CRUİSE ile MALDİVLER*SRİ LANKA*HİNDİSTAN-6


     Mumbai-Bombay-1.gün

     Merhabalar; Goa’da geçirdiğimiz güzel bir günün ertesinde yine birlikteyiz. Gemimiz Victoria, 3 gün geçireceğimiz Mumbai’ye, benim bildiğim adıyla Bombay’ın Maharaştra limanına demir atmak üzere. Tarih 17 Ocak 2020 sabahı saat 07:12 ve ben şu harika gün doğumu ile de size günaydııın diyorum.

Mumbai- Maharaştra limanı
Mumbai- Maharaştra limanı

      Mumbai; M.Ö 3. Yüzyıl’da volkanik patlamalar sonucu oluşmuş yedi küçük adadan biri olan Salsette adası üzerinde kurulmuştur. Sonraları bu adalar doldurulmuş, Mumbai 7 tepeli olmuştur. Bu süreç 50 küsür yıl sürmüş. Tam bir mühendislik harikası yani. Maharaştra eyaletinin başkenti ve okuma yazma oranı en yüksek şehridir. Aynı zamanda merkezde 13 milyon, metropolde 20 milyon nüfusu ile de Dünya’nın üçüncü büyük şehridir.

     Mumbai adının hikayesi; Portekiz’liler 1534 yılında ele geçirdiklerinde *iyi koy* anlamına gelen Bom Bahia koydular. İngilizler Bombay dediler. Sömürge dönemi bittiğinde de yerli halkın koruyucu tanrıçası Mumba devi’nden esinlenilerek Mumbai adını almıştır. Bir laf vardır *fare sığamadığı deliğe sabun kalıbını peşinde götürürmüş* Portekizliler de kendileri yetmezmiş gibi Mumbai’nin 7 adasını o dönemde İngiltere Kralı II. Charles’a evlilik hediyesi olarak hibe etmişler. 🤣 Tarihi hikayesini de ara ara yazacağım.

     Hani derler ya; Bir kitap okudum hayatım değişti. Ben onu şöyle değiştirdim. Bir ülke gezdim hayatım değişti. Evet aynen öyle. Hindistanı gezdikten sonra bir lokma bir hırka felsefesini hayatıma kattım. Hindistan’ın daha önce kuzeyini gezmiştik. Çok merak ettiğimiz güneyini de bu vesile ile görüp yaşayacağız. Gezenler, güney kısmını daha zengin ve modern bulacaksınız demişlerdi. Görelim bakalım üç gün buradayız nasıl olsa. 💃💃💃

      Gemiden çıktık liman gümrüğünden geçeceğiz hep asker kontrolünde, cesaret edip fotoğraf çekemedim. 🥺 Otobüse bindik kısa bir şehir turundan sonra ilk durağımız Gateway of İndia-Hindistan Kapısı olacak. Wellington fountain’den geçiyoruz. Etrafa bakınırken İngiltere’nin Bath kasabasında gördüğüm George dönemi mimarisi olarak bilinen dairesel şekilde yapılmış evlerin benzeri ile Londra’daki Big Ben benzeri Rajabai Saat kulesini görmek çok hoş oldu. Şaşırmamam lazımdı ama zengin bir tüccar annesinin anısına yaptırmış. 💞 Yanındaki de iş merkezi sanırım.

      Çok merak ettiğim İngiliz kapısını görecek oluşum beni heyecanlandırıyor. Hele ki İngiltere’yi gördükten sonra onların sömürgesi yerleri görmek çok ayrı bir zenginlik benim için. Kuzey Hindistan’ı gezerken bu düşünceden ziyade Budizm ve dini ritüellerini, kültürlerini gözlemleme düşüncesindeydik. Ama burada daha farklı bir ortam olacağı düşüncesindeyim. Bir de tabii Bollywood var filmlerini izliyoruz haliyle şehri daha modern yapmıştır düşüncesi gelişti. Bakalım göreceğiz. 😇

     Sabahın erken saati olmasına rağmen trafiğin yoğun kalabalığın da çok olduğu bir yere geldik. Otobüsten inip karşıya geçerken etrafımızı hemen satıcılar sardı. Ellerinde şişirilmiş kocaman balonlar vardı. Biz böyle alış verişleri hep sonra yapardık ama bu kez torunumuzu düşünerek büyük balonlardan aldık. Torun olunca akan sular duruyor. 

     Hindistan kapısına girerken güvenlikten geçtik ve yine fotoğraf makinam X-ray cihazından kurtulamadı. Bizden önce öğrenciler gruplar halinde gelmişler. Photographer by Önder Kaplan

      Nihayet devasa Gateway of İndia karşımızda.

Mumbai- Gateway Of İndia-Hindistan Kapısı
Mumbai- Gateway Of İndia-Hindistan Kapısı

      Gateway of İndia;

      Önceki adı Wellington iskelesi olan şimdinin Apollo Bunder’ı (rıhtım) vaktiyle balıkçı iskelesi olarak kullanılıyordu. Sömürge döneminde İngiliz valiler ve diğer yetkililerin şehre giriş limanı yapıldı. Bazalt taş kullanılarak yapılan anıt kapı yüksekliği 26 metre. Alın kısmında da  yazdığı gibi Hindistan’ı 1911 yılında ziyaret eden ilk İngiliz Kral V. George’un ve Kraliçe Mary’nin anısına dikilmiş. Mimar George Wittet’in yaptığı tasarımla ilk temel taşı 1913’ te atılmış. 10 yıllık bir çalışma ile 1924 yılında tamamlanmış. Açılış sonrası yine sömürge dönemi şahsiyetler için Hindistan’a giriş kapısı olarak kullanılmış. Ama hiçbir zaman resmi geçit için kullanılmamış. Sadece Hindistan’ın bağımsızlığını kazandığı 1948 yılında son İngiliz birliklerinin törenle Hindistan’ı terk ettikleri zaman bir tören yapılmış. Sanırım öğrenciler de tarih dersi olarak gelip görüyor olmalılar.

      Sağı, solu, önü arkası özenle işlenmiş mimari tasarımı bence muhteşem. Hint- Saracenic mimari olarak adlandırılıyor. Bakınız.

      Deniz tarafında adalara giden gezi tekneleri kalkıyordu. Arkadaki alandan görüntülerde zamanın ve hala günümüzün en güzel binası ve oteli Tac Mahal tüm ihtişamı ile duruyor. 

Mumbai- Taj Mahal Otel
Mumbai- Taj Mahal Otel

     Hindistan’ın otomobil sanayiinin duayen adamı JN Tata Avrupa menşeli otellerden birinde kalmak ister. Bu otel Watson’dur. İsteği *bizde kalamazsınız* diye reddedilir. Tata Parsili yani yerli olduğu için otele kabul edilmemiştir. Hırs yapar ve 1899 yılında Watson Otelinden daha görkemli olmasını istediği bu güzel otelin Taj Mahal’in inşasını başlatır ve 1903’te otel açılır. Tata böylece Hindistan’da çok önemli işlere de imza atmış olur. Nedir bunlar; İlk kadın işçi çalıştırmış, çamaşır makinası kullanılmış, doktoru ve eczanesi varmış. Türk hamamı bile yaptırmış. Ve bağımsızlık mücadelesi verildiği dönemde görev alanları ücret almadan barındırmış. Ayrıca bir otelden çok daha ötesi, lüks mağaza ve Mumbai’nin ünlü restoranlarına ev sahipliği yapıyor. 2008 yılında geçirdiği terörist saldırıda yüzlerce kişi ölmüş bina da çok hasar olmuş ön cephe de yanınca restorasyon sırasında girişi şehir yönünden deniz yönüne doğru değiştirilmiş.

     Hemen yanında ek binası ile bir başka yan bahçede yüzü Gateway of İndia’ya bakan atlı heykel var. Chhatrapati Shivaji Maharaj Anıtı. 17. Yüzyılda kurulmuş olan Maratha İmparatorluğu’nun savaşçı kralıdır.

     Tekrar otobüse binmek üzere geri dönüyoruz. Etraf daha da kalabalıklaşmış. Burası sanki panayır yeri gibi hediyelik eşya ve yiyecek satanların yanı sıra ayakkabı ya da en çok terlik giyildiğine göre terlik tamircisi bile vardı. 😁 Ama unuttum tabii Gateway aynı zamanda diğer adalara giden motorların kalkış limanı. Bizim İstanbul Üsküdar vapur- motor iskelesi gibi. 😉

Yolumuz Chhatrapati Shivaji Maharaj Bulvarı üzerinden aynı isimli tren Garı’na doğru. Bulvar belli ki çok önemli resmi daire, Piskoposluk, banka ve oteller bölgesi zengin muhit yani. Binalar da tipik Victoria dönem mimarisi… Otobüsten bu kez iyi görüntü alamadık. Yine de iki örnek vereyim.

     Chhatrapati Shivaji Maharaj Tren Garı (istasyonu)

      Daha önceki adı Victoria terminus olan Chhatrapati Shivaji Maharaj tren garı Hindistan’ın hatta Asya’nın ilk en eski, Dünya’nın da en görkemli tren garıdır deniyor. Fotoğrafları görünce eminim siz de beğeneceksiniz, bence de çok muhteşem. Mumbai’nin en süslü bu Gotik binası Hindistan’nın simgelerinden biri olmuş durumda. Mimarisi Victoria dönemi, Hindu ve İslami mimarinin (Babürler dönemi) bir kombinasyonu gibi… Ve elbette Unesco Dünya Mirası Listesinde… 1850’li yıllarda var olan istasyon ticari amaçla kullanılıyordu. İngiliz sömürge döneminde Mimar Frederick Stevens tarafından yeniden tasarlanan binanın yapımı on bir yıl sürmüş. 1878-87 Zamanın Kraliçesi Victoria’nın altın jübilesinde açılıp Victoria adını almış. 1996 yılına gelindiğinde dönemin bakanı adını bu kez Chhatrapati Shivaji Terminus olarak değiştirmiş. Ama hala Victoria tren istasyonu olarak konuşuluyor. 

Mumbai-Chhatrapati Shivaji Maharaj Tren İstasyonu
Mumbai-Chhatrapati Shivaji Maharaj Tren İstasyonu

      Mahşeri kalabalığa nasıl gireceğiz de fotoğraf çekeceğim meraktayım.😳 Başlayalım…

Mumbai-Chhatrapati Shivaji Maharaj Tren İstasyonu
Mumbai-Chhatrapati Shivaji Maharaj Tren İstasyonu

      Yerel rehber kızımız ile gezeceğiz. Burası solda görüldüğü gibi trenlerin son noktası. Yolcular iniyor. Tavan süslerine bakınız.

Mumbai-Chhatrapati Shivaji Maharaj Tren İstasyonu
Mumbai-Chhatrapati Shivaji Maharaj Tren İstasyonu

      Diğerlerini slayt yapıyorum arada bizim grubun nasıl fotoğraf çektiğini de görürsünüz. 😁

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

      Mumbai’liler bize hiç aldırış etmedikleri gibi gülümseyerek selam da verdiler. Zaten herkes bir koşuşturma içinde sabah mesaisinde…

      Kalabalığa aldırmadan müthiş güzel olan tavan süslerini çekmeye başladım. Daha önce benzerlerini katedrallerde gördüğümüz tavan şekli…

      Viktorya -Gotik tarzı bu güzel istasyon İngiliz ve Hint ticaretine 18 demiryolu hattı ile hizmet etmiş. Şimdilerde Hindistan’a yıllık 2.2 milyar kişi taşıyarak hizmet ediyor. Belli ki daha geç döneme de tanıklık edecek. Daha gidecek yerlerimiz var diye acele edilince bir koşu dışarı çıkıp kolonlardaki hayvan figürlerini çekeyim dedim. Aslında girişte Büyük Britanya’yı temsil eden aslan ile Hindistan’ı temsil eden kaplan heykelleri vardı çekecek fırsat olmadı. En dışında çatı kısmına doğru korkunç yüzlü *gaygoyle* denen, türkçede çörten olarak bildiğimiz yağmur olukları ve hemen dış kapıyı süsleyen köpek, maymun, baykuş vs. gibi birçok hayvanla süslü sütunları da görülmeye değerdi. 

      Çok fazla fotoğrafım var  kıyamadığım için birer örnek verip sonrasını slayt yaptım. 🥰

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

      Otobüse binmeden önce yolun karşısında bir güzel yapı daha var görmek için nasıl gideceğiz. Trafik aman vermiyor derken alt geçit varmış geçtik. Çıktığımız yer de seyir terasıymış. Dar alanda kısa paslaşmalar misali eğilip bükülerek fotoğraflamak hayli zor oldu. Bu güzel bina da yine İngilizlerden kalma Brihanmumbai Belediye Binası. Gotik mimari tarzındaki binanın yapımına 1888 yılında başlanmış ve 1893 de bitmiş. 

      Öndeki heykel de Bombay’lı Sir Pherozeshah Merwanjee Mehta. Hindistanlı parsi olan Mehta ateşli bir hatip ve politikacıdır. Esas mesleği avukatlık olan Mehta hukukta yaptığı başarılı çalışmalarından dolayı İngilizler tarafından şövalyelikle onurlandırılmış. Dört dönem de belediye başkanlığı yapmıştır. 

 

Mumbai-Brihanmumbai Belediye Binası
Mumbai-Brihanmumbai Belediye Binası- Sir Pherozeshah Merwanjee Mehta Monument

      Tam yeri gelmişken Bombay’ın tarihinden bir kesit aktarayım. Mumbai’de ilk yerleşik halkın balıkçılar olduğunu söylemiştim. 17. yüzyıldaki yerli halk Budist, Hindu ve Müslüman krallıklar tarafından yönetilmiş. Elbette ticari olarak fazla bir gelişme olmamış. Esas gelişimi ve ticari yönden ilerlemesi Portekizli Vasco da Gama’nın 1498 yılında Calicut’taya ayak basması ile başlar. 1534 yılına gelindiğinde de Portekizliler adalarını koruması için askeri yardım karşılığında bu 7 küçük adayı zamanın sultanından satın alırlar. Başkentlerini de kuzey bölgesinde Bassein’de kurarlar.

      1661 yılında Portekiz kralı IV. John bu küçük adalar topluluğunu İngiltere kralı II. Charles ile evlenen kızı Bragançalı Catherin’e çeyiz olarak verir. II. Charles’da hediye adaları bir Hindistan şirketine kiraya verir. İşte ondan sonra gelecek vadeden Bombay’a Hollanda, Fransa dahi göz diker. Ama Hindistan şirketi adaları güçlü bir şekilde korur. Esas sahip İngilizler zamanla adaları köprüler inşa ederek birbirlerine bağlar toprak ıslahı da yapar. Bir zaman sonra da mühendislik harikası bir çalışma ile o yedi küçük ada tek bir kara parçasına dönüştürülür. Surlar yıkılır boş araziye gotik mimarisi binalar yapılmaya başlar. Hindistanın bağımsızlığını kazandığı 1947 yılında itibaren Bombay- Mumbai olarak yukarı doğru 😁 gökdelenlerle genişlemeye devam eder. Zenginlik ile fakirliğin iç içe olduğu birçok örnek var. 

      Bir viyadükten iniyoruz manzara muhteşem. Mumbai’nin 3 km. uzunluğu olan doğal plajı. Görünen o ki zengin bir muhite gidiyoruz. Yol bile genişledi 6 şeritli oldu. 😉 Arabada olmasak bu manzarayı da çekemezdim. 😁

Mumbai- Marine Drive
Mumbai- Marine Drive

      Çok güzel yerlerden geçiyoruz. Bu güzel bina Taraporewala Akvaryumu. İçinde 400 tür, toplamda 2 bin küsür balık varmış. Bilindiği gibi burada da 180 derecelik cam tünelden geçerken balıklar izleniyor. Binaya hayran kaldım haksız mıyım?

Mumbai- Taraporewala Akvaryumu
Mumbai- Taraporewala Akvaryumu

      Şık binaların olduğu yeşil alanı bol bir semtten geçiyoruz. Rehberimiz bir an bile duramayız ama iyi bakın size müthiş mimarisi olan bir apartman desem olmaz bina desem olmaz gökdelen vari ama tek bir aileye ait yapı göstereceğim dedi. İşte siz yapıyı görün ben kısaca anlatayım. Gerçi zenginin malı züğürtün çenesini yorar derler ama ben kısa keserim. 😉

      Efendim Antilia evi denen bu yapı Mumbai’nin süper zengin Holding sahibi Mukesh Ambani ve ailesinin konutu. Evet yüksek gördüğünüz binanın hepsi onlara ait… Şimdi aslında 27 kat ama tavan yüksekliği bizim evler gibi olsaydı 60 kat’a karşı gelirdi. İçinde yok, yok. En özel duyulmamış olanları yazayım. Ailenin özel tapınma mabedi, Hindistan’ın sıcağına inat tavanından kar yağan odası, 50 kişilik sineması, araba servis istasyonu. Son 6 katı ailenin konutu. Elbette 600 kadar da hizmetkar varmış. Helikopter pisti yüzme havuzu vs. bilinenleri yazmıyorum bile… 😁 Ah bir de adını Atlantik Okyanusunda var olduğuna inanılan gizemli ada Antilia’dan almış.

Mumbai- Antilia House
Mumbai- Antilia House

Otobüsle yola devamla deniz içine doğru uzanan bir taş yol sonunda bir cami gördük. 14. yüzyılda yaşamış aslı Özbekistan olan Ali Şah Buhari’nin türbesini ve onun anısına inşa edilmiş camii barındıran bir külliye, bir sufi dergah. Gel-git olayının yoğun olduğu bir saatte geçiyoruz.

Hakkında yoğun bir bilgi yok sadece hiç evlenmediği biliniyor ama her zamanki gibi çeşitli rivayetler, mucizevi hikayeler var. Daha önce Kolombo’daki Dewatagaha Camii’nde türbesi olan Evliya Seyedina As-Sheikh Seyed Usman Siddique Ibn Abdurrahman‘ın hikayesine benzer bir evliya hikayesi de burada var.

Hacı Ali Şah Buhari Semerkant’ta ıssız bir yerde namaz kılarken bir ağlama sesi duyar. Elinde boş bir tas ile hıçkırarak umarsızca ağlayan çaresiz bir kadın görür. Sebebini sorduğunda; tastaki bir miktar petrolün( Semerkant’a) döküldüğünü eve boş tasla giderse kocasının onu döveceği cevabını alır. – Gel der kadına nerede döküldüyse gidelim. Gittikleri yerde petrol toprağa karışmıştır. Hacı Ali parmağı ile toprağı oyar fışkıran petrolü kadının kabına doldurur. Kadın sevinçle evine yollanır. 

Mumbai- Hacı Ali Dergahı
Mumbai- Hacı Ali Dergahı

       Hacı Ali bir iyilik yapmıştır ama toprağı delerek tabiata zarar verdiğini düşünerek pişmanlık duyup çok üzülür. Üzüntüyü içinden atamayınca kardeşi ile birlikte birçok ülke dolaşarak Hindistana giderler. İslamın gezgin müridlerindendir. Hindistan’ı çok sevince kardeşini geri yollar kendi kalıp İslam’ı yaymaya başlar. Hacı olmak için Mekke’ye giderken bütün malını mülkünü dağıtır. Geri geldiğinde de müritleri çoğalır. Ölürsem beni gömmeyin tabutumu okyanusa atın diye vasiyet eder. 

       Hak vuku bulunca vasiyete uyulur ve tabut okyanusa atılır. Bir zaman sonra tabut burada gördüğümüz adacığın kıyına gelip takılır. Hacının geri geldiği düşüncesiyle tabutu açar Hacı Ali’yi de buraya gömerler. Türbe ve cami çok sonra yapılmış. Denizden ulaşım gel-git nedeniyle zor olunca 1944 yılında vakıf aracılığı ile taş bir yol döşenir. Fotoğrafımda görüldüğü gibi denizin en çok çekildiği zaman böyle yüksekte kalıyor.

      Bir mola vereceğiz. Ben de kısa bir kahve molası verip sizi yine çok renkli hatta rengarenk bir yerde bekliyor olacağım. Şimdilik sağlık ve sevgiyle takipte kalınız. 💞🧡 🤎💜💛💙💚

BİRLEŞİK KRALLIK- Kuzey İrlanda- Belfast

Merhabalar; Dublin’e veda edip Dundalk otoyolundan 1.5 saatlik bir yolculukla geldiğimiz Britanya adasının ikinci ülkesi, Birleşik Krallığın en küçük 4. ülkesi -Kuzey İrlanda’da ve başkenti Belfast’ta yine birlikteyiz. Bu gezi uzun demiştim. ☺️

KUZEY İRLANDA

Birleşik Krallığa bağlı altı Kontluktan oluşan bir sisteme sahip (il diyebiliriz) Özerk bir ülke olan Kuzey İrlanda resmi olarak Birleşik Krallığın bayrağını kullanıyor. Ama ayrıca kullandıkları kendi bayrakları da var. İngiltere vizesi ile gidiliyor ve para birimi Sterlin’dir. Yine resmi olarak İngilizce ve yerel İrlandaca dili kullanılır. İrlanda ile fiziki bir sınırı yoktur. Sembol çiçeği yoncadır diyor rehberimiz Sinan Ercan’a kulak vererek geziye hatırlatma ile devam ediyorum.

Britanya’nın dolayısı ile İrlanda’nın ikiye ayrılmasını burada tekrar anlatmak daha anlamlı olacak üstelik bu yazı dizisi bitmedikçe VIII. Henry’e de rahat yok gibi. 😀 Zira İrlanda’nın ikiye ayrılmasının baş mimarı VIII. Henry’dir demiştik.

Hatırlayalım: Katolik olan VIII.Henry 20 yıllık evlilikten sonra “hala erkek evlat doğuramamış” karısı Aragornlu Catherine yine kız (Mary) doğurunca Catherine’den boşanıp, kendisine “erkek evlat sözü veren” Anne Boleyn ile evlenmek istedi. Katolik olduduğu için de Papa boşanmasına izin vermedi. O sırada Protestanlık yeni çıkmıştı. İleri gelenleri hemen Henry’nin aklını çelip bizde öyle şey yok istediğin kadar boşanır da evlenirsin de derler. Bunun üzerine VIII. Henry hemen Protestan olur ve Katolikliği yasaklar. Kendisini -İsa bana erkek evlat sözü verdi diye kandıran Anne Boleyn’le de evlenir. Ve Katoliklerle Protestanlar arasında düşmanlığa ilk tohumları atar.

VIII. Henry ölünce yerine geçen oğlu Edward, kısa süre de olsa kızı Mary din çatışmalarını devam ettirirler. Esas olaylar I. Elizabeth’le alevlendi. Önce İskoçlar Katolikliği bıraktılar sonra Galler. Ama İrlandalılar Protestan olmayı kabul etmediler. Elizabeth’ de baktı ki olmuyor Birleşik krallıktaki işsiz, çapulcu ne kadar Protestan varsa hepsini Britanya’ya yolladı. Bir de yasa çıkarıp İrlandalı soylu Katolikleri göçe zorladı, mallarına el koyup yeni gelenlere dağıttı. Kısaca 1500’lerin sonundan itibaren ayrışma başlamış oldu.🤷‍♀️

Mezhep değişimi ile başlayan sonrasında Katolik-Protestan savaşlarına kadar giden problemde İrlandalılar direndikçe İngilizler çok sert karşılık verdiler. Üstüne bir de I. Dünya savaşında kıtlık yaşanmış, açlıkla mücadele etmiş iyice bunalmış İrlandalılar isyan etmeye başladılar. 1. Dünya savaşından yenilgiyle çıkan İngilizlere karşı ilk isyanı 1916 Paskalya ayaklanmasıyla olmuştur. 1919’a gelindiğinde de çıkan olaylar sonrası hükümet; sınırlı bir özerklik verelim Güneyde Katolikler kendi parlamentolarını Kuzeyde de Protestanlar kendi Parlamentolarını açsınlar diyor. Neticede iki parlamentolu bir yapı oluşuyor. İki yıl ömrü olan bu yanlış karar sonrası 1922 de İrlandalılar bağımsızlıklarını kazanıyor ve Britanya, İrlanda ve Kuzey İrlanda diye ikiye ayrılıyor. Kuzey İrlanda da aynı isimle Birleşik Krallığa bağlı kalıyor.

Oysa amaç ayrışma değil İngilizleri tümüyle adadan atmaktı, bu nedenle 1920’lerden 1960’lara kadar arada 2. Dünya savaşı olduğundan bir şey yapılamıyor. 1960’larda artık İrlandalılar İRA’yı kuruyor (biz İrlanda Kurtuluş Örgütü diyorduk) kendi söylemleri ise *İrlanda Cumhuriyet Ordusu * terör eylemlerini kendine yöntem seçip 1966 da eyleme başlıyor. 😱

60’lardan 90’lı yıllara kadar süren İRA terörü yüzünden iki taraftan da binlerce insan  canından oldu. Çatışmaların en şiddetli olduğu 70’ler başında, Kuzey İrlanda’daki pek çok şehirde, Katolik ve Protestan mahalleleri arasına bir duvar örülmesine karar verildi. Ülkenin her tarafındaki şehir ve kasabalarda, toplam uzunluğu 35 km’yi bulan 50’den fazla Barış adını verdikleri duvar inşa edilmişti. Yani mahalle, mahalle ayrılmıştı kesintisiz değildi. Bu gözlerimiz Berlin’in *Utanç Duvarı*nı gördü kısmette Barış duvarını görmek de varmış.

Şimdi otobüsle geziyoruz demiştim önce katolik mahallesinden geçtik, camın etkisiyle güzel bir fotoğraf olamadı ama zaten buradaki duvar yazıları grafiti şeklindeydi. Protestan mahallesindekiler çok daha güzelmiş göreceğiz. 

1A-IMG_3779
Belfast- Katolik mahallesi

Nihayet Protestan mahallesine geldik. Solumuzda yıkık eski mahkeme binası hemen sağımızda da şimdi müze olan Crumlin yolu hapishanesi Crumlid Road var. 1896 yılında yapılmış. Kuzey İrlanda’da kalan tek Viktorya dönemi hapishanesidir. Otobüsten çektiğim fotoğraf bozuk olmuş inip çekme şansımız olmadı. Fotoğraf alıntıdır. 

1222
Kuzey İrlanda- Crumlid Road Gaol Müzesi

Mahkemede çok fazla katolik ve İra militanı yargılanıp hemen karşısındaki  bu hapishanede ya idam edilmişler ya da işkence görmüşler. Bu nedenle 1998 hayırlı Cuma anlaşmasında katoliklerin ilk talebi mahkeme binasının kapatılması olmuş.

1998 yılında en son Tony Blair’in büyük risk alarak İra’yı Hıristiyanların noel öncesi kutsal saydıkları cuma günü *Good Friday * anlaşma masasına oturttuğu İRA 2005’te silah bıraktı 2007’de de Kuzey İrlanda’da Katolikler ile Protestanlar arasında ortak bir hükümet kuruldu ,sonra siyasete yönelen İRA bugün Sinn Fein adında siyasi bir parti ile mecliste temsil ediliyor. Ama sorunlar hala devam ediyor.

Tüm bu kötü anıları hatırlatsa bile Barış Duvarı bugün Belfast’ın en önemli turistik noktalarından birisi olmuş durumda. Kuzey İrlandalıların büyük bir kısmı, duvarların tamamen kaldırılması için “henüz erken” diyormuş. Şimdilerde Brexit ile ilgili şöyle bir sıkıntı ortaya çıktı; Birleşik krallık AB’den çıkarsa Kuzey İrlanda ile İrlanda arasına sınır çekmek, gümrük kontrolü yapmak zorunda. Ama bu sefer de yine İRA meselesi yeniden canlanır iki ülke ayrılır endişesi taşıdığından şu anki durum her iki tarafı da mutlu ediyor. Yani arada sınır yok tek bir ülkeyiz havası. 🤨 Yazıya boğulduk ama anlatmadan da olmuyor işte  😁 artık fotoğraf paylaşayım.

2-IMG_0579
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *kapısı.

Fotoğrafların en güzel olduğu yer, Belfast’ın kuzey bölgesindeki Protestan caddesi Crumlin Road ile Katolik mahallesi Falls Road arasındaki kapıda. Bu gördüğümüz kapılar artık kapatılmıyor sürekli açık kalıyormuş.

3-IMG_0581
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *kapısı.

Duvarların arkası Katolik mahallesi. Bazı yerlerde üstte dikenli teller var. Akşam oldu mu Katoliklerle Protestanlar çatışmaya başlıyor. İşte bu duvar ve teller de bir engel teşkil ediyor. Ara, ara diğer mahallelerde de böyle kapılar var ve yıllardır akşam belli saatte kapanır, sabah da açılır. Kontrolu polis ve askerlerin elinde. – Geç kaldım aman n’olur evim şuracıkta yok asla geçit vermiyorlarmış (burayı ben ekledim biz de olsa böyle derdik diye 😉 )  yani evine gitmek istiyorsan tüm kuzey bölgesini dolaşman gerekir. Zor bir durum tabii acılar hala taze, hatta okullar bile ayrışmış durumda. Katolik ve protestan karışık okul göremezsiniz diyen Sinan Aydın rehberimizi dikkatlice izliyoruz. Mural’ların (duvar resmi) hepsi ayrı güzel.

4A-IMG_0582
Belfast- Protestan Mahallesi -Barış Duvarı

5-IMG_0590
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *

Biraz paylaşayım diğerlerini slayt olarak ekleyeyim görünüz. Bensiz de olmazdı.😇

IMG_3838
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *nda ben.

7-IMG_0596

Arada sarı taksiler çoğalınca öğrendik ki, burada bir rehberlik hizmeti başlamış. Bu rehberlik çatışma döneminde birebir çatışmayı yaşamış ve yaşadıklarını anlatan kişilerden oluşmuş. İRA yanlısı hüküm giymiş katolik eski hükümlü rehberler ya da UDA-Ulster eski hükümlüsü rehberler adım ,adım bombalanan, çatıştıkları evleri göstererek hapishane hayatlarını anlatarak gezdiriyorlarmış. Hepsi salıverildikten sonra topluma kazandırılma projesi neticesinde bu işi üstlenmişler. 👏👏

6-IMG_0592
Belfast- Protestan mahallesi *Barış Duvarı *

Bu da diğer bir ara kapı 4 metre anca vardı. Bu duvar resimlerinin hiçbirini İrlandalılar çizmemiştir. Kendi ülkelerinde haksızlığa uğradıklarını düşünen başka ülke mensubu kişiler çizmiştir. Olur da giderseniz ve boş yer bulursanız siz de çizebilirsiniz.😌

c-IMG_0586

Yukarıdaki mural neyi anlatıyor ben çıkaramadım bilen varsa yazsın sevinirim. Bizdeki ayrılıkçı gruba ait mural da vardı. Slayt hazır buyrunuz. ☺️

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Tekrar otobüsümüze binip Belfast’ın en güzel tarihi yapısı olan Belediye sarayına gidiyoruz. Yolumuz yine Katolik mahallesinden geçiyor. Güzel bir mural daha gördük. Bu kez bir binaya yapılmış, gülen gözleriyle bize bakan Kuzey İrlanda için çok önemli birisi Boby Sands. 1981 yılında açlık grevinde öldüğünde henüz 27 yaşındaydı.

IMG_3850
Belfast- Katolik mahallesinde- Boby Sands muralı

Çok genç daha 18 yaş civarında kendince bağımsızlık mücadelesi verirken hapse girmiştir. Daha sonra hapisteyken milletvekili olmuş, İrlandalı Cumhuriyet mahkumları için konan özel statü hükümlerinin kaldırılmasını protesto etmek için başlatılan açlık grevinin lideri olmuş ve grev sırasında ölmüştür. Hayatı *The Hunter* açlık filmine de konu olmuştur. Altta da açlık grevine katılan diğer 10 kişinin duvar resmi var.

IMG_3848
Belfast- Katolik mahallesinden

Karakol binası önünden geçiyoruz bina hala o zamanlardaki gibi yüksek tellerle çevrili, hala güvensizlik devam ediyor. Buraları yerleşim yerleri idi şimdi şehir merkezine iniyoruz göreceksiniz ki, ayrışma sadece mahallelerde var. Alış-veriş merkezleri vs. de böyle şeyler göremezsiniz, herkes heryerde birlikte çalışıyor. Ama yine de kim nereyi işletiyor Katolik mi? Protestan mı? biliniyormuş. Kısaca herşey kötü bile olsa kendi ekonomisini yaratıyor. 😬

Şimdi yine geldik Britanya İmparatorluğunun Kraliçe Victoria’nın döneminde yapılmış olan etkileyici binalarından City Hall-Belediye Sarayına. 😇 Otobüsten çekim.

12-IMG_0661
Kuzey İrlanda-Belfast-City Hall-Belediye

Belfast Belediye Binası Victoria dönemi mimarisinin İrlanda’daki en etkileyici anıt binasıdır. Kraliçe Victoria döneminde başlanan yapı, Victoria’nın ölümünden çok sonra hizmete açılmış. Serbest zamanda gelip gezeceğiz ama ben şimdi işleyeceğim.

13-IMG_0621
Belfast- Şehir merkezi.

14-IMG_0665Bahçede pek çok önemli İrlandalı kişilerin heykelleri var. Önünde çiçeklerle Belfast yazılı heykelin tepesinde yine Kraliçe Victoria var. Bir elinde üstünde haç olan bir dünya diğer elinde de uzunca bir asa muhtemelen kanun benim diyordur. Bahçenin güzelliğini görüyorsunuz insanlar parkta yayılır gibi sere serpe uzanmışlar.

15-IMG_0619
Belfast-Belediye Binası-City Hall

Ülkenin 1963-74 yılları arasında efsaneleşmiş futbolcusu George Best’tir. Şöyle bir slogan var alttaki fotoğrafta reklamı var orada da yazıyor.  MARADONA-Good— PELE-Better—– GEORGE BEST.  Bahçenin yan tarafında yine bir anıt yeri hatırlayalım İngilizler ne diyordu *Cenotaph*. Evet aileler ziyaret ettikçe gelincik çiçeğinden yapılmış notların da iliştirildiği böyle çelenkler koyuyorlar, bunlara da anıt mezar anlamında Cenotaph deniyor.

16-IMG_0669
Belfast-Belediye Binası-Cenotaph

Yolcu yolunda gerek yolumuz Titanic Müzesine doğru. Titanic (Taytanik okunuyor☺️) Titan Yunan mitolojisinde geçen devlerdir. Titanic de titan gibi devasa anlamındadır. 1912 yılında imal edilen geminin batışının 100’üncü yılı anısına inşa edilmiş. Burası eski tersane. 2012’de bir gemi gövdesinin modernize edilmiş şekline benzetilerek gümüş renkli alüminyum panellerle kaplanan bu müze binası yapılmış. Titanic’in birebir yüksekliğindedir.

IMG_3927o
Belfast- Titanic Müzesi

RMS Titanic, Belfast’ta ki White Star Line şirketine ait bu tersanede Harland- Wolff’ta yapıldı. 1912 yılında suya indirildiğinde “Bu gemiyi Tanrı bile batıramaz” demişlerdi, oysa Southampton limanından kalkıp New York’a gitmek üzere olan Titanic suya indirildikten sadece 4 gün sonra Kuzey Atlantik Okyanusunda, Kanada açıklarında Newfoundland’da buzdağına çarparak 2 saat 40 dk. içinde battı! 1,514 kişi hayatını kaybetti. Demek ki; Büyüklerimiz büyük lokma ye, büyük konuşma diye boşuna dememişler. 🤔 Filmini de izlemeyen yoktur sanırım. Kate Winslet ve Leonardo Di Caprio’nun, özellikle genç Caprio’nun meşhur olduğu Kate ile geminin burnunda rüzgara karşı durma sahneleri müthişti. Batığı da tam 70 yıl sonra bulundu.

18-IMG_3935
Belfast-Titanic Müzesi

Bu çok katlı müzeye giriş çok para (20 pound gibi) ve vakit istiyordu. Malum kişisel gezmeyince gruba uymak zorundayız ayrıca İskoçya- Glasgow’a gitmek için feribota  yetişmek durumundayız. Evet Titanic müzeyi gezmek için bilet alanlar gemiye biner gibi zamanın bavullarını ellerine alıp anı fotoğrafı çektiriyorlardı.

17-IMG_0599
Belfast-Titanic Müze girişi

Titanic ile ilgili iki şehir efsanesini Sinan rehberim maşallah derya gibi anlatıyor. Şimdi birincisini Katolikler uydurmuş. Şirket ucuz olsun diye Protestan işçi kullandı. E  tabii Protestanlar dinsizdir -Tanrı bile batıramaz demişlerdi işte gördünüz battı.

İkincisini de Protestanlar uydurmuş. Geminin altı haneli numarası denize yansıdığında tersten okunuşu- no papa- Papa yoktur diye okunuyormuş. Bunu da aşırı Protestan işçiler özellikle uydurmuşlar ki papaya hakaret anlamına geliyor. İşte bu nedenle gemi lanetliydi battı. Şehir efsanesi bu yönde bende anlatan da masumuz. 😌

Hediyelik eşya bölümüne şöyle bir girip her zamanki gibi magnetlerimizi alıp çıktık.

19-IMG_0600
Belfast-Titanic store

Otobüse bindik hemen çıkışta bir vapur gördük. SS Nomadic 1911 yılında yapılmış ve White Star Line serinden geriye kalan tek gemi. Vapur dedim zira Titanic ve diğer gemilere yolcu ve kargo taşımak üzere yapılmış. White Star Line şirketinin genel müdürlüğü Liverpool’dadır. Oradaki denizcilik müzesini gezeceğiz. Anlatırım.💃💃💃

20-IMG_0604
Belfast-SS Normadic yolcu vapuru

Stormont bölgesinde olduğu için genelde bu adla anılan Parlamento binalarını görmeye gidiyoruz. Çok güzel yemyeşil hayli büyük bir arazide yapılmış. Resmi olarak 1932 yılında açılmış. 1922 yılında burada bir parlamento yoktu İrlandayı Londra yönetiyordu. Hatırlayalım: Olaylar çoğalıp bağımsızlık ortaya çıkınca Galli Başbakan David Lloyd George burada bir parlamento açalım İrlandalılar kendilerini idare etsinler deyip iki parlamento açar. Biri Dublin’deydi biri de burada. Kral V. George zamanında parlamento City Hall belediye binası içinde toplanırdı. Ayrışma olup Güneyde inşa edilen parlamento Katolik parlamentosu diye algılanınca Kuzey İrlanda da Stormont House diye anılan bu yerdeki taş binayı yıkıp yerine bu güzel yeni parlamento binasını inşa ettiler. 65 sandalyeli mecliste 4 yılda bir seçim yapılıyor. Dolayısıyla iç işlerinde bağımsız dış işlerinde Londra’ya bağımlı olarak görev yapıyorlar.

IMG_0611
Belfast-Stormont House- Meclis Binası

Bulunduğu konum, mimari yapısı ve bahçe düzenlemesiyle harika bir yer. Binanın mimari yapısı da çok enteresan. Bina 6 katlı, yaklaşık 30 m.yüksekliğinde tapınak vari cepheli, genişliği 365 adım. Yani yılın her bir günü için bir adım hesaplanarak cephe oluşturulmuş bu da 109 metreye denk geliyor. Altı katlı binadaki koridorların uzunluğu da bir kilometre. At koştur yani. 🤓 Burası aynı zamanda halkın rahatça gezip spor vs. etkinlik yaptıkları harika bir alan. 1972 yılında olaylar çoğaldığında Londra meclisi kapattı ve bütün yönetimi üstüne aldı. 30 yıl süren İRA olayları bitiminde ayrışma olunca 1998 yılında Good Friday- Hayırlı Cuma Antlaşmasıyla Kuzey İrlanda Parlamentosu yeniden açıldı.

IMG_0616
Belfast-Stormont-Sir Edward Henry Carson

Yukardaki heykel Sir Edward Henry Carson’a ait. İrlandalı sendika başkanı, avukat ve yargıçlık yapmış Dublin doğumludur. Otobüsle dönüşe geçtik Parkın kapısı çok güzeldi.

IMG_3988
Belfast-Southmont House girişi

Evet artık Belfast merkezde kaybolma zamanı. Haydi gidelim. Hemen çıkışta bu dev vitray pencere karşımıza çıktı herkes selfie çektiriyordu. Elbette 😉 meraklısı çoktu. Neymiş; GOT diyorlar 🤣 yani İrlanda’nın turizmine çok büyük kazanç kapısı Game of Thrones. Evet dizinin bir çok bölümü burada çekilmiş.

24-IMG_0625

Toplam 6 tane olan bu Vitray camların ilki. Tüm vitraylar el yapımı olup sanatçı Debra Wenlock tarafından da boyanmış. Çekim ve prodüksiyonu 10 yıl sürmüş. Bu fotoğraftaki pencere Jon Snow ve kız kardeşleri Sansa ve Arya Stark’ı tasvir ediyor ve Hugh Russell’ın fotoğrafıymış mış diyorum çünkü bu konuda fransızım. 🙄 Belli bir özelliği var tabii 8. serinin sonunda yeni bir Game of Thrones yolu oluşacak. En son büyük bölümünün yapıldığı Titanic stüdyo önündeki cam vitraya götürecekmiş. Özellikle dizi severler selfie çektirsin diye büyük tasarlanmış. Benim diziyi izlemişliğim yok, Titanic önündeki vitray pencereyi bu sebeple görmemiş es geçmişim. 🤨 Evet dolaşmaya devam.

31-IMG_0640Kırmızı tuğlalı tüm yapılar Victoria dönemine aittir. Önce bir market arayışında yine Tescoyu bulduk inanamadım sanki saray, benim tavana hayranlıkla baktığımı gören Önder fırsatı kaçırmamış. Ben de bu kubbeyi kadraja nasıl sığdırırım millet bana bakıyor derken çektim ama tam olmadı.26-IMG_4038Çok güzel ama… Millet beni seyrederken tam ortalayamadım. Giden olursa daha önceki yazılarımda da bahsetmiştim. En ucuz market hazır pişmiş sıcak tavuk da vardı. 😋27-IMG_0627

Güzel bir duvar pano’su bu kez bir bina girişiydi.29-IMG_0639CRBelfast zaten küçük bir şehir yine marka dükkanların alış-veriş için herşeyin olduğu yerdeyiz yani City Hall- Belediye binasının olduğu cadde ama burası The Cathedral Quarter diye geçiyor. Alt sokak üst cadde hepsi gez gez çabucak bitiyor. 🤩  Her ne kadar U2 ‘nin yerini tutamasalarda benim dönemimin Karayipli gençler grubu Boney M. Belfast parçasını çok güzel söylüyorlar, siz en iyisi bana inanıp gezerken bir yandan da Boney M.’in Belfast şarkısını dinleyin keyif alın.💃💃💃

25-IMG_0626Müzik heryerde olmalı. Burada da romantik bir parça istersen Kuzey İrlandalı harika şarkıcı  Van Morrison’dan *Have I Told You Lately* Sana son zamanlarda seni sevdiğimi söyledim mi?

28-IMG_0656

Ve bu fotoğrafa bile uyar. Prens Alberth Saat kulesi; Victoria’nın ölümsüz büyük aşkı kocası Albert’in anısını yaşatmak için yaptırmış.

35-IMG_0652

Önünde de Albert’in heykeli vardır. Yine benim geniş açı lensimin marifeti sandığım kule aslında sağa doğru eğikmiş. 😁 Bataklık bir zemin olduğu için eğilmiş. Daha çok yatarsa kurtarma projesi geliştireceklermiş. Sokak aralarını severim karşıma neler çıkar  bilemeden eşimle beraber dolaşırız, yani kaybolmak zevklidir.

33-IMG_0646

32-IMG_0644

Renkler güzel, insanlar sıcak kanlı, sokakları cıvıl, cıvıldı Belfast’ın.

35-IMG_4061

Yolumuz Victoria Square’e çıktı. Bu gençler ateş yakıp sanırım sopayı çevireceklerdi bekleyemedik zaman daraldı.

34-IMG_0655.jpg-victoria meydanı

Buluşma yerimiz yine Belediye binası City Hall’a doğru gidiyoruz.

30-IMG_0648

 

Karşımıza bu güzel araç çıktı. Bilin bakalım motorlu mu? Hadi merakta bırakmayayım. Grup olarak biniyorsunuz ve başlıyorsunuz pedalları çevirmeye ha gayret bacaklara kuvvet. 😁 Nasıl? güzel fikir bence.😍

36-IMG_0634

City Hall’ın bahçedeki heykellerin haricinde dışında da Sir Frederick Temple’ın heykelli anıtı var. 1800’lerin ikinci yarısında Britanya İmparatorluğu’nun en önemli diplomatlarından birisidir.  Sir Temple; St. Petersburg, Roma, Paris, İstanbul gibi Avrupa’nın en önemli şehirlerinde elçilik, Kanada ve Hindistan’da da Genel Valilik yapmış, Kraliçe’nin cok güvendiği bir yöneticidir. Fotoğrafını gördüğünüz anıtın solunda Hindistan’ı temsil eden sarıklı bir erkek, sağında elinde silahlı tutan ise Kanada’yı temsil ediyor. Heykelin kaidesinde ise Sir Temple’ın görev yaptığı 3 yerin adı yazıyordu; Burma, Konstantinople (İstanbul) ve Egypt.

37-IMG_0674

Bir yazının daha sonuna geldik. Birlikte güzel ve keyifle gezdiğimizi umuyorum. Bu kez bir güzel yakaladım onunla veda ediyorum. 😉 Sevgiyle kalın. Sırada İskoçya var.😍😍

38-IMG_0621b