BİRLEŞİK KRALLIK ve İRLANDA-İngiltere-Manchester City

Merhabalar; Güzel İskoçya’yı geride bırakalı bir buçuk saat oldu. Yeniden Birleşik Krallık topraklarındayız ve tarih hala 04-Ağustos- 2019 yolumuz devamla önce Manchester sonra Liverpool’a doğru. Kulağımız rehberimiz Sinan Ercan’da. Bugün beyler günü olacak zira ⚽️⚽️⚽️ futbol konuşup bir de stadyum göreceğiz (Ben de futbolu severim❤️💛) evet Manchester United F.C ‘nin Old Trafford Stadyumu. Ama gezemeyeceğiz zira günler öncesinden bilet alınıp geziliyor ama Sir Alex Ferguson Standı vardı hediyelik forma vs. isterseniz alırsınız dedi. Alex Ferguson kendisi eski futbolcudur ve Manchester United’i zafere koşturan adamdır. Hava yağdı yağacak ama güzel, otobüsten inip doğruca alış-verişe gidenlere katılmadan önce bir iki fotoğraf.

1-IMG_1009
Manchester United Stadyumu

Çok güzel bir posterdi ben de paylaşayım istedim.

3-IMG_4553

Stadyum girişinde Ferguson’un heykeline bakan bu üçlü The United Trinity-ayrılmaz üçlü  bazen de Holy Trinity-kutsal üçlü diye anılırlar. 1968 de Avrupa kupasını🏆 kazanan ilk İngiliz takımının mimarları. Baştaki George Best, ortada Denis Law ve sağda Bobby Charlton.

2-IMG_1001
Manchester United Trinity * George Best-Denis Law-Bobby Charlton*

Mola bitti yola koyulduk Manchester’a gelmek üzereyiz. Biraz bilgi aktarımı yapayım. Manchester’i sadece futbol ile tanımak olmamalı. Birleşik krallığın 500.000 nüfuslu ekonomik yönden zengin üçüncü şehri diyorlar. Şehirde Victoria mimarisi etkileyici bir görsellik sergiliyor yani ben o kırmızı tuğlalı evlere bayılıyorum. Tam ortaçağ manzarası birazdan (Princess Street) buradan başlayarak şehri dolaşacağız  şu güzelliğe bakınız.

4-IMG_1010
Manchester City – Princess Street

     Manchester’ı bin yıl önce Romalılar kurmuştur ve Londra’dan kuzeye doğru çıkan yol üzerindeki önemli askeri garnizonlarından bir tanesidir. Manchester adı nerden geliyor derseniz diyen rehberimize kulak verelim; 🤩 Manchester’in ortasından akan Irwell nehri var kıyısında da hafif bir tepe. Romalılar ilk şehir kaleyi bu tepeye kurmuşlar ve memeye benzetmiş olmalılar ki, memeli anlamına gelen mammaldan mama castroom demişler. Castroom da kale demektir dolayısıyla mammal castroom  -memeye benzer kale demektir. Zamanla İngilizce Castle-kale’den Chester’a dönünce mama castroom’da zamanımızdaki Manchester’a dönüşmüş. O yüzden İngiltere’de Chester ile biten birçok şehir veya yer ismi vardır. Mesela Winchester, Leicester ve Lanchester gibi.

     Manchester City Tekstil sanayi yönünden hayli gelişmiş bu yönden de Birleşik Krallığın önemli üçüncü şehri olmuştur. Manchester’in tekstil merkezi olmasının bir de hikayesi var, hikayeleri severim bilirsiniz. Tudor döneminde yani erken dönemde Britanyalılar giysilerinde yünlü kumaşlar kullanırlar pamuklu kumaş bilmezlerdi ve yörede de çok az yetişirdi. Pamuklu kumaşla tanışmaları II. Charles dönemindedir. Charles’ın annesi Fransız olan Maria’dır. Charles babası ihanetten yargılanıp idam edilip krallığa ara verilince annesiyle önce İskoçya’ya sonra Fransa’ya kaçarlar ve Charles’ta Paris’teki sarayda büyür. Fransızların zarafetini, giyimlerindeki güzel kumaşları görerek büyüyünce haliyle Maria ile oğlu Charles yünlü her şeyi köylü işi bunlar deyip beğenmezler. 🤨 O dönem Avrupalılarda daha ince olan pamuklu kumaş kullanıyordu.

     Charles Babasının katillerini bulup cezalandırdıktan sonra II.Charles olarak tahta geçip 1670’lerde  👑 Kral olarak İngiltere’ye dönünce de sarayda bir pamuklu kumaş modası eser. İşte bu dönemde az da olsa pamuk üreten yer Manchester’dır. Pamuk kıymete binince de Manchester City tam bir pamuklu tekstil 👗👕üretim yeri olarak değer kazanır. Konuya ileri satırlarımda yine değineceğim biraz fotoğraflı gidelim. Turist güzergahı belli 😁 Princess street ten başlıyoruz Canal street ten geçiyoruz bu bölgeye Gay Village deniyor ve evet eşcinsellerin yoğun olduğu, barlarıyla da öne çıkan bir semt. Önce yolda neler var bakalım. Sonra çok özel ve de güzel bir bahçeye Sackville Gardens’a gidiyoruz. 

5-IMG_1011
Manchester- Canal Street-Gay Village

Madem kanal caddesinden geçiyoruz kanal fotoğrafı koymadan geçmeyelim. Bu kanal kapakları açılıyor ve ticari tekne ya da yüzer ev gibi ufak çaplı taşıtlara geçit veriyor.  

6-IMG_4611

7-IMG_4609
Manchester- Canal Street-Gay Village

Bölgeyi iyice belli edecek bir kare.

8-IMG_4610
Manchester- Canal Street-Gay bar

Bu çift kanal kapaklarını kendileri açıp geçtiler.

20-IMG_1035
Manchester- Canal Street-Gay Village

     Yukarda bahsetmiştim Manchester tekstil sanayi yönünden zengin bir şehir. Sanayi devrimi sırasında bu ürünlerin Avrupa, Amerika kısaca tüm dünyaya pazarlanması gerek. Bunu da ancak deniz yoluyla yapması lazım ama Manchester’da deniz yok. 🤷‍♀️ Ürünler 1830’lardan beri yakınlardaki kömür madenlerinden kömürleri şehre kolayca getirebilmek için yapılan küçük bir su kanalı ( fotoğrafını gördüğünüz kanallar) ve ardından demiryolu ile en yakındaki liman Liverpool’a gidiyor oradan gemilere yüklenip dünyaya satılıyordu. Bu ticaret şekli hem zaman kaybına hem de Liverpool’a liman parası ödenmesi vs nedeniyle astarı yüzünden pahalıya mal oluyordu… 

9-IMG_1016
Manchester- Canal Street-Gay Village

     Kent konseyi çok büyük bir proje hazırlıyor. 1800’lerin sonunda Liverpool yakınlarındaki Mersey halicinden Manchester’a kadar tam 60 km uzunluğunda insan eliyle yapılmış büyük bir kanal açılıyor *Mancherster gemi kanalı* ardından hemen bir de liman inşa ediliyor. Böylece gemiler 🛳 Mersey’den kanala giriyor. Manchester limanına kadar gelip ürünleri yüklüyor, tekrar geri gidip Liverpool’a hiç uğramadan ürünlerini dünyaya pazarlıyor. Manchester bu sayede İngiltere’nin ekonomisinde söz sahibi üçüncü kent ve bir kanal sayesinde üçüncü büyük limanına da sahip olmuş oluyor. 👏👏👏

     Bir saptama yapalım. II. Dünya savaşı geldiğinde Almanlar İngiltere’yi 1940-44 yılları arasında yoğun bir şekilde bombalamıştır. Bu dönem *The blitz* diye adlandırılır… En çok Londra bombalanmışsa da Manchester’da hatırı sayılır şekilde bombalanmış. İşte bu savaş yıllarında az bir zaman değil tam koca dört yıl tüm tekstil fabrikaları, araba, lastik fabrikaları ufak değişikliklerle kumaş üretmek yerine savaş sanayiine dönüşüp askeri mühimmat üretimine geçmiştir. 

     Sackville Gardens bahçesine geldik. Haydi sizleri biraz tarih biraz hüzün ama yine de yemyeşil ağaçların altında ortamın keyfini çıkarmaya davet ediyorum… Anlatacak çok şey var, var da sizleri sıkmadan özetleyeyim.

Sackville Gardens; Evet Gay Village’in tam kalbinde Manchester Üniversitesine yakın yemyeşil hayli büyük ve güzel ağaçların olduğu İngiltere ve Galler’in en güzel parkı olarak 2006 yılında yeşil bayrak ile ödüllendirilmiş bir park. 2008 yılında bölge halkı ve gönüllüler tarafında kurulan Gönüllüler grubunun özverili çalışmalarıyla her türlü finansal işleri yürütülüyormuş. İlk girişte bu güzel kalp süslü kaidede yükselen dikit, sembol her ne dersek diyelim; 1993 Dünya AİDS Günü’nde dikilen * The Beacon of Hope-Hayat Ağacı*dır. 

10-IMG_4614
Manchester- Sackville Gardens-The Beacon of Hope

Bu çok özel ağaç iki kalp benzeri kaide üstünde yükseliyor, renkli mozaik HIV’den etkilenen insanların çeşitliliği anlamında, ağaç sütundaki kalpler Aids’ten kaybedilen hayatları temsil ediyor. Basamak ve rampa, engeli ortadan kaldırıyor ve bu sütun ağaç aynı zamanda bir çeşit anma ve tefekkür yeri. Bahçeye doğru yolda 3 tane yine kalbe benzeyen taştan oturulabilir bloklar var onlar da doğum, yaşam yani gençlik ve yaşlılığı temsil ediyormuş. 

11-IMG_1027
Manchester-Sackville Gardens

       Bahçenin en önem arz eden konusuna geldik… Alan TURİNG (1912-1954) II. Dünya Savaşının kazanımının mimarı sayılabilen bir matematikçi.

15-IMG_1026
Manchester- Sackville Gardens

     Almanların icadı Enigma müthiş özel bir şifreleme makinasıdır. Tüm gün uğraşıp şifreyi çözüyorsunuz ertesi günü şifre kendini yenilediği için bir gün boyunca yaptığınız çözümlemeler boşa gidiyor ve tekrardan şifreyi kırmak için uğraşıyorsunuz. Turing kod kırıcı bilim grubu içinde tek matematikçidir. Tek başına çalışarak olayı çözüyor. Grup arkadaşları biz çözdük sen değil diye dışlasalar da Turing; sizden farklıyım, her bir mesajın şifresini her gün her dakika anında kıracak bir makine tasarlıyorum der ve yapar, sonra da arkadaşlarına *demek ki, Enigma’yı çözmek için Almanca bilmeye gerek yokmuş*der.

     Şifrenin çözümünden habersiz olan Almanların günlük hareketlerini, filolarının yerini saptayarak hem İngilizlerin yenilmesini hem de binlerce insanın ölmesini engellemiş olur. Hatta yapılan hesaplamalarla II. Dünya savaşını bir yıl daha kısaltmış ve yaklaşık iki milyon insanın da hayatını kurtarmış olduğu söylenir. Ben filmini iki kere izlemiştim tavsiye ederim. Merak edenler buradan filme ulaşabilirler.  

     Evet Alan Turing çok büyük bir kahramandır. Kıymeti bilindi mi? Hayır. Çünkü hükümet burada çalışanlara çok büyük 50 yıllık gizlilik anlaşması imzalattı. II. Dünya Savaşı bittiğinde de bu nedenle Turing’in başarısından kimsenin haberi olmadı.

Alan Turing heykeli heykeltıraş Glyn Hughes tarafından titiz bir şekilde giyinen elinde yarısı yenmiş bir elma ile sıradan bir insan gibi betimlenmiş ve 2001 yılında ölümünün 89. yılında bu parka dikilmiştir.

14-IMG_4619
Manchester-AlanTuring-Sackville Gardens

     Alan Turing savaş sonrası Manchester’e geldi. Manchester Üniversitesinde zamanın en büyük kompüteri Manchester Mark I üzerinde çalıştı. Evet bu parkta heykelinin olma sebebi eş cinsel olmasıydı. Ve daha önceki yazımda Oscar Vilde’dan bahsederken anlatmış o yıllardan 1960 yılına kadar eş cinsellik tedavi edilmesi ve cezalandırılması gereken hastalıklı bir suç olarak görülüyordu demiştim. Turing’in de genç bir sevgilisi var. Bir gün Turing’in ofisinde hırsızlık oluyor ama Turing polise bildirmiyor. Bir şekilde polis şefinin haberi olunca da olayı geçiştirmeye çalışıyor. Polis şefi işin peşini bırakmıyor ofisteki genç sevgiliyi sıkıştırıp itiraf ettiriyor ve eşcinseldir beni istismar etti ama ben çalmadım kendisi verdi diyor. Turing hapse gireceğini bile bile kendini savunmuyor. Turing’e ceza için iki seçenek sunuluyor ya hapislik ya da hormon tedavisi. Turing hapse girmek istemiyor çünkü bitirmesi gereken çalışmaları vardır. İstemese de hormon tedavisini kabul ediyor.

 Tedavi süreci çok zor geçiyor, ilaçlar ağır geliyor. Bir sabah hizmetçisi tarafından yatağında elinde ısırılmış bir elma ile ölü bulunuyor. Araştırmalar sonucu elmaya siyanür enjekte edip hayatına son verdiği anlaşılıyor. Daha sonra Britanya’da eşcinsel hareketler başlayınca Turing bu cesaretli itirafından dolayı öncü isim olarak kabul ediliyor ve heykeli buraya dikiliyor. 

12-IMG_1017
Manchester- Sackville Gardens

Parkta bir de konuşma köşesi vardı. 

16-IMG_4618

Bu güzel bahçeye veda ediyoruz. Son bir not; Ancak ölümünden sonra Turing’e hak ettiği değer verilmiş. Manchester’da bir yola ve üstündeki köprüye, Manchester Üniversitesinde bir bölüme Alan Turing’in adı verilmiş. Ayrıca geçen ay yani bu 2019 Haziran ayında İngiltere merkez bankası bir açıklama yaparak 2021 de tedavüle girecek olan 50 Poundların üzerinde Alan Turing’in resimleri olacak demiş.

17-IMG_1021
Manchester- Sackville Gardens

Hemen sağından tekrar Canal Street’ten devam ediyoruz.

18-IMG_4621
Manchester City-Gay Village

Rehberimiz Sinan Ercan’ın peşinden bakalım nereleri göreceğiz.

19-IMG_1033
Manchester City

Chorlton street’i geçip devam ediyoruz yolun bittiği yerde karşımıza çok güzel bir bina çıktı Manchester Jewish Museum-Yahudi müzesi. 1874 yılında buraya ispanya ve Portekiz’den gelen Yahudi tüccarların kurduğu bir Sinagog. Şimdilerde restore ediliyor sonra ibadete de devam edeceklermiş.

21-IMG_1042yahudi müzesi
Manchester City-Manchester Jewish Museum-Yahudi Müzesi

Müze denince aklıma kütüphane geldi göremedik ama yazmadan olmaz. Manchester Shuttle kütüphanesi. Almanyalı olan Karl Marx 1840’larda Londra’ya gelir ömrünün sonuna kadar burada yaşar ve yine burada ölür. Ve yine Friedrich Engels’da Almandır. Manchester’da çiftlikleri vardır Engels de burada çalışmaktadır. Karl Marx ve Friedrich Engels daha önceden tanışıyorlar. Birlikte Manchester Shuttle kütüphanesinde (eski bir manastırdır) çokça vakit geçiriyorlar. Kütüphanenin bir köşesinde oturup fikir teatisinde bulunuyorlar ve komünist manifesto burada yazılıyor yıl 1848. Dolayısıyla Manchester bir yandan kapitalizmin en meşhur gelişmiş şehri diğer yandan işçi emek ve hakları mücadelesinin tohumlarının atıldığı, komünist manifestonun yazıldığı şehir olma özelliğini de taşımış oluyor. Günümüzde Shuttle kütüphanesindeki köşeleri aynı şekilde muhafaza edilmekteymiş. Pazar gününde olduğumuzdan kapalıydı. Ayrıca Marx’ın Sackville Gardens’daki talking statue’de konuşma yaptığıda bilinir.

22-IMG_1058
Manchester City

      Şehri gezmeye devamla dümdüz gidince Portland st. çıktık. çevreden manzaralar.

23-IMG_1044
Manchester City

24-IMG_1045
Manchester City

Karşımıza güzel bir havuzlu meydan çıktı, bu güzel meydanın adı Piccadlliy tam bir dinlenme buluşma yeri. Bildik fıskiyeli havuzu ve elbette Kraliçeleri Victoria’nın eteğinin dibinde yenen öğlen atışmaları ile manzara hoşumuza gitti.

25-IMG_1050
Manchester City- Piccadilly Meydanı- Victoria Monument

Bu yemek standlarının sonundaki yeri bir Türk işletiyordu topluca ayaküstü yemeğimizi orada yedik.

26-IMG_1052
Manchester City-Piccadlliy Meydanı

Bir grup müzisyen çalıyor öndeki adam ritmik hareketlerle kendince dans ediyordu.🕺🕺

27-IMG_1055
Manchester City-Piccadlliy Meydanı

Bizim yaylı tambura hem şekil hem de ses olarak benzettim adını öğrenemedik. Arayan bulurmuş dedim 😁😁  Efendim adı *Kora*  büyük bir su kabağı ikiye bölünerek yapılmış bölünen gövdesinin ortası iyi ses versin diye inek derisiyle kaplanmış boyun kısmı yani sapı uzun sert ağaçtan 21 telli  Batı Afrika kökenli bir çalgı. Sesi benim benzettiğim gibi Ud ve Harp-arp benzeri eğer çok telli olarak ritmli çalınırsa daha çok flamenko gitara benziyormuş.

28-IMG_1057

Manchester City tarihte talihsiz bir de olaya şahit olmuştur. Kısaca değinmek gerekirse; Waterloo savaşları bitmiştir Napolyon tehdidi de kalmayınca Britanya ordunun bir kısmını terhis ediyor. Binlerce asker işsiz kalacağına ucuz ücretle fabrikalarda çalışmaya başlıyor. Neticesinde çok ciddi toplumsal huzursuzluk başlıyor. Üstüne bir de dışardan mısır ithali yasaklanınca ve bir takım siyasi haklar verilmeyince; Ağustos 1819 yılında Saint Peter meydanında 60-70 bin kişi olduğu tahmin edilen halk çoluk, çocuk protestoya başlıyor. İngilizler çok sert tepki verip süvari alayını kılıçlarla topluluk üstüne yürütüyor neticede 15 kişi ölüyor binlerce de yaralı. Bu talihsiz olaya Waterloo savaşın anısına ironik bir şekilde Peterloo deniyor.

29-IMG_1062
Manchester City

30-IMG_1065
Manchester City

Primark devasa bir alış-veriş merkezi. Bu cadde de marka dükkanların olduğu yer. Alttaki fotoğraf çok ilginç kadın bir karga ile konuşuyordu ama karganın umurunda olmadığı belliydi. 😂😂😂

31-IMG_1068
Manchester City-Piccadlliy Meydanı çevresi

Japon ya da Koreli hep karıştırırım bu kızcağız da adınızı ya da istediğiniz bir sevgi sözcüğünü kendi harfleriyle yazıyor para kazanma derdinde.  Japonca- Alev * 火炎 * korece- *불꽃 * yazılıyor hangi dilin alfabesi bir de siz bakın belki bilirsiniz. 😁 Tüyo mu? Resmin içinde 😉

32-IMG_1071
Manchester City-Sokak sanatçısı

Ara sokaklara fazlaca giremedik hem zaman kısıtlıydı hem de burası İngiltere her daim yağışlı evet ıslanmadık ama yağmur başladı.

34-IMG_1090
Manchester City

     Ayrıca Manchester City de bir kaç saatlik program dahilindeydi saat de geç oldu geceleme de Liverpool’da olunca Manchester maceramız bu kadar oldu. Bizden bir şehir gibiydi hiç yabancılık çekmedik sevdik. Yine de ara sokaktan sizlere güzel bir Mural ile Liverpool’da görüşmek üzere diyor Manchester City’e de elveda diyorum. 👋👋👋

33-IMG_4646

Sevgiyle, sağlıkla evde kalın benimle gezin 😉 riske girmeyin. 💞💞💞