Arayı soğutmadan geldim. Apsara dansçıları izlemiş otobüsle Angkor Wat’a doğru gidiyorduk. Tarih hala 6 Ocak 2017. Otobüsten indikten sonra yine ağaçlıklı toprak bir yolda biraz yürüdük. Angkor Wat’ın bu sevimli 👶🏽 yüzle bizi karşılaması çok hoşuma gitti. Bakışın güzelliği, yapraklar sanki tokası gibi durmuş, biberonu 🍼 da yanıbaşında.

Angkor Wat;
Tapınak Şehri anlamındadır. Khmer İmparatoru II. Suryavarman (1112–52) tarafından tam 900 yıl önce inşa edilen ve Budist tanrıları Vishnu’ya adanmış Dünyanın en büyük ve ilk tekil dini yapısı, mühendislik dehası olan muhteşem bir kültürel miras. Ve hala Kamboçya’nın manevi merkezi olmayı sürdürüyor.
Ağaçlar bitip açıklığa çıkınca görüntü inanılmazdı. Bizi karşılayan bu kez yılan Naga ile aslanlardı. İkinci fotoğrafta gördüğünüz upuzun yolu yandaki su kanalları nedeniyle yapılan asırlık köprüden geçerek kat edeceğiz.
Angkor Wat’ın dış duvarına geldik. İçeri adım atacağız heyecanım arttı. Kolay değil yani yüzyıllar öncesi inşa edilen ve Tanrıları (Koruyucu Tanrı) Vishnu’ya adanmış, ülkenin bayrağında bile yer alan dünyanın en büyük ve muhteşem tapınağını göreceğiz.
Belgesellerde çokça izlemiştim ama inanın yakından görecek olmam beni tarifi imkansız duygulara sevk ediyor. Altta görülen fotoğraf Angkor’a dış giriş kapısı ana tapınak girişi değil. Yine de görüldüğü gibi galerilerden oluşmuş. Görsel Önder Kaplan. Teşekkürler hayatım. ❤️

Angkor Wat’ın yönü diğer tapınaklardan farklı olarak batıya dönüktür. Batı da birçok bilim insanın düşüncesine göre ölümün yönüdür. Bunu da şöyle desteklemişler; Tapınaktaki alçak kabartmalarının Hindu cenaze törenlerindeki bir uygulama olan saat yönünün tersine hareketi temsil edercesine işlenmiş. Ayrıca Vishnu’da batı yönü ile ilişkilendirilince Angkor Wat’ın hem tapınak hem de II. Suryavarman’ın için türbe olduğu kabul görmüştür.
Dış duvar denen yer fotoğrafta gördüğünüz gibi galerilerden oluşmuş dolayısıyla birkaç girişi var. Biz sağdan gidip girince karşımıza bu görkemli tapınağın adanmışı -sahibi bile sayılır-8 kollu Vishnu heykeli çıktı. İnsanlar yoğun şekilde tütsü yakıp hediye bırakıyor, dilek diliyorlar. Khmerler için su tanrısal bir kıymetti öyle ki, o dönemlerde bu Vishnu heykelinin tepesinden akan suları kutsaldır diyerek tapınağın dışına akıtırlar, insanlar da kutsal kabul ettikleri bu su ile yıkanırlardı.

Bizde fotoğraf çekip soldan devamla dışarı çıktık. Manzara yine muhteşem ve yol uzun görünüyor ama sadece 400 metreymiş.😁 Sağdaki ilk fotoğrafta görülen yapının aynısı karşısında da vardı yani simetrik iki taneydiler. Genelde kütüphane deniyor ama bilgilendirme yeri desem daha doğru olacak. Tapınağa gelenler tapınakta nasıl dolaşıp ibadet edecekleri ile ilgili prosedürü öğreniyorlarmış. Fotoğrafa tıklayınca büyüyor.
Ali İhsan rehberimiz burada fotoğraf çekiniz, gün batımını da buradan alacağımız için farkı görürsünüz dedi. Ben hemen harekete geçtim tabii. Her iki yönden de çektim 5 kubbenin birlikte görüntüsü muhteşem. Günbatımı’ndaki manzarayı hayal edemiyorum. İkinci karedeki hanım çok hoştu kadraja dahil ettim sanırım Angkor Wat avucumun içinde pozuydu. 😉
Burada oyalanırken de bilgileri almaya başladık. Ankor Wat’ın yapımı II. Suryavarman İmparatorluğunun fetret dönemidir. Zira Tonle Seap gölünün alt kısmında yaşayan Cham’larla savaşlar devam etmektedir. Tam 30 yıl sürer bu arada II. Suryavarman Hindu dinine inandığı için tapınağı ona göre inşa ettirir. Ancak bitirmek için ömrü vefa etmez ölür.
II. Suryavarman ölünce yerine geçen VII. Jayavarman Champan’ları yener, ülkesini eski şaşaalı dönemine yükseltir. Bu arada din olarak da Budizm’i kabul edince Angkor Wat Tapınağını kendi inancına (Budizm) göre tamamlatır. Neticede Angkor Wat’ın yapımı toplamda 50 seneyi buluyor.
Angkor Wat’a ana kapıdan mozole olarak yapıldığı için giremiyoruz zaten tahtalarla çevirmişler. O zaman ben de kapının kabartmalarını ilk Asparayı paylaşayım.
Angkor Wat da 3 katmanlı bir yapıdır. Bu üç katman daha önce bahsetmem lazımdı Lotus çiçeğini ifade ediyor. Ortadaki büyük sivri kule de lotusun tomurcuğunu temsil ediyor. İlk kat için basamakları çıkıyoruz. Dünyadaki en fazla işlenmiş bas rölyefler buradadır ve toplam alanı 1000 m² yi bulur. Bu kısım rölyeflerde II. Suryavarman dönemi ve Hinduizm işlenmiş. Rehberimiz özellikle burayı çekin Hint destanı Ramayana’dan özellikle Krishna’nın mitolojik savaşlarından bahseden sahneler var dedi. O kadar kalabalık ki birkaç rölyef ancak çekebildim.Hoş yılların yıpranmışlığı ile parlayan rölyeflere vuran ışık yansıması da görüntülememi engelledi… Bir de saatlerce durup selfi çekiyorlar. 😞
Anlatmaya devamla; Angkor Wat ayrıca mimari yapısı ile de ünlüdür. 65 metre yüksekliğindeki kulesiyle kabul gören mühendislik bilgilerine ters düşen bir mimariye sahip. Zira belirgin bir temeli yok buna rağmen kendi halkı olan Khmerlerden bile daha fazla yaşadı ve hala yaşıyor. Yani inanılmaz bir mühendislik dehası.
Kulelerin yapımında kullanılan kum taşları zaten tonlarca ağırlıkta. İç katları için şekil verilmesi ve işlemesi çok kolay laterit blokları kullanmışlar ama onların da kum taşlarından kalır yeri yok neredeyse aynı ağırlıktalar. Kısaca Angkor Wat gevşek bir kumda inşa edildiği halde bu kadar ağırlığa rağmen neden batmıyor? İşte mühendislik harikası burada başlıyor.
İnsanlar Siem Reap nehrinden Angkor Wata kadar gelip onu da çevreleyen 5 km çapında 195 metre genişliğinde kanal kazdılar. Bu dev kanala hatırlayalım*Baray* diyorlardı, su kütlesini de yağmur sularını biriktirerek elde etmişlerdi. Angkor Watın dört bir tarafını çevreleyen bu kanal veya hendekler iki milyon metre küp su tutabiliyor. Peki bu su kütlesi tapınağı nasıl destekliyor?
Angkor Wat’ın altındaki kuru kum tapınağı ayakta tutmak için destek veremez çökmesine sebep olur diyen günümüz mühendisleri: Eklenen suyun kum tanelerini birbirine yapıştırarak yumuşak zemini beton kadar sert yaptığını ve böylece milyonlarca ton ağırlığı taşıyabildiğini düşünüyorlar. Kısaca yağmur yağdığında hendekteki su toprağa sızarak toprağı sertleştirince çökmesini önlemiş dolayısıyla tapınağında zemine gömülmesini engellemiş oluyor. Zamana göre müthiş bir zeka…
Siem Reap nehrinden insanların açtığı bu kanallar Angkor Wat’ın dört bir yanını çevreler demiştik. Kanalların ya da hendeklerin açılış sebeplerinden bir diğeri de şu; Tapınaklar, vahşi hayvan dolu bir orman ve her yere kol atan kökleri ile devasa büyüklükteki spunk ağaçları ile kaplı bu yerde kurulmuştu. Kökleri hızla yayılan bu spunk ağaçlarının tohumları da uçup çevreye çok yayılırsa tapınaklara, vahşi hayvanlar da insanlara zarar verir endişesi ile açılmıştır ve o nedenle de genişliği 195 metredir.
Gezmeye devamla buradaki galerilerde Hinduizm heykel ve rölyefleri göreceğiz demiştik. Galerilere girip çıktıkça çoğunun içinin boş olduğunu gördük. Taylandlılar zamanından beri yağmalandığını, sökülüp tarihi eser olarak satıldığını öğrendik. Bir çoğunun yerine çakmaları yapılmış.🤷♀️
Birçok galerinin içi boş ama yine de duvarları rölyeflerle dolu, hiç boş duvar yok gibi. Galeri koridorunu çekerken aniden bu kırmızılı hanım çıktı sanki özel olarak çekim gibi. Müsaade etti silmedim. Birinde de Buda’ya ibadet yeri vardı. Tütsü yakanlar…
Bu katta 4 elementi (hava, su, toprak, ateş) ifade eden 4 havuz var. Üst düzey kişilerin kullandığı biliniyor. Bomboş bir alan olunca dikkatim hemen kenarında oturan turuncu giysili Budist rahibe kaydı. Ama fotoğrafı büyütürseniz havuz da görülüyor. İnananlar önce belirli bir ücreti daha doğrusu yardımı kutuya atıyorlar. Sonra rahip kırmızı renkli örgü şans bilekliğini takarken bir sürü şey mırıldanıyor sanırım mantra söylüyor, ardından elindeki tüylü fırçayı yanındaki su dolu tasa sokup insanları onunla ıslatıp kutsuyor. Görelim…
Evet artık ikinci kata çıktık ve manzara… Devasa bir kule eteklerinde oturanların yanı sıra yine güzel bir model şanslıyım. 🧿🧿🧿
Anlatıya devam. Gördüğümüz bu kubbeler toplam 5 tanedir, dışardan daha iyi görünüyordu elbette. Hepsi Meru dağını simgeler ve biz şu anda Meru dağının eteklerindeyiz. Meru dağı aynı Türkiyemizdeki Olimpos dağı gibi tanrı ve tanrıçaların yaşadığı yerdir.
Meru’dağından aşağı indikçe sıra dağlar vardır sonra nereye ulaşılır? Evet denize. İşte ilk gelişteki su dolu kanallar da onların denizi, okyanusudur. Buradaki en yüksek ortadaki kubbe 65 metreye ulaşır. Fotoğraf koyalım daha iyi anlaşılır. Sağı ve solu ile köşe bir kubbe, tepesindeki kapının kenarlarında bile apsara rölyefleri görülüyor süslemesi olmayan tek taş yok.
Evet şimdi fotoğrafa bakınız en tepede kulelerde tanrı heykelleri vardır ve tanrıya giden yol meşakkatlidir, zordur. Dimdik çıkan merdivenlere dikkat edin sırf o nedenle basamaklar çok sığ ve dar yapılmıştır. Tabii o dönemde sadece seçilmiş din adamları tepeye çıkıp tanrı heykellerinin yanında ibadet etme şansına sahip oluyorlardı. Çok düşen olduğu için diğer tarafta özel basamaklar yapılmış. Biz çıkmadık, gurbet ellerde bize aksiyon gerekmez dedik. 😁

Üç galeri olarak inşa edilmiştir demiştik. Aslında bir tane daha vardır dedi rehberimiz; Ve insanın çıkması en güç olan galeridir. Orada Tanrı vardır… İnsan ilk önce kendini, nefsini terbiye eder ondan sonra yukarı çıkar. Doğru söze… 👏👏👏
Angkor Wat apsaralarıyla da ünlüdür.
Her biri eşsiz güzelliktedir ve birbirlerine de benzemezler. Sayıları 200 kadar olan apsaraların saç modelleri de farklı, farklıdır. Gerçekten de ben bile çekerken aynıdır diye atladıklarımı rehberimizin ikazı ile sonra dönüp birkaç tane daha çektim.
Artık dönüş zamanı geldi 3. kata da çıkmadığımıza göre aşağı inelim. Haydi hep beraber aşağıdaki kapıdan çıkacağız. Gördüğünüz gibi her duvar işlemeli.
İlk girişte gördüğümüz ağaçlıklı yere çıktık. Yolda gelen Budist rahiplerle selamlaştık ve Günbatımı’nı çekmek için bekliyoruz.
Yavaş yavaş gün batmak üzere ışığın güzelliğine bakınız, ben bir o yana bir bu yana koştururken elbette değişti. Ama olsun tüm koşturmalarıma değdi doğrusu… Angkor Wat en çok fotoğrafı çekilen ve izlenen bir tapınak olmasına rağmen hiçbir şey bu muhteşem tapınağı yerinde görmekle bir tutulamaz.
Peki yüzyıllarca terk edilmiş ormanın bu kadar sarıp sarmaladığı tapınaklar özellikle Angkor Wat nasıl gün yüzüne çıkmış. Aslında hiç terk edilmemiş. Khmer yerlileri ve keşişler tarafından biliniyormuş. Hatta deniyor ki, Cham’larla savaş, Siyamlıların saldırıları derken ülke zayıf düşer. Angkor’unda kuşatılması ile bu kez başkentlerini Phnom Penh’e o zamanki adı Lövek’e taşınırlar. Böylece Angkor kaderine terk edilir… Ta ki XVI. Yüzyılda ormanda ava çıkan bir Kamboçya kralı tarafından keşfedilinceye kadar. Üstelik o dönemlerde tüm şubeler altın kaplamaymış. Hayret nasıl bırakmışlar hem de altın.🤔😉
Ama tüm dünya Angkor’un varlığını 1858 yılında Fransız doğa bilimci Henri Mouhot’un yazdığı günlüklerinden öğrendi. Mouhot Mısır Piramitleri ile mukayese etmiş, hatta mutlaka bir batılı yapmıştır demiş. Ama yine de Angkor’daki muhteşem kalıntılar mutlaka görülmelidir diyerek Angkor’u popüler yapmıştır.
Rehberimiz artık çıkışı maymunlar kapısından yapacağız çantalara, eldeki paketlere dikkat edin maymunlar kapabilir dedi. Aynen çıkışta deneme yapıp elindeki fıstık paketini göstermesiyle maymunun kapması bir oldu. Şirin şey.
Bu güzel Günbatımı ile Angkor Wat’a elveda diyoruz. Rehberimiz Ali İhsan otele gitmek istemeyenleri barlar sokağına bırakacağız deyince bu kez hadi biz de gidelim dedik. Kapkaç’ın olduğu hiç tekin bir yer olmayan sokağa adım attık. Ben fotoğraf makinamı çantadan çıkaramadığım gibi etraftaki insanlardan da hayli tedirgin olduk.
Etraf hayli gürültülü ve bir o kadar da kalabalıktı. İnsanlar sokakta yemeye alışkın olduklarından dükkanlar haricinde seyyar satıcılardan da alış veriş yapıyorlardı. İnanılmaz şekilde leblebi çekirdek yer gibi böcek yiyorlardı. Bir ikisini Önder’ciğim çekmiş ekleyeceğim. Bir kız da erkek arkadaşının tüm ısrarlarına rağmen kavrulmuş akrep 🦂 yiyemedi. Ayol hatır için çiğ akrep bile yenir dedik anlamadı ama gülüp ucundan ısırdı. 🤣🤣🤣
Kısa bir tur sonrası tuk tukla yaptığımız pazarlık sonrası 5 dolara 💸 biz de otele döndük. Yarınki rotamız Tonle Sap gölünde görüşünceye kadar sağlık ve sevgiyle kalınız. 💞💞💞
Çiğ akrebe kadar her şey güzeldi. 😶 En korktuğum böcek. Alev abla😘 seyahat sağlık ve yaşamın hep güzel olsun. Sevgiler.
BeğenLiked by 1 kişi
Çiğ değil çifte kavrulmuş canım yaaa. 😉 çok teşekkür ederim hepimizin yaşamı güzel olsun. Sevgiler bizden…🥰
BeğenLiked by 1 kişi
Anlatım zaten hep su gibi, fotoğraflara yine bayıldımmm, tablo gibiler😘😘
BeğenLiked by 1 kişi
Teşekkür ederim Aylin’cim güzel yorumunla yine mutlu ettin. 🥰💞
BeğenLiked by 1 kişi
😘🖤♥️
BeğenLiked by 1 kişi
Tekrar merhaba Alev Hanım, her şeyi keyifle okudum, takip ettim, emeğinize sağlık. Angkor Wat gerçekten muhteşem bir yapı, Apsara baş rölyeflere bayıldım. Yapının mühendislik hikayesi ise çok ilginç, size belki saçma gelecek ama bazen her şeyin önceden keşfedildiğini, şimdi ise bunların farkına varıldığını düşünüyorum. O dik merdivenleri çıkıp orada ibadet edenlerin başı göğe mi eriyor ki böyle aksiyonları yapıyorlar? Leblebi çekirdek gibi yenen böceklere gelince, akrep burcuyum ama ben hem bunları hem de merdivenleri almayayım. Gerçi salyangoz yemeyi severim, (Belki de diğer geçmiş hayatımda Fransız biriydim) ama mecbur kalmadıkça çok bacaklılar tercihim olmaz diye düşünüyorum. Bu arada Önder Bey bunlardan belki tatmıştır diye düşünüyorum 🙂 Çok keyifle okudum, Aylin Hanımın dediği gibi yazı su misali akıp bitti. Selam ve sevgilerimle…
BeğenLiked by 1 kişi
Merhaba Gürcan Bey; Geç cevap için kusura bakmayın nasıl olmuşsa benim için değerli yorumunuzu okundu olarak atlamışım. 🤦♀️ Merak edip araştırınca fark ettim. Çok haklısınız tarih eskidikçe o zamana uymayan harikalar ortaya çıkıyor. Bence de keşfedilenlerin farkına anca varılıyor. Evet, Angkor Wat’ın en güzel yanı Apsara’lardı. Anladığım kadarı ile insanoğlu eski tarihlerden beri yüksekte olmayı her zaman ayrıcalık diğer insanlara hükmetme üstünlüğü olarak görmüşler hala öğle değil mi? Önder de ben de öyle böcek vs şeyleri denemeyi hiç düşünmedik ama Önder Midye dolmaya bayılır ben tavasını anca yerim.😁 Yazılar okununca güzel oluyor. Tekrar teşekkür ederim selam ve sevgiler bizden.
BeğenLiked by 1 kişi
Valla kusura bakılacak hiç bir şey yok, zaten bir kaç gündür kulağınızı çınlatıyorum. Discovery channel da Angkor Wat ile ilgili yapılan araştırmalar anlatılıyordu, ben sanki görmüşüm gibi izledim. Sağ olun zihnimizde güzel bir etki yaratmışsınız. Bu arada midye dolma o kadar az yedim ki anlatamam. Elif de aksine çok sever, Erdek’te çok yermiş. Midye tavaya gelince onu eskiden yapardım, Cevizli askeri kampı o zamanlar denizin yanındaydı ve oraya her gidişimde kayalardan kocaman midyeleri çıkarır ve üşenmeden torbalarla eve taşırdım. Tabii banliyö treniyle Feneryolu’na on istasyon geldikten sonra. Onları ayıklar, bira, un ve yumurtadan yaptığım bir karışıma bulayıp tavaya atar ve güzelce kızartırdım. Esas çileyi ve eziyeti ben çeksem de eve gelen arkadaşlarla bira ve midye muhabbeti çok güzel olurdu. Şimdi Marmara’da midye yemek tehlikeli, üstelik Cevizli askeri kampı da artık denize iki yüz metre uzak, önünden sahil yolu geçiyor. Şimdi canım çekmedi desem yalan olur. Ayrıca bazı yazıları gözden geçirip eklemeler yapıyorum, yani yeni değiller, sizi yanıltmasın. Selam ve sevgilerimle…
BeğenLiked by 1 kişi
Discovery channel da Angkor Wat’ı ben de izledim. Lidar araştırmadan bahsetti. 👍 Bakınız bir midye bile o güzel anıları canlandırdı. Ben de Önder’eErdek anılarımı anlatır tarlalardan karpuzları nasıl yediğimizi, askeri kampın çadır hayatını unutamadığımı söylerim. Yazıyı tekrar okudum demek istemedim güncellediğinizi anladım, zaten daha önce de yorum yazmıştım. Artık ben de Durmuş Amca’yı unutmam. Selam ve sevgiler Elif Hanıma da…
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Alev Abla yine çok özenli, keyifli bir gezi paylaşımı, ellerinize sağlık ❤ ❤
BeğenLiked by 1 kişi
Sevgili Aydek çok teşekkür ederim canım Sevgiler…🥰
BeğenLiked by 1 kişi
Gitmiş kadar olduk emeğinize sağlık ve yine okuması çok keyifliydi.
BeğenLiked by 1 kişi
Değerli yorumunuza çok teşekkür ederim.
BeğenLiked by 1 kişi
Ovv o çubuktaki akrep görüntüsü amanın!😅😬
Siem Reap Angkor Wat çok görmek istediğim bir coğrafya, insan uzaktan bile hayran oluyor. Yaşaması başka olmalı. Elinize sağlık, iyi ki paylaştınız.💎
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederim. Beğenmenize sevindim. Gerçekten görülmesi gereken yerler…🥰
BeğenLiked by 1 kişi
Bazı yerlerin büyülü olduğunu ve bulunduğunuz bu yerin sadece bu güzel fotoğraflara bakarak bile büyük bir enerjik güç aktardığını düşünüyorum.
BeğenLiked by 1 kişi
Büyüyü aktarabildiysem ne mutlu bana. Güzel yorumunuzla mutlu oldum teşekkür ederim. 😊
BeğenLiked by 1 kişi
Anilarim canlandi. Eliize saglik
BeğenLiked by 1 kişi
Vielen Dank für diesen wundervollen Reisebericht und die fantastischen Fotos aus einem weit entfernten Land. Ich habe Kambodscha noch nie besucht, darum war es für mich sehr interessant, diesen Artikel zu lesen. Ich glaube nicht, dass ich einen gebratenen Skorpion gegessen hätte…
BeğenBeğen
Vielen Dank für Ihren wertvollen Kommentar, Entschuldigung für die späte Antwort.
BeğenLiked by 1 kişi
☀️🌺
BeğenLiked by 1 kişi
Gözlerine, ellerine ve yüreğine sağlık..Yazıya dökmek harika.
Herşey unutuluyor yoksa.
Sevgiler💕💐
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederim Ayşen‘cim haklısın yazıya dökmezsek unutuluyor. Sevgiler💞💞
BeğenBeğen