BİRLEŞİK KRALLIK-İSKOÇYA-2

Eveeeet 3-Ağustos-2019  saat 08.30’da Glasgow’dan yola çıkmıştık. İskoçya’nın Lowland’inde geziye devam ediyoruz. Esas yolumuz Edinburgh. Konunun gideceği yeri anlaşılır kılmak için İskoç Krallığından bahsetmeden olmaz dedi rehberimiz ☺️ Öğrenelim o zaman.

İskoçların etnik kökeni Keltlerdir ve İrlanda’dan buraya gelmişlerdir. Gelirken de yanlarında atalarından kalma kutsal kabul ettikleri bir taş getiriyorlar. Adına da kader taşı* Stone of Destiny * diyorlar. Üzerinde hiçbir kabartma olmayan sıradan bir taş. Kimilerine göre Yakup peygamber yastık yapmış üstünde uyumuş. 800’lü yıllara kadar İskoç krallığı yok. Klanlar halinde yaşıyorlar. 800’lerde bu klanlardan birinin lideri Kenneth Mac Alpine bütün klanları kendi otoritesi altında birleştiriyor. Kader taşının üstüne oturup kendisini kral olarak ilan ederek İskoçların ilk kralı ünvanını alıyor. Verdiği mesaj; atalarımın kader taşına oturuyor İskoçların kaderine hükmediyorum, Kral benim.

İskoç krallığı -aslında biz İskoç diyoruz onlar Alba diyorlar. Alba krallığı kurulmuş ve bir gelenek başlamış oluyor. Mac Alpine soyundan gelenler 800’lerden 1200’lerin sonuna kadar krallığı sürdürüyorlar. Her tahta çıkan kral kader taşının üstüne oturarak Alba’lıların kaderine hükmettiğini ilan ediyor.

Yolumuzun üstünde göreceğimiz iki önemli tarihi yer var. Bu tarihi mekanı görmenizi isterim diyen rehberimiz Sinan ERCAN’ın peşinden, yemyeşil bir toprak parçası ve göz alabildiğine geniş bir meydanda otobüsten indik.

1-IMG_0784
İskoçya-The battle area of Bannockburn
İleride çok yüksek bayrak direği olan dairesel bir yer gözüküyor yürüyoruz. Burası, The battle of Bannockburn. Bannockburn Meydan muharebesinin yapıldığı alan. Alttaki tabelada yazılanları tercüme eden sevgili oğlum Dr. Deniz’ime teşekkürlerimle… Tarihin değiştiği topraklar; Bannockburn Muharebesi 23-24 Haziran 1314 yılında sadece iki gün sürdü. Bu İskoç tarihinin en önemli anıdır. Kral Robert The Bruce ve İngiliz Kralı II. Edward tarafından sevk ve idare edilen Bannockburn Muharebesi, İskoçlar lehine kazanılması çok düşük ihtimal bir zaferdi. Devamını esas savaşı anlatırken ekleyeceğim.
 
IMG_4327
 Ben ön bilgi olarak biraz bu tarihi mekanın öncesi olan Stirling ve Falkirk savaşından ve onun baş aktörlerinden bahsedeyim ki, bu çok önemli  Bannocburn meydan savaşı daha iyi anlaşılsın. 
 

William Wallace; M.S 1200’lü yılların ikinci yarısında, İngilizlerin İskoçya’yı işgali sırasında ve işgal ettikleri dönemde yaşamış İskoçların *Özgürlük Savaşçısı* olarak anılan bir isimdir. Geçen yazımdan alıntı yapayım. Bizde ve dünyada izlenen Mel Gibson’un Braveheart filmiyle tanınan (Gibson’ın hem oynayıp hem de yönettiği ve 5 dalda Oscar almış filmdir) ulusal kahramanları vardı William Wallace. Filmde 1200’lü yılların sonlarına doğru yaşamış İskoçlu bir soylu veya kabile reisinin oğluydu. Anne-baba katledilince amcasının yanında Fransa’da büyüdü sonra da geri döndü şeklinde işlenmişse de fakir bir halk çocuğu olduğu söylentisi de var.

Araya ek yapalım: İlk İskoç kralı Kenneth Mac Alpine soyundan gelen III. Alexandre 1290’larda talihsiz bir şekilde ölüyor. Ama yerine geçecek bir varisi yok. Araştırıyorlar Alexandre’nin en yakın akrabası Danimarka’daki Margaret var. Henüz 10-12 yaşında olan Margaret gelirken yolda ölüyor. Tahta çıkacak kimse kalmayınca da soylulardan John Baliol’u kral yapalım diyorlar. Olurdu olmazdı kargaşası yaşanınca  İngiltere kralı *uzunbacak* dedikleri I. Edward’tan yardım istiyorlar. İşte o zaman 100 bin kişilik ordusuyla İskoçya’ya gelen Edward Baliol’u kral yapıyor. Ama vergilerinizi bana vereceksiniz diyor. Kutsal kader taşını da alıp gider. İşte İskoçya’nın İngilizlerin işgaline uğrama süreci de başlamış olur.

Ve, evet aslen İskoçyalı olan William bir şekilde halkın lideri olarak yükseliyor ve İngilizlere karşı mücadele etmeye başlıyor. Halkın kahramanı demiştik zira soylu tabaka *uzunbacak* diye lakap taktıkları İngiltere Kralı Edward’tan korkuyordu. Aslında Edward çok iyi bir kraldı ama aynı zamanda çok acımasız, çok da strateji uzmanı bir adamdı. Kendisine karşı çıkanları çok ağır cezalandırırdı. Bu nedenle soylular Kralı karşılarına almak istemedikleri için de William’a destek çıkmıyorlardı. Ama çok kısa süre içinde William halkın çoğunluğunu etrafında toplayınca azınlıkta kalan İskoç soyluları da mecburen William’a destek çıktılar. 1200 yılların sonunda kaçınılmaz sonuç ve savaş çıkıyor.

Kral Edward erken davranıp William daha da güçlenmeden olayı bastırmak için ordusunu Stirling’e doğru yürütüyor. İki gurup Stirling köprüsünde karşılaşıyorlar. Bölgeyi çok iyi tanıyan William ve ordusu köprünün kalın zırhlı İngiliz askerlerini çekmeyip çökeceğini biliyor, akarsuyun durumunu biliyorlar İngilizler ise çevreyi hiç bilmiyorlar. William’ın askerleri hafif silahlı, İngiliz askerleri ağır silahlı hareket kabiliyetleri de çok az.

William’ın amacı bize hiç yabancı olmayan hilal taktiğini uygulamaktır. Önce sahte ricat-geri çekilme ve okçularla imha sonra öncü birlikler hücuma geçer, düşmanı iki yanından sarıp ortada yok eder. Tarih okumuş herkes bilir ki, eski tarihimizde 1071 Malazgirt, 1396 Niğbolu, 1526 Mohaç ve yakın tarihimizden de 30 Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebeleri hep bu taktik ile kazanılmıştır. 💃💃💃 Neyse biz savaş alanına dönelim.

William ve ordusu önce İngiliz ordusuna saldırıyor sonra hızlıca geri kaçıp köprüden karşıya geçiyorlar İngilizler de peşlerinden. William amacına ulaşıyor ve çok ağır silahlı İngiliz askerler üstündeyken ağırlığa dayanamayan köprü yıkılıyor. İngiliz ordusu da yıkılan köprüyle birlikte düşüp bataklık olan nehirde boğuluyor. Temsili bu fotoğraf alıntıdır ama çok güzel çizilmiş.

12-jpg
İskoçya- Stirling Köprüsü savaşı

Savaşın başında oluşan bu olay İngiliz ordusunun moral çöküntüsüyle dağılmasına sebep oluyor. .  Neticede İskoçlar İngilizlerle yaptıkları bu savaştan (2300 İskoçlu asker 10 bin İngiliz askerine karşı) galip çıkarlar. Ve William halk kahramanı olur, savaş da Stirling Köprüsü Savaşı diye tarihe geçer.

Sonuç; William Wallace ülke çapında tanınır oluyor. Halk William’ı Şövalye ve İskoçya’nın koruyucusu, ordunun başkumandanı ilan eder. Soylular adam ve at vererek tam destek olur. Para yardımı da yapınca Wallace çok daha güçlü vur-kaç yapmadan meydan muharebesi yapabilecek sağlam bir ordu kurar. Artık uzun bacak Edward’a savaş açabilirdi.

İşte tam bu dönemde Falkirk meydan muharebesi gelip çatıyor. Ama meydan muharebesi öyle kolay değildi. Çok daha fazla atlı adama ihtiyacı vardı ve soylulardan zamanın en soylusu Bruce’lardan yardım ister. Robert The Bruce da diğer soyluları savaşa ikna eder. Ancak uzun bacak Edward tüm soylulara -savaştan vazgeçin zaten sizi yeneceğim yenilirseniz bilin ki, tüm sülalenizi kılıçtan geçireceğim. Ama savaştan vazgeçerseniz de size İngiltere’de geniş araziler veririm diyerek bir yandan korkuturken diğer yandan parayla satın alıyor. Falkirk’de karşılaşan ordular İngilizleri çembere alıyorlar borular öttürülüyor, artık atlı soyluların hücum etmesi gerekirken Edward ile anlaşan 300 bin soylu savaş alanından çekiliyor. Zaten sayıca üstün olan İngilizlerde savaşı kazanıyor. İhanete uğradığını anlayan William Wallace kaçıp canını kurtarıyor.

Sonuç; Çok büyük bir hüsranla İskoçya savaşı kaybediyor. William Wallace, İskoç koruyuculuğundan ve başkumandanlıktan çekiliyor ama boş durmuyor sonraki 6 yıl boyunca İskoç dağlarında yine vur-kaç yaparak İngiliz garnizonlarını yakıp yıkıyor. Yine yakın bir adamının ihaneti ile yakalanıyor (1300’lerin sonu). Londra’da Westminster’de yargılanıp işkence edilerek öldürülüyor. İngilizler krallarına ihanet edenin sonunun böyle olacağını kısaca ibret-i alem olması için canlı canlı parçalayıp her bir parçasını bir eyalete yolluyorlar. Kafası uzun yıllar Londra köprüsünde asılı kalmış. William Wallace-O benim kralım değildi bir işgalciydi ve hiçbir zaman bağlılık yemini de etmedim demiştir.

Bu olaydan sonra İngilizlerin zulmünü iyice arttırdığını gören soylular ve halk uyanır. Wallace de idam edilmiştir.  Ben ihanet etmedim diyen Robert The Bruce bir bakıma aklanmak için olsa gerek William Wallace’ın bayrağını devr alır savaşı ben sürdüreceğim der. Bu arada uzun bacak Edward ölür yerine oğlu II. Edward geçer. 1314 yılında Stirling’in girişinde Bannacburn denilen yerde Robert The Bruce komutasındaki İskoç ordusu ile Kral II. Edward komutasındaki İngiliz ordusu karşılaşır. Bruce yine çevreyi tanır İngilizlerden önce stratejik tepeyi ele geçirir fotoğrafta gördüğünüz bu yere konuşlanır. Diğer bir taraf bataklık ve ormandır.

2-IMG_0777_jpg
The battle area of Bannockburn

Robert The Bruce bu tepeyi özellikle seçmiştir. Tabeladaki yazıya devamla: Sayıları 20.000 bulan İngiliz ordusu, Berwick’ten beri sürdürdüğü çetin intikalin ardından muharebe sahasına tükenmiş bir halde ulaşmıştır. Buna karşın Robert The Bruce komutasındaki İskoç ordusu yaklaşık 8.000 kişiden oluşuyordu. İskoçlar haftalardır, atlılara karşı sıkı saf düzeni olarak bilinen schiltron manevrasını talim ediyorlardı diye yazıyor. Biz devam edelim savaşın ilk günü okçuların hedefinde kalıp zayiat veren İngiliz ordusu ertesi günü bataklı ile ormanlık alan içinde sıkışır. Savaşı biran önce bitirip krallığını garantilemek için İngiltere dönmeyi planlayan II. Edward acele davranıp hücum emri verir. İskoçlar saldırınca da kaçan İngiliz ordusunun bir kısmı bataklıkta boğuluyor bir kısmı da İskoçların okçuları tarafından öldürülüyor. Ordunun durumunu gören II. Edward panikleyip kaçıyor. Bannockburn Muharebesi 23-24 Haziran 1314 yılında sadece iki gün sürmüştür. Savaşı kazanan İskoçlar için bu muharebe çok büyük bir zaferdir.

Sonuç: Robert The Bruce -İngiliz hakimiyetini kabul etmiyorum der ve kendisini de İskoç Kralı ilan eder. İskoçlar, İngilizler sizi tanımıyoruz deseler de özgürlüklerini ilan ederler.

4A-IMG_0790

Bu tarihi yerdeki anıtı ve yazılanları biz de size aktaralım dedik. **Biz ne şöhret ne dünya malı/servet ne de şeref için değil yalnızca ve sadece ÖZGÜRLÜK için savaşıyoruz ki, hiçbir iyi adam canını vermeden teslim etmez.** 👍

IMG_4317

Sonraki yıllarda İngiltere savaştan vazgeçmedi aldığı yenilgilerden ders çıkarıp İskoçları yendi. Ama İngilizler İskoçları kendilerine de hiçbir zaman ilhak edemediler. Her ikisinin de halen kendi Kralları, kendi parlamentoları var ama İngiltere’ye de vergi veriyorlar. Bu sebeple de İngiliz kralları aynı zamanda kendilerini İskoç kralı veya kraliçesi olarak adlandırıyorlar.

Burası İskoç Ulusal Anıtı, yarın öbür gün İskoçlar bağımsızlığını kazanırsa büyük bir ihtimalle bağımsızlık törenleri burada yapılacaktır. O zaman sizler de bu fotoğrafları paylaşıp rehberimizle biz de oraya gittik dersiniz diyen değerli Sinan Ercan’a selam olsun diyor yeni bir yere, Falkirk’e gitmek üzere otobüsümüze biniyoruz. Pek kısa sayılmayan yanılmıyorsam bir saatlik bir yolumuz var. Her taraf yemyeşil hava güzel.

Oooo devasa boyutta iki at kafası göründü Kelpies-Kelpiler. Çok güzel yemyeşil bir arazi ile Carron nehrine bağlanan bir kanalın olduğu mesire yerine geldik. Bisiklet kiralama bile var. 30 dakikası  2 pound.

11-IMG_0798
İskoçya-Grangemouth-Helix park & Kelpies

Her biri 30 metre yüksekliğinde ve 300 ton ağırlığında çelikten yapılmış at heykelleri. Bunlara Falkirk atı veya kelpies deniyor ve mitolojik su atlarından esinlenerek yapılmışlar. The Helix, Falkirk ve Grangemouth arasındaki 350 hektarlık arazi halka açık bir park ve etkinlik alanı. Seviye havuzları ile de Carron nehrine kanal bağlantısı yapmışlar. Carron Nehri’nden Bowling’deki Clyde Nehri’ne kadar uzanan bu kanal tam 56 km uzunluğundaymış.

12-IMG_0802
İskoçya-Grangemouth-Helix park & Kelpies

Kelpie’ler Hıristiyanlık öncesi dönemde İskoç inanışında şekil değiştirebilen ve çoğunlukla at şeklinde görünen nehir ve göllerle ile ilişkili ruhlar.. Tam da burada güzel bir efsane var. Bilirsiniz severim. Tamam önce alıntı bir fotoğraf ekleyeyim havalı olsun. Kendi güzel ama suda yansıması mitolojik efsaneye uyuyor. 😱

ak
Kelpie

İyi kelpie olduğu gibi insanlara zarar veren kötü Kelpieler de olurmuş. Bizim üç harfliler gibi 🤷 Ama genel inanış bu atların kötü ve çocuklara musallat olduğu şeklinde. Yetişkin erkeklere de güzel bir kadın olarak görünüyormuş. Çok aradım ama kadınlara nasıl gözüktüğü hiç bir yerde yazmıyordu.😇 Burada da cinsiyet ayrımcılığı var yani. 🤨  Çok sevimli görüntüleri nedeniyle sırtlarına binip gezmeye davet eder, sırtına binen kurbanlarını suya dalıp boğar kalpleri ve ciğerleri hariç her yerlerini yerlermiş. 😱 Kuyruğunu öyle bir güçle suya vururmuş ki, gök gürledi sanılır, yaydığı su sele döner insanları önüne katar sürüklermiş.😡

Hakkında çeşitli efsaneler var. 10 çocuğu kandırıp suya atacakken dokuzunu kandırıp suda boğuyor. 10. çocuk atın burnunu severken at elini ısırıyor. Zavallı çocuk da elini kurtarmak için parmaklarını kesip kaçıyor. Ve bu hikayeyi de kaçarak kurtulan çocuk anlatıyor derler. Genelde anneler çocuklarını göl ve nehirlerden korumak için hep bu hikaye ile korkuturlarmış. Kelpiyi dizgininden yakalayabilen ona her istediğini yaptırabilirmiş.🤔 Tamam biz de atlara yakından bakalım öyleyse dizginleri var mı? 😁 yokmuş neyse. Ama yine de bu kelpieyi yakalamaya kalkmayalım tehlikeli kabul ediliyor.

13-IMG_0812
İskoçya-Grangemouth-Helix park & Kelpies

İnşaat 2013’te başlamış 2014’te bitmiş çok yeni sayılır. Dev atlar 30.000 metal parçadan yapılmış ve bu parçaların yerleştirilmesi ise sadece 90 gün sürmüş. Seviye havuzları sayesinde de yüzer evler rahatlıkla gelip gidiyorlar. Seviye havuzlarının çalışma sistemini izleyecek vakit olmadı ama biz St. Petersburg-Moskova arasındaki seyahatimizde birebir yaşamıştık. Ayrıca kanal gezisi de yapılıyormuş.

15-IMG_4361
İskoçya-Grangemouth-Helix park & Kelpies-Gezi motoru

Atların içine girmek uzun kuyruk beklemek demekti ben de makinamı uzattım nasıl yapıldığını anlatıyorlar girmekten vazgeçtim. 😁

14-IMG_0819
Kelpie’nin iç görüntüsü

16-IMG_0826
İskoçya-Grangemouth-Helix park & Kelpies-kanalda yüzer evler.

Kelpie atları İskoç ulusunun gelecek kuşaklara bugünden bir miras bırakmak amacıyla yapılmışlar. Tarih öncesindeki miraslar gibi biz de bugünden geleceğe bir miras bırakalım demişler. Oh çok güzel düşünmüşler diyor Kelpie’lere de veda ediyoruz. Eveet yolumuz Edinburgh. Buralar pek tat vermese de yolunuz oralardan geçerse görülmesi gereken yerlerdi diyorum. Sevgiyle kalın. 😍 😍 😍