KAMBOÇYA-4

Phnom Penh

Merhabalar; Bugün Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh’deyiz tarih 28 Ocak 2017. İki buçuk milyon nüfusla kötü talihini yenip yeniden yaşamaya başlayan, gün geçtikçe turizm geliriyle durumunu düzelten bir başkent. 15. yüzyılda Angkor’u terk edip Srei Chhor eyaletinde inşa edilen başkent burada sadece 1 yıl yerleşik kalabilmiş. Yağışların sebep olduğu seller büyük yıkım yaratınca bu kez dört nehrin birleştiği ve bir kavşak meydana getirdiği yerde Chaktomuk Nehri kıyısında (şimdiki yeri) yeniden inşa edilmiş yıl 1434. Bu dört nehir; Chaktomuk, Mekong, Tonle Sap ve Bassac nehirleridir. Çok sonraları 1920’li yıllarda Fransızlar tarafından daha da geliştirilmiş ve *Asya’nın İncisi* olarak adlandırılmış.

Phnom Penh’in adı da bu dört nehirden dolayı o zamanlarda dört yüzlü şehir anlamına gelen Krong Chaktomuk (Chaturmukha) olarak bilinirmiş. Şimdiki adını şehrin hemen merkezindeki 27 metre yüksekliğinde el yapımı bir tepeye inşa edilmiş olan Wat Phnom Daun Penh’den almış. İşte burada gerçek ve güzel bir hikaye var. 😁💃💃💃

Bu dört nehre yakın bir tepede evi olan çok zengin ve yaşlı *Penh* adında bir kadın yaşarmış. Yıl 1372 Muson yağmurlarının çokça yağdığı bir dönemde nehir taşmış etraf sular altında kalmış… Penh Hanım nehir kenarına inmiş bakmış büyükçe bir ağaç suyla sürükleniyor. Bu ağaç sadece o yörede yetişen ve inşaatta kullanılan kıymetli bir ağaçmış. Tam Penh’in önünden geçerken kıyıya takılıp kalıyor. Penh Hanım tek başına ağaçı kenara çekemeyince komşularından yardım ister ve ağacı hep birlikte kıyıya alırlar. Bu çok kıymetli ağacın çamurunu temizlemeye başlarlar. Bir de ne görsünler! Ağacın kovuğunda dallarla çevrili bronzdan yapılmış dört küçük Buda heykeli. Hemen alıp Penh’in evine getirirler. Artık bu kutsal heykelciklere tapınmak için bir yer lazımdır. Phen geçici bir süre için hemen evinin yanındaki yere bir ahşap kulübe yapar. Ardından komşularıyla birlikte tapınak inşa etmek için odun kesmeye başlarlar. Ve evet yüksek bir tepe yapar, üzerine de ağaç sütunlu tapınağı inşa ederler. O gün için *Wat Phnom Daun Penh* olan tapınağın adı günümüze *Wat Phnom* olarak gelmiştir. İşte Kamboçya’nın başkenti Phnom Penh de adını bu tapınaktan almıştır.

Phnom Penh’i panoramik gezmedik onun için size sadece otel odasının penceresinden bir görüntü paylaşacağım. En azından nehir kenarındaki yerleşim hakkında bir fikir verir.

Kamboçya- Başkent Phnom Penh
Kamboçya- Başkent Phnom Penh

Bugün önce Kamboçya’nın tarihinde kara bir leke olarak kalan Pol Pot dönemi Kızıl Khmer’lerin mirası olan ölüm tarlalarına gidiyoruz. Aslında önce Kraliyet sarayını gezdik ama bizim keyfimiz kaçtı gördüklerimizden çok etkilendik. En azından sizin kaçmasın diye önce ölüm tarlalarındaki trajediyi işleyip sonra şıkır, şıkır parlayan altın sarayla bitireyim istedim. Hadi buyrun.

Önce bir hatırlatma yapayım; Kamboçya 17.Yüzyılda krallarından zulüm gören Vietnamlılara kapılarını açıp buraya gelebilirsiniz demişti. Ve 60 yıl boyunca o kadar çok Vietnamlı gelir ki, yerel güç olan Khmerleri ve krallarını ülkeden kovarlar. Ve ardından da Vietnam hükümeti kurulur. Bu 17. Yüzyılda başlarına gelen bir durumdu diye anlatmıştım. 

  Tam 400 yıl sonra 1975 yılında iktidarı ele geçiren Kızıl Khemer’ler sadece ülke içinde vahşet yapmazlar, aynı zamanda bir dönem atalarına ait olan Güney Vietnam, Saygon ve Mekong bölgesini (ki gerçekten de Khemer’lere aitti) tekrar kendi toprakları olarak geri istiyordu. Hem içerde savaşıyorlar hem de Vietnam’a savaş ilan ediyorlardı. 10 yıl süren bu savaş Kamboçya-Vietnam savaşı olarak bilinir. Biraz açmam lazım.

 Pol Pot ve Kızıl Khmerler;

       Gerçek adı Saloth Sar olan Pol Pot’un kökeni Çin-Khmer. Radyo teknikeri olarak eğitim almak amacıyla burslu olarak bir grup öğrenci ile Fransa’ya yollanıyor. 1949 -53 yılları. Genelde Fransa Komünist Partisinin etkisinde kalıp okumayı es geçince sınavlarda başarısız oluyor ve sen işe yaramazsın diye Kamboçya’ya geri yollanıyor. Okuduğu okula öğretmen olarak atanıyor ve 1962 yılına kadar Kamboçya Komünist Partisinde önemi olmayan bir üye olarak geri planda kalıyor.

       1962 yılına gelindiğinde de Hükümet sol partilerin seçime girmesini engellemek için liderlerini tutuklar üyeleri yakalama emri çıkarır. Pol Pot da arananlar listesindedir ve Kuzey Vietnam’a kaçıp oradaki komünistlerle iş birliği yapar. Kısaca Kamboçya parti şefi gibi ortaya çıkar ve 1968 yılında yeni palazlanmaya başlayan Kızıl Khmer gerilla ordusunda Kral Sihanouk’a karşı ayaklanmaları başlatır.

       Yıl 1970 olmuştur bildik bir sahne, ABD’nin verdiği destek ile askeri darbe olur ve Sihanouk devrilir. Bu sefer Sihanouk askeri darbeye karşılık Pol Pol yani Kızıl Khmerlerle ittifak kurunca iç savaş başlar. 4 yıl boyunca ABD uçakları Kızıl Khmer’e lojistik destek veriyorum Kuzey Vietnamlıları kovacağım diyerek işgal ettiği Kamboçya’nın doğusuna tonlarca bomba yağdırdı ve binlerce çiftçiyi öldürdü. Tüm bu olaylar 1973 yılında Kızıl Khmer’rin güçlenmesine yardım etmiş oldu. 1975 yılına gelindiğinde Kızıl Khmerler iç savaşı bitirir Pol Pot askeri idareyi devirir Başbakan olur. Ama işte Kamboçya’nın yaşayacağı kötü kader henüz bitmemiştir. Pol Pot hazmedemediği onur meselesi yaptığı Fransa’daki başarısızlığının hıncını almak üzeredir. Gezerek anlatayım.

       Otobüsümüze bindik aşağı yukarı Phnom Pehn den 20 km kadar uzakta yemyeşil bir alanda indik. Geldiğimiz yer Choeung Ek Pol Pot’un kanlı eylemlerinin delili * Ölüm Tarlaları* adı verilen yer. Çok güzel bir anıt mezar *Memorial Stupa* yapmışlar.

      Ayakkabılarınızı çıkarıp anıttan içeri giriyorsunuz. Doğrusu etkilenmemek mümkün değil. Tam 17 katlı cam vitrin içinde kafataslarını cinsiyet ve azınlık gruplarına göre sınıflamışlar genelde kafalarda çatlaklar görülüyor. Yanlarında çene kemikleri ve dişler… Hemen çıktım. Yan tabelalarda * Lütfen, Soykırımcı Pol Pot rejimi altında katledilen milyonlarca insana saygı gösterir misiniz? * yazıyor.

Soy kırım ve Ölüm Tarlaları;

      Pol Pot 1975 yılına gelindiğinde Başbakan olmuştu. Tam 3 ay sonra ülkeyi tek adam olarak idare etmeye başlar. Kavgası kapitalizmle izlenimi verse de çok farklı bir idare şekli geliştirmiş ülkenin adını da Demokratik Kamboçya Cumhuriyeti yapmıştır. Yüklendiği vizyon *sınıfsız bir tarım topluluğu* yaratmak onun için de temiz bir sayfa açar gibi yapacakları için *sıfır yıl*ilan etmişti…

      Ruh hastası Pol Pot önce tüm yabancıları sınır dışı etmiş 2,5 milyon insanı pirinç tarlalarına sürmüş. Paranoyası artan Pol Pot kendine rakip olabileceğini düşündüğü çalışma arkadaşlarını dahi öldürmüş. Tarlaya yolladığı insanlardan çalışmak istemeyenleri öldürmüş. Aklınıza gelen gelmeyen herşeye yasak getirmiş… Düşünebiliyor musunuz? Bisikletlere bile el konuyor, okullar hastaneler tüm işletmeler kapatılıyor. Din ve para yasaklanıyor. Ana, babalık kaldırılıyor tüm çocuklar hükümetin emrinde. Gençler cemaatlerin elinde zorla askere alınıyor yine zorla evlendiriliyorlar. İnanılmaz ama arabaları bile eritip kova yapmışlar.

      Kısaca gözünün üstünde kaşın var bahanesiyle kendi halkının çoğunu işkence ile öldürmüş… İşkenceyle öldürme sebebi kurşun harcamamak zira çok pahalı ve bulmak zor… Eli kalem tutan, okumuş herkesten iğrendiğini *kara cahil* insanların daha kolay yönetildiğini söyleyen Pol Pot okullarda kapitalist eğitim veriliyor diye okulları kapamış öğretmenleri de öldürtmüştü. Günlük yemek yok, iki günlük bir kutu pirinç ile beslenme bozukluğu yaşanıyor birçok insan ve çocuk iyi beslenemediği için ölüyor.

      Duyduklarımıza inanmakta zorlanıyorduk. Neden dünya duymamıştı. Çünkü ülkenin dış dünya ile bağlantısını kesmişti. Hatırlarım gazetelerden okuduklarımız yabancı basından alıntılardı ki, onlarda güvenilir kaynaklardan diye yazarlardı bu kadar net bilgiler yoktu.

      Daha sonra göreceğimiz (S-21 hapishanesi) şimdiki adı Tuol Sleng Müzesinde 1975-78 yılları arasında iskence görmüş yirmi binin üzerinde insanın son geldiği yer bu meyve bahçeleri olmuş. Verilen rakamlar tahmini belki de çok daha fazlası vardır deniyor. İkinci fotoğrafta kullanılan işkence aletleri.

     Ölüm tarlalarının 1980 yılında keşfi Pol Pot rejimi sırasında yaşanan vahşetin dış Dünya’ya yansıyan ilk kanıtları olmuştu. Her taraf toplu mezar olduğu için tahta bir yol yapmışlar öyle dolaşıyorsunuz. Rehber anlattıkça kendi halkına bu kadar işkenceyi nasıl yaptığına şaşıyoruz ve işte en vahşi yaratık insandır sözü yerini buluyor. Alttaki fotoğraflarda görülen ağaçlara bakınız ilki öldürülen ailelerin çocukları hatta bebeklerini ilerde intikam almasınlar diye bu ağaça kafalarını vura, vura öldürmüşler. 😭 Yazarken bile kötü oluyorum. Şimdi ziyaret eden insanlar bileklikler takarak onları anıyor ağacı da süslüyorlar. İkinci ağacı insanların çığlıkları duyulmasın diye hoparlör bağlayıp müzik yayını yapmak için kullanmışlar… Tahta çitle çevrili yerde 450 kişilik toplu mezar yeridir yazıyor. Ve yorumsuz, toplanan kemikler ve dişleri. 

      Görülesi bir yer değil belki ama yakın tarihte yaşananları görerek yerinde dinlemenin etkisi çok farklı inanın. Duygularınızı engelleyemediğiniz anlar oluyor. Öyle ki, ta içinizden bir şeyler ister istemez sessizce isyan etmenize sebep oluyor. 😡 Rahmet okuyup çıkıyoruz. Yolumuz bu kez Phnom Pehn’deki (S-21 hapishanesi) şimdiki adı Tuol Sleng Müzesine.

Tuol Sleng Soykırım Müzesi;

      Şehrin merkezinde bir lise düşünün hem göz önünde hem de gizli bir işkencehane. Kod adı da S-21. Okula doğru yürürken cadde ortasında kendi halinde oynayan iki çocuk gördüm az önce öğrendiklerimle içim parçalandı. İki kardeş oyuncaklarıyla oynuyor. Rehberimizin anlatımıyla; Bu olaylar bittiğinde Phnom Pehn’de kurulan 120 adet yetimhaneden sadece 2 tanesi gerçekten çocukların yararına çalışırken diğerleri maalesef kaçırma veya çalıştırma bahanesiyle alınıp bu sanayileşmiş sektöre pazarlanıyorlar. 😤 Sokaklarda böyle birçok çocuk göreceksiniz dilendiriliyor sakın ola para vermeyin dedi. 😢

Kamboçya- Phnom Penh
Kamboçya- Phnom Penh-

       Okula daha doğrusu müzeye giriş kısmında bu pano vardı. 1979 yılında Tuleng Hapishanesinden kurtulan dört çocuğun fotoğrafı.

Kamboçya- Phnom Penh-Tuol Sleng Soykırım Müzesi
Kamboçya- Phnom Penh-Tuol Sleng Soykırım Müzesi

      Ve Tuol Sleng karşımızda daha bahçedeyken bile ne göreceğiz diye düşünüyorsunuz. Sadece 3 yılda 1975-78 yaşananlara inanmakta zorlanıyoruz.  

      Mahkumlar buraya getiriliyor 24 saat içinde işkence görüyor sonra yeni bir yere nakledeceğiz diye kandırılıyorlar. Aksi halde ağlayıp bağırırlarsa çevreden duyulur. Ardından da gördüğümüz ölüm tarlalarına her sabah işçi götürüyoruz diyerek kapalı arabalarla taşınıyorlar. İyi de bu gizlilik, korku neden?

      Dünya basınına bir şekilde yansırsa Vietnam ülkeyi hemen işgal edermiş. Korkunun ecele faydası yok Pol Pot efendi eninde sonunda Vietnamlılar tepene çöktüler ormana oradan da Çin’e zor kaçtın. Olayları iyi hatırlıyorum çünkü Ankara’da Atatürk Sanatoryum Eğitim ve Araştırma Hastanesinde çalışıyordum yıl 1979.

      Devam edelim. 1978 yılında Vietnam Kızıl Khmer’lerin yoğun sınır saldırılarına karşı Kamboçya’yı tümüyle işgal etmeye karar verir. İşte tam bir yıl sonra 1979 Ocak ayına gelindiğinde Vietnam Phnom Phen’i işgal eder. Ve Pol Pot kaçar Kızıl Khmerler de dağlara çekilir. Fotoğraflı anlatıma devam edelim.

      İlk kare müze önünde birkaç mezar, üç adet küp, tam çekmemişim ama üstünde de kale direği yerde de bir mahkum heykeli var. Mahkum eğer bayılmışsa ayılsın diye kale direğinden baş aşağı sallandırıp alttaki dışkı dolu küpe yarı beline kadar sokuluyormuş. 😞 İkinci kare tek kişilik hücre duvarda eskizi yapılmış tablo var. O tabloları da bu çizimleri sayesinde hayatta kalmış iki kişi çizmiş. Son karede ölüme gideceklerin tecrit hücreleri. Burada yatacak yer yok dimdik ayakta durmak zorundalar, işte bu da bir işkence çeşidi…

      Müzede gördüklerimiz vahşetin izleri. Üst düzey yöneticilerin ve ailelerin kafatasları, ölenlerin fotoğrafları. Dışarda bahçede de birkaçının mezarı var demiştim. İçim daraldı bahçeye çıktım. 

      Müze’den çıkışta kenar bir yere stant kuran * Survivor* olduğunu ilan eden bir Kamboçyalı ile karşılaşıyoruz. Hikayesi çok acı. Hala nasıl ve neden hayatta kaldım bilemiyorum diyor. Yaşadıklarını kitap yazarak anlatmış. 

      Kısaca öğrendiklerimiz; 1933 doğumlu Bou Meng hayatta kalan 7 kişiden biri. Her türlü makinenin tamirinden anlıyor. Kızıl Khmerler onu önce başka yerlerde çalıştırıyorlar sonra merkezdeki kamplarda…Özellikle de daktilo tamirini biliyor. Mahkumlara itiraflarını daktiloda yazdırdıkları için çabuk bozuluyor Mey (okunuyor) amca hemen tamir ediyormuş.

       Buna rağmen yine de sebepsiz onu da S-21 e alıyorlar iki hafta işkence görüyor artık ölsem dediği günler geçiriyor sonunda evet ajanım diyor. Daktilo tamiri hayatını yine kurtarıyor ve ölmüyor. Hiç sevinemiyorum zira eşim burada işkence ile çocuklarım açlıktan öldü. Ben de şimdi yaşadıklarımı yazmamın bir görev olduğunu düşündüğüm için kitap haline getirdim diyor. Ama çığlıklar her gece kafasında, yaşadığı işkenceler rüyalarında ona eşlik etmeye devam ediyormuş… Fotoğrafını izin isteyip çekiyor veda ediyoruz.

Kamboçya- Phnom Penh-Tuol Sleng Soykırım Müzesi
Kamboçya- Phnom Penh-Tuol Sleng Soykırım Müzesi- Survivor *Bou Meng*

      S-21 i arkamızda bırakıp yüzümüzü aydınlatacak altın renkli şıkır, şıkır Royal Palace- Kraliyet Sarayına çeviriyoruz. Saray günümüzde Kral  Norodom Sihanouk ve Kraliçe Akka-Mohesey Norodom Monineath’ın yaşamını sürdürdüğü yer… Saray 1866 yılında şimdiki Kral Sihanouk’un büyük babası Kral Preah Bat Norodom tarafından yaptırılmış. Elbette Fransız sömürgesi oldukları dönemde Fransızların göz boyaması…

      Sarayın yerinin seçimi özel bir kurul tarafından yapılmış. Kurul eski şehrin yerini uygun görmüş. Zira tanrı soyundan gelen ve tanrıların vasıtasıyla ülkeyi yönetecek olan kralın yaşadığı yer onun cenneti olmalıydı. Kurulda kimler varmış bakalım; Bakanlar ve astrologlar. 😉 Ama gerçekten cennet gibi bir yer…

Kamboçya- Phnom Phen Royal Palace
Kamboçya- Phnom Phen Royal Palace Kraliyet Sarayı

Bir iki yönden daha fotoğraf ekleyeyim gerçekten çok güzel. Kraliyet sarayının ve diğer yapıların hepsi gezilemiyor. Kraliyet sarayının en görkemlileri olan taht odasını kapıdan görüyorsunuz ama fotoğraf çekmek yasak. Sarayın 60 metre yüksekliğindeki kulesinde görülen dört yüzlü Brahman’ın yüzü. Sarayın çevresindeki diğer yapılar genelde devlet daireleri, Kraliyet hazine binası, yabancı devletlerden gelen hediyelerin sergilendiği yapılar ile birkaç tapınak. Bahçe dizaynı Fransızlardan örneklenmiş. Sarayın alınlık kısmı ile kabul salonunun alınlıkları çok güzel.

Sarayın kuzey kısmında Gümüş Pagoda veya Zümrüt Buhda Pagodası diye adlandırılan basamakları İtalyan mermeri tabanı gümüş plaka olup göremediğimiz pagoda yer alıyor… Alt ilk karede çan kulesi gibi olan da Stupa’nın arkasına bakarsanız yekpare duvar, duvarda da freskler var.

      Bu duvardaki fresklerde Hint destanı Ramayanadan bölümler işlenmiş. Güney Doğu Asya’daki en uzun ve büyük duvar freskleriymiş. Son fotoğrafı Önder’cim panoramik almış. Çok da güzel olmuş teşekkürler hayatım. Fresklerin uzunluğu 642 metre eni 3 metreymiş ve 40 Kamboçyalı sanatçı tarafından yapılmış. 

      Şaşırtıcı bir şekilde Pol Pot ne saraya ne de Pagodaya zarar vermemiş. Saraya ilk sahibinin Kral Norodom anıtı ile veda edelim. Anıtı da Fransa Kralı III. Napolyon armağan etmiş 1875.

Kamboçya- Phnom Phen- Royal Palace
Kamboçya- Phnom Phen- Royal Palace Kral Norodom heykeli

      Kamboçya’ya, Başkent Phnom Phen’e elveda demeden önce son söz yazmalıyım.

      Peki savaş bitti Pol Pot kaçtı. Yaşananlar yanına kar kalacak mıydı? Evet kaldı bile. Adam 17 yıl Tayland’da yine bildiğini okumaya devam etti en sonunda 1998 yılında 73 yaşındayken Uluslararası bir mahkemede yargılanacağı kararı çıkıp tutuklandıktan iki gün sonra eşi tarafında ölü bulundu doğruysa kalp krizi dediler. Birleşmiş Milletler destekli bir mahkeme, yalnızca bir avuç Kızıl Kmer liderini insanlığa karşı suçlardan ömür boyu hapse mahkum etti. 

       Ve peki Kamboçya özgür oldu mu? Hayır yine özgür olamadı. Bu kez Birleşmiş Milletlerin gözetiminde yeni bir dönem başlar. Geçici olarak kurulan kukla hükümet 1991 yılına kadar hüküm sürer. Ancak 1991 yılından sonra özgür ve bağımsız bir Kamboçya’dan bahsedebiliyoruz. Yani 1430’lu yıllardan bu yana yaklaşık 700 yıldır yaşananlarla günümüze kadar gelen bir İmparatorluğun hazin sonu da gelmiş oluyor… Elveda Kamboçya tarihinde sahip olduğun tüm güzelliklerinin yanında kötü anılara da sahip olman kaderinmiş. Güzel günlerin olsun diliyorum.

       Bizler de daha önce bahsettiğim gibi akşam uçağı ile Vietnam’a dönüyoruz. Buraya kadar sabırla takip ettiğiniz için minnettarım.

       Hep beraber daha güzel günlere ve başka yazılarımda buluşuncaya kadar esenlikle sevgiyle kalınız. 💞💞💞

KAMBOÇYA-4’ için 4 yanıt

  • Merhaba Alev Hanım, elinize emeğinize sağlık. Okurken sanki nazi Almanya’sı zamanındaki gaz odalarını ve insanlık dramını okuyormuş gibi oldum. İsimler ve devletler farklı ama yapılanlar hep aynı, sonuçta işkence ve ölüm. Üstelik her şey güç kazanma ve paranoyaklıkla ilişkili. kendi adıma S21’i ve ölüm tarlalarını gezmek istemezdim. İnsanların çektikleri acıyı ve yaşadıkları eziyetleri anlıyorum hissediyorum demek bile hiçbir şey ifade etmiyor, gerçekten kaldıramıyorum. Çalışmayı çok güzel kurgulamışsınız, çok beğendim, kelimeler, cümleler duygular en tepelerde akıp gitti. Sonunda kraliyet sarayını görmek bile beni etkilemedi desem yalan olmaz. Kolay gelsin, selam ve sevgilerimle…

    Liked by 2 people

    • Merhaba Gürcan Bey; Bence de yaşananlar güç uğruna psikopat yöneticilerin insanlara yaşattıkları. Elbette yaşamadıktan sonra anlıyorum hissediyorum demek pek doğru değil. Siyaseten yapılan yanlışların nelere mal olduğu ortada. Kral Sihanouk diğer parti liderlerini öldürtmeseydi bu adam ortaya çıksa da liderlik yapamayacaktı ve belki de bunlar yaşanmayacaktı. Nasıl yumuşatarak yazarım diye çok zorlandığımı itiraf ediyorum. Değerli yorumunuz için çok teşekkür ederim. Selam ve sevgiler bizden.

      Liked by 2 people

  • Che cosa si può dire ? La follia senza limiti non può lasciarci indifferenti . Se la lettura ci fa male stare lì l’inenarribile inferno sulla Terra. Quel povero uomo sopravvissuto… La popolazione avrea trovato un po’ di pace , spero . Grazie del servizio tanto accurato . Il paese è bello . Ciao

    Liked by 2 people

Bir Cevap Yazın

Aşağıya bilgilerinizi girin veya oturum açmak için bir simgeye tıklayın:

WordPress.com Logosu

WordPress.com hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Facebook fotoğrafı

Facebook hesabınızı kullanarak yorum yapıyorsunuz. Çıkış  Yap /  Değiştir )

Connecting to %s