En son Chapultepec semtinden az yukarıda ATATÜRK anıtını ziyaret etmiştik. O halde bu yazı ile Meksika’yı gezmeye kaldığımız yerden devam edelim. Geldiğimiz yer güzel bir park, Chapultepec Parkı *Nahuatl dilinde “çekirge” anlamına geliyormuş. Kalabalıktan sıyrıldık sade görünüşlü güzel bir binaya geldik ki önünde hikayesini anlattığım -Kartal ve yılan- anıtı ki Meksika bayrağında da yer alır. Burası; Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi’dir.
Anımsatayım; Aztekler göçleri sırasında uğradıkları bir mağarada karşılarına Arı kuşu Tanrısı çıkmış. Bu büyücü tanrı Tenoch, sözünü dinlemeleri koşuluyla, onlara öncülük etmeyi önermiş ve zamanı geldiğinde yerleşebilecekleri yeri göstereceğini bu yerin de bir kaktüsün üzerine tünemiş, gagasından bir çıngıraklı yılan sarkan kartalın görüneceği yer olacak demiş. Evet kartal ve yılan çok görkemli baksanıza.

Ve Meksika Ulusal Antropoloji Müzesi içerisindeyiz.

Alttaki panoda da muhteşem Quetzalcoatl ile Jaguar karşılaşmasını betimleyen bir mural (duvar resmi) var.

Sağdan devamla bir avluya çıktık. Bizi karşılayan dev bir şemsiyeden şelale gibi akan sulardı. Elbette özel bir anıt. Maya ve Azteklerin kutsal ağacı Seyba’yı sembolize eden bir anıt, 11 metre yüksekliğinde Jose Chavez Morado tarafından tasarlanmış. Sürekli akan su hayatın akışını temsil ettiğinden hayat ağacı olarak da anılıyor.
Bir salonu gezip bitirdikten sonra diğer bir salona girmek için bu ortadaki avludan geçiyorsunuz.


Anıta yakından bakarsak yılanı gagasında tutan kartal figürünü altta da Jaguar kafalı tanrı gravürlerini görebiliriz.

Bensiz olmaz değil mi?😇
Evet Meksika ve dünya antropoloji tarihinin özetini görmek isterseniz adresiniz ‘Ulusal Antropoloji Müzesi’ olmalı. Müzenin şu andaki merkezi 17 Eylül 1964’te açılmış ve beş yıldan uzun bir süredir ülkenin en önemli arkeolojik ve etnografik koleksiyonlarını araştırmak, muhafaza etmek ve sergileme görevini yapmakta.
Çok büyük bir alana kurulmuş olan müzeyi tam anlamıyla gezmek isterseniz birkaç gün ayırmak gerekir dedi rehberimiz bana öyle devasa bir müze gibi gelmemişti açıkçası hani ama gezdikçe dipsiz kuyu gibi haklıymış. 🤷♀️ Müzenin mimarisi ve iç düzeninde görsellik ön plana çıkmış çok güzeldi. Dünyanın oluşumu, insanlık tarihi, Nahuatl, Olmec, Mixtec, Zapotec,Toltec,Aztek ve Maya kültürlerine ait belki binlerce orijinal eserler, Kolomb öncesi Orta Amerika tarihi anlatılmış. Birçoğu kazılardan çıkarılan orijinal eserler olsa da çakmaları da var elbette. Ama çeşitli bölgesel yaşamlar çok güzel betimlenmiş.
Müzenin Arkeoloji bölümü iki kattan oluşuyor, çok büyük bir avlunun etrafını çevreleyen 20 küsur sergi salonuna sahip. Her salon, ayrı bir medeniyete ayrılmış ve her bölümün başında ait olduğu döneme ait bilgiler var. Yine her eserin başında da İspanyolca ve İngilizce açıklamaları mevcut. Gez, gez bitmiyor tabii ama bizim sınırlı zamanımız da bile çok şey izleme olanağı bulduk.
Haydi birlikte gezelim enteresan yerlerde bilgi vereceğim. Unutmadan sadece pazartesi günleri kapalı olan müze sabah 09.00 ve akşam 19.00 saatleri arası açık ücreti hatırlamıyorum zira rehberimiz grup olarak alıyor ama ben hep merak ederim kaç tl diye 10 ytl diye aklımda kalmış sanırım 69 Pezo falandır.
Antropolojiye giriş;

Altta; Dünyadaki yaşamın başlangıcını anlatan harita.
Evet dolanarak gidiyorken karşıma insan görünümlü goril ya da goril görünümlü insan rekreasyonu çıktı. Evet o bir insan adı da Lucy.

Lucy; Antropolog Donald Johanson tarafından 1974’te Etiyopya’nın Afar bölgesindeki Hadar da bulduğu 3,2 milyon yıllık Australopithecus (güney primatı demektir) afarensis iskeletinin (ki iskeletin %40 ı bulunmuş ve leğen kemiğinin genişliği nedeniyle kesinlikle dişi denmiş) rekreasyonudur. Arkadaki yazılı açıklamada çene yapısı vs. anlatılmış bir de şöyle yazıyordu;
*Bir nehrin ya da gölün kenarında öldüğü bilinmektedir. Vücudu neredeyse tamamen korunmasına izin veren tortularla kaplıydı. Potasyum-argon tekniği ile 3 milyon 200 bin yıl içinde bulunduğu katman ile ilişkili lav örneği ile tarihlendirilmiştir.
Lucy, adını iskeletinin bulunduğu sırada ; Beatles’in *Lucy in the sky* parçası çalıyormuş ekip hep birlikte adını Lucy koyalım demiş. Ve Lucy doğmuş. Bu da tahtadan yapılmış şekli olmalı 🤷♀️

Bazı genetikçiler Amerikalıların köklerinin Buzul Çağı’nın sonunda Bering Boğazı’nı geçmiş olması muhtemel olan ve şimdi Alaska olan yerdeki aynı göçmen grubuna dayandığını iddia ediyordu. Alttaki fotoğrafın açıklaması da bu mealde. * Kuzeydoğu Asya’daki modern sapienlerin gelişi ve Amerika’ya girmelerine ek olarak Bering Boğazı’ndan geçişleri. * denmiş.
Yani; Geç Buzul Çağ’ında, deniz seviyesi bugünkünden en az 80 metre aşağıda olduğu ve Sibirya ile Alaska’nın, şimdi batmış olan Beringia kıtasıyla bağlı olduğu bir zamanda.

Bir insan rekreasyonu daha. Modern insanmış. Altında İspanyolca açıklama vardı buyrunuz.🙇♀️

Yukardaki fotoğrafın altında yazılı açıklama aynen söyle (Gogıl amcam İspanyolca’dan tercüme etti). 😄
Shanhadidar IV’ün mezarı, yaklaşık 50.000 yıl önce kuzeyde yaşayan Neandertal toplulukları tarafından yapıldı. Sol tarafına çömelmiş, mağara tabanının taşları arasına kazılmış küçük bir çukura yerleştirilmiş yetişkin bir bireydir. Yapılan analizler, ölenlerin üzerine buketlerin yerleştirildiğinin kanıtı olarak yorumlanan dört farklı çiçek türünden (mavi, sarı ve beyaz) büyük polen türlerinin varlığını göstermektedir.
Aslında, mezarlar kişinin varlığını hayali ve kozmogonik mitlerin günlük yaşamın bir parçası haline geldiği anla açıklama ihtiyacını başlatıyor. Bazı araştırmacılar, Neander’in ölülerini gömdüğünü söyleyecek yeterli kanıt olmadığını varsayarken, kendi türümüzün bir başka çeşidi olduğunu kabul edenler, Shanidar’ın ilk mezar ayinlerinin açık bir örneği olduğunu iddia ediyor. Son not: Neandertaller’in modern insanın yaşamış son kuzen türleri olduğu düşünülüyor ve hatta Harvard Tıp Okulu’ndan biri (Dr. olmalı) antik DNA’yı kullanarak bir insan kadınının rahminde bir Neandertal bebeği klonlayabileceğini söylüyormuş!

Sanatçı burada insanlığın kültürel melezlemesini göstermiş. Tüm ırkların kadınları -solda Kafkasyalılar, sağda Afrikalılar – Mezopotamya, Greko-Romen, Mısır, Hindu kültürlerini sembolize eder, ön planda da taş etkinlikleri ile temsil edilen Meksikanın ana oluşumunun sembolü olarak gösterilmiş.
Sırada enteresan halografik bir çalışma var fotoğraflara biraz yandan bakınca insan yüzleri kafatasına dönüşüyor. Fotoğrafla anlatmak zor ama işaretlediğim bizden biri değil mi? 😳

Giriş kat eski Orta Amerika uygarlıklarına, asma kat da bu canlı kültürlere adanmış. 15 milyondan fazla Meksikalı yerli etnik gruba ait ve 60’ın üzerinde dil konuşuluyor. Bu uygarlıkların gündelik yaşamlarını, giysilerini, müzik aletlerini ve oyunlarını gösteren etnografya müzesi yani. Her iki taraftanda yukarı asma katlara çıkılıyor. Kısaca giriş katların hepsinde bir de asma kat var. Girişin altında ise kuzey ve batı kültürlerine ayrılmış salonlar arkasında da çok hoş bir restoran vardı. Gezmeye devam..
Tarih öncesi faunayı gerçek bir ölçekte göstermek için hayvanların büyük ölçüde izlenebileceği bir duvar resmi yapmışlar.

Öte yandan sonraki ilgili dioramalar (yani canlandırmalar) Tepexpan erkeklerinin hayatta kalma mücadelelerinde bazı mamutlarla yüzleşmesini betimlemişler.

İnsan da yiyor olabilirler mi?🤔

Mamut’la tanışmak durumunda kalmışlar.😀😀

Ve altta görülen gerçek Mamut fosili vardı.

Meksikanın tarihini, etnik gurupların dağılımını gösteren harita ve kültürel eşyaları görelim.
Alttaki fotoğrafın tanıtım yazısı; (Tree of life-El arbol de la vida) Amerika’da farklı insanlar renk, gelenek, dahi ve dil olarak doğarlar diyor. Sadece Meksikada 500 çeşit etnik gurup varmış.

Meksika’nın yerli sakinlerinden özellikle Maya ve Oaxaca da yaşamış yerlilerin yaşam tarzları ve belgeleri sergilenmiş. Gerçekten de çok güzel. Altta yine Mezoamerikada yaşayan insanlardan günümüze ulaşan kaya resmi. Bu arada açıklama yapalım Mezoamerika; Meksika’dan Kosta Rika’ya kadar uzanan bölgedir.

Rengarenk masklar, süs eşyaları, yerel giysiler, müzik aletleri ve duvar panoları tek kelimeyle muhteşem işçilik.


Sierra de Puebla; Prehispanik dönemden beri kurulu olan iki büyük eyalet Siera ve Puebla. Birçok büyülü ve renkli yaşamları olan köyleri var. Güney Meksika yerlilerinin özel törenleri var ve bu törenlerde giydikleri giysiler ve çeşitli modelde sepetler sergilenmiş. Ben sepetlere hayran kaldım.😍



Müzik aletleri ve renkli güzel panoları.

Doğrusu eşsiz bir sanatsal duyarlılık sergilemişler. Mezoamerica’nın en iyi polikrom seramiklerinden güzel rengarenk tablolar yapıp, hikayelerini anlatmışlar. 🤩🤩

Purepecha; ülkenin batısına yerleşmiş olan Tarascalara kadar uzanan ortak bir tarihe sahip şehir. Alttaki fotoğraf; yaşamlarından kesitler. Pazarcı kadınlar, işte bu fotoğrafta ve ötekinde de bir evde aile büyükleri ile yaşam ve çocukların misket oynaması çok güzel, sonra bir evin iç görünümü.



Alttaki fotoğraf sauna tipi banyo yeriymiş.

Palapa denilen yerlilerin yaşadıkları evler. Şekli ve kapılarının olmaması evi serin tutmak içinmiş. Alttaki fotoğraf 🙇♀️

Yine çiçekleriyle ünlü bir köyden dini tören. Öldükten sonra kralların yüzüne maske takıldığı biliniyor, sadece cenazelerde ölenlerin yüzüne değil, önemli günlerde kendi yüzlerine de maske takıyorlar.

Meksikalı sanatçılar mural dedikleri duvar panoları ile tarihlerini anlatmışlar ve genç kuşaklarda tarih bilincinin gelişmesini hedeflemişler. Biri de Frida Kahlo’nun kocası olarak da bildiğimiz ünlü Meksikalı ressam Diego Rivera.




Altta Oaxaca villa-alta eyaleti bölgesinde mevcut yerlilerin geleneklerini temsil eden mural.

Yine geleneksel bir tören kreasyonu.

Aztek kanosu; Mexico City şehrinde yol yapımı sırasında temel kazılırken yeraltından mükemmel şekilde korunmuş olan bu antik kano gün ışığına çıkarılıyor. Altta 🙇♀️
Asma kat dolaşması bitti aşağıya buradan bir göz atalım mı? 😊
Su tanrıçası: Chalchiuhticue. Görünen heykel antik değil taklidi evet yani çakma. 🤷♀️ Önceki yazımda anlatmıştım Tenochtitlan ‘da Ay Piramidinin önündeki kaya parçası gibi görünen doğaya yenik düşmüş su tanrıçasının replikası (taklidi-çakması ne derseniz işte).

Alttaki yine; Tula şehrinde bulunan bir Toltec savaşçının antik heykeli. Taş, yüksekliği 4,6m. 1940’larda Tula’da Quetzalcoatl Tapınağı’ndaki sığınakta ilk odanın çatısını destekleyecek dört sütun bulunmuş tam görünümlü olan tek heykel bu ve göğsünde, Toltec’in stilize edilmiş kelebek amblemi var.

Altta ki bölüm de Aztekler ve Teotihuacan kalıntıları.

Zapotekler, Orta Vadiler, kuzey ve güney Sierras ve Tehuantepec Isthmus’unda yaşadılar. M:Ö 500 yılında Monte Alban şehrin kurdular. Günümüzde hala aynı şehirde yaşam sürüyorlar.
Altta Oxaca bölgesinde Zapotek’lerin kurduğu Monte Alban şehri ve piramitlerinin maketi ve kentin mural -duvar resmi.

Quetzalcoatl-tüylü yılan -Teotihuacan’daki tapınaktan bir parça.

Oxaca bölgesinde Monte Alban şehrinden antik bir kalıntı. Yüzüne zoomorfik-hayvan şeklinde maske takmış bir insan büstü.

Eski Oaxacan bölgesinde, on beşinci yüzyılın ortasından beri 15 farklı etnik grup yaşamış ve hala yaşıyorlarmış. Bir kısmı: Zapotec, Mixtec, Cuicatecas, Chinantecas, Huaves ve Nahuas. Yerli grupların her biri farklı bölgelere yerleşmiş olsalar bile kendi dillerini konuşuyormuş. Antik Oaxaca bölgesi, büyük arkeolojik zenginlik mirasını ve önemli bir kültürel geleneği bırakan “bulutların adamları” nın yaşadığı yer olarak da anılıyor. Monte Alban’dan antik kalıntılar.

Monte Alban’daki Tanrı Jaguarı gösteren antik bir duvar.

Mayaların dağ köyleri Huasteca ve Totonacapan dan kalıntı Olmek’lere ait kafası .

Golfo- körfez demek. Huastec, Otomi, Nahuas, Totonac, Tepehuas, Popolcas, Zoque-Mixes ve Mixtec gruplarının yaşadığı deniz, nehir, lagün ve mangrovların varlığı ile karakterize edilen bölge. Bu grupların dilleri ve dinleri aynı iken mimarlık, heykel, resim ve seramik gibi alanlarda farklılık göstermişler. Ve antik heykeller. Bu kafaların büyüklüğü o dönem yaşayan insanların Afrika’dan göç edip geldiklerini düşündürmüşse de kanıtlanamamış.

Alttaki fotoğraf; Aziz Michael Chapultepec’in klasik döneme ait Steli imiş * açıklayalım-stel: antik dünyada anıt olarak dikilmiş dar ve uzun üzeri yazılı dikili taş*. Veracruz, özellikle beşinci olmak üzere Cerro de las Mesas’ın bazı stellerinde bulunan aynı özellikleri koruyormuş. Tanıtım yazısında öyle yazıyor, sizi bilgilendirmek için nerdeyse İspanyolca bile öğrendim. 😀

Klasik dönem antik heykelleri.

Oaxaca bölgesinden bir heykel.

Biraz hava alalım diye bahçesine çıktığımızda Japonlar bu mozaik etrafında toplanmışlardı demek ki önemli 🤔 onların arasından anca bu kadar çekebildim. Yazısını da çektim.
Diyor ki; Jaguar maskeli mozaik. 1955 yılında Tabasco, La Venta’da kazılarda birkaç metre derinliğinde kırılmış ve cilalı serpantin taş parçalarından yapılan üç mozaik bulunmuştur. Bazalt, serpantin, kireçtaşı, yeşim taşı, jadeit, ilmenit gibi çeşitli taşlar, Olmecler tarafından en çok kullanılan malzemelerdir ve daha fazla ustalık ile her zaman jaguarın yüzünün çoğaltılmış özelliklerini ithaf eder: burun, gözler ve kaşlar ve üst kısımda dört finial’den oluşan (açıklayalım: genellikle dekoratif bir özellik olarak oluşturulan bazı nesnelerin üstünü veya sonunu işaretleyen bir yapıt veya buradaki gibi şekil) bir başlık bulunmaktadır. Bu mozaikler yeraltı dünyasının önemli büyük temsilcisi Jaguara adanmıştır.

Zaman kapanışa yaklaşıyor içeri girelim daha çok şey var. Tenochtitlan antik eserlerini gezeceğiz.

Alttaki fotoğrafta; Karşıdaki güneş taşını nasıl çekeyim derken, öndeki yuvarlak taşa dikkat etmemişim 🤷♀️ o da gladyatör sunağı imiş.

Çapı 358 cm, kalınlığı 98 cm, ağırlığı da yaklaşık 24 ton olan Azteklerin en ünlü antik eseridir.

Yanda yazılı açıklamaları Piedro Del Sol -güneş taşı’nın ne olduğu açıklamasını sevgili oğlum Deniz Kaplan’ın çevirisi ile yapayım.
Meksikalıları en iyi tanıtan bu anıt Aralık-1790 yılında, yeni İspanya’nın
başkentinin Plaza mayor-ana meydanında bulunmuş Güneş taşıdır. Kozmogonik günlerin ve güneş isimlerinin fark edildiği sembolik içeriği nedeniyle, Aztek takvimi olarak tanıtılmış olması yanlıştır.
Temalacatl olarak bilinen, gladyatörlerin kurban edildikleri bu büyük sunak, arka tarafında bir uçtan diğerine uzanan çatlaktan dolayı tamamlanamamıştır. Üzerindeki bu büyük çatlağa rağmen, savaşçıların arena dövüşlerinde kullanıldığı düşünülmektedir.
Diskin tasarımında Xiuhtecuhtli’nin yüzü – dünyanın çukurundan çıkarken bir çift insan kalbini tutmaktadır ve dili kurban töreninde kullanılan bıçak şeklini almıştır.- göze çarpmaktadır; çevresinde ise dört güneş vardır ve bunlar beşinci güneşten üstündürler. Tüm bunlar sırasıyla 20 günlük işaretler şeklinde kazınmıştır, bu ise etrafındaki dört ışının simetrik olarak yayıldığı güneş figürü ve beraberinde kurban etmeyi temsil eden sivri uçlar bulunmaktadır. Yıldızın etrafında ise, yıldızı cennete taşıyan iki Xiuhcoatl veya diğer adıyla ‘ateş ejderi’ görülmektedir.
Evet işte bu işaretler daha önceleri iyi tanımlanamadığı için güneş taşının takvim olduğu yanlışına düşülmüş.

Tanrılar çeşitli temsil edilmiş.

Tüylü yılan başı.

Chac Mool, Altta görülen Özel bir Mezoamerikan heykel şeklidir. Yucatan’da bulunmuş. Karnında, göğsünde bir tepsi veya kase tutan yaslanmış bir adamı betimliyor. Chac Mool heykellerinin kökeni, önemi ve amacı hakkında pek fazla şey bilinmemekle birlikte, devam etmekte olan çalışmalar, Mesoamerican yağmur ve gök tanrısı Tlaloc ile aralarında güçlü bir bağlantı olduğunu kanıtlamıştır. Her ikisi de insan kurbanı ile ilişkilidir. Elinde tuttuğu çanak; kurban ritüelleri sırasında insan kalplerinin konduğu kasedir ve adı da Cuauhxicalli’dir.

Altta; Aztek dininde önemli yeri olan Tlaloc, şimşek veya yağmur tanrısı olarak bilinir. ⛈⛈⛈ Mesoamericanın en eski ve yaygın tanrılarından biriydi. Tlaloc’un dağların tepesinde, özellikle de her zaman bulutlarla kaplı olanların üstünde yaşadığı düşünülüyordu ve oradan aşağıdaki halka canlı yağmur yağdırırdı.
Yağmur tanrıları çoğu Meso-Amerikan kültüründe bulunur ve Tlaloc’un kökenleri Teotihuacan ve Olmec’e kadar uzanır.

Evet sırada kadın tanrı heykeli var. Eskiden kadınlar bugünkü gibi güzel değilmiş. 😂😂Coatlicue; Yılanlı etek giymiş, korkunç görünümlü doğurganlığı temsil eden- mother -ana tanrıça. Yine bir efsanemiz var mucize dolu. 😀
Aztek mitolojisinde Coatlicue; kutsal Coatepec *yılan dağı*’nda asıl görevi tapınağı korumak olan rahibeydi. Birgün kapı önünü süpürürken önüne bir tomar kuş tüyü düşer. Tüyü kemerine takarken birden mucizevi bir şekilde gebe kalır. 🤷♀️ Doğacak çocuk güçlü Aztek savaş tanrısı Huitzilopochtli’den başkası değildir. Annesinin gebe olduğunu duyan kızı Coyolxauhqui öfkelenir bu ne iffetsizliktir der. Annelerini öldürmek için 400 erkek kardeşini kışkırtıp onlarla birlikte Yılan dağına bir saldırı düzenler. Yine de duruma üzülen erkek kardeşlerden biri felaketi anneye haber verir. Kızı annesini tam öldürmek üzereyken aniden Huitzilopochtli bebek doğar, büyür ve hemen tam teçhizatlı bir savaşçı olur. 😳 Kılıcı ile kız kardeşinin başını uçurur ve yılan dağından aşağı yuvarlar. 🤦♀️ Kesik baş dağdan aşağı yuvarlanırken akan kanlar da aşağı kadar iner. Bu kan güneşin güçlü kalması yeniden doğması için gereklidir.

Yarın Chichen İtza’da yerinde göreceğimiz top oyunununa Ullamaliztli, oyununun oynandığı sahaya da Tlachtli deniyor. Aşağıdaki fotoğraf; sahadaki potalardan örnekler sergilenmiş. Chichen Itza: Yucatan yarımadasında, Colomb öncesi dönemde kurulmuş bir maya şehridir. Bilgileri orada görüp anlatırım artık.

Altta görülenler de kendileri açıklamış *Jugadores de pelota* top oyuncularının temsili heykelleri.

Meksika’da pek çok Maya şehri var ve bunlardan biri de Palenque şehridir. Bir çok piramitte mezar yokken bu şehirdeki piramitte Kral Pacal’a ait mezar varmış. Kral Pacal 80 yıllık ömrü ile en uzun yaşayan Maya kralı ve mezarının taklidi de müzede sergileniyormuş. Fotoğrafta görülen yapı bu mezarın replikasının (birebir kopyası) olduğu yermiş ve giriş yandan olduğundan ben görememişim. Oysa çok güzel yeşim taşından maskesi varmış. 😔

Altta; Maya mitolojisinde güçlü tanrı Kinich Ahau, güneşi temsil eden bir figürdü ve tarihe göre, bu tanrı, ürünlerde zarara neden olacak kuraklıkla doğrudan ilişkiliydi. Yanındaki küçük maskeler de eski ateş tanrısını gösteriyor. Meksika sınırına yakın Guatemala’nın kuzeyinde ortaya çıkarılan kızıl bir sıva ile yapılmış duvar freski.

Altta; El Dios Descendente. Gökten inen tanrı; Her ne kadar bu tanrının gerçek kimliği bilinmese de, karakteristik bir yapıya sahip olduğu görülüyor. Bu tanrı birçok farklı yoldan yorumlandı: batarken düşen güneş sembolü ile karşılaştırıldı “yağmur”, “alacakaranlıkta güneş” veya “Venüs” ile ilişkilendirildi. Maya gökbilimcileri Venüs’ü hem akşam hem de sabah yıldızı olarak kabul etmişlerdir. Genel olarak, inen tanrılar antik doğurganlık ritüelleri ile ilişkilidir.

Kuzey Kültürleri bölümünden birkaç fotoğraf paylaşıp çıkalım. Müze kapanıyor içerde kalmayalım. Meksikalılar her ne kadar Hıristiyan olsalar da bir dönem şamanizm varolmuş. Ölülerini değerli eşyalarla gömmüşler.

Mağara resimleri

Takılar

Giysileri ve fiziksel bir tip örneği kafatası.

Orijinali San Lorenzo de El Escorial Manastırı’nın gerçek kütüphanesinde yer alan el yazması. İspanya, aynı zamanda Codide de Michoacan olarak da bilinir.

El yazması yukardaki kitapta görülen sayfa, sanırım bir saldırı anlatılmış gibi.🤷♀️

İki güzel mural- duvar resmi.


Nasıl harika değil mi?. Siz gelirseniz daha çok vakit ayırmalısınız. Gezemediğimiz o kadar çok oda var ki… Yine de gezdiğimize değmiş, size bir sürü fotoğraf sunmuşum. 😇
Chapultepec Parkı’ndan geçerek bekleyen otobüsümüzle otelimize gittik. Bugün her yazım sonrası rutinleştirdiğim bir güzelle veda etme geleneğimi bu kez bir sporcu ile yapıyorum zira müzede Lucy’den başka güzel yoktu. 🤷♀️ Sabah son kez şehir turunun ardından Meksikanın Karayipleri olan Cancun’a uçacağız. Kültür turundan hoşlandığınızı ümit ederek şimdilik veda ediyorum. Sevgiyle kalınız. 💞💞💞💞💞💞