BİRLEŞİK KRALLIK ve İRLANDA-İngiltere-Oxford

Gezimizin sonuna yaklaştık. Tarih hala 6 Ağustos 2019 Stratford Upon Avon’dan çıktığımızda saat 14.43 idi. Dünyanın en meşhur ve prestijli Üniversitesi Oxford’un bulunduğu şehre Oxford’a bir saatlik yolumuz var. Yağmur kesintisiz devam ediyor. Umarım kesilir.

Oxford deyince benim aklıma önce Üniversitesi gelse de çocukluğumun romanı Alice Harikalar diyarının yazarı Lewis Carroll olarak bilinen matematikçi Charles Dodgson gelir. Ama artık bir çoğunuzun aklına hemen Harry Potter geliyor biliyorum! ☺️

Oxford; 200 bine yaklaşan nüfusu 8. yüzyıla kadar uzanan tarihi ile Dünya’nın en eski ve hala yaşayan 4. Üniversitesi Oxford’a sahip tarihle dolu bir şehir. Her başarılı öğrencinin hayalini süslediğinden eminim. Kim istemez ki? 😉  

Oxford dersleri İngilizce olan Dünyanın en eski ikinci Üniversitesidir. Birincisi İtalyan olan Bologna Üniversitesidir. Ama hala dimdik kalmış yaşayan ve hala öğrenci yetiştiren en eski dördüncü Üniversitedir. Oxford’un Ox’u ile Cambridge’nin Bridge’ini almışlar Oxbridge diye bir kelime oluşturmuşlar. Böyle bir terim duyduğunuzda Oxford ile Cambridge’nin ortak bir eğitim sisteminden ekolünden bahsedildiğini anlarsınız diyerek bilgi veren Sinan Ercan rehberimizi dinliyoruz.

İngiltere’deki Üniversitelerin çalışma sistemi bizimkilerden farklıdır. Burada 38 tane kolej var yani İngilizlerin koleji üniversiteye denk gelir. Bizde Amerikan sistemi kullanıldığından kolej liseye denk gelir. Kısaca bizim çocuk koleje gidiyor diyen bir İngiliz komşunuz varsa şaşırıp sakın -aaa koca adam hala lisede mi? demeyiniz ben söylemiş olayım.

Neyse bu kolejler birbirinden her yönden bağımsızdırlar. Yani Oxford içinde 38 tane mikro üniversite barındırıyor. Diyelim bizde de Oxford var ve siz tıp okuyorsunuz  🤣 aslında hangi bölüme girdiyseniz kolejiniz Oxford içinde ama siz girdiğiniz bölümün kolejinde okuyorsunuz demektir. Örneğin Edward koleji mezunusunuz sadece mezun olduğunuzda aldığınız diplomada Oxford yazar yoksa bir yere başvururken Edward koleji mezunuyum dersiniz. Buradaki 3 tane kolej 12. yüzyıldan beri var.

Henüz şehre gelmedik bunlar rehberimiz Sinan Ercan’ın yol boyu ön bilgilendirmesiydi. Oxford şehri de eski ve tarihi yapılarla doludur. Oxford Üniversitesinin bir kampüsü yoktur, her kolej ve öğrenci evi şehir içinde dağılmıştır. Oxford şehrinin sokaklarını gezerken aynı zamanda Oxford Üniversitesinin de içini gezmiş olacağız.

 Yağmur hafifler gibi oldu otobüsten indiğimiz yer o kadar güzeldi ki, zamanda yolculuk yaptık sandım. İnanılmaz yapılar bakın. Burası Magdalen Street East bölgesi.

Oxford Magdalen street east

Etrafa şöyle bir göz gezdirip yağmur artmadan çekim yapayım dedim. Bu güzel bina Ashmolean Museum of Art and Archaeology, Ashmolean sanat ve arkeoloji Müzesi.

Oxford
Oxford-Ashmolean Museum of Art and Archaeology

Karşımda görünen dantel misali işlenmiş kuleye hayran kaldım ki zaten Victoria döneminin şaheserlerinden. Martyrs Memorial- Oxfordlu şehitler için 1843 yılında kireç taşından yapılmış anıt. Bizde abide diye bilinir. Gördüğünüz gibi öğrencilerin buluşma, dinlenme yeri olmuş bile.

Oxford
Oxford-Martyrs Memorial-Şehitler anıtı

Kimdir bu şehitler, hikayeleri nedir?

Martyrs Memorial; 1550’li yıllarda tahta Kraliçe Mary geçer. Koyu Katolik olan Mary hayli çok Protestan idam ettirir. Yaptırdığı işkencelerden dolayı çok zalim bulunur ve Bloody Mary -Kanlı Mary olarak anılır. Hatırlatayım Kraliçe Mary bizim meşhur VIII. Henrynin veliaht veremediği için boşadığı Aragon’lu Catherine’den olan gayri-meşru kızıdır. İngiltere’nin sadece kısa bir süre yani Mary’nin 5 yıllık saltanatı süresince Katolikliğe döndüğü (1553-58) yılları arasında kendince sapkın bularak yakmak suretiyle öldürttüğü yüzlerce kişiden sadece üçü için dikilen bu anıttaki heykeller; Canterbury Başpiskoposu olan Thomas Cranmer, Londra Piskoposu Nicholas Ridley ve Worcester Piskoposu Hugh Latimer’e aittir. Oxford’daki Meryem Ana Üniversite Kilisesinde sorgulanırlar. Protestanlıktan vazgeçip Katolik olmayı reddettikleri için suçlu bulunurlar. Önce Ridley ve Latimer sur dışında hendekte kazıkta yakılırlar. Cranmer bizim çılgın VIII. Henry’e Aragonlu Catherine’den boşanması için Protestanlığı öneren ve boşatıp Anne Boleyn’le evlenmesini sağlayan Piskopostur. Mary’e karşı yeniden Katolik olmayı kabul ederse de birkaç ay sonra o da yakılmaktan kurtulamaz.

Hemen yanından yürüyor Saint Mary Magdalen kilisesini geçiyoruz. Mary Magdalen; İsa’nın arkadaşıdır bu kilise de ona adanmıştır.

Oxford
Oxford-Saint Mary Magdalene Church

Kafelerin, güzel dükkanların olduğu bu caddeden sola Broad St.’e dönüyoruz.

Oxford
Oxford-Broad Street

 Alttaki fotoğrafta görülen bu güzel binalar Balliol Koleji. Binaların henüz başında iken rehberimiz aman bastığınız yere dikkat edin diyor.

Oxford
Oxford

Asfalttan giderken önümüzde Arnavut taşlarla ortasında haç şekli olan bir parça yer çıkıyor. İşte Sinan rehberimiz ikaz etmese basıp farkına bile varmadan -bu ne şimdi asfaltın ortasında! deyip geçeceğimiz fotoğraftaki bu yer biraz önce bahsettiğim Piskoposların şehit edildiği yeri temsil ediyormuş.

Oxford
Oxford

Caddenin karşı tarafı tam bir tezatlar şehri olduğunu gösteriyor. Eski ve yeni bir arada. Bisikletler de öğrenci şehri olduğunu hatırlatıyor.

Oxford
Oxford-Broad Street

Balliol Koleje de geldik. Balliol Koleji; 1263 yılında kurulan en eski üç üniversiten biri sayılır. İskoç’lu bir toprak sahibi John I. Balliol Oxford’u geliştirmek için bu koleji kurmuş,sonuçta Oxford’un başlangıç koleji sayılır. Bu arada bizim meşhur Türk kökenli Boris Johnson-İngilizlerin Başbakanı da Balliol mezunudur. Nasıl güzel bir bina.

Oxford
Oxford-Balliol College

Hangi yana dönsem ortaçağ havası mevcut. Burası da öğrenci lojmanı.

Oxford
Oxford

Bu güzel tarihi bina Trinity Kolejin lojmanı. Yağmur damlası lensime gelmiş 🤷‍♀️

Oxford Trinity Kolej
Oxford-Trinity College guest room

Sağa-sola bakalım bişey kaçırmayalım derken yağmur artmaya başladı.

oxford
Oxford

Sağımızda kapısında kendisi gibi tarihi ve eski büstlerin bulunduğu History of Science Museum-Tarih Müzesini geçtik.

Oxford
Oxford-History of Science Museum

The Sheldonian Theatre’a gelince bahçesinden geçip yolu kısalttık yağmur hızlanabilir derken hızlandı bile. 🌧

Oxford
Oxford-History of Science Museum

Sheldonian Tiyatro buradan daha güzel göründü. Sheldonian Tiyatrosu 1664 yılında inşa edilmiş halen üniversitenin anma töreni için kullanılıyor. Adını yine zamanında üniversitenin rektörlüğünü yapan ve finansörü olan Gilbert Sheldon’dan almış.

Oxford
Oxford- Sheldonian Tiyatrosu

Hemen arkamı döndüğümde de Bodleian Kütüphanesi ve önünde de bir heykel gördük. 

Bodleian Kütüphanesi; Oxford Üniversitesi’nin ilk kütüphanesidir ve en eski tarihi kütüphanelerden biridir. Eski kütüphane yıkılmış 1602 yılında Sir Thomas Bodley tarafından yeniden kurulmuştur adını da ondan alır. Zaman içinde kendisine bağlı 27 kütüphanesi daha olmuş.  Bodleian ve ona bağlı 27 kütüphane toplam 13 milyondan fazla basılı esere ev sahipliği yapıyor ve Oxford’un bu müthiş kolleksiyonunu toplum hizmetine sunuyor. İngiltere’de basılan her eserin bir kopyasını ücretsiz alır koleksiyonuna dahil eder, o nedenle emanetçi kütüphane diye adlandırılıyor. Bir başka özelliği de kimseye eve kitap verilmiyor, hatta Kral I. Charles’e bile ödünç kitap verilmemiş. Üye olmadıkça ve ücretli gezi gurubu oluşturmadıkça da içeriyi göremiyorsunuz.

Pembroke 3. kontu Oxford’un Şansölyesi (Başkanı) William Herbert’e ait bu bronz heykelin sanatçısı Hubert Le Sueur. Heykel başlangıçta Wiltshire’daki aile koltuğundayken sonradan hayli el yazması eser hibe ettiği için buraya dikilmiş. Utanmışlar belli ki. 😉

Hemen fazla ıslanmadan ve kalabalık olmadan çekeyim derken bu kez de başka bir güzel manzaraya dahil oldu. 🤷‍♀️😄  

Oxford-Bodleian Kütüphanesi
Oxford-Bodleian Kütüphanesi

Buralar hep Oxford Üniversitesi diye geçiyor demiştim. Hadi yine sizi de Oxford’lu yaptım sayılır. ☺️ Oxford Üniversitesine gelmişken hemen biraz daha bilgi aktarayım.

Oxford’a ait en eski yazılı kayıt tarihi 1096 olduğundan üniversitenin de 1096 yılında kurulduğu varsayılır. O yıllarda adı henüz bilinmiyorken 1167 yılında Kral II. Henry Fransa ile savaşı bahane ederek İngiliz öğrencilerin Fransa’da Paris Üniversitesine gitmesini yasaklar, herkes Oxford’a gidecek diye ferman çıkartır. Tek Üniversite de Oxford olunca tüm öğrenciler Oxford’a yığılır böylece hayli kalabalıklaşan üniversitenin de popülaritesi artmış olur.

Bu arada Cambridge Üniversitesi kurulur. Bakalım nasıl kurulmuş dersiniz? 🙂 Yıl 1209 Oxford’da bir kadın öldürülür. Yetkililer cinayeti bir türlü çözemez, şehirde isyan çıkar. Halkı yatıştırmak için her zaman başvurulan yöntemle günah keçisi aranır ve iki akademisyen idam edilir. Ama bu kez işler ters teper ve olaylar iyice büyür. Soruşturma olmadan iki akademisyenimiz nasıl asılır! diye üniversite ayaklanır. Olay halka yayılınca da bir anda üniversite ile halk karşı karşıya kalır ve kaçınılmaz sonuç; çatışma başlar. Neticede akademisyenlerin bir kısmı üniversiteyi terk edip Paris’e bir kısmı Londra’ya bir kısmı Amerika’ya bir kısmı da İngiltere’nin küçük bir kasabası olan Cambridge gider. Olaylar iki yıl kadar sonra bitince giden akademisyenler geri çağırılır. Cambridge’ye gidenler hariç diğerleri Oxford’a döner. Cambridge’deki akademisyenler aynı Oxford sistemi ve ekolü ile Cambridge Üniversitesini kurarlar. İşte bu nedenle yukarda bahsettiğimiz Oxbridge şeklinde birlikte anılırlar. Neticede Cambridge Oxford’un çocuğu sayılır.

Unutmadan her iki şehirden de nehir geçtiğini biliyoruz. Thames nehrinin bir kolu sayılan Isis nehri Oxford’dan, Cam nehri de Cambridge’den geçer. Ama ezeli rekabetin çekişmesi Londra’nın Thames nehrinde yaptıkları bot-kürek yarışlarıdır.

Yağmur atıştırmaya devam ediyor biz de biraz hızlanalım dedik. Bahçeden çıkarken karşımıza gelen bina Herdford koleji ve yanında gözlerime inanamadım Venedik’te değiliz ki! 🤔 Bu ahlar köprüsünün burada işi ne? 😳

Oxford
Oxford- Herdford Kolej

Oxford
Oxford- Herdford Koleji, Bridge of Sighs(Ahlar Köprüsü)

Aslında adı Herdford- Bridge of Sighs (Ahlar Köprüsü). Evet sanki Venedik’teki ahlar köprüsünü buraya da yapmışlar gibi. Ama birebir aynısı değil tabii ki, sadece Herdford kolejinin iki bölümünü birbirine bağlayan köprü-ara geçit.  Herdford koleji 13. yüzyıldan kalmadır ve bakınız hala sapasağlam. Fotoğrafta karşımıza çıkan ikizlerin kıyafetleri de güzelmiş. Aynı gruplarla çok sık karşılaştığımızdan bazen tanışır gibi selamlaşıyoruz. 😊

Nihayet çok beğendiğim Radcliffe Camera’nın avlusuna Radcliffe Square çıktık. Şu muhteşem yapıya bakınız. Çabuk olmalıyım fotoğraftan bile yağmurun çizgileri görülüyor hız kesmedi aynen devam.

Oxford- Radcliffe Camera
Oxford- Radcliffe Camera

Tavaf eder gibi döndüm bina süper güzel. Venedikli mimar Palladio’ya ait ve onun adıyla anılan palladian stille bu şahaseri yaratan mimar da James Gibbs. Radcliffe Camera Oxford Üniversitesinin bilim kütüphanesidir. Binanın yapım ve bakım finansörü ölümünden sonra yüklüce bir miktar Sterlin miras bırakan zamanın tanınmış doktoru John Radcliffe’dir. Radcliffe Camera halen Bodleian Kütüphanesinin bir okuma odasıdır. Yerin altındaki okuma odalarında 600 bine yakın kitap varmış ve tünellerle Bodleian kütüphanesine geçiliyormuş. Yine bir rehber eşliğinde gezilmesi gerekiyor.

Oxford- Radcliffe Camera
Oxford- Radcliffe Camera

Hızlıca istikametimiz Bakire Meryem Üniversitesi ve Kilisesi yani; University Church of St Mary the Virgin. İlk resmi kaydı 1086 olan cemaat kilisesidir. Oxford Üniversitesi ilk bu binada kurulduğu zamandan 13.yüzyılın başlarına kadar üniversitenin idare binası olarak kullanıldı. Bu arada cemaatte kiliseye gelebiliyordu.

Kilise aynı zamanda daha önce bahsettiğim Kraliçe kanlı Mary’nin bunlar sapkındır diye kazıklara çakıp yaktırdığı Canterbury Başpiskoposu Thomas Cranmer, Londra Piskoposu Nicholas Ridley ve Worcester Piskoposu Hugh Latimer’in yargılandıkları yerdir. 1630’lu yıllara gelindiğinde artık sadece ibadet yeri olarak kullanılmasına karar verilir. Aynı zamanda Worcester Piskoposu ve ilahiyat doktoru olan Thomas Cobham’ın miras bıraktığı kitapları ile de Oxford Üniversitesinin ilk kütüphanesidir. Bana Sagra de familyayı anımsatan kulesine 127 basamağı göze alır da çıkarsanız manzara muhteşemmiş.

Oxford-
Oxford-University Church of St Mary the Virgin

Oxford Üniversitesinin doğuş binası demek daha doğru olabilir.

Çok enteresan dini kuralları var. 17. yüzyıla kadar akademisyenler bekar olmak zorundaydılar evlenemeleri yasaktı. Mevcut 38 kolejin her birinde mutlaka bir şapel-kilise var çünkü kolejler din adamlarının yönetimindeydi. Zaten isimlerine bakınca anlaşılıyor St. George, St. Peter, Maria Magdalena. Çok ilginç bir kolej ismi daha var Corpus Christi latince ‘İsa’nın ölü bedeni’ demektir. 18. yüzyıldan itibaren artık din adamları söz sahibi değiller.

Ayrıca 1200’lü yıllarda tamamen erkek öğrenci kabul ediliyordu. Hatırlarsanız bahsetmiştim burada Jean Austin erken dönemde eğitim alabilmiş sayılı kız çocuklarından biriydi. Victoria dönemine kadar kız çocukları düzenli bir eğitim alamazlardı.

Oxford 1880’ler de kız öğrenci almaya başlamışken Cambridge 1970’lerde ancak alabilmiştir. Oxford’da yoğun baskılar sonucu tamam kız öğrenci alırım, okuturum ama mezun olurken diploma vermem demiştir. Tam 50 yıl yani I. Dünya savaşı sonrasına 1920’lere kadar Oxford kız öğrencilere diploma vermemiştir. Kız öğrencilere diplomalarını Dublin Trinity Koleji yapılan bir protokol sonucu fahri olarak diploma vermiştir. Nihayet 1920’lerde tamam demiş ve Oxford kız öğrencilere diplomalarını kendi adıyla vermiştir.

Oxford ile Cambridge’nin her alanda aralarında ezeli bir rekabet vardır ve hala devam etmekte. Oxford’un 67 nobel ödülü Cambridge’nin 97 nobeli var. Oxford en çok Başbakan çıkaran Üniversitedir. Ama en büyük rekabet kürek yarışlarında demiştik. Cambridge’nin 84 galibiyetine karşılık Oxford’un 80 galibiyeti ile Cambridge burada bir adım öndedir.

Girmişken kiliseyi de gezelim vitrayları güzeldir dedi Sinan rehberimiz. Ama ben Köln’deki Dom Katedralinin vitraylarını görmüş biri olarak çok da beğenemedim. Yine de bir göz atalım derim. Bu salon ve tavanı da çok özelmiş. Tavanda bir özellik göremesem de karşıdaki heykel gurubu çok güzeldi.

University Church of St Mary the Virgin
University Church of St Mary the Virgin

Bence en güzel yeri devasa boyutlu kilise org’unun yeriydi. Orijinali II. Dünya savaşından bir süre sonra çıkarılan bir yangınla yok olmuş. 1986 yılında tanınmış İsviçreli org yapımcısı Metzler şirketi tarafından aslına uygun olarak ve orijinalinden kalan bir iki parça da eklenerek yeniden yapılmış. Ağustos ayında bazı günler özel olarak halk için resital düzenleniyormuş. Foto by Önder Kaplan

University Church of St Mary the Virgin
University Church of St Mary the Virgin

Yine de hatırı kalmasın bir kaç vitray pencere ekleyeyim. 😉

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Dışarı çıktığımızda yağmur hafiflemişti. Şimdi High Street’e yürüyoruz. Boylu boyunca kafelerin olduğu alış veriş caddesi. 

Oxford High Street
Oxford High Street

Aaa kan çekince göz de hemen görüyor.  🙌

Oxford High Street
Oxford High Street- Dentist 😘

İlerde saatli bir kule gördük. 12. yüzyıldan kalma bu kulenin adı Carfax kulesi. Carfax Fransızcadan gelme Carrefull, türkçesi kavşak anlamına geliyor. Yeri de zaten tam Oxford’un merkezindeki en işlek kavşak. Zamanında St. Martin isminde bir kiliseymiş. Ama bugünlere ancak kulesi gelebilmiş. Üzülmeyin 99 tanecik üstelik bizim minareler gibi daracık basamakları çıkınca (kiloluysanız pardon çevreniz genişse 😁 çıkamazmışsınız) yine Oxford’un güzel manzarasını temaşa edebilirsiniz. Bir de yasası var ondan daha yüksek bina yok zira daha yükseğini yapamazsınız yasak. 

Oxford -Carfax kulesi
Oxford -Carfax kulesi ( St. Martin’s Tower)

Çanlara dikkat ediniz çok sevimli iki kukla-Quarterboys diyorlar. Biri çeyrekte diğeri saat başlarında çalıyor, dolayısıyla bir çanı küçük diğer çan büyük. 

Kuleden sağa döndük Oxford’un meşhur caddesi Cornmarket (Mısır Çarşısı) Street’en otobüsümüzün bizi alacağı ilk indiğimiz yere doğru gidiyoruz. Hemen solumuzda kapalı bir dükkan yerinin önünde sokak sanatçısı yine kumdan maymun yapmış. 👏

Oxford- Crownmarket Street
Oxford- Cornmarket Street

Burası markaların çoğunlukta olduğu alışveriş mağazaları ile hareketli ve oldukça da kalabalık olan Cornmarket caddesi demiştim. Yağmur hafifledi ben de birkaç kare alabildim.

Oxford- Crownmarket Street
Oxford- Crownmarket Street
Oxford- Crownmarket Street
Oxford- Crownmarket Street
Oxford- Crownmarket Street
Oxford- Crownmarket Street
Oxford- Crownmarket Street
Oxford- Crownmarket St. ‘ The Randolph Otel’

Evet şimdi bir başka önemli yere geldik evet buluşma yerimiz ama ardında gezilecek bir müze var Ashmolean Müzesi. Henüz müze kelimesinin bilinmediği bir dönemde bu görevi yerine getiren İngiltere’de kurulmuş ve Dünyanın en büyük müzesi. Kökeninde çiftçi olan baba ile oğlunun orijinal buldukları antika eşyaları kiler gibi bir yerde biriktirmeleriyle başlamış. Sonra bir şekilde Elias Ashmole’ye devrediyorlar ve ardında Elias da o sırada Oxford’da okumaktadır, Oxford’a devrediyor ve müze de bu şekilde 1683 yılında kuruluyor ve adını da ondan alıyor. 

Oxford- Ashmolean Müzesi
Oxford- Ashmolean Müzesi

Sinan rehberimiz bakınız size ne göstereceğim dedi ve anlatmaya başladı; Burası Londra’daki British Museum’un küçük bir benzeridir. Dünya’nin her bölgesine ait pek çok değerli ve eşsiz eser burada sergilenmektedir.

Antalya’daki Hadrian Kapısı’nin bronz yazıtının ‘Traiano’ yazan kısmı, Sümela Manastırı’ndan ahşap oyma bir kapı, Efes’ten bir asker mezartaşı, İzmir’den pişmiş topraktan tanrıça figürünü, Bizans İstanbul’undan büyük boy bronz haç, pek çok İznik çinisi örneği gibi pek çok da Anadolu kökenli eseri bu müzede görme şansınız var. Ama en önemli dediğim Fatih Sultan Mehmet’in 3 farklı madalyonunu sizlere göstereyim siz sonra dolaşın dedi.

Oxford- Ashmolean Müzesi- Fatih Sultan Mehmet'in madalyonları
Oxford- Ashmolean Müzesi

Fatih Sultan Mehmet Dünya’nın en güzel şehri olan ‘İstanbul’-Konstantiniyye’yi fethederek Roma/Bizans İmparatorluğu’na karşı tarihi bir zafer kazandı 29 Mayıs 1453’te. Bu büyük zaferinden sonra -Avrupalı çağdaşları gibi- Batılı tarzda resmedileceği madalyonlar yaptırmak ister ve bu sebeple Avrupa krallarından himayeleri altındaki sanatçıları İstanbul’a göndermesini istedi. Erken dönem Rönesans sanatının ünlü isimlerinden Bellini, Ferrera ve Giovanni 1470’lerde bu sebeple İstanbul’a gelerek Fatih’in tablo ve madalyonlarını yaptılar. Daha sonra başka Avrupalı sanatçılar da Fatih’in madalyonlarını yapmışlardır. 

İşte bu madalyonlardan 3 tanesi bunlar. Diğerleri Washington Ulusal Sanat Galerisi ve British Museum gibi önemli koleksiyonlarda sergileniyor. Dedi ve bizi bizimle bıraktı. Biz de gezmeye başladık ama 4 kat hangi birine gideyim de buluşma saatine yetişeyim bilemedim. Siz bana bakmayın video ekleyeyim daha iyi olacak gibi.

Ama önce müze sahibi Elias Ashmole’nin John Riley’in yaptığı yağlı boya tablosunu yakaladım ekleyeyim. Altta tek olan.

Oxford- Ashmolean Müzesi
Oxford- Ashmolean Müzesi

Buyrun kısa bir tur yapalım.

Bu slayt gösterisi için JavaScript gerekir.

Böylece toparlanıp buluşma yerine gittik müzenin diğer yanı yani. Bizden önce gelenler de olmuş.☺️

Oxford- Ashmolean Müzesi
Oxford- Ashmolean Müzesi

Son kez etrafta birşey bulabilirmiyim diye bakınırken Oxford’lu üç güzeli kız yakaladım. En sona ekleyeceğim. 😉

Oxford’u da bitirdik artık otobüsteyiz. Sinan rehberimiz İngiltere’den ayrılmadan önce size bir sürprizim daha var dedi. Sizleri çook ünlü markaların outlet mağazalarına- Bicester köyüne götürüyorum dedi. Aslında hiç işim olmaz üstelik Sterlin paramıza kıyasla en pahalı dövizken. Size yine bir şekilde göstereyim. Ama inanılmaz şekilde alışveriş yapan insanlar vardı ve kıyafetlerinden de marka takip ettikleri belliydi. Bambudan yapılma bu fil ailesi hepsinden çok güzeldi. 

Bicester Village- Outlet Center
Bicester Village- Outlet Center

Bakınız önündeki yazı nedeniyle de çok özeller. Bu ironik filler Güney Hindistan’da yaşıyorlar. Ve yok olmamaları için yardım edin. Bu fil ailesi orman habitatını yok eden lantana camara  bitkisinden yapılmıştır. Ve büyük habitat-yaşam alanı kaybı Asya Fillerini evsiz bırakıp neslini yok etmekte ve son 100 yılda sayılarını %95 oranında azaltmıştır. Yardımlarınızı esirgemeyin. 

Ah işte genç olup Alice gibi düş kurup, harikalar diyarında gezer gibi Oxford’da okumayı kim istemezdi ki…    

Oxford Öğrencileri
Oxford Öğrencileri

Örneğin; bu fotoğraftaki kızlar gibi bir anıtın merdivenlerinde keyifli dost sohbetleri yapmak, hemen yanıbaşındaki kız gibi ders çalışmak, belki de aşık olmak… Dünyanın her yerinden gelen öğrencilerle aynı havayı solumak, okuduğun kolejde orta çağı hissetmek, tarihi binalarla çevrili sokaklarında gezip kafelerinde soluklanıp beş çayı içmek… Hadi ama hayal edin güzel oluyor… 😇

Siz hayal ede durun biz çok sevdiğimiz Oxford ile birlikte İngiltere’yi ardımızda bırakıp geldiğimiz Luton Havalimanından çook geç vakit (oo.25) uzun bir yolculukla Dünya güzeli memleketimize ve İzmir’e (06,15) Sunexpress’le uçalım. Hayli uzun olsa da artık sizi sıkmadığımı biliyorum. 😁 Hepimizin huzurlu ,keyifli, mutlu günleri olsun yeni bir yolculukta buluşuncaya kadar sevgiyle kalın. 💞💞💞

BİRLEŞİK KRALLIK ve İRLANDA-İngiltere-Oxford’ için 17 yanıt

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Twitter resmi

Twitter hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s