CRUİSE ile MALDİVLER*SRİ LANKA*HİNDİSTAN-10

          Mangalore-1

      Hindistan’ın Karnataka Eyaletinin güzel bir liman şehri olan Mangalore’deyiz. 21 Ocak 2020 sabah 07:30 olmuş bile. Mumbai’den ayrıldıktan sonra bir günümüz denizde geçti. Bugün çok daha renkli bir gün yaşayacağımızı tahmin ediyoruz. Limanda otobüsler bizi bekliyor hızlı hareket edip gümrükten çıkıyoruz.

       Biz Mangalore diyoruz ama resmi adı Mangaluru. Bu eyaletin başkenti de Bangalore. Ben önce yanılgıya düşmüştüm ses uyumu tek harf farkı var ya. 🤦‍♀️ Neyse Mangalore adı üzerinde epey farklı tanımlar var. Mangaluru’daki *uru* kasaba anlamında. Yok mangal kasabası değilmiş sordum.😁 Mangala *hayırlı* anlamına geliyor yani Mangalore de *Hayırlı Kasaba* demek oluyor. Kannada dilindeki metinlerde böyle geçiyormuş. Malum isim babalığına soyunan Portekiz’liler Mangaluru’yu Mangalore yapıyorlar ve halen öyle bilinse de 2014 yılında eyalet resmen Mangaluru olarak aslına dönüyor. Halk arasında bilinen bir adı da var. Nath tarikatından Matsyendranath’ın bir prenses olan Premaladevi ile evlendiğine inanırlar ve ölünce onun adına bir de tapınak inşa ederler; Mangaladevi Temple. Mangalore adının da buradan geldiğini kabul ederler.  

      Bu güzel Mangalore’de bakalım bizi neler bekliyor. Sanırım otobüsle olsa da yarım saat kadar bir yolumuz var. Yolda bir grup kızlı, erkekli öğrenci bayraklarla yol kenarında oturuyor. Yerli rehberimizin dediğine göre yemekleri beğenmedikleri için eylem yapıyorlarmış az ilerde de polis barikat kurmuştu. Tabeladan öğrendik Shakthi Üniversite Öncesi Kolej öğrencileri… Gençlik ne güzeldir. 💃💃💃

      Devamla; Mangalore Karnataka eyaletinin başkent Bangalore’den sonra ikinci önemli şehridir. Mangalore güneyde Nethravathi, kuzeyde Kulur Nehri ile çevrili. Eyaletin hatta Hindistan’nın kültürel seviyesi en yüksek şehirlerinden de biri. Okuma, yazma oranı %96.5. Dört değişik topluluk, dört değişik dil mevcut. Kannada, Konkani, Beary ve ortak konuşulan Tulu. Beary dilini genelde Müslümanlar konuşuyor.

      Mangalore, Chalukyas ve Vijayanagar gibi birçok hanedanlık tarafından idare edilmiş. 1526’dan 1695 yılına kadar Portekiz egemenliğinde kalan Mangalore 1753 yılında Sultan Haydar Ali tarafından yönetilmiş. Sonra 1768- 1794 arasında da İngiliz egemenliğinde kalmış. Haydar Ali’nin oğlu Tipu Sultan şehri İngilizlerden kurtarıp idaresi altına alıyor. Tipu Sultan ölünce İngilizler yeniden işgal ediyor. Mangalore diğer şehirler gibi 1947 yılında Hindistan’ın bağımsızlığını kazanmasıyla nihayet sömürge olmaktan kurtuluyorlar. Benim çok sevdiğim Kaju fıstığı ve kahve ihracatı ile de bölgenin birincisidir.

      Yolumuz Mangalore’nin en büyük, dini açıdan da en önemli tapınağı olan Kadri Manjunatha Temple’a doğruydu ve geldik. Yürüyerek tapınağa doğru gidiyoruz. Yolda kadın temizlikçi gördüm işini büyük bir ciddiyetle yapıyordu. Ardından karşımıza Shiva’nın (Şiva) heykeli çıktı.

      Uzaktan tapınak göründü. Bizi daha da renkli bir ortam bekliyor gibi. Fotoğraf Önder Kaplan. ❤️😘 Teşekkürler.

      Sonra şu amca ve teyzeler ne satıyor bir bakalım. 

       Ve karşımızda görünen masmavi renkli olağanüstü görüntüsü ile Kadri Manjunatha Temple.

      Kadri Manjunatha Temple. Tapınağın baş tanrısı, Lord Shiva’nın reenkarnasyonu olan Sri Manjunatha’dır. Hikayesini anlatacağım ama şu güzelliği bir görelim.

       Tapınağın merdivenlerinden çıkarmadılar çünkü ayakkabılarımızı çıkarmamız gerekiyor. Soldan içeri girip bu görevi yerine getirdik.

       Efsaneye gelince: Sahyadri’de yaşayan dindar Saint Jamadagni’nin oğlu olan Parasurama aynı zamanda Shiva’nın 10 avatarından 6. avatarıdır. Parasurama’nın sadakatı ve iman edişinden memnun kalan Lord Shiva ona, kötülüklere karşı koyabilen çok değerli bir balta hediye eder. Parasu Sanskritçe*balta *anlamına gelir, Parasurama’da *Baltalı Koç* demektir. Parasurama yaşadığı Sahyadri’deki yağmacı, iman etmeyen Kshatriyaların hepsini baltasıyla öldürüp topraklarını da Kashyapa’ya bağışlar. Yaptıklarından bir süre sonra üzüntü duyar ve Shiva’ya kendisini afetmesi için dua eder… Shiva, Parashurama’ya günahlarının bağışlanması için Kadali Kshetra’da bir sadaka vermesi gerektiğini söyler. Ayrıca Parasuramana’nın arzusu olan Dünya’nın düzenini, refahını koruyan *Manjunatha*olarak reenkarne olacağı sözünü de verir.

      Parashurama hemen baltasını denize atar ve deniz çekilir ortaya bir toprak parçası çıkar. (Kerala bölgesi) Lord Shiva, Parashurama’nın oluşturduğu toprak parçasını onun verdiği sadakayı (kefareti) beğenir. Karısı Tanrıça Parvathi ile Manjunatha olarak reenkarne olur ve dünyanın refahı için işte bu tapınağın olduğu tepede Kadri’de yerleşir. Manjunatha’nın mantraları da yedi theerthas *Tapınaklarda Verilen Kıymetli Su* olur. İlerledikçe anlatacağım.

      Hatırlatayım Tanrı Shiva: Hinduizm’in üç tanrısından, yeryüzüne insan olarak indirildiği kabul edilen tanrıdır. Evrenin yıkımını yok oluşunu ifade etse de ardından mutlaka yeniden doğuş gelecektir, dolayısıyla dönüşümü de temsil etmektedir. Zaten adı Sanskritçe Shiva (iyilik sever) anlamındadır. Tapınağın ilk yapımı elbette ahşaptan ufak bir Budist manastırdır ve 10. yüzyıla denk geliyor. 14. yüzyılda da tamamen taştan yeniden yapılmış. 

      Evet tapınağa giriyoruz içerden müzik sesi geliyor. Bir sahne ve önünde sıralanmış, bir kısmı hanımlar tarafından doldurulmuş sandalyeler var. Arkalarındaki pankartta Kadri Manjunatha Temple’ın katkılarıyla 70.Yıl Dini ve Kültürel Festival kutlanıyor yazıyor ve sahnede Mallaka müzik grubu yer alıyor. İlk karedeki hanımın giysisi geleneksel giyim birçok hanımda vardı.

      İçeri doğru ilerlerken yemekhaneden geçtik. Yemekler kocaman kazanlarda yapılmış bitmiş ama yine bir yandan da yeniden yapılıyor. 😁 

      Hemen sağımızda bir tapınak daha vardı. Evet tapınak içinde tapınak. Shiva’nın oğlu Fil başlı Ganeşa’ya adanmış. Kapısında Sri Maha Ganapati Tapınağı yazıyor. Neden fil başlı hikayesi hatırlayalım.

      Tanrı Ganeşa; Shiva’ ile Parvati’nin oğlu, bilgi ve hikmetin tanrısıdır. Birçok yerde karşımıza çıkabilir zira halkın en rağbet ettiği tanrıdır. Baba tanrı Shiva çok uzun bir yolculuktan döndükten sonra karısının yanında ilk kez gördüğü Ganeş’in kendi oğlu olduğuna inanmamış ve kafasını kesivermiş. Karısı Shiva’ya -O bizim oğlumuzdu ne yaptın! der 🤦‍♀️ ve oğlunu yaşatması için baskı yapar. Shiva, Ganeş’in ormanda karşılaşacağı ilk canlının kafasını alırsa yaşayacağını söyler. Böylece Ganeş ormanda ilk karşılaştığı hayvan olan filin kafasını alarak yaşamına devam eder… Ganeş’in kullandığı araç yani alameti farikası Fare’dir. Hindistan’da girebildiğiniz her evde mutlaka rastlayacağınız bir tanrıdır. 

Mangalore- Sri Maha Ganapati Tapınağı
Mangalore- Sri Maha Ganapati Tapınağı

İnananları daha içeri adım atmadan yere el sürüp alınlarına götürüyorlar, sonra da namaste der gibi ellerini önde birleştirip çenelerine götürüyorlar. 🙏 Tam karşıda biraz karanlık kalıyor ama yine de görünüyor, gümüş renkli Ganeşa’yı çiçeklerle süslemişler. Bir hazırlık içindeler. Yan tarafta da tütsü yanıyor sandal ağacı miss gibi kokuyor.

Önünde oturanlar Guru olmalı, bir kaptan su alıp insanların açılan avuçlarına damlatıyor onlarda suyu içiyorlar. Bir kapta da verilen yardımları topluyorlar. Bu işler her yerde yardımla yürüyor. 😊

      Hemen arka tarafa doğru yürüyoruz. Karşımıza çıkan merdivenler bakalım bizi nereye götürecek. Derken çiçek satan bir teyze ile karşılaşıyoruz. Önündeki yaprak ve çiçekleri satın alanlar tapınaklardaki hangi tanrıya inanıyorlarsa ona sunuyorlar. Gülümsemek insanı nasıl güzelleştiriyor. 😊❤️

      Betonla çevrili yeşil suyu olan havuzlarla karşılaştık. İnananlar yıkanıyor. Tanrılarının huzuruna çıkmadan önce bu kutsal su havuzunda yıkanmaları gerekiyormuş. Daha doğrusu arınıyorlar. Her taraf muz ağaçları ile çevrili. Birazdan da yukarı doğru çıkacağız.

      Daha önce bahsetmiştim. Shiva Reenkarne olup Manjunatha adını almış ve buraya Kadri’ye yerleşmişti. Manjunata’nın da mantraları yedi theerthas *Tapınaklarda Verilen Kıymetli Su* dur demiştim. İşte bu Theerthas’a gelen kaynak suyun menbası Himalaya Dağları’ndaki Gangotri buzulu. Himalaya Dağları’ndaki Gangotri buzulu eriyor ve 3 bin kilometreyi bulan uzunluğu ile önce Bhagirathi Nehri’ni oluşturuyor. Daha sonra Bhagirathi Nehri ve Alaknanda nehri birleşip Ganj nehrini oluşturuyor. İşte Ganj’ın bir kolu olduğuna ve buraya kadar geldiğine inanılan bu kaynak suyuna da Gomukha Bhageerati Teertha deniyor… Ve birazdan göreceğimiz bir öküzün ağzından akıp değişik ebattaki bu havuzlara dökülüyor. Tam 9 tane saydım ama arınılan havuz sayısı 7. Yukardan çekilen görsel için eşim Önder Kaplan’a teşekkürlerimle. 💞

      Havuzları biraz geçince Gomukha’nın aktığı yere geliyoruz. Ben önce çıkmıştım kimse yoktu biraz bekleyince su dolduran bir inanan geldi. Suyun üst kısmında oturan bir guru vardı bağış kabul ediyordu. Yanında da Gorakhanath heykeli var. Gorakhnath aziz mertebesine yükselmiş Kundalini Yoga öğretisini oluşturduğuna inanılan Hindu *Maha Yogi* en büyük Yogidir.

     Ellerindeki küçük taslara su doldurup son fotoğrafta görülen merdivenlerden yukarı çıkanların ben de peşlerindeyim. 😁

      Yukarı çıkınca güzel süslü bir yapı gördüm. Sonra Lord Shiva’nın lingam sembolü Shivalingam olduğunu görünce de buranın da bir tapınak olduğu belli oldu. Demiştim tapınak içinde tapınaklar da var… Maha Shivaratri Festivali  kutlanırken dilekler bu tapınakta dileniyormuş.

      Kutsal suyu bu Shivalingam’a dökme işlemine *Abhishekha * deniyor. Bir de *Bael* yaprağı ile *Yekka * denilen çiçek sunuluyor. Shivalingam’a bu ritüellerin yapılması ile tanrının iyiliğini kazanacakları inancındalar. Özellikle de çocuğu olmayan kadınlar kendileri ve eşleri için dua ediyorlar.

      Artık aşağıya inmek gerekiyor. Karşımda devasa boyutta bir hatta iki adet direk var ve birinde sanki kukla asılmış. 😅😅 Önce fotoğrafları görün hak verirsiniz.

      İlk bronz olan Deepa Sthamb ışık direğidir. Diğeri de her tapınakta mutlaka bulunan bayrak direğidir. Bayrak direklerinin tepesine bulunduğu tapınak kime adanmışsa onun alametifarikası (yani ayırıcı niteliği) asılır. Bu tapınak Shiva’ya adanmış olduğu için bayrak direğine asılan da Garuda’nın sembolüdür. Garuda’da Shivanın avatarıdır.

      Alttaki fotoğrafta tapınak girişindeki bayrak direği önünde de çiçek koyup dua ediyorlar. Çünkü tepede tanrı avatarı olan Garuda var. Dikkat ederseniz bir adamın üstüne de su döküyorlar. Bilgin bir kişi hastalığına şifa bulmak için gittiği tapınakta gölette arınıp ıslak giysileri ile ibadet etmiş ve iyileşmiş. O inançla havuzda yıkanıp gelmeyenleri de burada su ile kutsuyorlar. Diğer fotoğraftakiler de yanılmıyorsam Vishnu ile Parvati’nin temsili şekilleri olmalı.

      Bugün 21 Ocak yıllık Jathra Mahothsava tapınak festivalleri haftaya 26 Ocak’ta başlayıp ay boyunca devam edermiş… Güneş tanrısının Oğlak burcuna geçtiği dönemin sonunda başlıyor. Hazırlıklar son sürat. Bu arabalara tanrıların sureti artık heykel diyeyim konuyor tapınak çevresinde belirli dört noktadan dolaştırılıp görkemli bir geçit töreni yapılıyor. Dokuz gün süren festival Theertas banyo ile başlıyor. Aynı gün ışık direği yakılıyor. Araba geçit törenin ardından yedinci gün Maha Anna Samtharpaney denilen toplu yemek veriliyor.

      Ayrıca her yıl kutlanan Maha Shivaratri festivali var… Hiçbir inananın kaçırmadığı en önemli, ruhani değeri büyük festivaldir. Tanrı Shiva ile Parvati’nin evlendiği gün oluşu, Lord Shiva’nın şeytanlar tarafından çalkalanmasıyla köpüren okyanusun *Kshir Sagar*ın saçtığı zehiri yutarak insanlığı korurken Neelkantham yani mavi-boğazlı hale geldiğine inanılan gün olması ve Shivaratri’nin Hindu takviminde Tanrı Sadashiv’in *Lingodbhav Moorti* olarak ortaya çıktığı yeni ay günü oluşu festivalin önemli kutlanma sebeplerindendir.

      Bu festivalde Tanrı Shiva’ya*Bilva* yaprağı ile *Yekka * denilen çiçek sunuluyor demiştim. Bu yekka çiçeğini Shiva’ya sunarlarsa dualarının mutlaka olacağına inanmışlar. Böyle bir inanç nedeniyle yekka çiçeği de aşırı talep nedeniyle karaborsaya düşermiş. Haklılar tabii Tanrı Shiva’ya yılda sadece bir tek bu Maha Shivaratri festivalinde sunuluyor. Allah kabul etsin… 💞

 

      Çıkışa doğru gidiyoruz. Yine bir tapınak, bunlar hiyerarşik sıralamada daha altta yer alan tanrılara ait. 🤷‍♀️ Küçük birer oda şeklinde yapılmış içine girilmiyor. Guru’lar kapının önünde oturuyorlar ve bağış kabul edip inananları kutsuyorlar. Bunlardan biri üstündeki yazıyı Google ile  çözebildiğim şekliyle; Laksimi Narayan’a adanmış bir tapınak. Tanrıça Laksimi iyilik, güzellik tanrıçası aynı zamanda Vishnu’nun eşidir. 

      Alttaki ilk fotoğraf; Tapınağın ana Tanrısı Manjunatha’nın sol yardımcısı Swamiye Saranam Ayyappa’ya adanmış. Diğeri yine Manjunatha’nın bu sefer sağ yardımcısı Malaraya Deva’ya adanmış tapınaklar.

      Bu tapınak da Shiva’ya adanmış, yanındaki altın yaldızlı rölyef  Shiva’ya ait üst rölyeflerde de zaten Nandi’yi görüyoruz. Çevresine neşe saçan anlamına gelen Nandi Shiva’nın kutsal Boğa’sı, binek hayvanı olarak avatarıdır. 

     Evet alttaki ilk fotoğrafta yılan*naga* ikonları var. Vhisnu’nun çok ilginç bir enkarnasyonudur. Çoğunlukla beş veya yedi başlı bir kobra olarak betimlenen tüm yılanların  kralı *Ananta-Shesa*dır. Ve tüm yılanlar Vishnu’ya tapar. Artık çıkmak üzereyken gözüme çarpan diğeri Tanrı Hanuman’a adanmış tapınak. Hanuman, Shiva’nın ölümsüzlükle kutsadığı maymunlar kralı Kesari ile lanetinden arınıp yeraltı cennetine giden Anjana’nın oğludur. 

     Artık çıkışa gidiyoruz. Hintliler fotoğraf çektirmekten çok hoşlanıyorlar demiştim. Rikşa durağındaki şoförleri çekmeden olmazdı.😁 

Mangalore- Kadri Manjunatha Temple
Mangalore- Kadri Manjunatha Temple Rikşa

      Daha gezilecek iki yerimiz var. Onları da ikinci bir yazı konusu yapacağım. Umarım tapınaklardan sıkıntı geldi dememişsinizdir. Çok renkli ortamlar değişik kültürler izlemesi de keyifli… Mangalore’den biz ayrılmıyoruz. Siz de benden ayrılmayın. 😉 En kısa zamanda görüşünceye kadar sevgiyle kalınız. 💞💞💞

 

CRUİSE ile MALDİVLER*SRİ LANKA*HİNDİSTAN-7

Mumbai1 gün devam

                Güzel bir kahve molasındaydık sanırım. Mumbai’de henüz birinci günde ve otobüsteyiz. Hatırlatma yapacak olursam 17 Ocak 2020 saat 11:20. 😉  Size rengarenk bir yerde bekliyorum demiştim. O rengarenk yer sadece Mumbai ile değil Hindistan’la bütünleşmiş Dünya’nın da en büyük açık hava çamaşırhanesi; Mahalaxmi Dhobi ghat. Mahalaxmi tren istasyonun hemen yakınında yer alıyor. Görüntü rengarenk ama bir o kadar da karışık, insan nereye bakacağını bilemiyor. Dhobi Hintçe çamaşır, ghat da açık yer mevki anlamında. Kısaca açık çamaşırhane. 😊

     Dhobi Ghat

      Aslında sabah daha erken saatte gelinirse nasıl yıkadıklarını da görebilirmişiz. O nedenle yıkama yeri aşağı bölüme girilmedi. Zaten rehber eşliğinde bireysel gitmek daha doğru olurmuş. Grup turistler için şöyle bir seyir terası yapmışlar. Seyreyleyin gari…😁

Mumbai- Dhobi Ghat
Mumbai- Dhobi Ghat

      İlk kuruluşu 1890 İngilizler döneminde olan çamaşırhane 130 yıldır aynı yerde çalışıyor… Günümüzde *The Dhobi Kalyan & Audhyogik Vikas Cooperative * çamaşırcılar kooperatifi tarafından işletiliyor. Bir çok Hintliye tahmini 7 bin civarı aileye yuva, babadan oğula geçen ata mesleği olmuş. İşçiler günlük 500-600 Rupi (35-60 TL gibi) kazanıyorlarmış. Günlük çamaşır kapasitesi 100 binin üstünde olan çamaşırhanenin geliri de hayli yüksekmiş. Mumbai’nin işyerleri, otelleri, hastanelerini, zenginlerinin çamaşırı haricinde kot pantolon beyazlatma, kumaş boyama da buralarda yapılıyormuş. Üstelik ikinci el giysileri toplayan konfeksiyoncular onları burada yıkatıp yeni gibi satıyorlarmış. Çamaşır yıkama bitmiş bile. 😳 Geç kaldık. Ama ileriki günlerde size daha yakından Cochin’e gidince gösterebilirim.

Mumbai- Dhobi Ghat
Mumbai- Dhobi Ghat

      Çamaşırları bu havuzlarda taşlara vura, vura yıkıyorlar. Ama yine de bu kirli ortamda nasıl bu kadar beyaz olabilir ki? Hindistan kimya sektöründe de söz sahibi bir ülke. E böyle olunca çamaşırların beyazı bu ortamda bile sakız gibi olur dedi rehberimiz. 😁 Bu elle yıkama daha ne kadar sürer dedim. Zamanla kazancını artıranlar çamaşır makinesi almaya başlamışlar bile… Fotoğrafın solunda görülüyor. Çamaşırları fotoğrafta görüldüğü gibi mandala gerek kalmadan birbirine dolanmış iplerin arasına sıkıştırırarak asıyorlar. Ütü mü? O da burada bir yerde yapılıyor sonra burada düzgünce katlanıp yollanıyormuş. Hangi çamaşırlar kimin nasıl biliyorlar? derseniz uçlarından işaretleniyormuş.

     Bu ilk karede evlerini görüyoruz ve yine çamaşır makinesi var, ikincide de kot ağartma bölümü var. Fotoğraflara tıklayıp büyütünce daha iyi görebilirsiniz. 😉

     Bu kadar kalabalık bir çamaşırhane bizim meşhur Guinnes rekorlar kitabına girmemiş mi?  Kaçar mı! Kooperatif başvurmuş 2011’de listeye dahil olmuşlar. Ben ve eşim Hint filmlerini çok severiz gelmeden önce Dhobi Ghat ile ilgili ama değişik hayatları anlatan Amir Khan’ın *Dhobi Ghat-Mumbai Günlükleri* filmini izlemiştik. Çok güzeldi. 👌 Bir slayt ekleyip bu kez şıkır şıkır, rengarenk ortamıyla Sri Sri Radha Gopinath Temple’e gidelim.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

     Tapınağa gitmek için biraz yürümemiz gerekti. Her zaman yazmışımdır; Sokaklar dikkatli bakarsanız o ülkenin kültürü hakkında çok şey anlatır. Tıpkı şu fotoğrafımdaki gibi… 

Mumbai- Pan Shop
Mumbai- Pan Shop

        2,5 metre kareden fazla değildir. Adı üstünde Pan Shop. Tur rehberleri Hindistan’ı gezerken hep ikaz ederler, *yerdekiler kan değil pan* diye. Anlatayım: Pan, Hindistan ve Güneydoğu Asya’da çokça kullanılan bir çeşit yiyecek diyeyim. Çiğnenen ya da yenen kısmı Palmiyeye benzer bir yapısı olan ağacın*betel* yaprağıdır. Çokca sakız gibi çiğnenip genelde tükürülen bazen de yutulan hazırlaması özen isteyen bir çeşit yiyecek. İşte bu gördüğünüz küçücük yer bir pan satış yeri.

        Pan, Babür İmparatorluğu döneminde sultanlara sunulurmuş. Bizim saray mutfakları gibi bir kültür olarak gelişmiş zamanımıza kadar gelmiş. Hatta Pan yapımı zenginlerin sofrasında bir saygı unsuru olarak kabul görürmüş. Varanasi de sadece betel denen bir yaprak olarak içine bir çeşit afyon konup çiğnendiğini öğrenmiştik. Burada içine çok farklı baharatlar konduğunu ve tatlısının bile yapıldığını da öğrenmiş olduk.

Mumbai
Mumbai

      Üstteki fotoğraf bana göre yine özel. Baksanıza  meyve tezgahının yanda kapalı ama Hare Krishna meyve suyu merkezi yazıyor. Neyse tapınağa geldik. Ahşap yapı göz kamaştırıcı içerisi kim bilir nasıl güzeldir. Rehberimiz cıvıl cıvıl sizi dansa götürüyorum demişti. 💃 💃 💃

     Sri Sri Radha Gopinath Temple:

      1988 yılında Srila Prabhupada’nın isteği ile küçük bir tapınak olarak kurulmuş ve Hindu Tanrısı Krishna’ya adanmış. Tapınağın ana tanrısı, Lord Vishnu’dur. Krishna Vishnu’nun 8. enkarnasyonu ve Hint tanrılarının en saygı duyulanıdır. Tapınak bugün son derece büyük bir kompleks. Yetim çocuklara, öğrencilere ve yardım gerekenlere 150 ye yakın keşiş ile gittikçe büyüyen bir topluluğa sahip çıkan bir tapınak.

      Ahşap işçiliğinin güzelliğine bakın inanılmaz. Tüm kaplamalar tik ağacından yapılmış. El oymaları, mermer kaplamalar Hint kültürünü ve sanatını gözler önüne seriyor. Kapının üstünde de fil başlı tanrı Ganeşa var. Ganeşa her şeyin başıdır, şans getirendir. Hindu’lar bir işe başlarken Ganeşa’nın adıyla anlamında *Ganeşa nama* derlermiş. Biz de bu harika kapıdan içeri Ganeşa nama diyerek geçiyoruz.

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

      Hemen solumuzda tapınağın yapılmasını ön gören Hintli din adamı Srila Prabhupada‘nın heykeli var. İki yanı yazdığı kitaplarla dolu kütüphanesi görülüyor. Dini liderliğinden başka iyi bir yazarmış. Bhagavad Gita ve Srimad Bhagavatam gibi 60 ciltlik kutsal metinleri ingilizceye tercüme etmiş. 

      Srila Prabhupada 1896 yılında Calcutta’da dindar bir ailede, Lord Sri Krishna’nın uğurlu saydığı bir gün olan 1 Eylül’de doğdu. Ailesi ona Krishna’nın Nilüfer ayaklarına sığınmış, korkusuz anlamına gelen Abhay Charan adını verdi. Çok küçük yaştan beri Lord Krishna’ya derin bir bağlılık duymuştur. Krishna tam 500 yıl önce Batı Bengalde ortaya çıktığında bir öngörü- kehanette bulunur. Sankirtana hareketi ve Yuga Dharma’yı Hindistan’dan başka tüm Dünya Ülkelerinde yayacak kişi gelecektir der. Hatta öyle ki, bir Astrolog’da bebek için yıldız falına bakar. Bu çocuk 70 yaşına geldiğinde tanınmış dini bir lider olacak, okyanusu aşıp Dünya’da 100 Krishna Tapınağı kuracak der. Görünen odur ki, bu kişi Abhay Charan ya da en bilinen adıyla Srila Prabhupada’dır.

Mumbai- Radha Gopinath Temple
Mumbai-Radha Gopinath Temple – Srila Prabhupada

      Hemen önünde ayaklarının kalıbı ile bir müridinin hediyesi ziller var.

      Srila Prabhupada İskoç Kilisesi kolejinde ingilizce,felsefe ve ekonomi okuyup mezun olmuş. Bir zaman sonra Vedik enstitüleri kurucusu önder bir din bilgini olan Srila Bhaktisiddhanta Sarasvati ile tanışır ve kadim öğrencisi olur. Onun önerisi ile bu Krishna Bilincini, Vedik bilgileri ingilizce olarak batıya yaymak için çalışmaya başlar. Prabhupada tam 69 yaşında (1965 yılı) sessizce Amerika’ya gider. O sırada Amerika-Vietnam savaşı vardı ve gençler savaşmak istemiyordu. Savaşma- seviş sloganıyla Hippi kültürü popülerdi. Gençler bir arayış içindeydi ve Krishna hareketi ile Srila Prabhupada onlara aradıkları bu fırsatı verdi.

     Amerikalı gençlerden yani hippilerden kabul görünce küçük bir yer kiralayarak ilk Krishna Hareketi Bilinci derneğini kurar. 550’ye yakın gelişen derneklerle New York’ta büyür ve Hare Krishna hareketi olarak da bilinen Uluslararası Krishna Bilinci Derneği ISKCON’u kurar. Krishna Hareketi Amerikada tutunca 1970’li yıllarını 6 Kıta’yı tam 14 kez dolaşarak Lord Krishna’nın öğretilerini yaymakla geçirir. Ve Dünyanın en büyük vejetaryen gıda yardım programını da başlatmıştır. 

     O’na göre Krishna Hareketi felsefi bir din değil, bir yaşam biçimidir.

     Londra’ya gittiğinde Oxford Caddesinde *Hare Krishna, Hare Krishna, Krishna Krishna, Hare Hare, Hare Rama, Hare Rama,Rama Rama, Hare Hare* mantrasını söyleyerek dolaşır. Gençler tarafından sevilir. Ve Mantrasını çok beğenen Beatles grubunun üyesi George Harrison yardım ederek Mantranın kaydını yaparlar ve müzik listelerinde ilk sırada yer alır. Bu mantrayı bakalım beğenecek misiniz? Aslı’nda ben çok sevdim. 😉

     Ziyaret ettiğimiz bu Sri Sri Radha Gopinath Tapınağı’da ISKCON’un Mumbai’deki merkezidir. İçeri bir göz atalım, ikinci kata çıkıyoruz. Yine ayakkabılar çıkıyor. Yerde 3 tane renkli bir mandala olabilir dairesel şekiller var. İnsanlar önce onun üzerine uzanıp yüz sürüyor sonra oturup dua ediyorlar.

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

     Salonun genel görüntüsünde mandala daha iyi görünüyor.

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

     Şimdi dini bir ritüel başlayacak dendi. Biz dahil inananlar beklemeye geçtik. Üstteki fotoğrafta görülen yaldızlı duvar açıldı. İnanılmaz bir renklilik ve kompozisyon ile  bir sahne ortaya çıktı.

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

     Ardından ritüelin çalgıcıları da geldi. Öndeki ritm aleti küçük zillerden yapılmış. Piano görünümlü müzik aletinin adı Harmonium. Arkasındaki köpüğün havası ile ses veriyor. En güzel yanı akor gerektirmiyor. Ben aa bu akordeon’nun sandık içinde olanı dedim. 😁  Uzun davulun adı da; Miridangam. Ağaç aksamın kalınlığı nedeniyle hayli ağır olduğundan böyle yerde veya kucakta çalınıyormuş. 

     Duvar panolarında Lord Krishna’nın hayatından kesitler sunulmuş. Krishna başında Tavuskuşu tüyü elinde flüt ile son derece yakışıklı koyu renkli (mavi)bir ten ile resmedilmiştir. Zaten Krishna esmer ya da siyah renkli demekmiş ama Krishna hep mavi tenlidir. Elinde Flüt çalarak dans etmeyi çok sevdiğini bilen genç kızlar Krishna’yı karşılarında hayal ederek dans ederlermiş. Sahneye açılan bir kapıdan elinde tüylü sopasıyla bir keşiş geldi ve müzik başladı.

     Sahneye gelen keşiş müzikle birlikte orada temsil edilen Krishna bebekleri kutsar gibi tüylü sopasıyla ritmik hareketler yaparken bir takım sözler de söylemeye başladı. Ritm harikaydı herkes *Kirta* ya katıldı. Yani biz anlamadığımız için olduğumuz yerde ritme uyarak hoplayıp, zıplayarak dans ettik. Kirta dini ritüelde müzik eşliğinde dans ederek ilahiler söylemeye deniyormuş.. Ritm o kadar güzeldi ki, sakin durmak zaten mümkün değildi. Dans, dans… 💃💃💃  Ben malum fotoğraf peşindeydim ama kirta da yaptım yani… 😉 Sonra müzik bitince keşiş geldiği gibi diğer kapıdan çıktı gitti.

     Her şey güzeldi. Birazda etrafı dolaşalım. Giriş kapısı da çok güzeldi yukarıdan çektim. Bahçedeki vitrinlerde yine Krishna’nın hayatını kuklaları eşliğinde sergilemişler.  

Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple
Mumbai- Sri Sri Radha Gopinath Temple

     Yemek saati geldi isteyen herkese yemek veriyorlar, yemeğini alan bir köşeye çekiliyor. Herkese yemek vermek dışında; Tapınak ayrıca Bhaktivedanta Hastanesi ve Bhaktivedanta Darülacezesi açmış. Yine kadınlar için kurslar, bekar erkeklere Bhaktivedanta Kültür ve Eğitim Akademisi adlı eğitim ve iş verdiği konut evleri açmak gibi hayli güzel işler de yapmışlar. 

     Tapınakta görevli bu adam gibi müritlerin hepsinin alnından burnuna kadar uzanan boya vardı. Eşim Önder bir keşişle vedalaşıyor ve ayrılıyoruz.

      Bu kez güzel ağaçlıklı oldukça sakin bir sokaktayız. Üç katlı şirin bir ev. Mani Bhavan Gandhi Sangrahalaya- Gandhi müze evindeyiz. Mahatma Gandhi’nin 1917-1934 yılları arasında Bombay’da kaldığı dönemdeki siyasi ve sosyal yaşamı çeşitli fotoğraf, yazı ve görsel kompozisyonlarla sergilenmiş. 

       Mani Bhavan Gandhi’nin ateşli savunucusu, zengin elmas tüccarı Shri Revashankar Jagjeevan Jhaveri’nin eviydi. Ondan önce de Mani ailesine aitmiş. 1955 yılında bina Gandhi adına bağışlanmış. Bugün Mahatma Gandhi’nin anıları ile dolu, siyasi mücadelesini burada başlattığı için de anıtsal öneme sahip bir ev-müzedir. Birlikte gezmeye başlayalım.

        Ev 3 katlı ama zemin-1-2 diye sayılıyor. Zemin katta bizi Gandhi’nin heykeli karşıladı. Duvarlarda Gandhi’nin çeşitli dönemlerde çekilmiş fotoğrafları, birçok ülkenin bastırdığı gandhi resimli posta pulları, hemen yanda hediyelik eşya bölümü var. Mekan küçük, grup kalabalık fotoğraflar mecburen telefonla çekildi. 

   Aynı kat içinde Gandhi’nin yazdığı kitaplar dahil 40 bin kitap barındıran güzel bir kütüphanesi var.

Mumbai- Mani Bhavan
Mumbai- Mani Bhavan

      1869 yılında Hindistan’da soylu, aristokrat bir ailenin çocuğu olarak doğan Gandhi’nin adı *güzel, mis gibi kokan* anlamındadır. Aile okuması için Gandhi’yi özel okullarda okutmuş sonra da Avukat olsun diye Londra’ya yollamıştır. Londra’da hukuk okumuş Bombay’da iki yıl Avukatlık yaptıktan sonra 1914 yılına kadar da Güney Afrika’da çalışarak göçmen Hintli işçilerin Avukatlığını yapmıştır. Afrika’dan Hindistan’a dönünce (1915) Hindistan Ulusal Kongresinin Lideri olmuş ülkesinin refahı, kast sisteminin son bulması, yabancı milletlerin istilasından kurtulmak gibi hayli önemli konularda kampanyalar yürütmüş. Kendisine destek çıkanlarla birlikte *aşram* komün kurmuş ve ihtiyaç sahibi köylere destek çıkmış, hastane ve okullar kurulmasına yardımcı olmuştur. İşte bu olağanüstü çabası nedeniyle Gandhi halkın *Bapu* babası, *Mahatma*sı yüce ruhlusu olmuştur.

      Tuz yürüşü denince akıllara hemen Mahatma Gandhi gelir. *The salt satyagraha*  nedir?

      Bildiğimiz tuz, İngilizlerin tekelindedir ve sömürge dönemi başlangıcından beri halktan tuz vergisi almaktadır. Gandhi halka ağır gelen bu yükü kaldırmak ve İngilizlerin elindeki tuz tekelini kırmak için bir hareket *Satyagraha* başlatır.

      Bu arada açıklamak gerekir. Satyagraha; satya- gerçek doğru, graha-ev,merkez kısaca  doğruluğun hakikatin yeri gücü gibi bir anlam çıkıyor ama Gandhi bunu sivil itaatsizlik olarak tanımlamıştır. Sonra da Gandhi’nin geliştirdiği felsefik bir akım olarak tanınmıştır. Daha da açarsak Satyagraha; Aynı zamanda Hinduların Ahimsa’ sı sayılan, hakikati barış yoluyla, şiddet içermeksizin sevgiyle arayan kişi zihnini de şiddetten arındırırsa olumsuz durumun gerçek yapısını kavrayacak doğru sezgiye de ulaşacaktır demektir.

      Evet tuz yürüyüşü için 1930 yılı Mart ayında Ahmedabad’tan yola çıkan Gandhi 61 yaşında tam 400 km yürüyerek Dandi’de Okyanus kıyısına kadar peşinde binlerce köylü ile tam 24 günde (6 Nisan) gelmiştir. Öncesinde İngilizlerin Genel Valisine mektup yazıp vergi yasasını kaldırmalarını aksi takdirde şiddet içermeyen direniş yapacaklarını bildirmiş. Ama İngilizler kabul etmemiştir. Köylülerden de yürüyüşe korkmadan katılmalarını ister. Bu şiddetsiz direniş İngilizleri rahatsız eden en büyük harekettir.

Müze evde bir oda tüm olayları kronolojik olarak temsil edilen televizyon görünümlü kutular içindeki minyatürlerde *tuz yürüşü*…

Mumbai- Mani Bhavan-Gandhi- Tuz Yürüyüşü
Mani Bhavan-Gandhi- Tuz Yürüyüşü The salt satyagraha

      Yürüyüşün sonunda denize ulaşan Gandhi yerden aldığı bir avuç tuzu deniz suyunda yıkadı. Yıkarken bir yandan da; * Büyük Britanya İmparatorluğu’nu gerçeği görmesi için temelinden sarsıyorum * demiştir. Yani; yasada yazılı olan bir Hintli asla tuz üretemez maddesini yok sayarak yasal olmayan bir yolla tuz üretmiş olur. Ardından köylüleri de kendi tuzlarını üretmeleri için teşvik etmiş. Çağrıya uyan binlerce insan okyanus kıyılarına akın, akın gelerek tuz çıkarmaya başlamıştır. Bu yürüyüş sonunda işlemez hale gelen yasa nedeniyle rahatsız olan İngilizler Gandhi dahil (4 Mayıs) 60 bin kişiyi tutuklamışlar. Sonuç; Yürüyüş bağımsızlık yolunda siyasal olarak hedeflere ulaşabilmek için yapılan sürekli bir mücadeleye dönüşmüş, Gandhi’nin felsefesi de sadece teorikte değil pratikte de kanıtlanmıştır. 

Bir üst 2. katta Gandhi’nin odası aslına yakın korunmuş.

Mumbai- Mani Bhavan- Gandhi'nin Odası
Mumbai- Mani Bhavan- Gandhi’nin Odası

Fotoğrafta görülen çıkrıklar Gandhi’ye aittir.  O dönemde ip eğirerek kumaş dokumuş. Dokuduğu kumaşı da kullanmıştır. Çok güzel yemek yapar, sandalet üretirmiş. Ben herşeye yeterim diyen sağlam bir adammış yani…

Hayatının kronolojik anlatımını slayt yaptım izlemesi güzel olur. Buyrunuz.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Yeni Delhi’de Birla Bhavan’ın bahçesinde rutin gece yürüyüşünü yaptığı sırada görüşmek ister gibi yanına gelip aniden tabancasını ateşleyen Nathuram Godse adındaki radikal Hindu tarafından vurulur. 30 Ocak 1948’de 79 yaşındayken bir suikaste kurban giderek hayatını kaybeder. Hindu inancı nedeniyle cenazesi yakılmıştır.

Ruhuna Fatiha okuyup ayrılıyoruz.

Mumbai- Mani Bhavan- Mahatma Gandhi portresi
Mumbai- Mani Bhavan- Mahatma Gandhi portresi

       Mumbai’deki trafik ve kalabalığından kurtulup biraz nefes almak için zenginlerin, sanatçıların kısaca elit kişilerin yaşadığı Malabar tepesine doğru gidiyoruz.. Oradaki güzel bir bahçeye ve parka, *Mehta Garden* e…  🌲🎋🌸

      Pherozeshah Mehta Garden,

      Pherozeshah Mehta olarak da bilinen asma bahçesi ilk kez 1881 yılında yapılmış. Çok geniş bir alanı kapsıyor. Hemen karşısında Hindistan’ın ilk Başbakanı Jawaharlal Nehru’nun eşinin adını almış Kamala Nehru çocuk parkı var. 🧸🇮🇳👧👦

      Mehta Garden; Mumbai’nin su deposunun üstünü kapatarak oluşturulan asma bahçeler, su deposunun yakınındaki sessizlik kulelerinin şehir suyunu kirletmesinden korumak için yapılmış. Aynı adı taşıyan 4 dönem Mumbai belediye başkanlığı yapmış aynı zamanda Avukat ve siyasi lider olan Pherozeshah Mehta’ya adanmış. Kavurucu sıcak vardı fazla kalamadık. Ama parktaki bankta görüntü harikaydı. 🥰

      Arada sessizlik kulelerinden korumak dedim. Nedir bu kuleler? Tamam anlatıyorum. Dakhma da denilen sessizlik kuleleri; Bir çeşit mezarlık. Ama burada gömülme yok doğaya bırakılma var. Hindistan’a 13. yüzyılda gelip yerleşmiş pers kökenli, inançları Zerdüşt’lük olan halk için yani Parsiler için 4 element; Ateş, Hava, Su ve Toprak kutsaldır kirletilmemelidir. Ateşte yaksalar havayı, nehire atsalar suyu, toprağa gömseler yeraltı sularını kirletecek. Hem zaten toprak alanlar yetersiz.

      O zaman ne yapmak gerek diye düşünen Parsiler geliştirdikleri yüksekçe kulelere ölülerini koyup leş yiyici hayvanlara yani Akbabalara terk ederler. Zaten leş ile beslenen aç hayvanlar da çok kısa sürede cenazeyi kemik haline getirirler. Sonra da kemikler kulenin ortasında ki kuyuya atılır. Zamanla Akbabalar insanların içtiği ilaçlardan, kimyasallardan etkilenip ölmeye başlar. Sayıları azalınca da cesetler kokmaya başlar. Sonuçta Parsiler artık ölülerini yakma veya gömme yoluna gitmiş. Mumbai’nin su deposu da yakınlarda olunca korumak için üstünü toprakla örtüp bahçeye dönüştürmüşler.

     Hemen altta daha gölge olan bahçeye indik. İnerken çok tatlı bir sürü küçük, büyük öğrencilere rastladık. Kamala Nehru çocuk parkındayız.

Kamala Hindistan’ın ilk başbakanı Jawaharlal Nehru’nun eşidir. Nehru çocukları çok sevdiği için 4 dönümlük bu parkı yaptırmış eşine adamış. Şu çocukların rengarenk görüntüsüne bakın. 🌸 🌸 🌸 Çocuklar çiçektir. 🌸 🌸 🌸

Parkta bir de masaldan fırlamışcasına harika bir çizme ev vardı. 🛼 ⛸ 🛼 Kendimi Yedi Cüceler masalında zannettim. Ay inanılmaz. Çocuklar içine girip balkondan bakıyorlar. Tasarımcı da zaten bir masaldan ilham almış. ‘There was an old woman who lived in a shoe’ Ayakkabıda yaşayan yaşlı bir kadın vardı. 

Mumbai- Kamala Nehru Park
Mumbai- Kamala Nehru Park

Anne ve babalar da gelmiş. Mumbai’nin yerel yemeklerini satan satıcılar var onlardan alıp yemek yiyenler, nevalesini yanında getiren çocuklar ve serinleyenler. Bir de teyze var elinde tabletle. 💃 Manzara çok güzel.

Bir seyir terası var Marine Drive bölgesini, Queen’s Necklace Kraliçenin gerdanlığı dedikleri Mumbai’nin eşsiz sahil manzarasını izliyorsunuz. Sanırım gece izlense ışıl ışıl çok güzeldir. Ben sıcak hava nedeniyle sis gibi dumanlı görünüm yüzünden güzel net bir görüntü alamadım. Mumbai’deki ilk günümüz sona erdi ve gemiye dönüyoruz. Yolumuz ünlü caddesi Colaba Causeway’den geçiyor. 

İkinci günümüzde Mumbai’ye  1 saat mesafede bir adaya gideceğiz. Orada görüşünceye dek sizi bu güzel, tipik Hintli kızlarımızla baş başa bırakıyorum.

Mumbai- Kamala Nehru Park
Mumbai- Kamala Nehru Park
 

Görüşünceye kadar sağlıkla ve sevgiyle kalınız. 💞💞💞

NEPAL-Katmandu-Bölüm 4

Yeni bir yer görmeye Kathmandu’nun Varanasi’sine gidelim demiştim. ☺️ Aramız fazla açılmadan otobüse binelim ve Bagmati nehri kenarında ki Pashupatinath tapınağına doğru gidelim.
Pashupatinath Tapınağı;

Bagmati nehri kıyısındaki Hindu mimarisinin baş yapıtı sayılan 400 yıllık bir geçmişe sahip Hindu tapınağıdır. Hindistan için Varanasi ne kadar önemliyse Katmandu için de Pashupatinath aynı öneme haizdir. Şiva’nın diğer adı -Pasupatidir- (hayvanların efendisi)  her şeyin tanrısı anlamında, en sessiz ve barışçıl görüntüsüne adanmıştır. Hayvanların tanrısı da sayıldığından burada asla kurban kesilmezmiş. Asya’daki dört önemli dini yerleşim yerinden de biridir. 5. yüzyılda inşa edilmiş ve daha sonra Malla Kralları tarafından yenilenmiştir. Her yıl binlerce yaşlı insan hayatlarının son birkaç haftası için barınak bulmak, ölümle karşılaşmak, nehrin kıyılarında yakılmak ve son yolculuklarını kutsal nehir Bagmati’nin suları ile devam ettirmek için buraya gelirler. Çünkii… Bagmati, daha sonra kutsal nehir Ganj ile birleşir, Ganj demek Nirvanaya ulaşmak, arınmak demekti hatırlayınız. 👍 Nepal ve Hindistan’ın da her köşesinden Hindular buraya ölmeye geliyorlar. Ve burası da Dünya Miras listesindedir.

Burada enteresan olan Tapınakta astrologlarının oluşu ve muhtemel ölüm tarihini öngörebiliyor olmaları.. Paşupatinah (okunuşu) Tapınağı’nda ölenlerin, karmalarını bozacak herhangi bir kötülük gelmeden tüm günahlarından arınmış, yani günahsız bir insan olarak yeniden doğacaklarına inanıyorlar. Oysa Hindistan’da reenkarnasyonda her türlü canlı olarak doğulabilirdi. 🤔 Yine burada da kast sistemi geçerli ve yakılma yerleri bile farklı.

Rehberimiz Murat Şarlak; bu kez maskelerinizi takmanızı öneririm, çok duman olacak kokudan rahatsız olabilirsiniz dedi… Otobüsten indik yürüyoruz bakalım neler göreceğiz derken her zaman ki gibi hediyelik eşya dükkanlarıyla karşılaştık. Tanrıların kuklasını yapmışlar, fil başlı olanı artık tanıyoruz Ganeşa da diğeri de Şiva olabilir.

IMG_2672
Katmandu-Pashupatinath Temple

Tamam yakından da bakarız; fotoğraf benim kırparız olur.😇

IMG_2672CRP
Katmandu-Pashupatinath Temple

Krematoryumun çok yakınına gideceğiz diye ben de maske taktım ama beni sıktı, ben hasta bakarken bile maske takmazdım ki.. Hem öyle tahmin ettiğimiz gibi yanık et kokusu da yoktu. Evet yoğun bir duman vardı ama kokusu, bilen bilir sandal ağacının kokusuydu ve hiç de itici değildi. Daha önce Varanasi’de bahsetmiştim hatırlayalım; yakma işlemi yapılan ağaçlar sandal ağacıdır. Bir ara tütsü yakmak için satılan çubuklar da vardı, şimdi yerini aromatik yağlar aldı ya neyse 🙃 Oradan hatırlanabilir.

Oooo Sadu’lar görülmeye başladı bile; ay ne renkli insanlar bunlar.😄 Sonradan öğrendim, vazgeçişi temsil ettiği için bu renkleri giyerlermiş.

4-IMG_2675AK2
Katmandu-Pashupatinath Temple-Sadu’lar

Sadu’lar hatırlayalım; ailesi olan ve fakat Nirvana’ya ulaşmak için ailesinden ve dünya işlerinden ayrılmış kendini dine vermiş kişiler demekti ve kast sistemine dahil olmayan ve ölünce de yakılmayanlar grubuna dahillerdir… Bu Sadular para karşılığı biz turistlere poz veren muhtemelen sahte Sadularmış, rehberimiz birazdan siz de çekersiniz dedi. Tapınak kompleksine geldik sanırım. Ben bu kez büyülenmedim neden bilmem sadece hayretle krematoryum olan yerlere odaklandım. Şaşkınım; zira nehir de su çok az. Burası da dünya miras listesindeymiş. Gerçekten de hayli büyük bir kompleks, irili ufaklı bir sürü(425 tapınak, 15 şiva tapınağı ve 12 tane de linga tapınağı varmış) tapınak barındırıyor.😳

3-IMG_2674AK
Katmandu-Pashupatinath Temple

Kesif bir duman var sanırım yakma işlemi başlamış. 😳 Eveet… Daha önce Hindistan’da görmüştük ama bu kadar yakından olunca ürpermemek elde değil. Tabii özeleştiri de yaparsanız insanın aklı almıyor. 😔 İnsanoğlu çok enteresan bir yaratık bir müddet sonra; ne yapalım onların inanışları diyorsunuz. Aileler oturmuş bekliyorlar.

5-IMG_2677
Katmandu-Pashupatinath Temple-Krematoryum

Fotoğraflar birbirinin aynı gibi ama değil, yanma işleminin nasıl çoğaldığını anlatmak için çekmiştim. Akılda daha kalıcı oluyor 😌

6-IMG_2679AK
Katmandu-Pashupatinath Temple-Krematoryum

Kast sistemi burada da işliyor demiştim ya işte karşı kıyıdaki krematoryum yerleri fakirlerinmiş.😔 Bizim yürüdüğümüz yer onlara göre karşı taraf oluyor, zenginlerin ve kralların yakıldığı krematoryum bölgesiymiş. Ghat deniyordu hatırlayalım. Birazdan tekrar belirtirim.

7_MG_2688WP
Katmandu-Pashupatinath Temple-Krematoryum

Bizleri Hindu olmadığımız için ana tapınağa almıyorlar, kapı girişine kadar gidiliyormuş ortada bir taş köprü var, zamansızlık nedeniyle eşim ve ben bu kıyıdan ayrılamadık. 😡

8-IMG_2686
Katmandu-Pashupatinath Temple-Krematoryum

9_MG_2726WP
Katmandu-Pashupatinath Temple (Bridge)-Köprüsü

Madem karşıya geçmiyorum ben de önce Sadu’ların etraftan kaybolmadan yakından fotoğraflarını çekip size de tanıtayım dedim.☺️ Aşağıda bir hareket var yeni cenaze gelmiş. İzleme yerimize doğru yürüyoruz, sağ tarafımızda kulübe vari küçük taş yapılar. Oturup rehberimizi dinleyince öğreniyoruz daha çok Sadu’ların tapındığı Chaitya denilen taş tapınaklar. Yukarda bahsetmiştim bir sürü küçük tapınak varmış diye işte; Şiva lingam tapınağı bunlarmış. 🤔

10-IMG_2707
Katmandu-Pashupatinath Temple-Chaitya tapınaklar

Hemen yan yoldan da birazdan anlatacağım hikayede geçen ormanlık bölgeye gidiliyormuş. Aaa tabi hikayesiz, efsanesiz olmaz. Keşke vakit olsaydı da yukarılara kadar çıkabilseydik. İşte dememek için sizlere önerim; Lisan bilin, kendiniz gelin, yerel rehber tutup gezin, hiç pahalı değiller.👍

11-IMG_2704AK2
Katmandu-Pashupatinath Temple-Chaitya tapınaklar

Murat Şarlak rehberimiz sağolsun; durun ben size modellik yapayım dedi(sanırım biraz Nepal rupi’si vermiş olmalı ki, Sadular güzelce poz verdiler. Soldaki biraz fazla beyaz geldi bana eski tüfek Hippi olmasın😉

12-IMG_2706
Katmandu-Pashupatinath Temple-Sadular+Rehberimiz Murat

Benim derdim sadece onları çekmekti. Gruptakiler habire hatıra fotoğrafı çektiriyorlar. Ben de ara boşluklardan faydalanıp çekiverdim.😜

13-IMG_2703
Katmandu-Pashupatinath Temple-Sadular

Sadular ölünce yakılmıyorlarmış demiştim vücutlarını da krematoryumdaki küllerle ovarak Şiva’ya benzemek için böyle gri hale getiriyorlarmış.🙄 Toplumu koruduklarına inanıldığından halkın çoğu onlara yiyecek yardımı yaparmış. Genelde dünya nimetlerinden arındıklarını anlatmak adına vücutlarına acı çeketirecek şekillere girerlermiş. Keyif almayı bırakmış olsalar da Nepal’de sadece sadular yasal olarak ot içme hakkına sahiptir ve bunu dini bir zorunluluk olduğunu belirtirler. 🤔 Gerçek sadular asla para kabul etmezmiş. Buradakiler de pek çakmaya benzemiyorlar bence zamana uymuşlar.😂 Karşı taraf hareketlendi dedi eşim bakalım.

A_MG_2723

Bakayım güzel çekmişmiyim derken ve gözümde aşağıdaki cenaze ritüelinde iken avlanan ben.😳

14-IMG_4326

Burada dikkatimi çeken kadınların da oluşu, üstelik yıkamaya da yardımcı oluyorlar.

15-IMG_2709
Katmandu-Pashupatinath Temple-Bhasmeshvar Ghat

Varanasi’de fotoğraf çekmek kesinlikle yasaktı, bu yüzden bunu bir fırsat olarak görüyorum. Gidip yakından çekeyim bari. Burası vadinin en kutsal  krematoryumu ve adı da Bhasmeshvar Ghat. Bir bedenin yakılması yaklaşık 3 saat alır, bu süre içinde aile ayakta durur ve saygıyla izler. Vücut yandıktan sonra küller Bagmati nehrine atılır. Yazık ki, nehir demeye bin şahit ister zaten suyu az bir de çöp ile tıkanmış; plastik torbalar ve kaplar ve hayal edebileceğiniz diğer her türlü döküntü. Neden Hindu cemaati ya da hükümet böyle bir kutsal yeri temiz tutmak için çaba göstermez anlaşılır gibi değil.

16-IMG_2714 kopya
Katmandu-Pashupatinath Temple-Bhasmeshvar Ghat

Neyse cenazenin önce ayaklarını nehirde yıkadılar, sonra yüzünü. Kutsal renk olduğu için turuncu renk örtü örtmüşler. Cenaze yakıldıktan sonra ailenin en büyük erkek evladı saçlarını kazıtıyor sadece ensede biraz saç bırakıyormuş. O kadar ki, 2001 yılında ölen krallarının yasını tutmak için bütün Nepal erkekleri inanç ya da sevgiden saçlarını sıfır numaraya vurmuşlar. Hindular için ölümden sonra bir sonraki gün, güneş batana kadar kremasyon işlemleri tamamlanmak zorunda. Bu yüzden uzakta yaşayan yaşlılar, hastalar hayatlarının son günlerinde buraya yerleşerek ölümü bekliyorlar. Netice de; biz batılılar olarak, ölümden korkuyorken, doğu kültürleri bunu doğal çevrimin bir parçası olarak görüyorlar. (Daha geniş bilgi burada)

Pasupatinath tapınağı aşağıdaki fotoğrafta; tam karşıdaki merdivenlerin sonundaki sarı giriş kapısı görünen iki katlı pagoda şeklinde yapılmış olan yer. Hindu olmayan giremiyor.

16-_MG_2718
Katmandu-Pashupatinath Temple-Bhasmeshvar Ghat

Özel statüsü olan bir tapınak. Pashupatinath’ın rahiplerine Bhatta denir ve baş rahibi Mool Bhatt ya da Raval olarak adlandırılır. Görev yapan rahipler son 350 yıldır Güney Hindistan’dan özel seçiliyorlarmış. Başrahip sadece Nepal Kralına karşı sorumludur ve tapınak konularında periyodik olarak ona rapor verir. Toplamda seçilmiş 4 rahip vardır diğerleri bekçi gibidir. Tapınaktaki eşyalara dokunamazlar.

Gelelim hikaye-efsaneye; yerel metinlerde, özellikle Nepalamahatmya  ve  Himavatkhanda’da  kaydedilen efsaneye göre (sağdan soldan toplama yine) Hindu tanrısı Shiva’nın canı Varanasi’deki tanrılardan ve sarayından sıkılır, karısı tanrıça Parvati ile kaçar. Kalacak yer arayışı sırasında Katmandu vadisini keşfeder ve Bagmati Nehrinin tapınağın karşı kıyısındaki orman olan Mrigasthali’ye yerleşir. Burayı o kadar beğenir ki, izi belli olmasın diye karısı ile birlikte geyik şekline girer öyle yaşarlar. Bir müddet sonra diğer tanrılar onları bulurlar. Tanrı Vişnu, Varanasi’ye  geriye görevine dönmesini söyler. Şiva kabul etmez ve Vişnu ile çatışmaya girer. Vişnu, Şiva’yı boynuzlarından yakalar dört parçaya ayırır. Sonra üzülür ve boynuzları burada bir Linga tapınağı kurmak için yere diker. Zaman içinde tapınak gömülür ve kaybolur.

Rivayet bu ya; Oralarda sürü otlatan bir çoban, ineklerin bir höyüğü sütleri ile gizlice suladığını görür ve haber verir. Neticede Lingamı bulurlar ve yine aynı yerde tapınağı inşa ederler. Tapınağı ziyaret edenler o kadar çok olur ki burası bir hac merkezi haline gelir. Gökten üç elma düştü mü? hikaye bitti de.😊

Artık geri dönebiliriz, sağa sola bakarak gidelim. Arkadaşlardan biri haydi sen de çek dedi baktım bir kadın Lingam tapınakta kaçırmadım gerçi onun da kaçmaya niyeti yoktu. Biraz konuşturduk; bu küçük tapınaklar aynı zamanda çocuğu olmayan kadınların da adak yeriymiş.

18_MG_2721WP
Katmandu-Pashupatinath Temple-

Fakirlerin yerleri hayli dolu.😔

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Çevrede yine şifacılar vardı.

23-IMG_2696
Katmandu-Pashupatinath Temple-Şifacı

24_MG_2727
Katmandu-Pashupatinath Temple-Şifacı

25-IMG_4341
Katmandu-Pashupatinath Temple

Hızlandık daha gideceğimiz bir yer kaldı- Boudhanath Stupa sonra Tamel de alışveriş. Otobüsten indik çook kalabalık bir yerdeyiz ve çok görkemli bir kapıdan geçiyoruz. Bu ülkeler fakir oldukları için ibadethanelerine bile para ile giriliyor.

Boudhanath Stupa;

Evrensel olarak Boudha ya da Boudhanath olarak bilinir. 5. yüzyılda inşa edilen Büyük Boudhanath Stupa, dünyanın en eski, en büyük ve görkemli Stupalarından biridir. Yapılış hikayesi de var anlatacağım.😉

Burası, tüm dünyadaki Budistler için hac ve ibadet yönünden önemli bir yerdir. Büyük Stupa, tüm Budaları sembolize eder. Büyük Stupada saf bir kalple secde eden herkesin dualarının kabul olunacağına inanılır. O kadar ki, uçaktan bile görseniz dilek dileyin kabul olurmuş. Daha önce bilseydik iyi olurdu.😇 Bakın ben size söylüyorum giderseniz  benim içinde birşeyler dilersiniz artık.☺️

WP
Katmandu-Boudhanath Stupa

Çin işgali yüzünden 1959 yılında Tibet’ten kaçmak  zorunda kalan binlerce budistin  buraya yerleşmesiyle tarihi ve kutsal önemi çok daha artmıştır. Unesco dünya mirası listesindedir. Çin’den gelen Tibetli mültecilerin büyük çoğunluğu Boudhanath civarında 50’yi aşkın Tibet Gompası’nın (Manastır) inşasında çalışmıştır.

IMG_2737
Katmandu-Boudhanath Stupa

Genel şekil bir Budist mandalayı (bir kozmolojik harita) ve aydınlanma yolunu, ayrıca kozmosun efsanevi merkezini (Meru Dağı) temsil eder. Budist geleneğe göre, bu sitenin Budas adındaki 27’nci Kassapa Buda kalıntıları bulundurduğu söyleniyor. Hatta; kutsal eserler, belki de Buddha‘nın bedeninin bir parçası olan (kemikler, saç ve dişler) kutsal metinler de dahil olmak üzere onun sahip olduğu veya dokunduğu nesneleri içerdiğine inanılıyor. Bir başka inanış; Stupa içinde hem Hindular ve hem de Budistler için kutsal sayılan bilge Kasyapa’nın kalıntılarının gömülü olduğu sanılıyor. Aslında Stupalar yüzyıllardır mühürlendiğinden kimse içeride ne olduğunu kesin olarak bilmiyor. Zaten Stuba, içine girilmeyen tapınak demekmiş.

_MG_2731 kopya
Katmandu-Boudhanath Stupa

Gelelim hikayesine; Kendi halinde dört çocuklu fakir bir ailenin annesidir Jadzima; stuba yapmak için Nepal kralından boş bir arazi ister. Normalde kral böyle bir izin vermezmiş, ancak bir şekilde, belki de onun karmasından dolayı, kralın ağzından “Tamam yapılabilir” sözü çıkar.
Bu sadece ağzından çıkan bir sözdür. Jadzima stupayı yapmaya başlar, kral karşı çıkarsa da halkında ‘söz verdiniz’ demesi üzerine inşaata izin verir. Bu yüzden Tibetliler bu stupaya ‘Jarung Kashor Chörten’ diyorlar. Vazo gibi çatı kısmını tamamladıktan sonra Jadzima vefat eder. Stubanın geri kalan tarafları da dört oğlu tarafından tamamlanır. Bitirdikten sonra hepsi önünde saygıyla ayağa kalkar ve diğer insanlarla birlikte topluca dua ederler. Herkes bir dilek tutar, dileklerin hepsinin kabul olunduğu söylentisi Stupanın önemini daha da artırır. Ziyaretçiler arttıkça da hac yeri olarak kalır.

IMG_2742
Katmandu-Boudhanath Stupa

Şubat ya da Mart ayında Losar festivalinde (Tibet Yeni Yılında) Boudhanath, Nepal’deki en büyük kutlamaya ev sahipliği yapıyor. Stupa’nın dört bir yanında çok katlı evler, pansiyonlar, gompalar( manastır), meditasyon merkezleri, thanga dükkanları, kafeler ve restoranlar var… Diğer yerlere nazaran burası hayat dolu. Güvercinler her tarafta.

IMG_2744WP
Katmandu-Boudhanath Stupa

IMG_2745WP
Katmandu-Boudhanath Stupa

Amcam kazandığı paraları sayıyor, kıyamam.😔

IMG_2743 - Sürüm2
Katmandu-Boudhanath Stupa

IMG_2741WP
Katmandu-Boudhanath Stupa

Etrafı gezerken tam tur atmış oluyoruz yani birkez daha budist hacı olduk.

IMG_2736 kopya

Yürüyerek dönüşe geçiyoruz. Yolumuz Tamel caddesi.

IMG_2757WP
Katmandu

Thamel caddesi;

Bizim yabancısı olmadığımız bir çarşı tipi, tek farkı tabela çokluğu… Bisiklet rikşalar hazır bekliyor. 😀 Hep derim ya genelde magnet alırız pek eşya almayız otantik olsa da. Bu kez aldık😊 kızlarıma çanta, bileklik, kolye vs. Çok beğendiler. Kendime de yerel şalvar (diyeyim) aldım serin tutarmış. Evinize götürebileceğiniz genel eşyalar; Nepal çayı, tütsü, el yapımı pirinç kağıdı dergileri, heykeller, ucuz spor eşyaları, yerel olarak boncuklar, kolyeler ve eşarplar, dua bayrakları, baharatlar, kuklalar ve namaz tekerlekleri, geleneksel maskeler, seramik ve şal gibi Nepal el sanatları.

Bir de özel bir kase var anlatmayı unuttum.

Singing bowl; 7 farklı elementin birleşiminden yapılan, meditasyon ve terapilerde kullanılan, farklı sesler çıkartılabilen metal çanaklar. Benim evde pirinç havanım var bazen sarımsak ezmeden önce tokmağı ile kenarına vururum çınlar çok hoşuma gider aynı onun gibi. 😇 Tek farkı bu kaseyi kafanızın üstüne koyuyorsunuz.😂

Özellikle fiyatların daha yüksek olacağı Thamel’de bir turizm bölgesi olduğu için pazarlık yapmayı unutmayın. Tipik olarak, gerçek fiyatın yaklaşık üçte ikisini turist olarak ödeyeceksiniz. İyi pazarlık edin.😉

IMG_2761WP
Katmandu-Tamel caddesi

IMG_2762WP
Katmandu-Tamel caddesi

Hava karardı yeter gari yarın sabah yolcuyuz canım Türkiye’me…

IMG_2770WP
Katmandu-Tamel caddesi

IMG_2772WP
Katmandu-Tamel caddesi

IMG_2773WP
Katmandu-Tamel caddesi

IMG_2774WP
Katmandu-Tamel caddesi

Belki sizler biliyorsunuzdur, ben bilmiyordum öğrendim; bilmeyenler için yazayım.

Nepal, Gregoryen takviminden farklı bir takvim izliyor, bu nedenle Nepalce Yılbaşı, 1 Ocak yerine Nisan ortalarına düşüyor. Bikram, Sambat veya Nepalce Takvim veya Nepalce patron, Gregoryen takviminden yaklaşık 56 yıl önce ve 8,5 ay öncesinde. Gregoryen aylarının aksine, Nepal aylarının uzunluğu önceden belirlenmemiş. Yıldan yıla ve 29 gün ile 32 gün arasında değişiyor.

Yarın sabah yolumuz güzel ülkem Türkiye’ye ve İstanbul’a. Bir gezinin, gezilen bir Ülke’yi tanımanın daha sonuna geldik. Ben yazdım, ama beraberce gezdik de sayılır    yanılıyormuyum? 😇 Artık klişeleşmiş söz olsa da yaşanılması gerek! lafı tam buralar için bence…  Her yazımı bir güzelle bitirme geleneğimi sürdüreyim. Bu kez farklı olarak ama.

IMG_4361
Uçaktan -Himalaya-Him-Kar Alaya-Çatı  Himalaya-Karlı Çatı demektir.

Öğrettiklerin ve yaşattıkların için Nepal’e, okuduğunuz için sizlere teşekkürler. Sevgiyle kalınız.

TATA Nepal.