belfast-Titanic store

Otobüse bindik hemen çıkışta bir vapur gördük. SS Nomadic 1911 yılında yapılmış ve White Star Line serinden geriye kalan tek gemi. Vapur dedim zira Titanic ve diğer gemilere yolcu ve kargo taşımak üzere yapılmış. White Star Line şirketinin genel müdürlüğü Liverpool’dadır. Oradaki denizcilik müzesini gezeceğiz. Anlatırım.💃💃💃

20-IMG_0604
Belfast-SS Normadic yolcu vapuru

Stormont bölgesinde olduğu için genelde bu adla anılan Parlamento binalarını görmeye gidiyoruz. Çok güzel yemyeşil hayli büyük bir arazide yapılmış. Resmi olarak 1932 yılında açılmış. 1922 yılında burada bir parlamento yoktu İrlandayı Londra yönetiyordu. Hatırlayalım: Olaylar çoğalıp bağımsızlık ortaya çıkınca Galli Başbakan David Lloyd George burada bir parlamento açalım İrlandalılar kendilerini idare etsinler deyip iki parlamento açar. Biri Dublin’deydi biri de burada. Kral V. George zamanında parlamento City Hall belediye binası içinde toplanırdı. Ayrışma olup Güneyde inşa edilen parlamento Katolik parlamentosu diye algılanınca Kuzey İrlanda da Stormont House diye anılan bu yerdeki taş binayı yıkıp yerine bu güzel yeni parlamento binasını inşa ettiler. 65 sandalyeli mecliste 4 yılda bir seçim yapılıyor. Dolayısıyla iç işlerinde bağımsız dış işlerinde Londra’ya bağımlı olarak görev yapıyorlar.

IMG_0611
Belfast-Stormont House- Meclis Binası

Bulunduğu konum, mimari yapısı ve bahçe düzenlemesiyle harika bir yer. Binanın mimari yapısı da çok enteresan. Bina 6 katlı, yaklaşık 30 m.yüksekliğinde tapınak vari cepheli, genişliği 365 adım. Yani yılın her bir günü için bir adım hesaplanarak cephe oluşturulmuş bu da 109 metreye denk geliyor. Altı katlı binadaki koridorların uzunluğu da bir kilometre. At koştur yani. 🤓 Burası aynı zamanda halkın rahatça gezip spor vs. etkinlik yaptıkları harika bir alan. 1972 yılında olaylar çoğaldığında Londra meclisi kapattı ve bütün yönetimi üstüne aldı. 30 yıl süren İRA olayları bitiminde ayrışma olunca 1998 yılında Good Friday- Hayırlı Cuma Antlaşmasıyla Kuzey İrlanda Parlamentosu yeniden açıldı.

IMG_0616
Belfast-Stormont-Sir Edward Henry Carson

Yukardaki heykel Sir Edward Henry Carson’a ait. İrlandalı sendika başkanı, avukat ve yargıçlık yapmış Dublin doğumludur. Otobüsle dönüşe geçtik Parkın kapısı çok güzeldi.

IMG_3988
Belfast-Southmont House girişi

Evet artık Belfast merkezde kaybolma zamanı. Haydi gidelim. Hemen çıkışta bu dev vitray pencere karşımıza çıktı herkes selfie çektiriyordu. Elbette 😉 meraklısı çoktu. Neymiş; GOT diyorlar 🤣 yani İrlanda’nın turizmine çok büyük kazanç kapısı Game of Thrones. Evet dizinin bir çok bölümü burada çekilmiş.

24-IMG_0625

Toplam 6 tane olan bu Vitray camların ilki. Tüm vitraylar el yapımı olup sanatçı Debra Wenlock tarafından da boyanmış. Çekim ve prodüksiyonu 10 yıl sürmüş. Bu fotoğraftaki pencere Jon Snow ve kız kardeşleri Sansa ve Arya Stark’ı tasvir ediyor ve Hugh Russell’ın fotoğrafıymış mış diyorum çünkü bu konuda fransızım. 🙄 Belli bir özelliği var tabii 8. serinin sonunda yeni bir Game of Thrones yolu oluşacak. En son büyük bölümünün yapıldığı Titanic stüdyo önündeki cam vitraya götürecekmiş. Özellikle dizi severler selfie çektirsin diye büyük tasarlanmış. Benim diziyi izlemişliğim yok, Titanic önündeki vitray pencereyi bu sebeple görmemiş es geçmişim. 🤨 Evet dolaşmaya devam.

31-IMG_0640Kırmızı tuğlalı tüm yapılar Victoria dönemine aittir. Önce bir market arayışında yine Tescoyu bulduk inanamadım sanki saray, benim tavana hayranlıkla baktığımı gören Önder fırsatı kaçırmamış. Ben de bu kubbeyi kadraja nasıl sığdırırım millet bana bakıyor derken çektim ama tam olmadı.26-IMG_4038Çok güzel ama… Millet beni seyrederken tam ortalayamadım. Giden olursa daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim. En ucuz market hazır pişmiş sıcak tavuk da vardı. 😋27-IMG_0627

Güzel bir duvar pano’su bu kez bir bina girişiydi.29-IMG_0639CRBelfast zaten küçük bir şehir yine marka dükkanların alış-veriş için herşeyin olduğu yerdeyiz yani City Hall- Belediye binasının olduğu cadde ama burası The Cathedral Quarter diye geçiyor. Alt sokak üst cadde hepsi gez gez çabucak bitiyor. 🤩  Her ne kadar U2 ‘nin yerini tutamasalarda benim dönemimin Karayipli gençler grubu Boney M. Belfast parçasını çok güzel söylüyorlar, siz en iyisi bana inanıp gezerken bir yandan da Boney M.’in Belfast şarkısını dinleyin keyif alın.💃💃💃

25-IMG_0626Müzik heryerde olmalı. Burada da romantik bir parça istersen Kuzey İrlandalı harika şarkıcı  Van Morrison’dan *Have I Told You Lately* Sana son zamanlarda seni sevdiğimi söyledim mi?

28-IMG_0656

Ve bu fotoğrafa bile uyar. Prens Alberth Saat kulesi; Victoria’nın ölümsüz büyük aşkı kocası Albert’in anısını yaşatmak için yaptırmış.

35-IMG_0652

Önünde de Albert’in heykeli vardır. Yine benim geniş açı lensimin marifeti sandığım kule aslında sağa doğru eğikmiş. 😁 Bataklık bir zemin olduğu için eğilmiş. Daha çok yatarsa kurtarma projesi geliştireceklermiş. Sokak aralarını severim karşıma neler çıkar  bilemeden eşimle beraber dolaşırız, yani kaybolmak zevklidir.

33-IMG_0646

32-IMG_0644

Renkler güzel, insanlar sıcak kanlı, sokakları cıvıl, cıvıldı Belfast’ın.

35-IMG_4061

Yolumuz Victoria Square’e çıktı. Bu gençler ateş yakıp sanırım sopayı çevireceklerdi bekleyemedik zaman daraldı.

34-IMG_0655.jpg-victoria meydanı

Buluşma yerimiz yine Belediye binası City Hall’a doğru gidiyoruz.

30-IMG_0648

 

Karşımıza bu güzel araç çıktı. Bilin bakalım motorlu mu? Hadi merakta bırakmayayım. Grup olarak biniyorsunuz ve başlıyorsunuz pedalları çevirmeye ha gayret bacaklara kuvvet. 😁 Nasıl? güzel fikir bence.😍

36-IMG_0634

City Hall’ın bahçedeki heykellerin haricinde dışında da Sir Frederick Temple’ın heykelli anıtı var. 1800’lerin ikinci yarısında Britanya İmparatorluğu’nun en önemli diplomatlarından birisidir.  Sir Temple; St. Petersburg, Roma, Paris, İstanbul gibi Avrupa’nın en önemli şehirlerinde elçilik, Kanada ve Hindistan’da da Genel Valilik yapmış, Kraliçe’nin cok güvendiği bir yöneticidir. Fotoğrafını gördüğünüz anıtın solunda Hindistan’ı temsil eden sarıklı bir erkek, sağında elinde silahlı tutan ise Kanada’yı temsil ediyor. Heykelin kaidesinde ise Sir Temple’ın görev yaptığı 3 yerin adı yazıyordu; Burma, Konstantinople (İstanbul) ve Egypt.

37-IMG_0674

Bir yazının daha sonuna geldik. Birlikte güzel ve keyifle gezdiğimizi umuyorum. Bu kez bir güzel yakaladım onunla veda ediyorum. 😉 Sevgiyle kalın. Sırada İskoçya var.😍😍

38-IMG_0621b

 

BİRLEŞİK KRALLIK ve İRLANDA-Galler-Cardiff

Güzel Bath şehrini ardımızda bırakıp gri bulutlar altında arada yağmurla 🌨🌧 yolumuza devam ediyorken; bir saat sonra Galler sınırına gelmiş olacağız diyen rehberimiz Sinan Ercan’ı dinliyoruz. Birazdan geniş bir körfez olan Bristol körfezini uzunca bir köprü ile geçeceğiz. Bu köprü Gallerin sınırıdır. Bir ucu İngiltere diğer ucu Galler bölgesidir. Şimdi de küçük bir köyden geçiyoruz, köyün adını söylediğimde tanıdık gelecektir ama sakın sosyal medyaya biz oradaydık diye mesaj vs. atmayın maazallah dedi 🤔 ardından köyün adı Pensilvanya deyince bir kahkaha koptu haliyle. 😀 Haklı ama işgüzarın biri çıkar vay orda ne işi vardı der mi? 🤷‍♀️ Der! Yani…

Köprüyü geçiyoruz, 5 kilometre uzunluğunda olan bu köprü Severn nehrinin döküldüğü Bristol körfezinde yapılan ikinci köprü. Dünyanın ikinci Gel-git aralığına sahip bu körfezde bugün su hayli yüksekmiş birkaç saat önce geçseydik bu kadar uzun köprüye ne gerek var bile diyebilirmişiz. Neyse İngiltere’yi arkamızda bıraktık Galler bölgesine geçiyoruz.

Galler; Romalılar kurdukları bu şehirde yaşayanlara (Galli-yabancı anlamında) demişler biz Galler diyoruz ama İngilizler hem bölgeye hem de bölge halkına Wales derken Galliler kendilerine Cymry veya Cymru diyorlar.

Yüzölçüm olarak küçük bir ülke, 20.000 km düşünün ki bizim Konya bile 40.000 km karedir. Ülkenin nüfus yoğunluğu çok fazla tabii 3 milyon ve 350 milyonu da başkent Cardiff’te yaşıyor. Galler bölgesinde 6 şehir vardır ve bölgenin sadece güneyi gelişmiştir. Ana dilleri var Galce ama bin yıldır İngilizlerin yönetiminde ve resmî dil İngilizce olunca Galce unutulmaya başlamış. Galce çok zor bir dil, okuması da yazması da zor. Bir kelimede 4-5 tane L veya D, 10 tane sessiz harf bir araya gelebiliyor. Tabii bize göre sessiz harfler onlarda sesli oluyor. Yolumuz üzerinde küçük bir kasaba kasabanın adı tek bir kelime ama tam 55 harfli. Foto alıntıdır.

5678

Anlamı daha da enteresan. ”Mağara içindeki Azize Mary Kilisesinin yanından hızlı akan suyun dibindeki beyaz fındık ağacının yakınındaki Aziz Turillo Kilisesi” 🙄 Tabelaları hem İngilizce hem de Galce yazılı. Galliler kendilerini İngiliz kabul etmez Galliyiz derler. Cardiff, insanların İngiltere’de doğa turizmi için seçtikleri tek yerdir diyebiliriz. Burada çok önemli bir konuya değinmem gerekli.

Kraliyet ailesinden olan herkesin bir soyluluk ünvanı olmak zorunda. Bu ünvanların da dereceleri var. Bir ailenizden doğuştan aldığınız soyluluk ünvanları; Prens-Prenses gibi ve kimseye devredemezsiniz. Bir de Dük-Düşes, Baron- Barones, Kont-Kontes gibi Kraliyetin yararlı işler yapanlara verdiği ünvanlar vardır ki, bunlardan Dük-Düşes en üst seviye ünvandır, onun üstü zaten Kral-Kraliçedir 👸🤴

Kraliyet ailesinde Düklük de doğuştaki sıraya göre veriliyor.Kraliyet ailesinde de bir sürü Dük olunca bu kez bunların hangisi en üst düzey Dük diye bir sıralama var o da Edinburg Düklüğüdür. Kraliçe kocasını Kral yapamayacağı için en yüksek bu Edinburg Dükü ünvanını vermiştir. Sonra Galler Düklüğü gelir, Gallerin Prensi Charles’dır -Düşesi de Lady Diana idi (bu arada lady’lik bir hitap şeklidir unvan değildir saygın aile kızı anlamındadır) yeni Düşes eski Cornwall Düşesi olan Camilla’dır. Üçüncüsü ise Cambridge Düklüğüdür ve elbette 2.varis olan William’a verilmiştir Kate Middleton da Cambridge Düşesidir. Eveet Prens Harry’e de Sussex Düklüğü kalıyor, Meghan Markle da Düşesi. Bu düklük sıralaması aynı zamanda İngiliz Kraliyet ailesinin Birleşik krallıktaki ülkelere verdiği değeri de göstermiş oluyor.

Şu unvan konusunda bir saptama daha yapalım. Kraliyet ailesinden soylu bir kişi soysuz biriyle evlenemez. 🙄 Davul bile dengi dengine çalarmış ya. 😉  Eskiden kolaymış soylu bulmak 😀 şimdi öyle değil, gençler gönlünü kaptırdığı ile evleniyor. Evet William’ın eşi Kate, Harry’nin eşi Meghan soylu bir aileden gelmiyordu hiç dert değil!  Efendim düğünden birgün önce onlara Düşeslik ünvanı veriliyor, nikah kıyılırken de Dük ile Düşes evlenmiş oluyordu. 🤫 Şaşırmayınız bizim tarihimizde de örneği var araştırırsanız karşımıza Mihrimah Sultan ile Rüstem’in evliliği öncesi Rüstem’in Diyarbakır Beylerbeyi olması çıkar. 😁  İşte böyle artık şehre giriyoruz otobüsten gördüğüm kadar fotoğraf ekleyeyim.

1-IMG_3231
İngiltere-Galler-Cardiff

En iyi yaptıkları spor Rugby’dir. 🏉  Size Rugby nasıl doğmuş anlatayım. Rugby kentinde bir futbol karşılaşmasında rugbyli genç hakeme çok kızıyor ve topla birlikte kaleye giriyor. Hakem de kırmızı kart gösterip dışarı atıyor. Kısaca elle de müdahale edilmesi olabilir denip futbolu stilize ediyorlar. 😁 Böylece Rugby oyunu doğmuş oluyor. Prensibi de topa hem el hem de ayakla müdahale edilebilir. Stadyum 1999 yılında inşa edilmiş, uluslararası Rugby maçları ile tanınırsa da çok ünlü şarkıcı ve gruplara da sahne olmuştur. İlk ismi Millenium iken sonradan Principality olarak değiştirilmiştir.

2-IMG_3238
İngiltere-Galler-Cardiff- Principality Stadyumu

Gallerin en meşhur ismi Real Madrid’in dünyaca ünlü golcüsü Gareth Bale, benim hala çok beğendiğim şarkıcı Tom Jones   (Dalilah parçasını şuraya ekleyeyim dinlemenizi tavsiye ederim) tarihten bildiğimiz hatta filmini izlediğimiz Arabistanlı Lawrens Oxford mezunudur ama Gallidir. Bir de Türk düşmanı başbakan çıkarmışlar. 😡 Yunan hayranı David Lloyd George, İzmir Yunan işgaline sebep olan politikası tutmayınca İzmir’in kurtuluşunun ardında da istifa etmek zorunda kalmıştır. Henüz belgelenmese bile Kurtuluş savaşımızı kazanmamızın ardından yaptığı Konuşmada ATATÜRK için “İnsanlık tarihi birkaç yüzyılda bir dahi yetiştirebiliyor. Şu talihsizliğimize bakınız ki Küçük Asya’da çıktı. Hem de bize karşı. Elden ne gelebilirdi?” demiş. Bize Küçük Asya derlermiş.

Gallerin Birleşik Krallık’ta hiç yerleri yok sanki ikinci sınıf gibi muamele görüyorlar. Kendi kanunları bile yok çünkü hiç bağımsız bir devlet olamamışlar. İngiltere’nin bütün kanunlarını, bayrağını aynen almışlar. Ve buranın Başbakanı, İskoçya ve İrlanda gibi değil merkezden atanıyor ancak kabinesi seçilerek geliyor. Fotoğrafı editlerken fark ettim markette bayrağımız vardı sahibi muhtemelen Türk olmalı. 🇹🇷

3-IMG_3248
Galler -Cardiff

Doğru otele gidiyoruz şehri yarın gezeceğiz. Sabah otelimizden çıktık otobüsle şehre iniyoruz. Cardiff’in en güzel parkı olan Bute parkını spor niyetine doğayla iç, içe Taff nehri kıyısında Britanyalılar gibi keyifle yürümek üzere otobüsten indiğimiz yerde bu güzel evleri gördük, evler çok güzeldi ve beni çok gerilere götürdü. Çocukluğumda tahtadan bunlara benzer oyuncak evim vardı kapısı aynı böyleydi. Demek ki İngiliz eviymiş. 🤩🤩 Gezdiğin yerlerin sana birşeyler hatırlatması ne güzeldir.

4-IMG_0343
Galler- Cardiff

Parkın Millenium kapısından giriyor Taff nehrinin üstüne kurulmuş güzel köprüsünden geçip Bute parkına giriyoruz. Manzara ve hava şahane. Haydi birlikte yürüyelim.

6-IMG_0346
Galler- Cardiff Bute Park

Bute Parkının yapımı ve Cardiff Kalesinin ortaya çıkarılması için Bute isimli soylu bir aile; Sör William Burges adında bir mimarı görevlendirmiş. Sör William Burges, Cardiff Kalesinin Roma dönemine ait olduğunu ortaya çıkarmış. 1865 yılında projelendirdiği Bute Parkın 1890 yılında bitişini göremeden 1881 yılında ölmüş.

7-IMG_0349
Galler- Cardiff Bute Park

Bute Park bir arboretum olarak 3000’den fazla ve çok nadir ağaç cinsleri açısından İngiltere’de rakipsizmiş. 19.Yüzyıldan beri Bute ailesine ait olan Cardiff Kalesi ile Bute Park 1947 yılında şehir halkına hediye edilmiş. Şimdilerde Cardiff şehir konseyi tarafından idare ediliyor. Sabahın erken saati tek tük gezen insana rastladık. Her taraf yemyeşil. Hava da manzara da bizden yana. Daha önce yaprakları nedeniyle çınara benzettiğimiz bu devasa ağaçlara Şampiyon ağacı dendiğini burada öğrendik.

10-IMG_3259
Galler- Cardiff Bute Park-Şampiyon ağacı

Stonehenge benzetmesi dizilmiş taşlar, Gorsedd Stone Circle’ı  1978’de parka konulmuşlar. Yerli halkın hafta sonları mesire yeriymiş. Bu genç kimbilir 🤷‍♀️ neler düşünüyordu?

8-IMG_0350
Galler- Cardiff Bute Park

Bu direkler İngiltere’de 11 taneymiş bir tanesi de burada bulunuyor. Ağaç ve insana verilen değeri anlatan bu direk İngiltere’de yetişen meşe ağacından yapılmış.

9-IMG_0352
Galler- Cardiff Bute Park- Gezi dostlarım.

Parkı terk etmeden önce aklımda kalmasın; İlk yazımda bahsetmiştim Büyük Britanyayı teşkil eden dört ülkenin beş tane milli çiçeği var Galler’in ki Nergis ve Pırasa idi . Evet Galler’in özel St.Davit gününde tüm yerli halkla beraber Prens charles da yakasına Pırasa takarmış. Charles ara, ara yakasına Pırasa takılmış fotoğraflarıyla boy gösterir ve hayli espri konusu olurmuş. 😀  West Gate- Batı kapısından çıkıyoruz.

11-IMG_3263Orijinal duvar ve hayvanların taştan oyulması kalenin hemen dışında 1890’larda inşa edilmiş demiştik. Mimar Sör William ölünce Hayvan Duvarını yapmak eski asistanına kalmış ve Burges’in eskizlerine dayanarak yapmıştır. Buradaki 15 hayvanın bir kısmı egzotik bölgelere aittir- ve fotoğraflardan da göreceğiniz gibi gözleri dahi camdan özenle yapılmış sanki canlı gibi…

13-IMG_3276
Cardiff -Animal Wall
15-IMG_3281
Cardiff -Animal Wall

Bir slayt hazırladım diğer hayvanları da görmelisiniz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Duvar bitiminde kalenin saat kulesi sonra da girişi var. Vakit yok gezemeyeceğiz. Giriş ücreti de 12-13 Pound gibi bir şeydi. Kaleden şehrin manzarası çok güzelmiş. 😔

17-IMG_0357
Cardiff kalesi
18-IMG_0359
Cardiff Castel

Hemen karşı caddeye geçip mola vereceğiz. Ama biz yine caddeyi arşınlayalım bakalım neler var. 💃💃💃

19-IMG_3306

Şehir merkezinde turistik alış veriş için birbirine paralel topu topu üç sokak var. High Street, Duke Street ve Queen Street, biz Queen Street’te dolaştık.

20-IMG_0364Boydan boya Queen Street gezeliiim… Tavanı camlı güzel bir Avm var girelim.

IMG_3303

21-MG_0367Ufak çaplı bir hırsızlık vardı polis kadını kelepçeledi.

23-IMG_0373

Bu çok güzel Atlıkarıncada bir özellik dikkatimi çekti belki siz de dikkatlice bakarsanız bulabilirsiniz. 😊 Tamam Avrupadaki çok önemli yerlerin resimleri işlenmiş. Tam ortada Almanya Berlin’deki Brandenburg kapısı hemen solunda da bizim Ayasofya Camii’miz.  Sağında da Cardiff’in Millenium Stadı.

24-IMG_3307

Hayli uzun cadde devam…

26-IMG_0376

27-IMG_0377

Bu genç sokakta kahve satıyordu. Fikir güzel gençlere duyurulur.

28-IMG_0378

Öğlen olmak üzere. İngiltere’nin her yerinde bizim ucuz marketlerimiz gibi yaygın adı Tesco olan bir marketler zinciri var. Ama her yerde ve hayat kurtarıcı fiyatları var. Bir de hazır pişmiş tavuk vardı aldık çok lezzetliydi. Öğlen olmuştu bile ve grupla birlikte tekrar yürüyüp belediye binasını ve Cardiff Müzesini görüp otobüsümüze bineceğiz.

29-IMG_0381
Galler-Cardiff City Hall-Belediye

Binanın hemen karşımıza gelen tarafında Şiir ve müzik yazısı ile heykel grubu var. Alttaki fotoğrafta da birlik ve Vatanseverlik yazı ile ifade edilen heykel grubu var.

30-IMG_0387
Galler-Cardiff City Hall
31-IMG_0390
Galler-Cardiff City Hall

Baktık vakit daraldı aceleyle Müzeye de girelim dedik. Fazlaca gezemeyince pek birşey anlamadık. Zaten dışı restore ediliyordu. İçinde Cafe’si olan hoş bir yer.

32-IMG_0408
Galler-Cardiff Museum

34-IMG_0393

Gallerin jeolojik yapı ve tarihi ile eserlerin sunumu çok güzeldi. Aynı zaman da sanat galerisi olarak da hizmet veriyor. Giriş ücretsiz ama yine de bağış istiyorlar.

33-IMG_0403

Bulunan taşlar dünyanın oluşumundaki jeolojik katmanlarmış. En baştakinde Magma tabakasını tanıtıyor. Dünyanın derinliklerinde erimiş bazı kayalar volkanlarla yer yüzeyine çıkar. ‘Diğerleri katılaşır kabuk-Magma içinde granit gibi kayalar oluştururlar’ diye yazıyor.

35-IMG_0398
Galler-Cardiff Museum

Bu dinazor gallerde keşfedilmiş. Tabelasında Galli Dinazor yazıyor. Alttaki de devamında bulunan kemikler.

38-IMG_0401
Galler-Cardiff Museum

2015’te Portsmouth Üniversitesi’nde öğrenci olan Sam Davies düşen kayalar üzerinde bir çok fosil bulmuş. Bu fosilin de daha önce bulunan dinazorun sağ ayağının uzun kemiği olduğunu keşfetmiş ve Cardiff ulusal müzesine bağışlamış. Yazmıyor ama Arkeoloji öğrencisi olmalı.

39-IMG_0402
Galler-Cardiff Museum

Çevre eski mahalle imiş. Evler çok güzel ve hala görüntüleri güzel.

40-IMG_0411

Cathays Park, Cardiff’lilerin buluşma ve etkinlik alanı güzel bir park yine. Cardiff’e veda zamanı geldi. Sevdik mi? Biz sevdik sizin sevmeniz beklentinize bağlı. Öğrenci olsaydık çılgın gecelerine akmalıyız dermişiz. 😁😁 Biz gündüzki sakinliğini sevdik.

41-IMG_0414
Galler-Cardiff

Sırada İrlanda var ve  karşıya feribotla geçebilmek için Gallerin en kuzey batısındaki Holyhead’e 5-6 saatlik yolumuz var. Ayrıca 3 saatlik feribot yolculuğumuz sonucunda da  İrlanda’nın başkenti Dublin’e çok geç varsak bile tam merkeze geliyoruz doğruca otele gideceğiz diyen rehberimizle otobüsümüze binip yola revan oluyoruz.

Cardiff’de böyleydi işte… Umarım yine sınırlı bir zamanda gezdiğimiz halde keyif almışsınızdır. Evet hikaye yok ama fotoğraflar güzel. Yazımı bir güzelle bitirme geleceğim buralarda yürümedi. 😁 İrlanda’da görüşene dek sevgiyle kalın. ❤️❤️❤️