Mekong Deltası
My Tho;
Sabah erken saatte Vietnam’ın bir başka doğa harikası olan Mekong Deltasını gezmek için deltanın büyük limanı My Tho’ya gitmek üzere otobüsümüze bindik. Tarih 30 Ocak 2017 My Tho’da bizi bekleyen tekneye binerek harika bir nehir turuna çıktık. Mekong Nehri tam bir çamur renginde önce fotoğrafını görünüz sonra sebebini yazayım.

Her şeyden önce burası bir delta ve çook geniş Mekong nehrinin 9 koldan Güney Çin denizine döküldüğü yer. Ayrıca bölge muson yağmurları alıyor, çamur gibi akması doğal bir durumdur. Evet Mekong nehri bölge için hayati önem taşır. Himalayalardan doğar, 4350 km uzunluğu ile Asya’nın 7. En büyük nehridir ve deltası da 39.000 m²’lik yüzölçümü olan çok geniş bir bölgeyi kaplar… Bu kadar geniş bir deltada birçok da ada var. Bölge biyo çeşitliliği ile de Vietnam’ın yaşam damarı sayılır.
Mekong nehri dokuz koldan denize döküldüğü için Vietnam dilinde * dokuz ejder nehri* anlamına gelen Mekong demişler. Dolayısıyla deltaya da * Dokuz Ejder deltası * deniyor.
İşte fotoğrafta gördüğünüz 20 kişilik motor ile Mekong Nehrinin Tien kolunda gidiyoruz. Önce bir arı çiftliğine uğrayıp ne içmiş olabiliriz?(bilemediniz arı sütü değil) 😁 bal(lı) çayı içtik. Tarifini hemen yazayım; bir miktar bal+polen+ misket limon sıkılıyor üstüne de sıcak suyu katın çayınız hazır. 🐝 Arıları bilmediğimiz bir cins, zira insanı sokmuyor, rehberimiz peteği eline aldı getirdi. Balları da çok akışkandı sulu gibiydi. Yine de aldık, tadı fena sayılmaz…
Sonra yine motorla coconat candy- Hindistan cevizi şekerlemesi yapılan bir imalathaneyi gezdik. Görüntü fotoğraflarda. Hindistan cevizi, zencefil ve karamel karışımından yapılma şekeri tattık. Hijyen mi? O ne ki! 🤔 Amaan sonunda ölüm yok ya dedik ve kağıtlara sarılmış şekerlemelerin tadına baktık. 🤦♀️ Üstüne üstlük bir de kocaman bir naylon bidon içinde 🐍🐍 yılanları bile görülen yılanlı likörü de içtik. 🥳 Bu yazımı okuduğunuza göre hala yaşıyoruz yani sorun yok. 😅
Arka bahçeye doğru yürüdük meyve bahçesi gibi bir yerdeyiz. Egzotik bitkilerle dolu bahçenin sonuna doğru bir köprüden geçtik. Karşımıza turistik bir yer çıktı. Binanın arka bahçesine doğru gidince birden bu güzellikler çıktı.
Ayy bu ne güzel at arabası böylee… Süslümü süslü ve çok güzel boyanmış harika. Kenardaki yazılar hoşgeldiniz demekmiş. Meğer bu turistik at arabalı destinasyonla köyü ve yaşamları izleme olacağı bulacakmışız. Yürüsek fotoğraf adına daha güzeldi bence… 😏
Bu güzel at arabaları ile 5-10 dakikalık bir mesafe ile köyün içinden geçerek yeniden nehir kenarına gidiyoruz. Haydi bakalım bindik bir alamete gidiyoz… İyi bir yere. 😁
Yemyeşil bir köy, tek katlı bahçeli evler. Yolda araba yok sadece bizim faytonlar ve motorsikletler. Tek tük insan var öğle sıcağı etkiliyor galiba. Fotoğraftaki adamlar bu sıcakta likör içiyor gibi bize şerefe yaptılar. Olamazlar mı? 😉 Görünürde evin kadınları da yok. Ama etraf derli toplu temiz.😇
Köyün bir yerinde faytonlardan indik. Yine güzel yeşillikler içindeki bahçede mola verdik. Yerel meyvelerden ikram ettiler bir yandan da müzik başladı. Meyveleri yedik, yörenin ezgilerini dinledik. Hazırladıkları CD leri satışa sundular sonra yola devam edelim. Köylerin arasından nehrin kolları geçiyor demiştim. Bu küçük kollarda yerel kayıklarla gezeceğiz.
Rüyalarımın Mekong Nehir gezisini yapmaya gidiyoruz. Palmiyelerin, tropikal bitkilerin koridor yaptığı o bulanık suda yerel kayık 🚣♀️ Sampan’a binip gezmek ve fotoğraflamak. Benim için inanılmaz bir hayaldi, güzelliklerdendi ve öyle de oldu. İlk fotoğrafta görülebilir çok yüksek bir yerden aşağı inip sampanlara dört kişi bindik. Tabii öncesi herkes birbirinin fotoğrafını çekti. Hadi birlikte gezelim. Bakınız… Ben mest oldum… Bu küçük nehir kolları aynı zamanda köyde yaşayanların ulaşım yolları. Onların arabası yok sampan’ları 🚣♀️ var. Güzel mi? güzel, güzel 😉
Hayal gibi geçti keşke daha uzun olsaydı. Yolda gördüğümüz sampanlarda evlerine dönen, eşi ve çocuğu ile meyve vs. satmaya çıkmış kadınlar var. Evet her yerde olduğu gibi genelde kadınlar. 💪 Küçük nehir gezimiz sonunda bizi geri götürecek tekneye kadar getirdi. Teknemiz göründü. Güzel bir aile de karşı kayıkta var.
Herkes acıktı. Ali İhsan rehberimiz harika bir yere götüreceğim az sabır dedi. Karşı kıyıda yerel bir restorana gidiyoruz. Bilirsiniz yeme, içme paylaşmayı sevmem ama çok enteresan balık sunumları ve pirinçten yapılmış balon görünümlü bu özel tatlıyı sunmadan olmazdı.
Mekong nehrinden tutulan yayın balığı adı *Catfish* yani kedi balığı, benziyor gibi. 😁Bir garson kız geldi pirinç nişastasından yaptıkları kağıtları önce ıslattı sonra içine önce kıvırcık yaprağı sonra balıktan koydu dolma gibi sarıp nasıl yenilir gösterdi. Çok sevdiğimi söyleyemem. Ama balon tatlısı (adını unuttum) harikaydı. Yemekten sonra etrafı gezeyim dedim her taraf çamur deryası olunca vazgeçtim. Fotoğraf adına da bir şey yoktu.
Bugün de bitti otelimize gidiyoruz. Otele gitmek için Vietnamın 4. büyük şehri olan Can Tho’ya hareket ediyoruz. Sanırım 70 km kadar ve 1.5 saatte varırız. Yarın sular üzerinde kurulmuş Cai Rang pazarına gideceğiz. Etraf hep pirinç tarlası.
Yol üstünde hani bizim kamyoncuların uğradığı ya da köy kahvelerimiz gibi yerler var. Ve bu yerlerin harika bir özelliği var. Küçücük masaları var ama sandalye göremezsiniz her taraf hamak. Evet yan yana sıra sıra. Otobüsten çekemedim yolda da durmadık ama kötü de olsa bir fikir versin diye ekleyeceğim. 🤦♀️🤷♀️
Vietnamda yarın son günümüz. Bugün az da olsa Vietnam halkının yaşamlarına dahil olduk. Şimdi yolumuz Can Tho eyaleti.
Can Tho;
Dün geç vakit ulaştığımız Can Tho’da akşam yemeğimizi yerel bir lokantada yedik. Güzel bir sabaha uyanıp erkenden yola çıktık. Tarih 31 Ocak 2017. Ve gezi motoruna binmek için Can Tho limanına geldik. Liman ve çevresi çok güzel. Her taraf çiçek içinde, etraf muz ağacı dolu. Can Tho bölgenin en büyük şehridir. Sanayi şehri de denebilir ve Cai Rang yüzer çarşı en büyük gelir kaynağıdır. Şehir içi moderndir ama nehir kenarı da tam bir tablo misali görüntüye sahiptir. Görelim…
Fotoğrafta görünen vapur mahalle aralarına giremiyor. 😁😁 Üstelik biz pazara gidiyoruz bire bir alış veriş yapacağız, o nedenle yine 20 kişilik motora biniyoruz.

Cai Rang Floathing marketi bakalım Bangkok’ta gördüklerimiz gibi mi?… 10 dakika kadar gittik. Derken nehirle bütünleşmiş evler görülmeye başladı… Birkaç örnek sonrası pazar bilgisi vereyim. Fotoğrafları büyüterek bakmanızı öneririm.
İlk fotoğrafta günlük işlerine başlayan bir adam ile sağ tarafta komşu bir çift var. İkinci fotoğraf içler acısı, arkalarında lüks yüksek binalar var ve dar yüzlü hatırlayalım vergi nedeniyle ön cephe dar olursa vergisi az oluyordu. Nehir içindekiler anca tek göz oda. Balkon vari çıkıntıları bile yok. Üçüncü fotoğraf da yine de hayata başka gözle bakan insanların yaşadığı çiçekler içinde bir ev. İşte tablo gibi mekanlar. 👍🌸🌸🌸
Cai Rang-Yüzer çarşı; Can Tho Nehri’nde, Cai Rang Bölgesi’ndedir. Yerli halkın yüzyıllardır karayolu ile ulaşamadıkları bölgelerden tarım ürünlerini değiş tokuş yoluyla edinme ihtiyacından doğmuş. Uzun zamandır Cai Rang olarak adlandırılan pazarın adı netlik kazanmasa da yine bir efsaneye dayanır. 😁 Benden kaçmazdı.
Efendim efsaneye göre bu yörede pek timsah olmasa da bir gün balıkçılar nehrin kenarında ağaç köklerine takılan kocaman bir timsahın kafatasını bulurlar. Timsahın sivri dişlerine atıfla bölgeye Cai Rang adını verirler. Cai Rang da * cái răng* yazılıyor ve dişler anlamına geliyor.
Bir başka bilgi de yerli rehberimizden, Khmer’ler kilden yaptıkları *karan* denen fırınları ya da yemek pişirilen ocakları varmış. Bu karanları da sapanlarla pazara getirip tüm yöreye satmışlar. Yerel halkın diline de pazarın ya da bölgenin adı karan diye yerleşmiş diyorlar. Öyle ya da böyle. Bugün karayolları gelişmiş olsa da toptan satışların hayli geliştiği bu yüzer çarşı kültürel bir özellik olarak hala devam ediyor. Can Tho’ya ve ülkeye ekonomik yönden olduğu kadar turizm açısından da çok büyük katkı sağlıyor.
Henüz çarşı bölgesine gelmedik. Şimdi tabir pek uygun olmasa da yalı tipi evleri görüyoruz. Arkadaki evlerden bağımsız değiller gibi…
Nehir onların her şeyi; yaşam kaynağı, aynı suda yıkanıyor, çamaşır, bulaşık yıkıyorlar ve tuvaletleri de dışarı akıyor. Genel kanıdır *akan su kir tutmaz*.
Bölgede toptancılar var demiştik. Ama yerel halk da bahçelerinden taze koparılmış meyveleri getirip satıyorlar. Ayrıca sabah kahvaltısı hizmeti de veriyorlar. Aynı bizim pazarlarımızdaki gibi sabah erken geldikleri için kahvaltılarını burada yapıyorlar. Turistler de dahil. İkinci karede…
Ali İhsan rehberimiz yine şanssızlık bizi buldu, Çin yılbaşısı nedeniyle meşhur nehir pazarı da bugün için keyifsiz dedi. Bulunduğumuz an için pazar bile diyemem. Sağolsun bize hemen ananas nasıl soyulur? esprisiyle workshop gibi gösteri eşliğinde ananas ikram etti çoook lezzetliydi. Ama gerçekten de soyma tekniği enteresandı…
Dikkatinizi çeken bir şey olmadı mı? diyen rehberimiz satıcıların motorlarındaki direklerde ne satıyorlarsa onun numunesi asılır. İlk karede karpuz ikinci karede tatlı patates ile diğerindeki beyaz turp gibi 😁 Ellerindeki mal bitince de direkten kaldırırlar dedi. İki örnek, sevgili Önder’im yakalamış onun gözünden. Teşekkürler Hayatım…
Ama hepsi bu kadar dedi. Biz burun kıvırınca da madem pazar istiyorsunuz buyrun gidelim diyerek bize sürpriz yapan Ali İhsan rehberimizin peşine takılıp çok güzel bir yerel pazara gitmek üzere Cai Rang Floating Market’e elveda dedik…

Cai rang’dan ayrılıp aşağı yukarı 20-25 dk. sonra Chợ An Bình pazarı’na geldik. Zaten burası çıkış yerimizmiş. İşte tam bize uygun pazar dedik. Acıların acısı 🌶🌶 biberlerden aldık. Çalışanlar hep kadın yine. Ve kadın her yerde kadındır bakın sol alt kare. Bol fotoğraf çektim. Kurbağaları da 🐸 hayli besili. Ördek 🦆 kafası mı? Kaz mı? bilemedim, horoz 🐔 kafasında ibiği bile duruyor. Hayli enteresan bir de siz bakın buyrun.
Arka tarafa dönünce sebze kısmına geldik. Non La– yaprak şapkalarıyla pazarcı kadınlar çok renkli… Sebzeler hep tanıdık. Fasulye, yer elması, bamya, şu tırtıklı şey kudret narı veya cennet narı ve acı biberler de görülüyor.
Hayli büyük bir alana yayılmış olan pazar aslında sabit bir hal gibi. İçinde yok yok, eczane bile var. Bir kaç hediyelik eşya da aldık. Otobüsümüz de bekliyormuş. Pazarı da bitirdik artık memlekete dönme zamanı geldi. Elbette önce Ho Shi Minh’e geri gideceğiz sonra Ho Chi Minh havalimanından uçacağız. Önümüzde 2 saatlik yolumuz var, öyleyse yola revan olalım.
Yemyeşil ve bol nehirli güzel bir ülke… Yolda dönümlerce ekili araziler gördük . Ama hepsinin de bir yerinde mezar var. Rehberimizden aldığımız bilgiye göre; Araziler babadan oğula geçsin bölünüp satılmasın diye aile büyükleri atalarının zamanından beri ölünce kendi arazilerine gömülürmüş. Bir gelenek yani. Amaç arazi yaban ellere gitmesin.
Bizde de Karadeniz yöresinde öyle bir gelenek vardı. Evinizin bahçesine gömülebiliyordunuz ama artık yok. Vietnam’da da tüm mezarları köyün yakınında bir yere toplayalım bir mezarlığımız olsun istemişlerse de kabul görmemiş. Bakınız otobüsten göründüğü kadar hem eski hem de yeni mezarlarlar var.
Ho Chi Minh’e geldik akşam uçağı ile döneceğimiz için önce otelden bavullarımızı almamız gerekiyor. Şehirden son bir iki görüntü ile Ho Chi Minh’e elveda derken sizlere Kamboçya’da görüşmek üzere hoşçakalın diyorum.
Sevgiyle, sağlıkla kalınız. 💞💞💞
Emeğinize yüreğinize sağlık Alev abla, yine okuması keyifli bir yaz olmuş.
BeğenLiked by 1 kişi
🥰 Teşekkürler Oğuz Bey keyifle okumuş olmanızla mutlu oldum.
BeğenLiked by 1 kişi
İyi akşamlar Alev Hanım,
Öncelikle emeğinize sağlık, Mekong nehri gibi akıp giden güzel bir çalışma olmuş. Ben de sizinle birlikte önce motora binip Tien üzerinde gittim, uzaktan bal çayı içmenizi izledim. Siz o karamelli şeker yiyip yılanlı likörden içerken yüzümü buruşturdum. At arabalarına ben de bayıldım, Sampanlara binemesem de bir köşeden ilgiyle izledim. Lokantada balık ve pirinç topları sunumlarına bayıldım. Balıklar kavgacı siyam balıklarının sanki kopyasıydı. Hamaklı kamyoncu uğrak yerleri müthiş,
Can Tho’da hayatın su üstünde idame ettirilmesi ve. Cai rang yüzer çarşısı çok ilginçti. Kadınların ekonomide oynadıkları rol bence süper, erkekler kahvelerde değil de galiba evlerde toplanıp keyif yapıyorlar. Önder Bey pazardaki direkleri iyi yakalamış. Umarım Non La şapkalardan alıp gelmişsinizdir. Elinize ve emeğinize sağlık. Selam ve sevgilerimle
BeğenLiked by 1 kişi
Merhaba Gürcan Bey; Öncelikle bu değerli yorumunuz için teşekkür ederim. Ne mutlu bana ki, sizi de kıyıdan köşeden de olsa gezime katabilmişim. Sizin, karamelli şeker yiyip yılanlı likörden içerken yüzümü buruşturdum dediğiniz satırlarda da siz beni güldürdünüz çok yaşayın. 😁 Sonradan çok pişman olduk ama maalesef Non La şapka almadan geldik. Tıpkı Meksika şapkası Sombrero almadığımız gibi. Elde taşıma bu tür eşyalar benim fotoğraf makinam ve aksamları nedeniyle zor olunca almaktan vazgeçiyor sonra da pişman oluyoruz. 🤷♀️ Selam ve sevgiler bizden…
BeğenBeğen
Merhaba Alev abla herzaman olduğu gibi ilgi ile okudum yazılarınızı anlatım, fotoğraflar, espriler eşliğinde çok güzel harika bir gezi oldu. Ama en önemlisi iyi bir Rehber eşliğinde gezdiğimiz için yani sizin sayenizde çok güzel geçti🤩 diyorum ve çooook teşekkür ediyorum size 🤗elinize emeğinize sağlık sevgiler 🥰💐💕
BeğenLiked by 1 kişi
Nice post 🤠
BeğenLiked by 1 kişi
Thanks. Teşekkürler.
BeğenBeğen
I wish I could read the language. I do not understand the language yet I love the pictures so much … It must have been a wonderful story of Vietnam … 🇻🇳
♥️♥️♥️♥️
BeğenLiked by 1 kişi
Dear friend, I’m glad you like my photos. I don’t even know exactly English, but the google program now translates very successfully. I translate and read all the blocks I read, no matter what language they are. Still, you should try it once, you will like the content of my articles very much.
BeğenBeğen
Çok keyifli bir yazı olmuş, gezmiş kadar oldum 😊 ‘akan su Kir tutmaz mantığı malesef bizde de var Vietnam da ananas kabukları, bizde sanayi atıkları 🤦🏻♂️’ neyse.. Kano fotoğraflarına bayıldım orada olmayı çok isterdim 🤗🤗
BeğenLiked by 1 kişi
Çok teşekkür ederim beğeninle mutlu oldum. Dilerim gider görürsünüz. Selamlar.🥰
BeğenBeğen